ÇELİŞKİLER-4

biliyor

BİLİMDIŞI AYETLER

Kur’an’daki en önemli çelişki ve yanlışlar, bilimdışı ayetlerdir. 14 yüzyıl önce yazılmış bir kitapta bu tür hataların olması gayet doğaldır. Ancak bir kitabın Allah tarafından gönderildiği iddia edildiğinde, içindeki bilimsel çelişkiler normal karşılanamaz. Böyle bir iddiaya karşın bilimsel konularda tüm yazılanların doğru olması gerekir. Aşağıda örneklerini sunacağımız ayetler, o dönemin toplumlarında yeterince bilinmediği için tepki görmeyen, ancak günümüz bilim dünyasında kabul edilemeyecek derecede akıldışı, bilimdışı iddialar içermektedir.

A- Canlıların ve organların özelliklerinin bilinmemesinden doğan çelişkiler:

1- Spermin testislerde üretildiğinin bilinmemesi:

Tıp biliminde dişi üreme hücresi olan “oocyte” nin yumurtalıkta, erkek üreme hücresi olan “sperm”in ise testiste üretildiği bilinmektedir. Ancak Tarık suresinde şöyle yazar:

Tarık/ 5-8. İnsan neyden yaratıldığına bir baksın. Bel kemiği ile kaburgalar arasından gelip atılan bir sudan yaratıldı. Şüphesiz (Allah), onu yeniden döndürmeye kudretlidir.

Bilime ters olan bu ayetin ikna edici bir izahı yoktur. Kimi İslamcılar, bel kemiği ile kaburgalar arasından çıkanın sperm değil, insan olduğunu iddia eder. Kimi İslamcılar, bu ayeti testislerin başlangıçta yukarıda olmasıyla izah etmeye çalışır. Kimileri ise sperm ve oocyte ile kemik iliği arasında bağlantı kurmaya çabalar. Ama hiçbiri ayetin bilime uygunluğunu ortaya koyamamıştır.

2- Kalbin beyin fonksiyonlarına sahip bilinmesi:

Kur’an’da insan beyninden hiç söz edilmemiştir, çünkü bilinmez. Halbuki beyin, insanı insan yapan organdır. Beyin bilinmediği için duygular, düşünceler kalbin fonksiyonları olarak belirtilmiştir.
Örneğin Bakara suresi 97. ayetinde; Cebrail’in Kur’an’ı peygamberin kalbine indirdiği yazılmıştır. Bilim ise, bilgilerin ve hafızanın beyinde saklandığı kanıtlamıştır.
Yine Bakara suresi 260. ayetinde İbrahim’in kalbinin tatmin olması için Allah’tan ölüleri nasıl dirilttiğini göstermesini istediği yazılıdır. Halbuki tatmin olan, ikna olan kalp değil, beyindir.

Hacc 46. Onlar, yeryüzünde dolaşmadılar mı ki onların, onunla akıl ettikleri kalpleri ve onunla işittikleri kulakları olsun. Fakat baş gözleri kör olmaz. Lâkin sinelerdeki kalpler kör olur.

Görüldüğü gibi ayette akledenin, düşünenin kalp olduğu ifade edilmiştir.

Birçok ayette de kalbin mühürlenmesinden söz edilir.

Şura-24. Yoksa onlar, senin hakkında: “Allah’a karşı yalan uydurdu” mu diyorlar? Eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. (…)

Tegabun-11. Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbine hidayet verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Hidayet verilecek olsa, verileceği organ kalp değil, beyin olmalıdır. İslamcılar bunu, bugün de sevginin, merhametin kalple ifade edilmesiyle açıklar. Tersine bu ifade şekli, dini inançlardan kaynaklanarak oluşmuştur. Bazı İslamcılar ise kalbin de beyinsel fonksiyonlara sahip olduğunu iddia eder. Bu iddianın hiçbir bilimsel yanı yoktur. Kalp, sadece kan pompalayan bir organdır ve beyin işlevlerinin hiçbirine sahip değildir. Bu yanlış, müteşabihlikle de izah edilemez. Kalple ilgili birkaç ayetin müteşabihliği olsa da, Kur’an’ın tamamında ve onlarca ayette bu şekilde geçmesi, böyle bilindiğinin göstergesidir.

3- Her canlının çift yaratıldığı:

Zariyat-49. Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.

Her canlı çift değildir. Bakteriler, tüm canlılardan kat kat fazla sayıda ve etkinliğe sahip varlıklardır. Eşleri olmayıp bölünerek çoğalırlar. Ama görülüyor ki Kur’an’ın yazarı, ya bakterileri, virüsleri bilmiyor ya da onları canlıdan saymıyor.

4- İnsanlar için 8 çift hayvan yaratıldığı:

Zümer-6. Sizi bir tek nefisten yaratmış, sonra ondan eşini var etmiştir; sizin için hayvanlardan sekiz çift meydana getirmiştir. (…)

İnsanların faydalandığı hayvan sayısı sekizden çok daha fazladır. Bazı İslamcılar, ayetin çiftlik hayvanlarını kastettiğini öne sürerse de 8 çift hayvan yine çok azdır. Enam suresinde bu 8 çift hayvanın hangileri olduğu da belirtilir:

Enam-143. Sekiz çift yarattı: Bir çift koyun, bir çift keçi. (…)
Enam-144. Deveden bir çift sığırdan da. (…)

İnsanlar bu sayılan hayvanların dışında at, eşek, tavuk, ördek, hindi, tavşan, balık, lama, kanguru, geyik, fil ve daha birçok hayvandan yararlanırken sadece 4 çeşit hayvan sayılması ve 8 çift olarak ifade edilmesi ilginçtir.

5- Tatlı suda inci ve mercan yetiştiği:

Rahman suresi 19-22 ayetleri ile Furkan suresi 53. ayetinde geçen iki denizin birbirine salındığı-karıştırıldığı ama aralarında bir engel olduğunu yazan ayetlerde denizlerden birinin suyunun içilebilen tatlı su olduğu, diğerinin acı ve tuzlu su olduğu yazılıdır. Rahman-22’de her ikisinde de inci ve mercan yetiştirildiğini yazar. Halbuki tatlı suda inci ve mercan yetişmez. Suni olarak inci yetiştirilse bile mercan hiç yetişmez. Bu ayetlerin müteşabih olduğu söylenebilir. Ancak mucize uydurmacıları, ayetteki mercan ve inciyi görmezden gelip, iki denizin karışmamasını mucize diye sunmaya çabalarlar.

6- Ortadoğu dışında yetişenlerden hiç bahsedilmemesi:

Kur’an’da adı geçen bütün bitki, hayvan ve diğer doğa varlıkları Ortadoğu’ya özgüdür. Diğer bölgelere ait olan canlı-cansız varlıklardan söz edilmez. Örneğin çölden bahsedilir ama gölden, ormandan bahsedilmez. Kar, buz, dolu, sis gibi bölgede görülmeyen doğa olayları Kur’an’da geçmez. Portakal, mandalina, karpuz, kavun, ceviz, fındık, patates gibi bölge dışı bitkisel ürünlerden, kanguru, lama, pelikan, fok gibi bölge dışı hayvanlardan bahsedilmez.

B- Dünyanın ve Evrenin bilinmemesinden doğan çelişkiler:

1- Güneşin kara bir balçığa batması:

Eski toplumlar, dünyanın da güneş, ay ve yıldızlar gibi bir gök cismi olduğunu bilmezlerdi.
Yere göre güneşin hareket ettiğini sanır, doğuda bir yerden doğup batıda bir yerde battığını düşünürlerdi. Bazı filozoflar, asıl dönenin güneş değil dünya olduğunu keşfetmiş olsalar da, insanların çoğu bu bilgiden habersizdi. Kur’an’da anlatılan Zülkarneyn hikayesinde de güneşin dünyada bir çamur gözesine battığı yazılır.

Kehf-86. Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, kara bir balçıkta batıyor buldu. (…)

Ayetten; dünyayı göğün altında uçsuz bucaksız bir yer olarak gören ve göz yanılmasından dolayı güneşin dünyanın batısında bir çamur gözesine battığını sanan bir yanlış bilgiye sahip olunduğu anlaşılmaktadır. Bu ayet, İslamcılar tarafından güneşin sanki okyanusta batıyormuş gibi görünmesi olarak açıklanmaya çalışılır. Öyle olsa, ayette “sanki” sözcüğü olurdu ama yoktur ve bazı mealciler bu kelimeyi parantez içinde ayete ekler.

