DİNLERDE ve TARİHTE TESETTÜR

Tesettür konusuna önce bilinen Kur’an ayetinden ve pek bilinmeyen Tevrat baplarından giriş yapalım.

Nur/31. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.

Yahudilerde Peçe:

Tekvin/24/64. Rebeka İshak`ı görünce deveden indi,

65. İbrahim`in uşağına, “Tarladan bizi karşılamaya gelen şu adam kim?” diye sordu. Uşak, “Efendim” diye karşılık verdi. Rebeka peçesini alıp yüzünü örttü.

Yeşaya/3/ Yeruşalim Kadınlarına Uyarı:

16. RAB şöyle diyor: “Siyon kızları kibirlidir, burunları bir karış havada, göz kırparak geziyor, ayaklarındaki halhalları şıngırdatarak kırıtıyorlar.

17. Bu yüzden onların başlarında yaralar çıkaracağım, mahrem yerlerini açacağım.”

18-23. O gün Rab güzel halhalları, alın çatkılarını, hilalleri, küpeleri, bilezikleri, peçeleri, başlıkları, ayak zincirlerini, kuşakları, koku şişelerini, muskaları, yüzükleri, burun halkalarını, bayramlık giysileri, pelerinleri, şalları, keseleri, el aynalarını, keten giysileri, baş sargılarını, tülbentleri ortadan kaldıracak. 

Ezgilerin Ezgisi/4/1.
Ah, ne güzelsin, aşkım, ah, ne güzel!
Peçenin ardındaki gözlerin güvercinler gibi.
Siyah saçların Gilat Dağı`nın yamaçlarından inen Keçi sürüsü sanki.

İncil’de başörtüsü:

1.Korintliler/11/4. Başına bir şey takıp dua ya da peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür.

5. Ama başı açık dua ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından farkı yoktur.

6. Kadın başını açarsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün.

7. Erkek başını örtmemeli; o, Tanrı`nın benzeri ve yüceliğidir. Kadın da erkeğin yüceliğidir.

8. Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı.

9. Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı.

10. Bu nedenle ve melekler uğruna kadının başı üzerinde yetkisi olmalıdır.

11. Ne var ki, Rab`de ne kadın erkekten ne de erkek kadından bağımsızdır.

12. Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi, erkek de kadından doğar. Ama her şey Tanrı`dandır.

13. Siz kendiniz karar verin: Kadının açık başla Tanrı`ya dua etmesi uygun mu?

14-15. Doğanın kendisi bile size erkeğin uzun saçlı olmasının kendisini küçük düşürdüğünü, kadının uzun saçlı olmasının ise kendisini yücelttiğini öğretmiyor mu? Çünkü saç kadına örtü olarak verilmiştir.

16. Bu konuda çekişmek isteyen varsa, şunu bilsin ki, bizim ya da Tanrı`nın kiliselerinin* böyle bir alışkanlığı yoktur.

İncil’in yukarıdaki bölümünde Hristiyanlıkta kadının 2.sınıf olduğunu ve erkeğin kadına olan üstünlüğünü de görmüş bulunmaktayız.

Dul giysisi-Fahişe giysisi

Tekvin/38/14. Tamar üzerindeki dul giysilerini çıkardı. Peçesini örttü, sarınıp Timna yolu üzerindeki Enayim Kapısı`nda oturdu. Çünkü Şela büyüdüğü halde onunla evlenmesine izin verilmediğini görmüştü.

15. Yahuda onu görünce fahişe sandı. Çünkü yüzü örtülüydü.

http://www.kutsalkitap.com/kkitap/?

Bu bölümde Tamar’la Yahuda’nın öyküsünü okuyabilirsiniz.

Öyküde Yahuda’nın oğlu ölüyor. Geleneğe göre gelinini ikinci oğluna veriyor. O da ölünce adam üçüncü oğluna almıyor gelinini. Buna kızan gelin dulluk elbisesini çıkarıyor. Yüzüne peçe takıp kendisini fahişe imiş görüntüsü veriyor. Kaynatası Yahuda tanıyamadığı ve fahişe sandığı gelini ile yatmak istiyor.Tamar yatma karşılığında kadın adamın mührünü, kuşağını ve değneğini istiyor. Kadın gebe kalıyor ve yatma karşılığı aldığı Yahuda’nın özel eşyalarıyla, çocuğun kaynatasından olduğunu kanıtlıyor.

