1 MAYIS EMEĞİN BAYRAMI

EMEKÇİLERİN ULUSLARARASI BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ
KUTLU OLSUN!

Chicago’da 1884’de toplanan Trade-Unıons kongresinde “ 1 Mayıs 1886 dan başlayarak normal iş gününün 8 saat olarak saptanması ve tüm işçi örgütlerinin bu mücadele için hazırlıklı olması” kararlaştırılmıştı. Talepleri kabul edilmeyince işçiler o gün işi bıraktılar ve greve gittiler. Yapılan gösteri ve yürüyüşlere yarım milyon emekçi katıldı.

O dönemde bazı parklar siyahlara kapalıydı. İşçiler siyah-beyaz hep birlikte parklara girerek bu yasağı yıktılar. Gösteriler 1 mayısı takip eden günlerde de devam etti. 3 mayıs’ta Luisvil’de bir fabrika önünde grev kırıcılara karşı yapılan gösteride polis işçilere ateş açtı. 4 işçi öldü, onlarca işçi yaralandı.

Bu katliamı protesto için ertesi gün Haymarket alanında toplanıldı. Toplantıyı organize edenler anarşistlerdi. O dönem anarşistler, sosyalistlerden daha etkindiler. Ancak miting sona ererken provakasyon yapıldı. Polislerin olduğu yerde nereden atıldığı belirlenemeyen bir bomba patladı. 7 polis öldü, onlarca polis yaralandı. Yüzlerce işçi asılsız ithamlarla tutuklandı ve aralarından anarşist öncülerden 8’i idamla yargılandı. Anarşistlerden biri infazdan bir gün önce içeri gizlice sokturduğu mermileri ağzında patlatarak intihar etti.        4 anarşist lider ise idam edildi.

Bu yaşananlar üzerine 1889’da toplanan 2. Enternasyonalde 1 Mayıs işçilerin birlik, mücadele, dayanışma günü olarak kabul edilmiştir. 1890’dan itibaren de 1 Mayıs işçi bayramı olarak alanlarda kutlanmaya başlanmıştır.

Ülkemizde 1 Mayıs ilk kez 1906’da kutlanmıştır. 1908’de Üsküp’te, 1910’da Rumeli’nin bazı şehirlerinde ve 1912’de ilk kez İstanbul’da 1 Mayıs gösterileri yapılmıştır. 1920’ye kadar savaş nedeniyle kutlanamamış, 1921’de işgal kuvvetlerinin yasaklamalarına karşın kitlesel 1 Mayıs gösterileri yapılmıştır. 1922’de İstanbul ve Ankara’da iş bırakma ve mitinglerle kutlanmış, 1923 yılında İzmir’de toplanan İktisat Kongresinde 1 Mayıs Türkiye işçilerinin bayramı olması benimsenmiştir. Bu yılın 1 Mayısı İstanbul- Ankara- İzmir- Adapazarı’nda kutlanmış ancak çıkan olaylar nedeniyle 1924’de yasaklanmıştır. 1935’de 1 Mayıs bahar bayramı olarak tatil günleri arasında yerini almıştır.

Yarım yüzyıl sonra 1975’de İstanbul Tepebaşı’ nda bir düğün salonunda 1 Mayıs yeniden kutlanır.

İlk kez 1976’da görkemli bir şekilde DİSK’in organizasyonu altında Taksim’de kitlesel olarak kutlamalar yapılır. 1977 1 Mayıs’ı daha coşkulu, daha katılımcı bir şekilde iki koldan Taksim alanına yürüyen emekçiler ve sol örgütler tarafından kutlandı. DİSK genel başkanı “Kemal Türkler kürsüde konuşmasını bitirmek üzereyken atılan silah sesleri ile beraber panik halinde kaçışan işçiler üstüne ateş açılmış, panzerler sürülmüş ve bu olaylar sonucu 37 işçi- emekçi insanımız hayatını kaybetmişti.

1978 1 Mayıs’ı da Taksim alanında daha coşkulu bir şekilde kutlanmış ve 1977 olaylarının katillerinin bulunması istenmiştir. 1979 ve 1980 Taksim alanı işçilere-emekçilere yasaklanmıştır. 1980’de ise 1 Mayıs kutlamaları tümüyle yasaklanmıştır. Uzun yıllar sonra 1987’den 1992’ye kadar 1 Mayıs salon toplantıları ile kutlandı. Alanlara çıkanlar orantısız polis gücüyle ve şiddetiyle karşılaştı. 1992 1 Mayıs’ı ilk defa yeniden alanlarda kutlanmaya başladı. Ama Taksim’e çıkmak isteyenler her yıl polis terörüne maruz kaldı. İşçiler yılmadılar ve Taksim’in 1 Mayıs alanı olma mücadelesini her yıl sürdürdüler.
Ve nihayet geçen yıl kabul ettirdiler. 32 yıl sonra yeniden 1 Mayıs Alanına kavuştular.