2- Dünyanın tüm evrenden daha uzun zamanda ve daha önce yaratılması:

Evrende milyarlarca galaksi olduğu ve her galaksinin milyarlarca güneş sistemine sahip olduğu ve dolayısıyla dünyamız gibi sayısız gezegenin olduğu artık biliniyor. Bu bilgilerden yoksun olan eski toplumların yaratılış mitlerinde ise sadece yer-gök geçiyor. Altta uçsuz bucaksız bir yer ve üstte gök kubbe. Füssilet suresinde de yer ve göğün yaratılışı bu bakış açısıyla anlatılıyor.

9. De ki: “Siz gerçekten yeri iki günde yaratanı inkar edip duracak mısınız? Birde O’na eşler mi koşuyorsunuz? O, bütün alemlerin Rabbidir.

10. O, dört gün içinde, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.

11. Sonra göğe doğruldu da o bir duman iken ona ve yere: “İkiniz de ister istemez gelin!” dedi. İkisi de: “isteye isteye geldik.” dediler.

12. Böylece onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu ve her gökte (bulunan meleklere) işlerine ait emrini vahyetti. Dünya gökyüzünü kandillerle donattık ve koruduk, işte bu, hep o çok güçlü ve herşeyi bilenin takdiridir.

Ayetlerde dünyanın dört günde ama 7 göğün yani evrenin iki günde yaratıldığı öne sürülüyor. Evrenle kıyaslandığında; okyanusta bir çakıl tanesi gibi olan dünyanın yaratılışının hem evrenden önce, hem de evrenin iki misli zamanda yaratıldığı iddiası bilimsel olabilir mi?

3- Yıldızların şeytanlar için atış tanesi olduğu:

Mülk-5. Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Kandille kastedilen yıldız. Ama sanki yıldızın ne olduğu bilinmiyor. Boyutları çok küçük sanılıyor. Güneş ile yıldızlar farklı düşünülüyor. Koca yıldız, belki de dünyanın 30-40 misli büyüklüğünde, ama ayette şeytanlara atış tanesi olarak yapıldığını söylüyor.

4- Göğün yere düşmemesi için tutulduğu:

Hacc-65. Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri sizin hizmetinize sundu. Ve emriyle denizde seyredip giden gemileri de. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o tutuyor. Gerçekten Allah insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.

Göğün tutulmadığı takdirde dünya üzerine düşeceğini hangi bilim adamı söyleyebilir?
Milyarlarca galaksi, katrilyonlarca yıldız ve gezegenlerin dünyaya düşebileceği düşünülebilir mi? Ama dünya gökte bir cisim değil de, gök dünyanın üstünde sanılırsa; göktekilerin yere düşeceği zannına kapılınılabilir ki Kur’an’ın yazarı da bu yanılgıya düşmüştür.

5- Cennetin genişliği göklerle yer kadar mı?

Ali İmran-133. Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.

Yer’den kastedilen dünya gezegeni olduğuna göre; dünya da, uzayda diğer gök cisimlerinden biri olduğuna göre; “gök ile yer kadar” demek saçma bir ifadedir. Bu da, önceki örneklerde olduğu gibi göğün dünya üzerinde bir kubbe olarak algılanmasından kaynaklanmaktadır.

6- Ayın bir nur, bir ışık kaynağı olduğu:

Yunus-5. O’dur ki Güneş’i bir ışık yaptı. Ay’ı da bir nûr kılıp, ona birtakım konaklar tayin etti ki yılların sayısını ve vakitlerin hesabını bilesiniz.

Ay’ın bir nur olmadığı sadece geceleri güneşten aldığı ışığı yansıttığı biliniyor. Ama gündüz ay’ı göremeyen ve gece aydınlık verdiğini görenler onu nur sanıyor.

7- Dünyanın düz, düzlenmiş olduğu:

Kur’an’ın yer ve gök ayetlerindeki ifadelerinden yeri uçsuz bucaksız düz bir alan, göğü ise yerin üzerinde bir kubbe olarak düşündüğü net olarak anlaşılır. Örneğin “Cennetin genişliği göklerle yer kadardır” ifadesi, yerin bir gök cismi olmadığının sanıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Sanki bir uçta yer diğer uçta 7. gök varmış gibi düşünülmektedir. Ayrıca Fussilet suresinde yerin ayrı göğün ayrı yaratıldığı ifadeleri de bunu göstermektedir.

Bundan çok daha net olarak Şems suresi 6. ayetinde düzlenmiş olan yere yemin edilir. Ancak bu ayet mealciler tarafından tahrif edilerek yayılıp döşenmiş olarak çevrilmiştir.

Şems 6. Vel ardı ve mâ tahâhâ.  – Ve yere ve onu düzleyene.

taha düzlemek demektir, tahiv kökünden düzgün sözcüğünden gelir. Elmalılı tefsirinde belirtilmiştir. Haznevi tefsirinde de 6- Yer´e ve onu düzeltene, şeklinde çevrilmiştir.

8- Önce Yer mi düzenlendi yoksa Gök mü?

Fussilet ve Bakara suresindeki ayetlere göre önce yer sonra gök.

Fussilet (9-10). De ki: “Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.” O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.

Fussilet (11-12). Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler. Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk.İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir.

Bakara 29. O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök hâlinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir.

Gelgelelim Naziat suresinde durum tam tersidir:

Naziat (27-29). Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.

Naziat (30-33). Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.

Bundan daha büyük bir çelişki olur mu? Allah, göğü mü önce düzenlediğini, yoksa yeri mi önce düzenlediğini birbirine karıştırır, bir ayette yer, başka ayette gök der mi? Böyle bir karışıklığı bir tanrı değil, bir insan yapar ancak..

C- Matematiğin bilinmemesinden doğan çelişkiler:

Kur’an’da Nisa suresi 11 ve 12. ayetlerinde miras paylaşımına dair verilen oranlara göre hesap yapıldığında matematik hatası olduğu görülür. Oranlar hatalıdır ve hesap tutmaz.
Oran hatalarını giderebilmek için avliye ve reddiye yöntemine başvurulur.
İlköğretim seviyesindeki bir oran hesabında hata yapılmış olması, Kur’an’ın insan ürünü olduğunun en önemli kanıtıdır. Aşağıdaki linkden daha detaylı açıklama görülebilir:

KUR’AN’DA MATEMATİK HATASI

D- Doğaüstü inançlardan doğan çelişkiler:

Kur’an’da bilimsel yasalara ters, doğaüstü, insanüstü mucize iddialarına bolca rastlanır.
1- İlk insanın çamurdan yaratılması,
2- Ayın yarılması,
3- Bedir savaşında melek ordusunun Müslümanlara destek olması,
4- Kayalıktan deve çıkarılarak Salih peygambere mucize verilmesi,
5- Firavuna karşı Musa’ya verilen mucizeler, suların kan olması, tüm ilk doğan erkek çocukların ölümü, kurbağa, çekirge istilası ve Kızıldeniz’in yarılması,
6- Meryem’in cinsel ilişkiye girmeden İsa’yı doğurması,
7- İsa’nın bebekken konuşması, ölüleri diriltmesi,
8- Fil vakasında kuşların attıkları taşlarla orduyu helak etmesi,
9- Süleyman’ın kuşlara, cinlere hükmetmesi, ayakta öldüğünde asasını kurt yiyip de düşene kadar öldüğünün anlaşılmaması,
10- Nuh tufanında tüm hayvanlardan birer çiftin gemiye toplanması gibi.

Sonuç:

Evrensel olduğu öne sürülen bir kitapta yer alan tek bir bilimsel hata dahi, o kitabın evrensel olamayacağının kanıtıdır. Kaldı ki Kur’an’da onlarca bilimdışı ayet mevcuttur. 1400 yıl öncesine ait bir kitapta yazılmış olanların, her çağda ve her yerde geçerli olduğuna inanmak yanlış olduğu kadar tehlikelidir de aynı zamanda. Böyle bir inanç, o kitabın çağdışı hükümlerini egemen kılmak ister. Böyle bir inanç, bu kitabı tüm kitaplardan üstün görür ve bilimi, bilimsel teorileri geri plana atar. Çağdaş yönetimler, uygar yasalar yerine 14 yüzyıl öncesine ait ilkel kanunları uygulatmak ister.