Yahudi toplumunda fahişelerin örtündüğünü, yüzlerini peçe ile kapattıklarını Tevrat’ın bu bölümünde görmekteyiz.
Muazzez Ilmiye Çığ’ın geçenlerde Sümerlerde fahişelerin örtünmesiyle ilgili yazısı nedeniyle *yargılandığını biliyoruz.
Demek ki Sümerlerden Yahudilere bu konuda da bir dini, kültürel aktarım mevcut.

Sümer ve Babil döneminde topluma iyice yerleşen ve başlangıçta yalnızca yabancı erkeklere sunulmuş ‘kutsal fahişeler’, kutsal fahişe olmayan öteki kadınları yeni tür evlilik ilişki biçiminde bir bakıma özgürleştiren güçlerinden ötürü, baslangıçta toplumdan büyük destek görmüşlerdi. Süreç içinde de kendi içinde çeşitli kademelere sahip yasal hiyerarşilerini yaratmışlardı.

Eski yasalarda ve özellikle Hammurabi yasalarında, farklı tapınaklara adanmış ve daha o zamandan farklı düzeylere çoktan ayrışmış bir dizi kutsal fahişelik kurumuna rastlıyoruz.

Tapınak fahişeleri de denilen görevi bir anlamda cinsel eğitim olan bu rahibe fahişeler örtünürdü. ama asıl sokaktaki fahişelerle karıştırmamak gerek. Sokak fahişeleri örtünmezdi.

Sümerlerde aşk mabetlerinde tanrısıyla evli tapınak fahişleri giderek kutsallaşırken, sokaktaki, eğlence yerlerindeki fahişeler ise giderek aşağılanıyordu.

Bundan sonraki süreçte ise Asur yasaları karşımıza çıkar ve fahişelere kapanmayı tamamen yasaklar.

Assur yasalarının ilgili maddeleri şöyleydi:

“§ 40) – İster evli kadınlar, ister dul kadınlar, veya Assur’lu kadınlar olsun sokağa çıkarlarken başlarını açmayacaklardır. Adamın kızları… ya bir şal, ya bir … veya bir gulinu ile örtüneceklerdir.

Sahibi ile sokağa giden esirtu ‘lar (cariye, esire) örtülüdürler.
Kocaya varan Kadiştu’lar, (bir ‘kutsal fahişe’ kategorisi) sokakta örtünmelidirler.
Kocaya varmamış Kadiştu’ların sokakta başları açıktır, örtünmemelidir.

Fahişe örtülü değildir, başı açıktır. Örtülü bir fahişeyi gören olursa, onu tutuklayacak, şahitler bulacak; onu saray mahkemesine götürecek, ziynetlerini almayacaklar, onu yakalayan (sadece) elbisesini alacaktır. (Örtülü fahişeye) elli sopa vuracaklar, başına zift dökecekler.

Eğer bir adam örtülü bir fahişeyi görür, onu serbest bırakır (yakalamaz) ve saray mahkemesine götürmezse o adama elli sopa atılacaktır. (Adamı) ihbar eden elbisesini alacak, (Adamın) kulaklarını delecekler, iplik geçirecekler, arkasına bağlıyacaklar. Bir ay süreyle kıralın hizmetini yapacaktır.

Esire’ler örtünmeyecekler, örtülü esire’yi gören yakalayacak ve onu saray mahkemesine götürecektir. Kulaklarını kesecekler. Onu yakalayan elbisesini alacaktır.

Eğer bir adam, örtülü bir esire görür ve onu serbest bırakır (da) o, yakalanmaz ve saray mahkemesine götürülmezse, onu (adamı) suçlayıp, ispat ettikten sonra, ona(adama) elli sopa atacaklar. Kulaklarını kesecekler, iplik geçirecekler, ensesine bağlayacaklar. Onu ihbar eden elbisesini alacak, o adam bir ay süreyle kıralın hizmetini yapacaktır.

§ 41)- Eğer bir adam esire’sini(esirtu) örtmek isterse, beş veya altı arkadaşını oturtup, onların önünde onu örtecek ”0 benim karımdır” diyecek, 0, onun karısı olacaktır. (Başka) adamların önünde örtülmeyen ve kocası ”bu karımdır” denmiyen esire, eş değildir. esirtu’dur.

Eğer adam ölürse, örtülü karısının evlatları yoksa, esire’lerin evlatları, (öz) evlattırlar ve (mirastan) hisselerini alacaklardır.”

(Kadriye YALVAÇ-Mebrure TOSUN. Sümer, Babil, Assur Kanunları. TDK. Ankara)

Görülüyor ki MÖ. 1600 yıllarında Asurlularda yasalaşan örtünme zamanla tüm Ortadoğu’yu etkisi altına almıştır. Asurlulardan Filistinlilere ve İsrail’e, Zerdüşt Mazdaizminin hakim olduğu İran’a geçmiştir. Doğu halklarında da kısmen görülen örtünme özellikle Hindularda yaygınlaşmış olup günümüz sihlerinde erkeklerin türban taktığı bilinmektedir.

