MEVLANA’DAN SEÇMELER

Savaşa dair ne varsa ben orada yokum.
Sevgiye , barışa , kardeşliğe dair ne varsa ben oradayım.

Oğuzhan’a Öğüt:

Güçlü olmak iyidir, ama zorbalık kötü.
İyi dinle ve öğren; Oğuzhan bu öğüdü:

Akıllı ve güçlü ol, ama haksızlık etme,
Gücünü ve aklını kötülükte tüketme.

Zalime boyun eğme, bu onu güçlendirir;
Her zaman hakkı gözet, etrafını sevindir.

“Kim ki olur dünyada zulüm ederek âbâd,
Elbette akıbeti olacaktır çok berbat.”

“Ey ahmak, madem farkettin farkı,
Artık kendine gel de bitsin artık bu şarkı.

Terbiyesizlik etme, yakma kendi canını,
Boyuna bosuna bak, kendini iyi tanı.

Elini yıkamadan hamur açmaya bakma;
Ticareti bilmeden dükkân açmaya kalkma.

Kendi denginle yaşa, kendi denginle uğraş;
Kedi isen kediyle, itsen itlerle dalaş.

Kul isen kulluğu bil, sultanlığa yeltenme,
Denizi görmemişken kaptanlığa özenme.

Boyunu aşan işe haddini bil, bulaşma,
Sorumlu olmadığın işlerle de uğraşma.”

Şaşı eder insanı aşırılık ve öfke
Ruhu dönemez olur gerçeğe, doğru yöne.

Garaz öne çıkınca altlarda kalır hüner,
Perdeler yer değişir, gönülden göze iner.

Vicdanını karartıp rüşvet alırsa hakim
Farkedemez kim mazlum, göremez kimdir zalim.

Kırmak istemiyorsan içerdeki şişeyi,
İyi anlamalısın çok önemli bir şeyi :

İki tane gözün var biri semaya bakar
İkincinin bakışı hep yere doğru akar.

Kapat iştah ve istek, eleştiri gözünü.
İbret ve şükürle bak, iyi tanı özünü.

Nasihata kulak ver, iyi görürüm sanma,
Hep gönül gözüyle bak, toprak gözüne kanma.

Madde gözü tembeldir, hep kolayını arar
Yanlış yöne götürür insanı kolay yollar.

Üşenme, kaynağı bul, zor gelse de nefsine
Doğru yollarda ara, yokuş ve dik gelse de.

Bırak zannı, şüpheyi, hedefin olsun gerçek.
Varınca göreceksin her zahmete değecek.

Asıl şaşılık budur, budur gözdeki mertek :
Zannetmekle bilmenin farkını görememek.

Bulanıktan uzak dur, her işin olsun berrak;
Ancak temiz bir kalptir, yüzü ak çıkaracak

Hele de vesveseye aman sakın kapılma
Güvenilmez bilgiyi kendine rehber kılma.

Vehimden de uzak dur doğru bilgi zannetme,
Hele de evhamları ona buna iletme.

Doğru olsun her işin, doğrudan uzaklaşma,
Doğru bil, doğru düşün, doğrudan asla şaşma…

Canında bir can var, o canı ara
Beden dağında bir mücevher var , o mücevherin madenini ara .
A yürüyüp giden sufi , gücün yeterse ara ;
Ama dışarıda değil , aradığını kendinde ara.

Sen su değilsin , toprak değilsin , başka bir şeysin sen
Balçık dünyadan dışarıdasın , yolculuktasın sen.
Kalıp bir arktır, can o arka akan bengisu ;
Fakat sen , senliğinde kaldıkça ikisinden de haberin yoktur.

“Sevgide güneş gibi ol,
dostluk ve kardeşlikte
akarsu gibi ol,
hataları örtmede gece gibi ol,
tevazuda toprak gibi ol,
ofkede ölü gibi ol,
her ne olursan ol,
ya olduğun gibi görün,
ya göründüğün gibi ol.”

“Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.”