Nitekim Islâm’ın ortaya çıktığı tarihten günümüze gelinceye kadar, hiçbir ülkede ve hiçbir dönemde demokratik doğrultuda bir gelişme görülmemiştir. Kur’ân’a dayalı olarak ne laik ve demokratik bir sosyal düzen kurma, ne de toplumsal kalkınma mümkündür. Çünkü Kur’ân, teokratik sistemler dışına çıkılmasına ve akılcılığa olanak tanımadığı gibi, ekonomik olarak da gelişmeye yönelik girişimlere fırsat vermez. Günümüz dünyasında İslam ülkelerinin durumu bunun kanıtıdır. Gelişmiş, kalkınmış ülkeler içinde tek bir İslam ülkesi yoktur. Üstelik tümü, demokratik yönetimlerden yoksundur. Hala kadına oy hakkı verilmeyen, kadının çalışmasına, araba kullanmasına izin verilmeyen ülkeler mevcuttur. Dünyada köleliğin bile en son Suudi Arabistan’da kaldırılmış olması da bir tesadüf değildir.

Bilimin dinden nasıl kötü etkilendiğine dair bir örnekle yazımızı noktalayalım:
Aşağıdaki fetva, Suudi Arabistanlı meşhur Şeyh Abdul Aziz Bin Baz’a ait.
Tarih: 1975
Kaynak: “Dünya’nın Sakin Güneş’in Hareketli Olduğuna ve Gezegenlere Çıkmanın İmkansızlığına Dair Akli ve Hissi Deliller”adlı kitabı

Fetva:

Kim dünyanın yuvarlak olduğunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. Çünkü bu iddia hem Allah’ın, hem Kuran’ın, hem Peygamber’in reddidir. Bunu iddia eden kişi tövbeye davet edilir. Ederse ne ala! Aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür ve malı da Müslümanlar’ın hazinesine katılır.

Eğer ileri sürdükleri gibi Dünya dönüyor olsaydı ülkeler, dağlar, ağaçlar, nehirler, denizler bir kararda kalmazdı. İnsanlar batıdaki ülkelerin doğuya, doğudaki ülkelerin batıya kaydığını görürlerdi. Kıble’nin yeri değişir, insanlar kıbleyi tayin edemezlerdi. Velhasıl bu iddia sayması uzun sürecek birçok nedenden dolayı batıldır.”

Serdar Kaangil

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Din içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

255 Responses to ÇELİŞKİLER-4

  1. berilens dedi ki:

    Merhaba;
    Zariyat Suresi 49. ayette her şeyden çift çift yaratıldığı söyleniyor, evet. Bakterilerin bizim bildiğimiz bir eşinin henüz bulunmaması, bir eşi olmadığını göstermez. Bu bir çelişki sayılmaz. Anti nötronlar bulunmadan önce de nötronların bir eşi yok deniyordu ama bu, anti nötronların var olduğu gerçeğini değiştirmedi.

    • goran dedi ki:

      114 surenin hemen hemn hepsinde ki celiskileri bu sekilde aciklamaya kalkasak.o zaman bakterilerin esi bulundugunda inanmaya baslamani tavsiye ederim…

      • bilal dedi ki:

        Kur’an’ın hiç bir sure ve ayetinde çelişki yoktur.Çelişki olmadığı halde,kafanızdan çelişki
        üretmeye çalışıyorsunuz.Kur’an da geçen ” Çift ” kelimesi eş anlamında (eril ve dişil) değil,
        zıt kutup anlamındadır.Arapçada eril için,” ذكر ” dişil için,” انثي ” denir.Bu ifadeler söz konu-
        su ayette varmıdır ki, زوج ” kelimesini eş olarak değerlendirelim veya bu kelime canlılar
        için mi kullanılmıştır ki eş ifadesini çıkaralım.Bu ifade canlı ve cansız her şey için söylen-
        miştir. ZARİYAT SURESİ 49: ومن كل شئ خلقنا زوجين لعلكم تذكرون ” Biz her şeyi çift (zıt kutuplu)
        yarattık.Böylece belki düşünüp anlarsınız.” ( Bilimsel deney ve gözlemlerinizle her şeyin mahiyetini öğrenip belki onlardan daha fazla yararlanırsınız diye.) !!!
        Evet,1400 sene önce kur’an’ın söylediğini bükün pozitif ilim de söylüyor. MÜSBET İLİM,
        kainatın temel yapısının atom olduğunu,atomun ise, eksi ve artı unsurlardan meydana
        geldiğini belirtmektedir. a) madde-anti madde,1832 yıllarında Carl Dirac tarafından bulun-
        du.Anti madde,elektron yerine aynı kütlede pozitif yük içeren elektron bulundurur.Aynı
        zamanda bu proton ve nötron içinde de geçerlidir.Bir kg.proton ve bir kg.anti proton çarpı-
        şınca 90 milyar joule enerji açığa çıkar. // http://www.zamandayolculuk.com. //
        b) Anderson’dan asimowa kadar,fizik ve astrofizik dünyasında yeni bir görüş olarak üzerin-
        de durulan,anti madde,anti atom,anti proton ve anti nötron’dur.
        c) Bulutların bir kısmı artı,bir kismi de eksi atom yüklüdür. Elektrik,artı ve eksidir,bütün
        insanların kan grupları,ya pozitif veya negatiftir ve her şey böyle.d) Bakterilerin üreme ve
        çoğalmaları da ikiye bölünme (çift grup olma) şeklindedir.Mikroganizmalarda üreme iki
        şekildedir.1- Eşeysiz üreme,Yani bakteriler ortadan ikiye bölünmek suretiyle tomurcukla-
        narak veya sporlanarak çoğalırlar. 2- Eşeyli üreme, yani ayrı cins hücrenin birleşerek
        zigot aracılığıyla sağlanır.Eşeyli üreme,hücre teması yoluyla baktariler arasında genetik
        malzeme aktarımıdır.Olay,verici bir hücreden alıcı bir hücreye genetik malzeme aktarımın-
        dan ibarettir.KAYNAK: İngilizce vikpedi.11.30 2006 tarihli ”Bacterial Conjugation ”maddesi.
        Evet,ister eşeysiz,ister eşeyli olsun yine bakterilerin bile üremeleri çift grupta oluşur.Bunlar,
        ikiye bölünme,(çift,) veya verici bir hücreden alıcı hücreye genetik aktarımı ile. ÖZETLE,
        Bugün müsbet ilim ile,1400 sene önce kur’an’ın söylediği şey,birbiriyle tam uyumludur.
        Müsbet ilim,kur’an’ı doğruluyor. Şimdi soruyorum,!!! 1400 sene önce yaşamış bir beşer
        olan Hz.Muhammed,her şeyin çift veya zıt kutuplu olarak yaratıldığını kendiliğinden nasıl
        bilecekti. ? Bunu kendiliğinden söylemesi mümkün müdür.? Eğer bu söz,1400 sene önce
        yaşamış olan bir beşere ait olsaydı ”Her şey” yerine belki ”her canlı”çift yaratılmıştır der di.
        Ama,her canlı değil,her şey demiştir.O zaman her şeyin çift grup veya zıt kutuplu olduğunu
        kim tasavvur edebilirdi. ? Demek ki kur’an,bir beşer sözü değil,sonsuz ilmiyle her şeyi
        kuşatan ve evreni yaratan yüce Allah’ın kelemadır. Saygı ile.

      • Ken dedi ki:

        😀 Biraz gidin daha eski dinler hakkında bilgi edinin. Yin ile yang felsefesini bilmeyen yoktur, Taoizm İslamdan çok daha eski bir dindir. Kalkıp da bu yanıtı yazmanız fazla ironik. 🙂 Şu kadar yıl önce İslam bunu diyordu bak diyorsanız ben de M.Ö. 2800 civarında yazılan dönüşümler kitabı diyorum. Ayrıca eski ve günümüz pagan dinlerinde de aynı felsefe (tanrı ve tanrıça) vardır. Her şey tanrı ve tanrıçadır vs. 😛

    • MEHMAN dedi ki:

      .Selam Olsun her kese
      Kardeshler bizlerin ve ilm aleminin halada Kuranin bazi beyanlarini anlamamiz bunu anlama zamaninin Gelmediyini kanitliyor.Bu muhteshem kitabda yazilanlari her zaman yalanlamaga chalishmishlar amma hich kimse bunu basharamamish ve basharamaz.