Türban yalnızca İbrahimi dinlerde değil, Hindistan’ın birçok kesiminde de kutsaldır. Örneğin 15. yüzyılda Kuzey Hindistan’da kurulan Sih dini de türbanı kutsal sayar. Sihler, Tanrının yaratma eylemine saygılarından saçlarını kesmezler, böylece uzayan saçlarını türbanla örterler, bu yüzden bu örtüyü kutsal sayarlar. Hindu dinine mensup Hintli erkekler ise, sınıflarını, kastlarını, mesleklerini veya dinsel mensubiyetlerini belirtmek için bir kimlik işareti olarak türban takarlar. Sahra çölündeki göçebeler de, kum ve güneşten korunmak için taktıkları türbanı bir kimlik unsuru haline getirmişlerdir.

Türbana Uzak Asya’da da sıklıkla rastlanmaktadır. Modernite öncesi Japonya, Çin ve Çin Hindi’nde, erkekler ve kadınları dinsel ve kimliksel nedenlerle türban takmışlardır. Örneğin Çin’deki sayısız köylü isyanlarından biri olan Jang Jue ayaklanmasına katılanların taktıkları sarı türbanlardan ötürü, bu ayaklanma tarihe sarı türban isyanı olarak geçmiştir.

Avrupa türbanı egzotik bir unsur olarak değerlendirmiştir. Bu kıyafet parçası özellikle Fransa’da zaman zaman moda olmuştur. Ama önce erkeklerde ve sonra onlara benzemek isteyen kadınlarda. Örneğin Jacques- Louis David’in 1793’te yaptığı ünlü “Marat’nın Ölümü” tablosunda, banyoda Charoltte Corday tarafından öldürülen ünlü devrimcinin başı türbanlıdır. Keza aynı Fransız Devriminin idama mahkum ettiği kral XVI. Louis, 1793’te giyotine giderken, hücresinde hep taktığı türbanını başka bir mahkuma vermiştir. Bu türban, 2004 yılında açık artırmayla 88 bin dolara satıldı.

Bugün İslamiyete tam uydukları iddiasındaki Talibanlar ile İranlı din önderlerinin dışında türban takan erkek Müslüman pek kalmamıştır. Oysa Osmanlı padişahı II. Mahmud 1826’da sarığı kaldırıp yerine fesi getirdiğinde büyük tepki almış ve kafirlikle suçlanmıştı. Hocalardan biri, “muhteşem sarığın yerine sefil bir ikame” demişti.

İlk Örtünme

Kutsal kitaplara göre örtünme ilk insanlardan, Adem ile Havva’dan beri vardır. İlk utanma duygusunu da yaşayan onlardır.

Tevrat/Yaratılış/2/25. Adem de karısı da çıplaktılar, henüz utanç nedir bilmiyorlardı.

3/6. Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.

3/7. İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.

Tevrat, yasak meyvayı yedikten sonra Adem ile Havva’nın gözlerinin açıldığını, çıplaklıklarından utanarak incir yapraklarından önlük yapıp örtündüklerini yazıyor.
Tabi, bu örtünme sadece cinsel organlarını kapsıyor.
Örtünme nedenleri ise çıplaklıklarından utanmaları.
Peki ama kimden utanıyorlar? İnsan olarak sadece ikisi varken.
İslami kaynaklara göre görünmeyen diğer varlıklardan. Yani, Allah’tan, meleklerden ve cinlerden.

Nitekim İslam’da avret yerlerinin Allah’dan, meleklerden dahi saklanması inancı vardır.

Kütüb-i Sitte/Hadis No: 2665
Tanım: Bir gün Hz. Peygamber’e sorarak) dedim ki: “Ey Allah’ın Resulü! Hangi avretimizi açıp, hangi avretimizi örtelim?” “Zevcen ve sağ elinin sahip oldukları dışında herkese karşı avretini koru!” cevabını verdi. Ben tekrar: “Ey Allah’ın Resulü, erkekle olursa?” dedim, “Gücün yeterse avretini kimseye gösterme!” dedi. “Kişi tek başına olursa?” dedim. “Kendisine karşı haya edilmeye Allah daha layıktır” dedi.

