İSLAM’DA SÜT KARDEŞLİĞİ

İslâm’da evlenme engeli taşıması bakımından “doğurmak” ile “süt vermek” arasında hiçbir fark yoktur. Süt anne ile evlenmek haram olduğu gibi, süt kardeşlerle evlenmek de haramdır. Hatta torunlarına bile aralarında evlenmek haram kabul edilmiştir. İslam’da süt evliliklerindeki yasağın formülü şudur: “Emenin emzirene nefsi haramdır, emzirenin emene nesli haramdır.” Sütün miktarı kimi İslamcılara göre 1 damla da olsa kural geçerlidir. Kimilerine göre ise midesine inecek ölçüdedir. Kur’ân, kendisiyle evlenilmesi haram kılınan kadınlar arasında, “süt anneleri ve süt kız kardeşleri” de sayar.

Nisa-23. Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikâh altında) bir araya getirmeniz. Ancak geçenler (önceden yapılan bu tür evlilikler) başka. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Hadislerde ise “Süt emmek, soy bağının haram kıldığı her şeyi haram kılar” denmiştir.

Hadisler:

** (5671)- Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben: “Ey Allah’ın Resulü! Siz niye bizi bırakıp da Kureyş’e rağbet gösteriyorsunuz?”  demiştim. Bana:

“Yanınızda rağbet göstereceğim bir (kadın) var mı?” dedi. Ben:

“Elbette Hamza’nın kızı var!” dedim. Bunun üzerine:

“O bana helal olmaz. Çünkü o, benim süt  kardeşimin kızıdır”  buyurdular.” [Müslim,  Rada 11, (1446); Nesâî, Nikah 50, (6 , 99).]

** (5675)- Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Kur’an  olarak inenler meyanında “Malum on emme ile haram sabit olur” ayeti de vardı. Sonra (Rab Teala) onları, malum beş emme ile neshetti. Bu (beş emme) ayetleri, Kur’an’ın okunan ayetleri arasında iken Aleyhissalâtu vesselâm vefat etti.” [Müslim, Rada 24, (1452); Muvatta, Rada 17, (2, 608); Ebu Davud, Nikah 11, (2062); Tirmizî, Rada 3, (1150); Nesaî, Nikah 51, (6, 100).]

** (5680)- Ukbe İbnu’l-Haris (radıyallahu anh)’in anlattığına göre,  “Ukbe, Ebu İhab İbnu Aziz’in kızı [Ümmü Yahya] ile evlenmişti. Kendisine [siyah] bir kadın gelerek:

“Ben Ukbe’yi ve onun evlendiği kızı emzirmiştim!” dedi. Ukbe kadına:

“Ben senin onu (gerçekten) emzirdiğini bilmiyorum. Bana (daha önce) söylemedin de!” dedi. [Ebu İhab ailesine gidip  sordu. Onlar bilmediklerini söylediler. Ukbe bunun üzerine] bineğine atlayarak Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı görmek üzere Medine’ye gitti. Aleyhissalâtu vesselâm:

“(Süt kardeşi olduğunuz) söylendikten sonra  nasıl beraberliğiniz devam eder? [Onu derhal bırak!]” buyurdular. Ukbe hemen hanımından ayrıldı. Kadın da başka  koca ile nikah yaptı.” [Buharî, Şehadat 4, 13, 14, İlm 26, Büyu 3, Nikah 23; Tirmizî, Rada 4, (1151); Ebu Davud, Akdiye 18, (3603, 3604); Nesâî, Nikah 57, (6, 109).]

** İmam Malik’in Muvatta adlı kitabında yazılan rivayete göre;   (Peygamberin ölümünden sonra) Ayşe, erkekleri kız kardeşi Ümmü Kulsum’a ve erkek kardeşinin kızlarına gönderir, onlardan süt emzirir, böylece Ümmül Müminin Ayşe, onlarla hicapsız olarak görüşmeyi kendine helal bilirdi. Çünkü Ayşe’nin içtihadına göre bu erkekler artık ona mahrem oluyorlardı!

http://www.darulkitap.com/hadis/muvatta/sutemme.htm#_ftn15   (15)