    • Ferda Yamanoğlu dedi ki:

      Site yöneticileri Kuranda ki mucizelere inanmıyorlarmış.Her halde yerde sürünen bir tırtılın başka bir canlıya dönüşerek havada uçmasına,kışın kalbi ve kanı donarak ölen,yazın tekrar canlanan ağaç kurbağasına da inanmıyorlardır.

      • pante dedi ki:

        Doğada onların olması Arap kralının peygamber olduğunu mu kanıtlıyor?
        Tanrıyla, doğanın mucizeleriyle insan yazması kitapları ispatlamaya çabalıyorsunuz. Kur’an’da
        doğruluğuna yemin edilmiş kitapları bile tahrif edildiği iddiasıyla reddedenler, kalkmış tırtılı,
        kurbağayı örnek veriyor. Tanrıyı tartışmıyoruz bu sitede, tanrıyı kullanarak kendi egemenliklerini
        kuranları ve onların “Tanrıdan” diye yutturdukları kitaplardaki akıldışı çelişkileri tartışıyoruz.

  2. berilens dedi ki:

    Dünyanın tüm evrenden daha uzun zamanda ve daha önce yaratılması:
    Merhaba;
    Ayetlerde; gökler ve yer bitişikti deniyor. Fakat yerin ne şekilde olduğu belirtilmiyor. Yer; eğer söylendiği gibi, Dünya anlamına geliyorsa, gökler de; 7 kat göğün düzenlenmeden önceki hali anlamına geliyorsa, bu ayetin bilimle bir çelişki içinde olduğunu sanmıyorum.
    Gökler ve yer bitişikti ve ayrıldı. Fussilet Suresi’ne bakarsak burda duman halinde olan göğe yönelindiği ve onun 7 kat gök olarak düzenlendiği söyleniyor. Aynı surede, Dünya’nın düzenlenmesinden de bahsediliyor. Yani Dünya’nın düzenlenmesinin, göklerin var oluşundan önce olduğuyla ilgili herhangi bir ayet gözükmüyor. Ancak Dünya’nın göklerin düzenlenmesinden önce yaratıldığına dair görüşler de vardır. İbni Abbas’a göre de önce Dünya yaratılmış, sonra 7 kat düzenlenmiş, sonra ise Dünya düzenlenmiştir. O halde bence evrenin yaşının dünyanın yaşından büyük olması normaldir. Önce Dünya ne şekilde olduğunu bilmediğimiz bir şekilde yaratılmış; sonra, var olan ancak 7 kat gök halinde olmayan gökler ile Dünya birbirinden ayrılmış, daha sonra gökler 7 kat gök olarak düzenlenmiş ve daha sonra Dünya düzenlenmiş olabilir. O halde düzenlenmiş Dünya’nın, düzenlenmesinden itibaren ölçtüğümüz yaşının Evren’in yaşından küçük olması normaldir. Bu durumun bilimle ya da ayetlerle bir çelişki içinde olduğunu sanmıyorum.

    • semra dedi ki:

      Bu siteden sitenizi görmüştüm…

      http://meytisi.com/forum/topic.asp?TopicID=21

    • birisi dedi ki:

      şaka mı bu abi? yerin ne şekilde olduğu belirtilmiyormuş. gücü mü yetmedi belirtseydi. insan aklıyla dalga geçmeyin inançlarınız bilime uydurmaya çalışmayın lütfen ya öyle ya da böyle öleceksiniz. diyin ne olursa olsun inanıyorum sonra bakın hayatınıza. ama böyle yok şu şöyleymiş yok bu böyleymiş gibi deli saçmalarına gerek yok. şaka gibi ya ibni abbas orda mıymış yaparken bilimsel dayanağı ne bunların? tam osur osur ipe diz olmuş.

  3. berk çakan dedi ki:

    ne yer ne göğün 7 kat olmadıı ortaya çıktı

  4. eyeportal dedi ki:

    çok güzel yazmıssınız üstadım,keşke şu yazdıklarınıza bu millet biraz kulak verse ozaman belki aydınlanma yolunda biraz yol katetmiş olurduk,emeğin için teşekkürler

    • farketmez dedi ki:

      bardak meselesını bı dusundumde.bardaga bakmaktan cok nerden baktıgın onemlıdır.sadece suna cevap verıyım cunku senın gıbı muhurluler ancak bunu anlayabılırler.gunes balcıga battıgı gorunur demek.ıslamın dogudan dogup batıdakı ( gayri müslim,putperest) lerin ıcıne kadar işlediğini söylemek ıstemıstır.yanı balçık sizsiniz.gunes sızede gelır inşallah sonucta cehennemı kımsenın yasamasını ıstemem.ama unutma hıcbır muslüman sızlere saldırmıyor ama sız saldırıyorsunuz cunku yaranız buyuk artıslıgınız daha buyuk.tanrısız yasamak nasıl acaba? bır yanı eksık tutunucak dalı olmamak :s ne kadar acı verıcı dımı…. yazan:cemaatçi değil MUHAMMEDçi… saygılarımla bırgun güneşe ermen dileğiyle 😉

      • nizami dedi ki:

        dunyada herkes muslumanm i o kadar hristiyan pudperest vs var hepsi cehenneme gidecek oylemi cunku kurana muhammede inanmiyorlarr oylemi dusunuyorsun…. hic kimse size saldirmiyor sen kendini saldirilmish hiss ede bilirsin.. sadece sana gercekleri sunuyorlar anlaaya bilen anlar…..hic kimse saldirmiyor asil saldiranlarin kim olduqunu bilmiyorsunnn …..sen hic bir pudperest olsa bile onlarin camiyi yaktiqini gordunmu???? ama sizin peyqamberleriniz onlarin putlarini kirdii …. yalan olsa bileee herkesi kendi iradesine brakmak doqru diyilmi??? kimi dine zorlaya bilirsin????? sen Irandaki yashami seviyormusun???? aynen kurandaki kanunlarla yashiyorlar ??? seviyormusun?????? birde gir bak iranda asilan insanlar yazda bak …. senin belki hoshuna gider ama benim bakmaya yureyim gelmiyor iwte seninle benim farkim bu sen o goruntute bakinca oooh ne guzel diyorsun …. iyi insan yalniz tanri olduqunu bilince iyi olanlar diyil tanri olmadiqini bilseler bile iyi kalanlardir iiyi insanlar … ama shimdi ateistler tanrinin varliqina inanmiyor diyorsun ama onlarin icinde iyi insanlar cok sizlerde n daha iyi kalanlarida var asil amac iyilik diyilmi??? ama bir cok muslumanlar tanri olmadiqina inanirlarsa bakalim iyi kalmayi beceriyorlarmi ????? birdeki tutunacak bir dallari yok diyemezsin ateistler allaha inanmiyor sozunu soyleme hakkini nereden buldun???? tanrinin yokluqunun kanitinida varliqinin kanidinida hic kimse gosteremez o yuzden bunu soylemeye hakkin yok hic olmassa ateistler harry potter masallarina diyilde bilime inaniyorlar …… o kadar bilim adamlari yeni bir sheyler bulmak icin calisiyorlar .. melesa kuranda gok 7 kat diyor bir cok shey evet yalnishlarda var ama onu shimdi bilim adamlarida diyor o zaman kuranla onlarin ne farki var ??? bunu kurandan oyrendiyimize bilim adamlari dah aacikca bunu bulmush biliyorlar bu siteyi iyi arayin okuyun belki anlarsiniz. ama duymak gormek istemiyorsunuz iwte siz aslinda bu siteyi okuyorsuunuz ona inanmak icin deyil okuyubda bir cevap yazmak siteye karsi cikmak…. birde bashka gozle baksaniz ama bence bir caresi yok bosuna tartismanizinda bir caresi yokk … sonucta herkes kendi bildiyinde kalacak

      • birisi dedi ki:

        ee öyle deseymiş o zaman yok güneş doğmuş yok balçığa batmış. yaratıcısız değiliz merak etme sadece insanların yarattığı tanrıya tanrımız değil diyoruz. bi de aklınca dalga geçmeye çalışmış eksik olmak falan kendine güven dostum kendine tutun hayden namaza 🙂

    • goran dedi ki:

      haklisin kardes ama 1997 de millet eline bilgisayari almaya basladi:) teknolojiyi biraz geriden takip eden millet oldugumuz icin:)ama yinede gelisme ama (insallah :))20 yila kadar bu bedevi sacmaligini geride birakir bu millet

      • Çat dedi ki:

        Hadi biz geriyiz de, A. Sandage, A. Flew, J. Wells, P. Davis gibi bilim adamları neden ” Yanılmışım Allah var ” dedidler ve bunu onlara dedirten de bilimsel gelişmeler.