İslam’da tesettüre verilen önemi ve sebeblerini daha iyi anlayabilmek açısından aşağıdaki hadisler numuneliktir:

Peygamber Efendimizin kızı Fâtıma -radıyallâhu anhâ- buyurdu ki:

“-Kadınlar için ne daha iyidir? (En hayırlısı nedir?)”

Peygamber Efendimiz de:

“-Hiçbir erkeğin onları görmemesi.” diye cevap verdi.( İmam-ı Gazali, a.g.e., sh: 197)

İhtilât (Kadın-Erkek Birlikte Durmak)

Tesettürü yaralayan, zedeleyen davranışların en zararlılarından birisi de kadın-erkek ihtilâtıdır, yani karışık olarak aynı yerde bulunmalarıdır.

İmam-ı Gazâlî hazretleri diyor ki:

“Birçok kadınlar için büyük zararlar, erkeklerin arasında bulunmalarından doğar. Fitne korkusu olan her yerde kadının gözünü korumak lâzımdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) ‘ in evine bir kör adam geldi. Hazret-i Âişe ve diğer hanımları oturuyorlardı, kalkmadılar ve gelen kimse için:

“-Kördür, bizi görmez!..” dediler. Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdu:

“-Onun gözleri görmüyorsa, sizinkiler de mi görmüyor?” (İmâm-ı Gazâlî, a.g.e., sh: 197)

İhtilâtın sebeplerinden birisi de iş yerlerindeki durumdur. Maalesef “…Çağımızda kadınlarla erkekler arasında sun’î bir eşitlik yarışı başlatılmıştır. Yaratılıştaki husûsiyetlere zıt olan bu yarış, hanımlık ve annelik meziyetlerini za’fa uğratmakta ve âileyi yaralamaktadır. Hanımların ev tanzimi ve salih bir nesil yetiştirmek yolunda, evlâdlarının ahlâkî yapıları ile meşgul olmaları yerine, hanımlıklarına, müstesnâ fıtratlarına zıd işlere yönlendirilmeleri, mantık, iz’ân ve îmana sığmaz. Çünkü âiledeki huzur ve saadet, kadındaki ve erkekteki istîdatların yerli yerince kullanılması ve korunmasıyla elde edilebilir. ( Osman Nûri Topbaş, Muhabbetteki Sır, sh: 249)

İslam bu temeller üzerine kurulmuştur. “Avret yerlerinin Allah’tan, meleklerden dahi saklanması (Yalnızken dahi örtünülmesi)”, “Kadınlar için en hayırlısının hiçbir erkek tarafından görülmemeleri”, ” Gözleri görmeyen birinin yanında dahi örtünmek “, ” Kadının çalışmasının akla, mantığa, imana uygun olmaması ”

Bunların Kur’an’da yazmadığıyla ve uydurma olduğuyla kendini avutan arkadaşlar ise bilsinler ki İslam bunlarla şekillenmiş, biçimlenmiştir ve bugünün İslam’ı budur.

Örtünmenin Nedeni

Örtünmenin sebebini sorduğunuzda “Dini inancım gereği” ya da “Kur’an böyle emrediyor” yanıtı alırsınız.
Peki ama Kur’an’da neden örtünme emri vardır?

Ahzap/ 59. Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle; bu, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder.

ayetiyle neden örtü şart koşulmuştur?

Ayetten yola çıkarak sonuca varmaya çalışalım:

* bu, onların tanınıp incinmemelerini daha iyi sağlar —-(Abdülbaki Gökpınarlı)
* onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. (Ali Bulaç)
* bu, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. (Diyanet)
* Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. / Diyanet Vakfı)
* Bu, onların (erdemli kadınlar olarak) tanınıp hakarete uğramamaları için daha elverişlidir.(E. Yüksel)
* Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. (Elmalılı)
* Bu, onların tanınmalarına ve eza edilmemelerine en yakın (en muvafık) bir sebebdir. ( Ömer Nasuhi)
* bu, onların [temiz kadınlar olarak] tanınmalarını ve rahatsız edilmemelerini temin eder. M. Esed)
* Böyle yapmaları onların iffetli tanınmaları ve kendilerine sarkıntılık edilerek incitilmemeleri yönünden en uygun bir davranıştır. (Suat Yıldırım)
* onların tanınıp incitilmemesi için en elverişli olan budur. (Süleyman Ateş)
* Bu tanınmaları ve incitilmemeleri için en uygundur. (Şaban Piriş)

Bu meallerdeki parantez içlerini ve mealcinin kendi yorumunu dikkate almazsak:
Örtünmeye duyulan gereksinme, Tanınmaları ve incitilmemeleri içindir.