12. îbn Şihab’a büyüğün emmesinin hükmü sorulunca, bu hususta, Urve b. Zübeyr bana şunları haber verdi dedi: «Resûlul-lah’ın ashabından Bedir muharebesinde bulunan Ebû Huzeyfe b. Utbe b. Rabia, Resûlullah’ın Zeyd b. Harise’yi oğulluk edindiği gibi, azadhsı Salim’i oğulluk edinip evlendirdi. Onu oğlu gibi görü­yordu. Kardeşi Velidin kızı Fatıma ile evlendirdi. Fatıma

Kureyş’in en güzide genç kızlarından olup ilk hicret edenlerdendi. Allah Teâlâ, Zeyd b. Harise hakkında: «Onları (oğulluklarını­zı) babalarının adiyle çağırın. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız onlar dinde kar­deşleriniz ve dostlarınızdır.» Ahzap-5 âyetini indirince bu oğulluklar babalarına verildi. Babaları bilinmiyorsa, velilerine verildi. O sı­rada Ebû Huzeyfe’nin hanımı Amir b. Lüey kabilesine mensup olan Süheyl’kızı Sehle Resûlullah’a gelerek:

«— Ey Allah’ın Peygamberi, Biz Sâlim’i çocuğumuz gibi görü­yorduk. Yanımıza serbestçe girip çıkıyordu. Benim başım açık oluyor. Evimizde yalnız bir oda var. Salim hakkında ne buyurur­sun? Yanımızda kalabilir mi?» deyince, Resûlullah (s.a.v.):

«— Onu beş defa emzir süt oğlun olur.» (Yanına girip çık­ması caiz olur.) buyurdu. Sehle dediği gibi yaptı. Böylece Salimi süt oğul sayardı. Hz. Aişe de yanına girmesini arzu ettiği kimseye bu hükmü uygulardı. Kız kardeşi Ümmü Gülsüm ve erkek kardeş­lerinin kızlarına, yanma almasını arzu ettiği erkekleri emzirme­lerini emrederdi. Ama Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) diğer ha­nımları bu emme ile hiç kimseyi yanlarına kabul etmezlerdi ve: «Hayır, Allah’a yemin ederiz ki Resûlullah’ın Sehle’ye emri sadece Sâlim’in emmesine mahsus bir ruhsattır. (Başkalarının bu hük­mü uygulamaları doğru olmaz.) Hayır, Allah’a yemin ederiz ki, bu emme ile hiç bir kimse yanımıza giremez.» derlerdi.[15]

15. Ibn Abdilber der ki: Bu, müsnede (yani mevsul türüne) giren bir hadistir.   (…) •Sehle’nin Sâlim’i emzirmesi, memesinden süt sağıp Sâlim’e içirmesi ile ol­muştur. Yoksa yabancı bir erkeğin yabancı bir kadının memesini emmesi şöyle dursun, dokunması, hatta bakması bile caiz değildir. Bu hadisle, Hz. Aişe’nin amel ettiğini, Resûlullah’ın diğer hanımlarının amel etmedikleri­ni, bunu Resûlullah’ın Sâlim’e mahsus bir hükmü kabul ettiklerini görüyo­ruz.

Bakalım süt kardeşliği konusunda Cübbeli hoca ne demiş:

Akraba evliliğinden doğan sakatlıkları, hastalıkları reddediyor, süte bağlıyor. Vah ki vah!

Eski Toplumlarda Süt kardeşliği

Hammurabi Kanunları:

Madde-194. Bir adam çocuğuna bir sütanne tutar da eğer çocuk onun ellerinde ölürse;
Ve sütanne, anne ve babaya haber vermeksizin başka bir çocuğu emzirirse;
Onlar, sütanne’yi haber vermeksizin başka bir çocuğu emzirmekle suçlayabilirler ve onun memeleri kesilir.

Süt kardeşle evlilik yasağı eski toplumlara, Sümerlere kadar gider. Tevrat’ta da sütanne, sütnine geçer ama süt kardeşliği yasağı yoktur. Araplara bu adetin eski toplumlardan geçip geçmediği belirsiz. Belki Nebatilerden itibaren gelen bir adet olabilir ama buna dair bir bilgiye sahip değiliz.