  5. Yazıyı yazanlar KORKSUNLAR!!! dedi ki:

    Bir düşünür der ki : ” O’NDAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEYİ OLMAYAN BEN , O’NDAN BAŞKA HER ŞEYİ OLANA acırım!” Kimdir bu düşünür bilin bakalım Ey bilimi kendi hayatlarında İLAH EDİNEN BEDBAHTLAR!!! (Eğer vazgeçmezseniz bedbaht olma tehlikesiyle karşı karşıyasınız!!!) Ama Allah(Azze ve Celle) bedbaht olmanızdan razı değildir , unutmayın..
    😦 bu kadar nimetler karşısında bu kadar körlüğe karşı RABBİMİZ adaleti gereği zalimler için CEHENNEMİ hazırlamıştır!!! CEHENNEM İSE KAFİRLER VE PUTPERESTLER İÇİN KORKUNÇ BİR YERDİR!!! Çünkü bu dünyada nice zalimler var ki tam cezasını çekmeden geberip gidiyor (ibretlice..) nice mazlumlar da var ki tam mükafat göremeden çekip gidiyor..Demek ki BÜYÜK BİR MAHKEMEYE BIRAKILIYOR!!! RABBİM OLAN(tek otorite sahibi) ALLAH(C.C.) BU YAZILARI YAZANLARI İSLAH ETSİN!!! ÇÜNKÜ DİĞER MAHKEME ÇOK ZOR!!!

    • goran dedi ki:

      iyi o zaman ben ne kafir ne de putperestim.o zaman yanmayacagim ben yazdiklarina göre.umarim bir gün hepiniz kralin ciplak olgunu görürsünüz 2013 te yunusun inanmadigini anladiginiz gibi:)

  6. starbuck dedi ki:

    selam pante

    genel olarak ateist kesimin ezbere bildiği müslümanların ise kur’anı okumadıkları için habersiz oldukları noktaları aktarmışsınız…
    lakin yine kur’anı okumayıp kur’anın çelişkileri hakkında bilgi sahibi olmayan müslümanlar tarafından “cehennem” ile korkutulmaya çalışılmış tehdit edilmişsiniz…
    maalesef sevgili müslüman arkadaşlarımız sizin korkmanızı isteyip tehdit ettikleri “cehennem”min antik dönem pagan inanışında yaygın olan “ge-honnem” yani ateş vadisi olduğunu bilmiyorlar bir efsane ile sizi “iman” etmeye davet ediyorlar…
    sevgili pante…
    teşekkürler bu ve daha çok olan çelişkileri bildiğimiz için islam dinini terk ettik…
    bu çelişkili noktaları hafızalarımızda tekrar tazelediniz…
    sözlerime bir ayet ile son vereyim…
    Enfal suresi 65. ayet: Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et (isteklerini arttır). Eğer sizden sabırlı olan 20 kişi olursa, 200 kişiye gâlip gelir. Ve şâyet sizden 100 kişi olursa, onların fıkıh (idrak) edemeyen bir kavim olmalarından dolayı, kâfir kimselerden 1000 kişiye gâlip gelir.
    Enfal suresi 66. ayet: Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi. O halde sizden sabırlı yüz kişiŞimdi Allah, yükünüzü hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi O halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa, (onlardan) ikiyüz kişiye galip gelir Ve eğer sizden bin kişi olursa, Allah’ın izniyle (onlardan) ikibin kişiye galip gelirler Allah sabredenlerle beraberdir.

    • reman likyiz dedi ki:

      Kurandaki cehennemden bahsediyorsak eğer, sadece ateş vadisi olarak lanse edilmez cehennem. nedense insanlar ateşin üzerinde dururlar.
      facebookta bir yazıdan yola çıkarak buraya gelmiştim madem;

      Allah razı olsun. Zümer 6. ayetin tefsirini ararken buraya geldim Enam 143 ve 144 ü altına yazmışsınız çok açıklayıcı olmuş. A bendi 4. maddenin izahını gelmişken, kendimce ben ediyim;

      Yukarıda eklememişsiniz ama Enam 145. ayette domuzdan bahis ediliyor yani farklı bir hayvandan Ayrıca o çağda sadece bu 8 hayvan mı biliniyordu sizce ? Ayrıca kurban olarak kesebileceğimiz hayvanlarda bu 8 çift olarak müsaade edilmiş acaba burada ki fayda kurban anlamında olabilir mi diye insan düşünüyor ama ilginç yahut mantıksız gelmiyor gibi.
      55 dakika önce · Beğen

      ReMan Likyiz A1 :
      Elmalılı Hamdi Yazır Meali :
      86.6 – Bir atılgan sudan yaratıldı
      Elmalılı Meali Sadeleştirilmiş 2 :
      86.7 – O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.

      Şu haliyle pek tefsir bile gerektirmiyor gibi.
      39 dakika önce · Düzenlendi · Beğen

      ReMan Likyiz A3:
      Elmalılı Hamdi Yazır Meali :
      51.49 – Hem her şeyden iki çift yarattık ki düşünesiniz.
      Diyanetin mealini buraya yazmışsınız ama ben elimdeki 20 mealden sadece 2 sinde erkekli dişili ibaresini gördüm, yine de 20 mealde de ” şey ” kelimesi geçiyor. Hiç birinde canlı ibaresi yok ve diğer meallere göre gece gündüz gibi çift kastedilmişe benziyor. Ve hatta birinde ;
      Muhammed Esed Meali :
      51.49 – Ve her şeyin karşıtını yarattık, ki (Allah’ın Tek olduğunu) anlayabilesiniz.
      İsmi geçen şahsı tanımasam da akla yatkın geldiği için paylaşmakta bir sakınca görmüyorum.
      31 dakika önce · Beğen

      ReMan Likyiz A6:
      Elmalılı Hamdi Yazır Meali :
      2.61 – Ve bir vakit «ya Musa biz bir türlü yemeğe kabil değil katlanamıyacağız, artık bizim için rabbine dua et, bize Arzın yetiştirdiği şeylerden: —Sebzesinden, kabağından, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın— » dediniz
      Elmalılı Hamdi Yazır Meali :
      13.3 – Hem o, odur ki Arza bir imtidad verdi ve onda oturaklı dağlar ve —ırmaklar— yaptı ve meyvelerin hepsinden onda iki çift yarattı, geceyi gündüze bürüyüp duruyor, her halde bunda tefekkür edecek bir kavm için âyetler var.
      Ayrıca bu ayet bende yeşil dağlık bir arazi canlandırıyor hiçte çöl yahut ortadoğu değil.
      Elmalılı Hamdi Yazır Meali :
      16.13 – Daha sizin için Arzdan muhtelif renklerle yarattıkları, neler var, elbette bunda tezekkür edecek bir kavm için bir âyet var.
      12 dakika önce · Beğen

      ReMan Likyiz B5:
      gökler ile yer arasında diye tabir edilen ayette göklerin çoğul olması ve yerin tekil olması ki Elmalı mealinde “Semavat-ül Arz” olarak yani “Gökler ve Yer.” diğer meallerde de aynı şekilde geçiyor. İlginç gökler neden çoğul acaba taa o zamanda.
      Ve birde ayette müttekiler için olduğu yazıyor. Yani Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için. Cennet tek değil bu birçok yerde geçiyor; burdan sadece bir grup için bir tanesi şeklinde bir mana çıkıyor.

      sayfaya ilk girmemle şuan bunları yazmam arasında 42 dakika geçmişti. Aradan gözüme çarpanlar hakkında ufak bir araştırma yaptım o kadar. Gözüme çarpıp ilgim&bilgim olmayanlarda var elbet ama ben ne hocayım ne bir şey. 23 yaşında babası memur, itü de okuyan biriyim. kuru kuruya bir taraf savunacak bağnaz bir tip değilimdir pek. Ama yazdıklarınızda kendi keyfinize göre mantıksız çelişkiler bulmanız sizi haklı çıkarmaz. Taraf tutarsanız bağnaz olursunuz asıl. Eğer gerçekten gerçeği arıyorsanız, bunu kendi düşüncelerinize taraf olarak yapamazsınız. Evreni sorgulamaya kalkan insanlar bu kadar dar kafalı olmamalı. Yazık etmeyin kendinize. İnsan zihni her şeyi tek seferde bir başına anlayabilecek kadar gelişmiş değildir.
      birkaç saniye önce · Beğen

  7. sefine dedi ki:

    Bu tartışma garabetini açanlar bilimi bilseydi biraz;herkesten özür dilerlerdi.Kuranı Kerime gönülden bağlı bilim adamı Muhterem N.Erbakan Hocamız motor yaptı.Sizin daha bir civatanıza rastlamadık.Bunları tartışmaya açacak kadar bilime dahi akıl verme tenezzülünüz olmadan bir nefeste Allah’ın kitabını tenkide yeltenip yandaş toplamaya çalışıyorsunuz.Haklısınız elinizden gelen bir şey yok.Yaşamak için yandaşların aidatlarına ihtiyacınız var.