1 MAYIS MARŞI

1974’te AST (Ankara Sanat Tiyatrosu) oyuncuları Maksim Gorki‘nin “Ana” adlı romanını aynı adla oyunlaştıran Bertolt Brecht‘in eserine hazırlanmaktadır. Brecht’in hazırladığı metinde oyunun hemen hemen tüm bölümlerinde söylenecek şarkıların sözleri vardır. Yalnız oyunun bir sahnesinde 1 Mayıs 1905′e (Rusya’daki Kanlı Pazar) dair hiçbir şey yazılmamıştır. O sahneyle ilgili Brecht şu notu düşmüştür: “İşçiler marş söyleyerek sahneye girerler”. Oyunun müziklerini hazırlayan Sarper Özsan’dan bu bölüme bir marş hazırlaması istenir. Özsan, her 1 Mayıs’ta alanlarda büyük bir coşkuyla söylenen 1 Mayıs marşını böyle hazırlar. Marş oyunun sınırlarını çoktan aşmıştır. 1976’da alanlarda kalabalık kitleler tarafından hep bir ağızdan söylenmeye başlar. 1977 1 Mayıs’ı bu marşla anılır.

Bizler bu ülkenin işçileri, kamu emekçileri, meslek sahipleri, emeklileri, işsizleri, yoksulları, kadınları, gençleri olarak, tüm dünya emekçileriyle birlikte 1 Mayıs alanlarında, emeğin bayramındayız.

Barış için, özgürlük için, demokrasi için, saygın bir iş için, savaşsız bir dünyada sömürüsüz, baskısız, insan onuruna yaraşır bir yaşam için birlikteyiz. Sosyal adalet, eşitlik, bağımsızlık ve sendikal haklarımız için 1 Mayıs 2011‘de, başta Taksim olmak üzere tüm alanlarda, omuz omuzayız.

1 Mayıs 2011‘i güvencesiz, esnek, kuralsız çalışmanın, taşeronlaşmanın yaygınlaştırıldığı koşullarda karşılıyoruz. Emekçilerin yarısı kayıt dışında çalışıyor, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller korunuyor ve örgütlenen işçiler işten atılıyor. İş kazası adı verilen iş cinayetleri durmak bilmiyor. Torba Yasa ile her alanda emekçilerin hak ve çıkarları geriye götürülmek isteniyor.

Biz sosyal adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi istiyoruz. Biz, özgürlükçü, eşitlikçi sivil demokratik bir anayasa ve yasalar için; inanç ve düşünce özgürlüğü için sesimizi yükseltiyor, özgürlükten, demokrasiden ve sosyal devletten vazgeçmeyeceğimizi bildiriyoruz.

***

Bundan yüzyılı aşkın bir süre önce emekçilerin ateşlediği fitil “Başka Bir Yaşam, Başka Bir Türkiye, Başka Bir Dünya Mümkün” diyenlerin yolunu bugün de aydınlatmaya devam ediyor.

Her 1 Mayıs’ta, bir yandan geçmişte yaşanan mayısların birinci günlerini yeniden anımsamak ve yeniden anımsatmak görevimiz var; öte yandan da gelecek güzel günlerde yaşanacak 1 Mayıslara olan inancı dile getirmek görevimiz var.

77 Bir Mayısı’nın sesleri kulaklarımızda.
77 Bir Mayısı’nda yitirdiklerimiz yanı başımızda.

Bugün, yeniden 1 Mayıs alanlarındayız.
Bugün, ellerimizde eşitlik, özgürlük ve adalet isteyen bayraklarımız var.
Bugün sesimize ses katma, yüreklerimizi yüreklerimizle birleştirme zamanı.
Bugün, neoliberal politikalara ve onların yaratıcılarına daha güçlü karşı durma zamanı.
Bugün, gericiliğe ve ırkçılığa karşı daha fazla dik durma zamanı.
Bugün, dünyadaki kardeşlerimizle birlikte bize dayatılan açlığı, yoksulluğu, sömürüyü, savaşı, gözyaşını ve acıyı yenmek için, kendi yaşamımızı ve geleceğimizi savunmak için, mücadele bayrağını daha da yükseltme zamanı.
Bugün, Türkiye’de, Ortadoğu’da ve bütün dünyada savaşa karşı barışın, kardeşliğin, bir arada yaşamın, adaletin ve dayanışmanın hüküm sürdüğü bir gelecek yaratmak için mücadelemizi kararlılıkla sürdürme zamanı.

Özlemlerle yüklüyüz bugün, umutlarla yüklüyüz.
Yitirdiğimiz tüm değerlerimiz 1 Mayıs alanlarında bizimle birlikteler.
Yapacaklarımız var daha, birlikte yazacağımız tarihler var.
Yürüyoruz inançla. Yürüdüğümüz bu yolda geride bıraktıklarımız bize ışık oluyor.

Bugün yeniden 1 Mayıs alanlarındayız ellerimizde bayraklarımızla.