Her gün bir yerden göçmek ne iyi

Her gün bir yere konmak ne güzel

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş

Dünle beraber gitti cancağızım,

Ne kadar söz varsa düne ait

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

“Yabancı değil, sizin köyün halkından

Bir dostum, semtinizde bir yer arayan!.
Düşman da görünse çehrem, olamam düşman,
Acemce söylesem de Türküm aslen.”

BEN KİMİM?

Tanrıya hürmet eden insan neden böyle düşünürsün, ağırbaşlılığa döndüm yüzümü. Ben ne müslümanım, ne Hinduyum, Ne hristiyan, Ne Zerdüşt ne de Yahudi.

Ne batının yanındayım ne doğunun, ne Okyanusunum ne de yeryüzünden çirkin bir yaratık, ne doğal bir mucizeyim ne de ötedeki yıldızlardanım.

Ne toz tanesiyim ne de solunan hava, ne damardaki suyum ne de ateşden vucüt buldum, ne üzerine basılan dünyevi bir halıyım ne de dünyevi bir mücevher, ne kainata hapsoldum ne de göklerin saltanatına.

Ne ataların vaatleriyim ne de geleceğin kahini, ne cehennem azabıyım ne de Cennetin zevki, ne Ademin ne de Havvanın soyundanım, Ne de cennetle ilgili yalandan inanan bir dünyadanım.

Yerim yok, yüzüm yok, vücudum ve ruhum yok, ilahi bir bütündenim.

Neşeli kahkahaların ikiliğini saf dışı ettim. Buradaki ahengi gördüm. Bundan sonra ahenk hangi şarkıyı söylediğimdir. Ahenk ne konuştuğumdur. Ahenk ne bildiğimdir ve neyi araştırdığımdır.

Aşkın kadehinden sarhoşum. Yukardaki ve aşağıdaki iki dünyayı da kaybettim. Bana gelen tek kader güçlü bir dilenciliktir. Bütün hayatım boyunca şayet bir kez adını unutursam böyle bir an için pişmanlığımdan ömrümü verirdim.

Sevgili hocam Şemsi Tebrizi bu dünyada aşkla sarhoşum. Aşk yolu kolay bir yol değil. Yıkılmışım, batmalıyım.

İngilizcesi:

Why think thus O men of piety I have returned to sobriety I am neither a Moslem nor a Hindu I am not Christian, Zoroastrian, nor Jew.

I am neither of the West nor the East Not of the ocean, nor an earthly beast I am neither a natural wonder Nor from the stars yonder.

Neither flesh of dust, nor wind inspire Nor water in veins, nor made of fire I am neither an earthly carpet, nor gems terrestrial Nor am I confined to Creation, nor the Throne Celestial.

Not of ancient promises, nor of future prophecy Not of hellish anguish, nor of paradisic ecstasy Neither the progeny of Adam, nor Eve Nor of the world of heavenly make-believe.

My place is the no-place My image is without face Neither of body nor the soul I am of the Divine Whole.

I eliminated duality with joyous laughter Saw the unity of here and the hereafter Unity is what I sing, unity is what I speak Unity is what I know, unity is what I seek.

Intoxicated from the chalice of Love I have lost both worlds below and above Sole destiny that comes to me Licentious mendicity.

In my whole life, even if once Forgot His name even per chance For that hour spent, for such moment I’d give my life, and thus repent.

Beloved Master, Shams-e Tabrizi In this world with Love I’m so drunk The path of Love isn’t easy I am shipwrecked and must be sunk.

Ó Shahriar Shahriari Vancouver, Canada March 25, 1998

SÖYLE BEN KİMİM

Toz zerreleriyim ben
gün ışığında.

Güneşim
yusyuvarlak.

Toz zerrelerine derim,
“Kal.”

Güneşe derim, “Hareket et,
durmadan.”

Sabah sisiyim ve akşamın
nefesiyim.

Bir kavaklığın tepesinde rüzgâr
ve sarp bir kayalığın üstüne çarpıp kırılan dalgalar.