    • Ugur dedi ki:

      Komiksin. Biz yandaş toplayıp ne yapacağız. Savaş mı? Düşüncelerine saygım var fakat eleştirme ve irdeleme hakkımı elimden alamazsın. Sen kendi bilginle bilimi eleştirirsin ve ben seni dinlerim. Yanlış bildiklerim varsa, söylediklerinle benimkileri birleştirir kendimi geliştiririm.

      Bu şekilde yorum yapıp Kuranı gerçekten anlayarak tarafsız bir gözle okuduğunuzu düşünmek istiyorum. Ama ön yargılarım sebebiyle okumadığınızı düşünüyorum.

      Bir şey daha. Ben şimdiye kadar hiçbir Ateist, deist, agnostik vb. ‘in bırakın bir insana zarar vermesi bir canlıya zarar verdiğini görmedim, işitmedim. Orta doğuda olanları görüyoruz. Din için insanlar kendilerine bomba bağlayıp patlatıyorlar. Hiç bir ateist savaş planlamaz. Ama din uğruna haçlı seferleri düzenlenir, cihad ilan edilir. Sonuçta insanlar ölür. Bir ateist cinsel dürtülerini uygun bir biçimde yaşar. İnançlı biri ise bir hayvana tecavüz edebilir ve o hayvanın hemen öldürülmesi gerekir. Bir de o hayvanın etini kendi insanlarına yedirmez.

      Yukarıda yazdıklarım uydurma değildir. Hepsinin kaynakları vardır. Dinler dünya üstünde çok can almıştır.İslamiyet dahil hiç bir din köleliği yasaklamamıştır. Savaş esirlerine tecavüzü yasaklamamıştır. Savaşı yasaklamamıştır. Aksine teşvik etmiştir!!!

      • bilal dedi ki:

        Uğur bey ! Bol keseden atmışsınız.!!! 1-Ortadoğu’yu savaş alanına çeveren emperyalist
        güçler değil midir? 2- On seneye aşkın İran ile Irak’ı çatiştiran kimler di.? 3-Irak’ın iç ça- tışmasına sebep olan kimlerdir ? 4-Otuz sene önce Afganistan’ı işgal edip bugünkü du-
        ruma getirenler kimlerdir. ? 5- Bugün Filistin ve İsrail arasında çıkan savaşın sebebi top-
        rak değil midir.? İsrail,Filstin mazlum halkının toprağını geri versin ve haklarını tanısın
        kalım,din için orada bir savaş olacak mı? Orta duğuyu karıştıran ve buradaki halkı birbi-
        birbirine düşüren emperyalist güçler değil midir.???
        BİR DE DİYORSUNUZ Kİ,ATEİST VB.’İN BIRAKIN BİR İNSANA ZARAR VERMESİNİ,
        BİR CANLIYA ZARAR VERDİĞİNİ GÖRMEDİM,İŞİTMEDİM.”Acaba,tarihten haberiniz var mı? DÜNYA YÖNETİMİ ATEİSTLERİN ELİNE GEÇERSE,BELKİ İNANÇLI İNSAN-
        LARA YAŞAMA HAKKINI BİLE TANIMAZLAR.İNSANLARIN KILIK KIYAFETİNİ VE
        BAŞ ÖRTÜSÜNÜ YASAKLAYAN VE MÜDAHALE EDEN ZİHNİYETLERFDEN NEYİ
        BEKLERSİN:??? HER ŞEY BÖYLE BİR ZİHNİYETİN ELİNDE OLURSA,KİMSE İNAN-
        CININ GEREĞİ GİBİ YAŞAYAMAZ.!!! TARİH,BU GERÇEKLERLE DOLUDUR:!!!
        BİR İNSANIN BAŞ ÖRTÜSÜNE VEYA KILLIK KIYAFETİNE BİLE TAHAMMÜL EDE-
        MEYEN ATEİST BİR ZİHNİYETİN İNSANLARA ZARARI MI OLMAZ:???
        a) Otuz sene önce Afganistan’ı işgal edip,bugünkü duruma getiren komunist,ateist
        Sovyetler Birliği değil midi.??? b) – Bağımsızlıklarını yeni ilan eden bir çok ülke,yirmi
        sene önceya kadar da,ATEİST VE EMPERYALİST SOVYETLER BİRLİĞİNİN İŞGALİ
        ALTINDA DEĞİL MİDİ ? HANİ ATEİSTLER KİMSEYE ZARAR VERMEZDİ ? CANLIYA BİLE ZARAR VERMEZ Dİ ??? SOVYETLER B.DE KOMUNİST (ATEİST ) DEVRİMİ
        GERÇEKLEŞTİĞİNDE MİLYONLARCA İNSAN ÖLDÜRÜLME DİMİ:??? Bütün dünyayı
        karıştıran bir taraftan ATEİST süper güç olan Soveyetler birliği ile diğer emperyalist sü-
        per güç olan ABD.değil midi.?Bunların yüzünden dünya iki zıt kutuplu hale gelmedi mi ?
        Bugün ortadoğuda bir çatışma varsa,bunun yegane sebebi yine bunlar olmuştur.!!!
        Orta doğu halkını birbiri ile çatıştıran ve düşman haline getiren yine gayri müslim em-
        peryalist güçler olmuştur.c) Bunlar her zaman Orta doğu üzerinde oyun oynamışlardır.
        .d) Bu halkın sorumluluğu da yok mu? Elbette vardır.Ateist ve emperyalist güçlerin
        oyunlarına gelmemeliydirler.!!! EVET,ORTA DOĞUDAKİ SAVAŞLARIN,DİNLE HİÇ
        ALAKASI YOKTUR.ÖBJEKTİF DAVRANMADIĞINIZDAN TESPİTLERİNİZ YALNIŞTIR:
        =========================================================
        1- CİHAD,savaş demek değildir.Cihad,” cehd ” kökünden türemiş olup,anlamı gayret ve
        çaba göstermektir.Savaş ise قتال ” kelimesiyle ifade edlir .Kur’an’da bulunan savaşa
        yönelik bütün emir ve teşvikler savunma savaşı içindir. Hz.peygamber ve müslümanlar,
        Mekkeli müşriklerin zulmüne dayanamayarak,yurdunu ve her şeyisini baırakarak Medi-
        ne ve Habeşistan’a göç etmek zorunda kalıyorlar. Buna rağmen Mekke’den 450 km.km.
        uzak bulunan Medine’ye hep Mekkeli müşrikler saldırmışlardır.Bütün savaşlar Mekke
        değil,Medine çevresinde olmuştur.Bu da gösteriyor ki,saldıran taraf daima müşriklerdir.
        İŞTE KUR’AN DAKİ SAVAŞLA İLGİLİ BÜTÜN AYETLER,BURADAKİ SAVUNMAYA
        YÖNELİKTİR: BUNUN DIŞINDA HİÇ BİR SAVAŞ YAPILMAMIŞTIR: SAVAŞ ANCAK
        SAVUNMA İÇİNDİR 2-Hayvana tecavüz etmek günahtır.!!! Ama onun öldürülmesini
        emreden KUR’AN’mı ? Öyle bir ayet varsa bana gösteriniz.! İSLAM,sadece kur’an oldu-
        ğunu ve onun dışında kalan yorum ve kültürlerin islam olmadığını bilmiyor musunuz ???
        Mezhepler kur’an’da var mıdır? İslamın İlk döneminde mezhep var mıdı Ki,mezhep=
        islam veya kur’an olsun.!!! Mezhepler ictihat ve görüşlerdir.Doğru yönleri olduğu gibi,
        bir çok yalnış yönleri de vardır.Tecavuz edilen hayvan öldürülür diyen kim olursa olsun
        kur’an’a aykırı davranmış ve yalnış yapmıştır.Bunların ictihatları kur’an değildir.!!!
        ================================================================
        3- İSLAMA VE KUR’AN’A GÖRE MEŞRU BİR NİKAH OLMADAN HİÇ BİR KİMSEYLE
        İLİŞKİYE GİRMEK MEŞRU DEĞİLDİR,NİKAHSIZ BİR İLİŞKİ ZİNADIR.!!! İSTER ESİR
        OLSUN,İSTER ATEİST OLSUN,İSTER MÜSLÜMAN OLSUN HİÇ BİR FARKI YOKTUR
        4- KUR’AN 1400 seneden beri köleliği resmen yasaklamıştır.BM.bunu ancak 1926 da
        tüm dünyada yasaklayabilmiştir. Bunlarla ilgili detaylı bilgiler ve kanıtlar daha önce ya-
        zıldığı için tekrar yazmak istemedim.Arzu edersenız ilgili yazıları araştırıp bulabilrsiniz
        LÜTFEN MESNETSİZ BİR ŞEY KONUŞMAYALIM !!!. Saygıyla.