Sümerlerde ise yasağın boyutlarını tam olarak bilemiyoruz. Neden başka bir çocuğu izin almadan emzirmenin cezalandırıldığını ve çocuğun ölümünün bununla ilgisinin ne olduğu anlamamız mümkün değil. Ama şunu söyleyebiliriz:

Kanun metninde çocuk öldüğü için süt anne cezalandırılmıyor. O anne-babanın iznini almadan başka bir çocuğu emzirdiği için memeleri kesiliyor. Çocuk elinde öldüğü için kadına başka çocuk emzirmek yasaklanmış, bir anlamda kadın lanetlenmiş gibi görülüyor. Kadının affı ancak ölen çocuğun anne babasının elinde. Onlar izin vermeden başka bir çocuğu emzirmesi mümkün değil.

Kanundan ayrı olarak Sümer toplumunda bir süt kardeşliği, süt akrabalığı adeti olabilir. Ve bunlar arasında evlilik yasağı da olabilir. Nasıl ki erkek sünneti kur’an’da sünnet emri olmamasına, sünnetten bahsetmemesine rağmen sanki İslam’ın en başta gelen farzlarından biriymiş gibi uygulanıyorsa, böyle bir adet de eski toplumlarda var olabilir.

Kur’anda sadece süt anne ile ve süt kardeşlerle evlilik yasaklanmışken, hadislerle yasağın genişletilmesi, hatta neslini bile kapsayacak şekle getirilmesi anlaşılır gibi değildir. Bunun sebebi genelde sütün kana geçtiği ve kan hısımlığını etkilediği şekliyle açıklanır. Benim düşüncem; süt ile meni arasında bir bağ kurulmuş olabileceğidir. Tarık 7 ayetinde meninin kaburga ile bel kemiği arasından çıktığının yazılması, sütün de aynı bölgeden çıkmasıyla ilişkilendirilmiş olabilir. Tabi meninin kaburga ve bel kemiği arasından çıktığı iddiası bilim dışı olduğuna göre böyle bir ilişkilendirme de saçma olacaktır.

Tabi asıl saçma olan; günümüz İslamcılarının bırakalım ayeti, hala hadislerdeki zırvaları savunuyor olabilmeleridir.
1 yaşındaki çocuğun bile evlendirilebileceğini söyleyenler; süt kardeş neslinin birbiriyle evlenemeyeceğine inanabiliyor ve savunabiliyor. Akraba evliliğini normal görüyor ama süt emzirilmişlerin evliliğini haram buluyor.
İşte din ve dini inanç böyle birşey!

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Din içinde yayınlandı ve , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

6 Responses to İSLAM’DA SÜT KARDEŞLİĞİ

  1. devart dedi ki:

    Sayın Pante
    Güzel bir yazı olmuş. Fakat süt akrabalarıyla evlenme yasağının Sümerler’den gelmiş bir gelenek olduğuna katılmıyorum. Zira öyle olsaydı Sümerler’den, Araplara nazaran çok daha fazla etkilenmiş Musevi toplumunda da görülmesi gerekirdi. Fakat ne Tevrat’ta ne de İncil’de süt kardeşlerin evlenememesi gibi bir durum yok.(http://www.eskieserler.com/dosyalar/1260.pdf İslam Hukukuna Özgü Bir Kurum Süt Akrabalığı Doç. Dr. Ahmet YAMAN II/2) Dolayısıyla bu adetin Sümerler’den gelmiş olduğu iddiası biraz zayıf gibi geldi.

    Bence süt akrabalığının kaynağını, Arap toplumunda eskiden beri var olan çocukların süt anne himayesinde çölde bedevilerin yanında yetiştirilmesinde aramalıyız. Bildiğim kadarıyla süt çocukları, çöl bedevi süt annelerine verildikten sonra 2-3 yıl çölde kalıyorlar ve tıpkı gerçek kardeşler gibi yetiştiriliyorlar. Bence bunun kaynağı Ateistforum’da baykush’un yaptığı en son yorumdaki;

    Süt veren anneler genelde toplumun alt kesimi oluyor. Yakınlaşmadan dolayı alt kesimden biri ile evliliği engellemek. Amaç sınıf farklılığını, mirası korumak. (Sosyolojik)

    Bu iddiayı destekleyen bir diğer olay da Araplar’daki süt akrabalığının, sadece evlenme yasağını kapsayıp, nesep ilişkisi, nafaka sorumluluğu, mirasçılık, velayet gibi diğer akrabalık ilişkilerini kapsaması.

    Zayıf bir ihtimal olarak, anne sütünün bağışıklık sistemi üzerindeki etkisini keşfedip sonraki nesillerin daha sağlıklı olması için böyle bir önlem almış olabilirler.