Tanınmak için örtünmek ve tanındıkları için tacize uğramamak.
Ne diye tanınacaklar ve kimler tarafından tacize uğramayacakları peki?
Hür kadınlar olarak tanınacaklardı ve tacizci hür erkekler tarafından incitilmeyeceklerdi.
Çünkü cariyeler açık giyiniyordu.
Cariyeler gibi açık saçık giyinen hür kadınlar da cariye zannedilerek tacize uğruyorlardı.

Hür kadınların tacize uğramaması için örtünme şartı getirildi.
Yani ana sebep cariyelerdir. Örtünme Köleci toplum düzeninden kaynaklanmıştır.
Cariye için namus kavramı geçerli değildir. Cariyeye kıskançlık da duyulmaz.

Cariye, hür erkekle evlense, zina yaptığında dahi cezanın yarısı uygulanır. Hür kadın 100 sopa yiyorsa, cariye 50 yer. Zaten cariye olduğu için şikayet de olmaz, belki onu da yemez. Cariyeye örtünme şartı gelmediği gibi örtünmesi de yasaklanmıştır.

Halife Ömer bir gün başını örten bir cariyeye vurup “defari o başörtüsünü çıkar. Yoksa hür kadınlara mı benzemek istiyorsun?” deyip cariyelere başörtüsünü yasaklamıştır. (Kurtubi C.14 s.244 Hidaye c4 s.86)

Sonuç olarak örtünme, sınıf farkını belirtmek için bir işaret olarak getirilmiştir. Cilbab yerine, beline kuşak bağlama şartı da getirilebilirdi. Bu devirde cariye de olmadığı için kuşak takmaya gerek kalmazdı.
Ama zamanla örtünme, iffetlilik gereği olarak görülmeye başladı. Bugün de o gözle bakılıyor. Ama herhalde saçın örtülmesi olarak değil. Saçın iffetle zerre kadar ilgisi yok. Hele cinsel organların yanında hiç önemi yok.

İlk Şeyhülislam Molla Fenari’nin tesettür meali

Osmanlı’nın ilk şeyhülislam’ı ve Molla Fenari olarak bilinen Muhammed bin Hamza ilk Türkçe meali yapan olarak bilinir. Ve onun mealinde Nur 30 ve 31 ayetleri şöyle çevrilmiştir:

“Eyit mu’minlere: Örtsünler gözlerinin bir nicesin, dakı saklasunlar ferçlerini; ol arurakdur anlara.”

Yani; “Söyle (erkek) inananlara: Gözlerini sakınsınlar (haramdan) ve cinsel organlarını saklasınlar; bu onlar için daha temiz davranıştır.”

“Dakı eyit mu’mine avratlara: Örtsünler gözlerinin bir nicesin, dakı saklasınlar ferçlerini. Dakı göstermesinler bezeklerini. Dakı bıraksunlar derinceklerini göncükleri üzre.”

Yani; “Ve söyle inanan kadınlara: Gözlerini sakınsınlar haramdan ve saklasınlar cinsel organlarını. Ve göstermesinler ziynetlerini. Ve yakaları üzerine bıraksınlar örtülerini.”

(Muhammed bin Hamza, “Kur’an Tercümesi, Birinci Cilt, sa. 283-284)

Görüldüğü gibi Molla Fenari ayetteki furuj’u ferc sözcüğünün çoğulu olarak almış. Ferc sözcüğü  cinsel organ anlamında kullanılırmış. Ayette başı örtmek geçmiyor. Örtü ile örtülmesi istenen saçları değil, göğüsleri-memeleri. Molla Fenari mealinde açık açık cinsel organlar diye yazabilmiş. Ama günümüz mealcileri onun kadar yürekli değil.

Yazımıza noktayı Araf 26 ile koyalım:

Araf 26. Ey Adem oğulları, size ayıp yerlerinizi örtecek ve süs olacak giysi indirdik; fakat takva elbisesi hepsinden hayırlıdır. İşte bu, Allah’ın ayetlerindendir. Gerek ki, düşünüp ibret alırlar.

Demek ki neymiş: Aslolan cinsel uzuvların örtünmesiymiş. Ama bundan daha önemlisi ve hayırlısı takva elbisesiymiş. Yani, erdemli, faziletli olmakmış..

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Din içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

3 Responses to DİNLERDE ve TARİHTE TESETTÜR

  1. Geri bildirim: Anonim

  2. piroglu dedi ki:

    peygamberi ve o nun uygulamalrini devrede cikartirsan böyle yavan ve basit düsünürsünüz, Hiristiyanlik ve yahudilige bir bakin tesettur sekli nasil,?

Yorum bırakın