    • HASAN dedi ki:

      İneğe tapan hindularda yazılımda öndeler. Ne olmuş şimdi…

  8. tarafsız dedi ki:

    Bütün bu tartışmalara en güzel cevap Hz. Ali’nin şu kıssası olur sanırım… Herkes inançında hür din de zorlama yok.
    Hz. Ali’ye (r.a), birisi geldi. Adam, ölümü, tekrar dirilmeyi, ahirette hesabı, cenneti ve cehennemi inkar ediyordu. Hz. Ali’ye:

    – Ya Ali, siz müslümanlar ölüme ve ölüm ötesine inanıyorsunuz; biz ise inanmıyoruz. Siz cehennemden kurtulmak, cennete girmek için bir sürü ibadet ediyor, mal harcıyor, zahmete giriyorsunuz. Bu zahmet değer mi? Hem ölümden sonra tekrar dirilmenin olacağı ne malum?” diye sordu.

    Hz. Ali (r.a) adamı sükunetle dinledi, sonra ona şu cevabı verdi:

    “Evet, ölümden sonra dirilmek, hesaba çekilmek, cennete veya cehenneme girmek, ya senin dediğin gibi yoktur; ya da bizim dediğimiz vardır. Önce senin dediğinin doğru olduğunu düşünelim. Ölümden sonra ahiret hayatı yoksa, seninle biz aynı durumdayız. Sana da yok bize de yok. Bu arada bizim Yüce Allah için kıldığımız namazların, yaptığımız ibadetlerin, hayır ve iyiliklerin, güzel ahlakın, verdiğimiz zekat ve sadakaların bize bir zararı olmaz. Ama, ya ahiret varsa, bizim dediğimiz doğru çıkarsa, senin hâlin nice olur? diye sordu. Adam, biraz durdu, düşündü ve sonra: ” Vallahi, her iki durumda da siz kârdasınız, ahiret varsa vay bizim hâlimize! Yolunu öğret, ben de müslüman olacağım,” dedi ve müslüman oldu.

    • goran dedi ki:

      iste aslinda bircok kisinin korkulu rüyasi da bu soru” ya varsa???”ama tereddüte gerek yok “öyle birsey yok cünkü”…

    • MaMaLi dedi ki:

      Eşi fatma öldükden sonra 7 kadınla evlendi,17 kızı,14 oğlu oluşdu))sıffin ve cemel savaşlarında,müslümanlar bir birini keserken toplam 50,000,civarında,can gitti)bu iki savaşında,başında ali vardı))kesin cennetdedir)))

      • bilal dedi ki:

        Sn.MaMali,

        Eşi fatma öldükden sonra 7 kadınla evlendi,17 kızı,14 oğlu oluşdu) ” diyorsunuz ”
        Bu verdiğiniz bilgi maalesef doğru değildir.
        Çünkü,
        a) İslamda 7 kadınla evlilik yoktur,hz.Ali gibi bir zatın islam ve kur’an’a aykırı böyle bir şeyi yapması da mümkün değildir,yapmış olsaydı islam ümmetini karşısında bulacaktı,böyle bir durum olmadığına göre magazi ve masal anlatanların yazdıkları bu tür şeylerin aslı ve astarı yoktur,bunlar masal ve uydurma şeylerdir.

        b) Hz.Ali’nin 17 kızı ve 14 oğlu olsaydı güvenilir islam kaynaklarında mutlaka yazılacaktı.ama bunu yazanlar ise,aslı astarı olmayan,uydurma ve yalanlarla dolu yanlız mağazi ve masal kitaplardır.

        Ayrıca islam inanışına göre hiç bir sahabe de ismet yani (masum sıfıtına ) sahip değildir, sahabe de olsa yanılabilir ve hata işleyebilir. Ama söz konusu savaşların nedeni de hz.Ali değil,Emevi hanedanlarıdır.Müslümanları birbirlerine kırdıran,ihtirasları uğruna islam dünyasına her türlü fitne ve fesadı sokan,müslümanları kur’an ve hz.pegamberin çizgisinden uzaklaştıran ve islam dünyasına gayri islamı rejim olan monarşiyi getiren hep Emevi Hanedanları olmuştur

        Saygılar.

    • temmuz dedi ki:

      Tarafsız;
      Fena bir mantık değil aslında,ama ufak bir şeyi de kaçırdığını zannediyorum.
      Ya islamiyet diye bir din yoksa da,hristiyanlık allahın gerçek ve son diniyse.
      Yahut hz musa’yla bu iş bitmişse.Malum dünyada onca insan inanıyor,hepsi
      aptal olamaz değil mi?Diğer bir sürü dini de saymaya gerek yok.

      • omer dedi ki:

        Hz Alinin kıssası (daha doğrusu Pascal’ın teorisi) hiç bir zaman SALT/SAF bir iman için yeterli değildir Sadece Allaha iman etmenin(teism,deizm) agnostik(bilinmezci) kalmaktan daha iyi bir seçim olduğunu bizlere sunar.

        Bilimsel olarak(bigbang,akıllı tasarım vs.) bir insan bu evreni yaratan bir “YARATICI” olmalı diyorsa bundan sonraki aşamasında bizimle iletişim kurmuş olabilir mi? diyerek dinleri araştırmaya başlar.(Müslüman bir ülkede doğsa bile imanını sağlam temele oturtmalıdır.)
        Hayatın merkezinde “Yaratıcının” olması gerektiğine kanaat eden bir insan için bir çok din zaten elenecektir.(budizm,şintoizm vs.)
        Tanrı merkezli Kutsal kitapları(eski ahit,yeni ahit,kurani kerim) okuyan bir insan Kuran’ın Allahtan geldiğini diğer kitapların insanlar tarafından değiştirildiğini anlamaması imkansız.

        Yahudiliğin kutsal kitabı olan Tevratta Allah ve peygamberleri ile alakalı bir sürü uydurmayı,iftirayı,müstehcenliği anlamaması imkansızdır.
        Hristiyanlığın temel akidesi olan teslis(üçleme) başlı başına bir sıkıntıdır.(1+1+1=1 saçmalığı)

        Akıl Hristiyanlıkta dışlanır,İslamda AKLI kullanmak övülür.
        Allah insanların AKLINI,İLMİNİ kullanarak iman etmelerini ister. (Arapça iman “EMİN olmak” demektir.)
        İslam “Sadece İNANIN” ama “Sakın sorgulamayın,Aklı ÇÖPE atın” demez!

        Kuran her zaman insanlara “ATALARINDAN Kalmış” dinlerini sorgulamalarını ister.(İSLAM içindeki uydurmalar için dahi !!!!)
        Ya ataları “akıl erdiremediyse,doğru yolu bulamadıysa” diye insanları SORGULAMAYA yönlendirir.
        Kurana göre Tanrının iki tane kitabı vardır. Kainat/Evren kitabı ve Kuran kitabı. Allah bu iki kitabı okuduğumuzda imanımızın daha çok artacağını söyler. (Bugün bigbang kuramı,hassas ayar argümanı,ahlak argümanı vs. Allahı kanıtlar.)

