TÜRKİYE'YE ŞERİAT GELİR Mİ?

İktidara geldiğinden bu yana halkın laik, çağdaş, demokrat kesimini kaygılandıran AKP’nin bilhassa son dönemdeki dinsel uygulamaları şeriat düzeni korkusunu arttırdı. Başta yargı olmak üzere devlet organlarının tümüyle kontrolleri altına alınması ve Atatürkçülerin tasfiyesi bu korkunun tuzu-biberi oldu. Sadece Atatürkçüler değil, AKP’yi desteklemekte olan liberal kesim de 4+4+4 eğitim sistemiyle ve İmam Hatip Liselerine tanınan ayrıcalıklar nedeniyle tedirgin oldu.

Peki bu gidişatın sonu şeriat düzeni mi? Başbakan Erdoğan’ın hedefinde İslam teokrasisi mi var? Osmanlı’yı mı geri getirmek istiyor? Padişah mı olmak istiyor?

Gerçek emellerinin ne olduğunu tam olarak bilemeyiz. Elbette ülkemizde şeriat düzenini arzulayan, hatta demokrasiyi reddeden ve Kur’an hükümlerine göre yönetilmeyi isteyen İslamcılar olduğu kesin. Ama bunların gücü ve etkisi büyük değil. İslamcıların ağırlıklı kesimi İslam’ın referans alındığı muhafazakar bir cumhuriyet amaçlıyor. ABD’nin Türkiye’ye biçtiği kaftan ise ılımlı İslam. Yani, Ortadoğu’nun ABD çıkarlarına uygun şekilde yeniden biçimlenmesinde baş aktör olarak kullanacağı Türkiye’yi Arap ülkelerinin kabullenebileceği bir çizgiye sokmak istiyordu ki bunu da bir ölçüde başardı. İçi boşaltılmış bir laiklik, ABD karşıtı Kemalistlerden arındırılmış bir ordu, Ulus-devlet anlayışını terketmiş yeni bir anayasa ve İsrail’e destek ABD güdümünde bir Kürt devletinin temellerinin atılmasını sağlayacak açılım için ortam ve koşullar hemen hemen sağlanmış durumda.

Dolayısıyla AKP arzulasa bile bir şeriat devleti ABD’ye uymaz, bunu geleceğe yönelik olarak kendisi için riskli görür. Ne ABD ne AB, Türkiye’de teokratik bir rejime onay vermez. Onların onaylamadığını, onlar sayesinde palazlanmış olan AKP de dayatmaya kalkışmaz.
Kaldı ki AKP’nin de böyle bir niyeti olduğunu söyleyebilmek olanaksızdır. AKP iktidarına büyük destek sağlamış olan Fethullah Gülen hareketi de aynı şekilde. Bir şeriat rejiminden ziyade muhalifler üzerinde baskıcı bir muhafazakar İslamcı cumhuriyet düşünmekteler. Buna da en fazla ılımlı şeriat denebilir ki ne İran’la ne de Suudi Arabistan’la benzeştirilebilir.

Denilebilir ki “Erdoğan düşünmese de ondan sonra gelecek olanlar ortamın uygunluğundan faydalanarak ülkeyi şeriate geçirebilirler”. Evet, bu ihtimal dahilindedir ama böyle bir durumda ABD buna sessiz kalmaz. Türkiye’de bütün darbeler, askeri müdahaleler ABD onayıyla olmuştur ki böyle bir durumda da yol vereceği güçler olacaktır. Tabi demokrasiyi korumak adına…

İşin içinde ABD-AB olmasa, hiç karışmasalar; Türkiye’ye şeriat gelebilir mi? Kesinlikle mümkün değil. Anadolu halkının yapısı şeriatle uyuşmaz. Ayrıca cumhuriyetin temelleri sağlam atılmıştır ki kolay kolay yıkılamaz. Karşısında büyük bir direnç görür. Zorla, şiddetle dayatılmış olsa dahi, ömrü uzun olmaz. İlk fırsatta alaşağı edilir.

Son şık olarak “ABD ve AB’nin göz yumması, hatta destek vermesi halinde şeriat düzeni mümkün mü?” sorusunu düşünecek olursak; Evet, böyle bir durumda Türkiye’de şeriat düzeni kuracak güce sahip olunur. Bu yolla gelen teokrasinin ömrü daha uzun olur ama sonuç eninde sonunda yine yıkımdır. Çünkü halkın büyük çoğunluğunun yapısına terstir.

Sonuç olarak; Kaygılanılması gereken konu şeriat düzeninin gelmesi değil, Türkiye’nin kendisine biçilen rolle uğrayacağı zararlar ve cumhuriyetin göreceği hasarlardır. Hele bu rol, ülkeyi savaşa sokacak, eyaletlere ayıracak şekilde çılgınca bir rol ise telafisi kolay olmayacaktır.

Ancak yurtseverler, devrimciler, demokratlar, Atatürkçüler en kötü olasılıkları hesaplayarak, gelecek olan fırtınayı bir kasırgaymış, bir tayfunmuş gibi düşünerek tedbirlerini almalı ve en güçlü direnci göstermeye hazırlıklı olmalıdır. Bunun için de en başta yapılması gereken omuz omuza verilebilecek güçlerle temel ilkelerde birlik ve dayanışma içinde olunmasıdır. Bu bağlamda, ülkenin bağımsızlığı ve yurtseverlik başta gelen temel ilke olmalıdır. Solcuymuş, sağcıymış, milliyetçiymiş, sosyalist-komünistmiş, Aleviymiş, sünniymiş ayrımına gidilmemeli, ülkenin ve halkın çıkarları en önde tutulmalıdır.

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Politika içinde yayınlandı ve , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.