Orta direk, dümen, dümenci,
ve tekne omurgası,

mercan kayalığıyım aynı zamanda da
onların saplanıp kaldıkları.

Bir ağacım ben talimli bir papağanla dallarında.
Sükut, düşünce, ve seda.

Bir neyin içinden gelen ahenkli hava,
bir taştan sıçrayan kıvılcım, bir titreme metalde.

Hem mum,
hem de onun etrafındaki deli pervane.

Gül,
ve bülbül kaybolan güzel kokunun içinde.

Varoluşun bütün sınıflarıyım, ve dönen samanyolu,
evrimsel akıl.

Kalkan ve inen.
Olan ve olmayan.

Sen
Celâlettin’i bilen,

sen
hepsinin içinde bir tane,

söyle
ben kimim.

Söyle
BEN SENİM.

 —————-

Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya
Kalp durur
Akıl unutur
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur.

Not: Mevlana’nın sanılan “Gel ne olursan ol yine gel” dizelerine yer vermedik. Çünkü bu dizeler Mevlana’dan önce yaşayan Orta Asyalı sufi Ebu Said Ebu’l Hayr’a ait. Mevlana’nın eserlerinde de zaten yer almıyor. Tarihçi ve edebiyatçılar da bu bilgiyi doğruluyorlar. Yunus’a isnat edilen şiirler olduğu gibi Mevlana’ya da var. Bu şiir Mevlana ile ne kadar özdeşleşse de ona ait değil.

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Edebiyat-Müzik içinde yayınlandı ve , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

6 Responses to MEVLANA’DAN SEÇMELER

  1. sevginin ışığı dedi ki:

    Gayet hoş bir sıralama olmuş.

  2. Batu dedi ki:

    Mevlana’nın Kimim ben ? başlıklı şiirininin kaynağı ne kadar güvenilirdir ?

    • pante dedi ki:

      İslam kaynaklarından çok daha güvenilirdir. Çünkü İslam affetmez, yakar-yok eder. Ya da istediği çerçevede tutar.
      Yunus Emre için de aynıdır. Ona ait olmayan şiirleri ona aitmiş gibi kakalar. İşine gelmeyen şiirlerini vermez.

  3. Batu dedi ki:

    Ve ‘ Ben yaşadığım sürece peygamberin ayağının tozuyum’ derken , ortadaki çelişki nasıl izah edilebilir ?

    • pante dedi ki:

      İnsan her yaş döneminde aynı fikirlere, aynı inançlara sahip olmayabilir. Hatta tamamen farklı düşünceler edinebilir.
      Mevlana’nın da Şems’ten önce ve Şems’ten sonraki dönemi vardır. Muhammed’in (inanmayanlar açısından) Hicret öncesi ve sonrası dönemi olduğu gibi.
      Hicret öncesi ayetler çok daha hoşgörülü, barışçıl iken, savaşçı dönemde ve güçlenip egemen olunduğu dönemde yaklaşım farklılaşmış ve katılaşmıştır.
      “Senin dinin sana, benim ki bana” denmişken, güçlü olunan dönemde “İslam egemen oluncaya kadar cihat” emredilmiştir.

  4. sanalmanik dedi ki:

    ‘ Ben yaşadığım sürece peygamberin ayağının tozuyum’ derken , ortadaki çelişki ;

    ortada bi çelişki yoktur, ben herşeyim ya da ben tüm varolan her şeyim;
    her şey benim ve ben her şey olan herşeyi kapsayan ve diğerleri de olan benim; bir olan birim;
    ki tozum da zerreyim de;
    senin ayağındaki tozum da ve onun ayağındaki tozum da; herkesin ve herşeyin ayağındaki tozum da; yaşadığım ve öldüğüm sürece; ben benim;

    toz zerreleriyim ben; gün ışığın da
    toz zerreleri (tüm zerreler-tüm toz zerreleri)- tüm toz zerrelerinin hepsi-ni kapsayan;
    demiyor mu?
    toz zerresini toz zerresinden mi seçeceğiz;

Yorum bırakın