Haydi, 1 Mayıs’a!
Haydi, 1 Mayıs alanlarına!

YAŞASIN 1 MAYIS
YAŞASIN BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA GÜNÜ

TÜRK-İŞ • HAK-İŞ • DİSK • MEMUR-SEN • KESK • TMMOB • TTB • TEB

1923’te yazılmış ve basılmış ilk Türkçe 1 Mayıs şiiri.
Aydınlık gazetesinde yayınlanmış.
Yazarı ise devrimci bir kadın, Yaşar Nezihe Bükülmez.

1 Mayıs İçin

Ey işçi!
Bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin,
Kalbinde niçin yok ona karşı yine de bir kin?
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkad;
Lakin seni fakr etmede günden güne berbad.
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden,
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün,
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.

Ey işçi!
Mayıs birde bu birleşme gününde
Bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…
Baştan başa işte koca dünya hareketsiz;
Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
Ta’zim ile hürmetle sana başlar eğilsin,
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay.
Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say.
Bir gün bırakınca işi halk şaşkına döndü.
Ses kalmadı; her velvele bir mum gibi söndü.
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
Sen olmasan etmezdi teali medeniyet.
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvettedir hak. Hakkını haksızlara anlat…

Yaşar Nezihe


 

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Politika içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

4 Responses to 1 MAYIS EMEĞİN BAYRAMI

  1. halil699 dedi ki:

    insan solcu sosyalist olabilir yani dinsiz olcak diye bir kural yok

  2. elevation dedi ki:

    İnsan komünist oluyora, Marksist-Leninist teoriyi ve bunun felsefi kuramı olan Diyalektik ve Tarihsel Materyalizmi benimsiyor demektir. Bu da bir materyalizm türü olduğu için Ateist olması gerekir. Mekanik materyalizmden farklı olarak Doğayı gelişim ve karşılıklı bağlantı içinde ele alır.

    Neyse konuya gelelim..

    En son 2008’de 1 mayıs’a katılmıştım. Ama 2008’e de zorlamayla gitmiştim yani. Esas katılımlarımı 2005-06-07 yıllarında yaptım. 2009 ve sonrasında hiç katılmadım. Çünkü 1 Mayıs’ın 1 Mayıs olmaktan çıkacağını yani Kızıl 1 Mayıslıktan Sarı Sendikal ve Reformist partilerin 1 Mayıs’ı haline geleceğini biliyordum. Tahminlerimde de yanılmadım. 2008’de Devlet tarafından onaylanan, 2009’da resmi tatil ilan edilen 1 Mayıs mitingleri artık o eski 1 Mayıslar değildi. Önümüzdeki süreçte postmodernizm sona erdiği için katılacağımı düşünüyorum. 2013’te bile olabilir bu.

  3. Arzu Sezen Şen dedi ki:

    sizce gerçekte emeğin bayramı varmıdır? dünya bir insan vucudunun aynısıdır ve vücuttaki organlarımız sistematik olarak nasıl çalışmaktaysa dünyanın içindeki herşey bu şekilde çalışır her insan bu şekilde hayata anlam katar iki eli çalıştı diye durup bunu alkışlamak kutlamak sizce nekar doğru ne kadar yerinde bir hareket dünya sürekli döndü diye kendine alkış tuttuğu bayram yaptığı görülmüş mü? bu tür hareketler dünya düzenine ne fayda sağlamakta koskoca bir hiç anlamsızlık bence emekçiye yada diğer bu tür anlamsız kutlamalar bayramlar diyelim sizce bize yararı ne kendimizi neden kutlama gereği duyuyoruz insan olarak buna ihtiyacımız varmı sizce?

  4. İşçi ve emeğin gerçek anlamda karşığı yüce İslam dininde vardır.Peygamberimiz (s.a.v) “işçinin alınteri kurumadan HAKKINI veriniz” diyor,ama işçi bayramını çıkaran ve kutlayan vede işçi haklarını savunduğunu zanneden vahşi batı,insanlara “işçi” adı altında güya karşı oldukları “köle”liği en acımasız şekilde uygulamaktadırlar.Günümüze Afrika ülkelerinde günde 1 dolar gibi insanın karnını bile doyuramayacağı komik bir ücret karşılığında çalışan köle pardon işçiler var.Bu gün bunu yapanlar müslüman olsaydı vay halimize.Ama nedense bu konular maksatlı olarak hiç dillendirilmez.İşçi bayramıda batılılılar daha doğrusu art niyetli güçler tarafından özellikle türkiye gibi müslüman ülkelerde ekonomiyi sekteye uğratmak,devlete bir başkaldırı malzemesi olarak yerli işbirlikçiler tarafından organize edilmektedir.Bu nedenlede gittikçe işçi bayramı denen etkinlik,adeta bir sol gösteri kim iktidar olursa olsun,hükümete bir başkaldırı ve ateizmin boy gösterisi haline gelmiştir.Ve artık bu böyle biliniyor,demedi demeyin…

Yorum bırakın