    • pante dedi ki:

      Sn. Devart;
      Hammurabi kanunundaki süt kardeşliğini verdim ve Sümerlerde de olduğunu yazdım ama Araplara Sümerlerden geçmiş olduğu iddiasında değilim. Fakat haklısın. Yazımda belirtmediğim için böyle anlaşılıyor olabilir. Bu nedenle yazıda bir düzeltme yapacağım ki yanlış anlaşılmasın. Diğer dinleri ve diğer eski toplumları taradım ama süt kanununa rastlamadım. Tevrat’ta sütninelik, sütannelik var ama bir yasak yok.

      Süt akrabalığı evlilik yasağının sınıfsal niteliği olduğuna katılmıyorum. Kaldı ki anne sütten kesildiğinde daha ziyade yakınlar, akrabalar arasından sütanne bulunur. Bedevilere verilme adetinin temelinde çocuğun daha gürbüz yetişmesi amacı var.
      Ben süt ile meni arasında bir benzerlik, bir ilişki kurduklarını düşünüyorum. Nitekim Tarık 7 ayetinde meninin kaburgalar ile bel kemiği arasından geldiği yazılıdır. Bunun sebebi sütün de aynı bölgeden çıktığını düşünmeleri olabilir.
      Bağışıklık sistemini düşünmek o dönem için imkansızdı. O çok uzak ihtimal.

    • orçun dedi ki:

      Hemende zayıf bir ihtimal olarak zaten dimi !! işte en büyük kusurunuz şu bakış açınız çekirge lavralarının yer altında doğru süreyi tahmin edip aynı anda çıkışlarının kabirlerinden çıkacak olan bizlere benzetilmesi, arıların matematik profesörü oluşlarının anlatılması,dişi örümcek mucizesi,evrenin genişlemesi vs. vs. vs. hepsine sizin açınızdan baktığımla kalsaydım bügn bende sizin gibi sığ bir ateisttim allahtan beynim entegre değilde gidip orjinal arapça kelimelerin peşinde koştum ve kuran çevirmenlerinin dahil kendi anladıklarını yer yer dikta etmeye çalıştıklarını gördüm orjinal anlamıyla konulunca çıkan mucizeleri bilinçli veya bilinçsiz örttüklerini gördüm. işte sizin sığ bakış açınız devamlı kaybetmenize yol açıyor. burdaki ana sütüne çekilen dikkati insan üzerindeki etkisini anlayamayacak kadar sığ ve sınırlı kalıyorsunuz. ama aynı sizler akraba evliliği söz konusu olunca başlıyorsunuz giydirmeye. ancak mevzunun akraba evliliği kısmı sandığınız boyutta bir etki sahibi değildir. kan ile ilgili bir durum vardır. normal bir evlilikte bu oran %2-3 iken akraba evliliğinde %5-6’dır. öyle sizin pazarladığınız gibi bir durum söz konusu değildir. eğer öyle olsaydı kendi öz anasıyla düşüp kalkıp çoğalanlar var lan kraliyet aileleri dediğin ve onların sana öğrettiği materyalizme taptığın adamların içinde. neyse insan sığ olunca yapacak pek şey yok.

  2. cem dedi ki:

    Bu tanımda, meninin yahut yumurta hücresinin çıkış yerleriyle ilgili bir işaret görülmemektedir. “Omurga” veya “sertlik” gibi anlamlara gelen sulb sözcüğüyle baba, “göğüsler” anlamına gelen terâib sözcüğüyle de anne bedenlerinin üremeyle ilgili nahiyelerinin kastedilmiş olabileceği dikkate alınırsa, son derece nezih bir ifade ile ve dikkatleri sözün asıl amacına yönlendirecek şekilde, cinsel birleşmenin kastedildiği anlaşılabilir. (alintidir)
    Bence siz bilimsel felsefenizle ugrasin.

    • Pirate dedi ki:

      Bu da meal hatası değil mi? 😀

      14 asır boyunca ‘süt kardeş’ diye yorumlanan ayetler de aslında ‘cinsel birleşme’ anlamına geliyordur. Tabi tabi.

  3. Fethi Körelmiş dedi ki:

    Süt kardeşlerin evliliğine ilişkin bilimsel bir açıklama:

    sutkardes.pdf erişimi için tıklayın

Yorum bırakın