        AllahFelsefeveBilim_13.08.2012.pdf erişimi için tıklayın

        Modern bilim Allah’ın varlığına bir tehdit değildir aksine destekleyicidir.
        Bugün ateizm her zamankinden daha güçsüzdür.
        İnanmak istemeyen R.Dawkings,Lawrance K. ve tayfası “Bilim değil İDEOLOJİ” satıyor.
        Bilimi hazcılık(hedonizm) için kullanıyor.

        Güneşe gözünü kapayan ancak kendine GECE eder!
        Aklını kullanan bir insan Allahın varlığına bilimsel olarak çok DELİL bulabilir.
        Herneyse….
        Vesselam!

        Allah pisliği AKILLARINI kullanmayanların üzerine yağdırır. (Yunus Suresi 100)

        Eğer kulumuza indirdiğimiz Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğu hakkında KUŞKUNUZ varsa, o zaman aynı değerde bir sure getirin ve Allah’tan başkalarını da size tanıklık etmeleri için çağırın. Eğer bunu yapamıyorsanız -ki kesinlikle yapamayacaksınız- o zaman yakıtı insanlar ve taşlar olan, hakikati inkâr edenler için hazırlanmış ateşten sakının!(Bakara 23-24)

  9. Legend dedi ki:

    Bu çıkarcılık değildir de nedir ?

  10. siirt. dedi ki:

    serdar kaangil bu yazıları sen yazmışsanveya öyle olduğunu düşünüyorsan sen yolcusun demektir kendine gelmen gerek yoksa uçarsın.senin o bilimde yok dediğin haşa kuran yanılıyor dediğin ayetler çelişki değil sadece senin bilimciler daha keşfedemedi biraz sabretbelki bulurlar yada onlara kuranı tavsiye et bari ordan bulsunlar.

    • Ugur dedi ki:

      Tamam. Bilim elbet bir gün güneşim balçıktan doğup battığını bulacaktır….

    • MaMaLi dedi ki:

      Senin sara hastası,ensest,pedofil peygamberin,neyi keşfetti?islam dan önce keşvedilmiş tekerleği bile kullanamayan,hasta,adamın,yazdırdığı kuran-ı kerime nasıl inanalım?)

  11. Ferda Yamanoğlu dedi ki:

    Beyler,yine yanılmışınız.Kuranda atmosfer ve Dünyanın manyetik alanı,gök olarak tanımlanır.Evrendense gökler olarak bahsedilir.Birde arş vardır.Oda evrenin içinde genişlediği alandır.Yani bu ayette bahsedilen atmosfer ve onun manyetik alanıdır.

  12. misafir dedi ki:

    Sitedeki yazılara şöyle bir göz gezdirdim. Bu yazıda da olduğu gibi bakış açıları çok sınırlı, maddi boyuta göre düşünüp yazılmış yazılar. Zihinlerinizi daha çok genişletip öyle düşünürseniz. Kutsal kitaplar ilahiden geliyor dolayısıyla zamanın ve mekanın ötesinde bir anlayıştan, zaten insanların anlayabileceği şekilde en basit haliyle anlatılıyor. Böyleyken kalkıpta mantıksızlıkları arama çabamız çok anlamsız. Aksine neden o şekilde aktarıldığını düşünmemiz gerekiyor. Küçük bir çocuğa iki insan arasındaki aşkı, bunun fedakarlığını ve acısını nasıl anlatırsın mesela bu da ona benziyor. Çocuk elbette mantıksız bulur, anlamaz, kabul etmek istemez.

    Mesela oradaki kalp bizim bildiğimiz etten kalp değil elbet ama hisseden bir insan herşeyin kalbinden geçtiğini bilir. Beyninden değil. Spermler testisten üretilir ama daha yukarıda mesanenin yakınında depolanır. Bel kemiği ve kaburga arası bir yerde. Hepsine tek tek cevap mı versem. Tüm site bunlarla dolu. Yapmayın lütfen! dini hakkında pek birşey bilmeyen gençlerin, masum insanların önünü kapatıyorsunuz. Çünkü çoğunun araştırıp bilecek zamanı yok sistemin kölesi olmuş durumdalar. Sağdan soldan iki şey duysalar düşman kesiliyorlar, şundan dolayı; uyum sağlayamadıkları, bilmedikleri ve korktukları bir olguyu inkar etmek, yalanlamak daha kolay..

    Pante!? Allah/Tanrı varsa, bunun vebalinden korkmuyor musun? Şüphelerini kendine saklaman daha iyi değil mi? Öyle olursa belki Allah onları giderir ve sen doğruları görürsün.

    • pante dedi ki:

      Şüphelerim yok. Kur’an’ın insan ürünü bir kitap olduğu apaçık ortada. Benim şüphem olsa olsa Tanrı’nın varolup olmadığında olabilir ki o Tanrı da asla Allah değildir.
      Ayrıca kalp konusunda ve meninin belkemiği ile kaburga arasından gelmesi konusunda kendinizi kandırmaktasınız. Bilimsel hiçbir yanı yok.
      Zamanın ve mekanın ötesi de yok. Olmayan yerde ilahi bir varlık da yok tabi. Çünkü yoklukta varlık olmaz. Tanrı yoklukta değil, varlıkta aranmalı.
      Sorgulamaktan, eleştirmekten de “Ya varsa” diye korkmayın. Gerçek bir tanrı kendisine inanılmasını beklemez. İnanmayanları sonsuza kadar yakarak cezalandırmaz.

      • reman likyiz dedi ki:

        Bak işte sende kendi fikrini gerçek zannediyorsun. Gerçek tanrının davranışını sen nasıl bilebilirsin ki ? Kendi düşüncelerini gerçek zanneden bir insan nasıl doğruyu bulsun, nasıl doğruyu savunsun ? Şüphelerim var, gerçekten düşünüyor musunuz ? Bazen proje hazırlıycam diye kağıtların bilgisayarın başına geçer saatlerce vakit harcarım ele gelir hiçte bir şey yapmam. O hali yaşayıp düşündüğünüzü/ sorguladığınızı zannetmeye siniz ?
        ReMan Likyiz A1 :
        Elmalılı Hamdi Yazır Meali :
        86.6 – Bir atılgan sudan yaratıldı
        Elmalılı Meali Sadeleştirilmiş 2 :
        86.7 – O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.
        Şu haliyle pek tefsir bile gerektirmiyor gibi.

        Ayette tastamam anlatılmamış ama tasvir edilmiş bir durum var gibi geliyor akla. Aha çelişki buldum diye gerinilecek bir şeyden biraz uzak bir durum gibi.

  13. crow dedi ki:

    Ateist ve bakteri

    Sual: (Zariyat suresinin 49. âyetinde, her şeyin çift yaratıldığı bildiriliyor. Bakterilerin ve diğer tek hücreli canlıların erkek ve dişi olmaması, buna aykırıdır) diyen ateiste nasıl cevap verilir?
    CEVAP
    Ateistin yanlışı, çift denince sadece erkek ve dişiyi anlamasından kaynaklanıyor. Bu, sadece

    canlılarla ilgili bir şey değildir, âyet-i kerimede her şey tabiri geçiyor, kâinattaki her şey için, çift tabiri kullanılmıştır. İmam-ı Kurtubi hazretleri buyuruyor ki:
    Her şeyi çift yarattık demek, her şeyi iki tür ve birbirinden farklı iki çeşit halinde yarattık demektir. Erkekle dişi, yeryüzüyle gökyüzü, güneşle ay, geceyle gündüz, aydınlıkla karanlık, düzlükle dağlık, cinlerle insanlar, hayırla şer, sabahla akşam gibi farklı şeyler demektir. (Cami’ul Ahkâm)

    Erkekle dişi, yerle gök, güneşle ay, denizle kara, yazla kış, hayatla ölüm, tatlıyla ekşi, aydınlıkla karanlık gibi şeyler demektir. (Celâleyn, Medarik)

    Görüldüğü gibi, burada bildirilen, sadece cinsiyet bakımından çift olmak değildir. Soğukla sıcak, geceyle gündüz, kötüyle iyi, doğruyla yanlış, haramla helal, çirkinle güzel, cinlerle insanlar, tek hücreliyle çok hücreli gibi, birbirinin zıttı veya farklı cinste olan her şey kastedilmiştir.

    Ateistler, akıllarının almadıkları böyle şeyleri eleştiriyorlar. Doğrusu bildirildiği halde, yine ateistliklerine devam ediyorlar. Zaten doğruyu öğrenmek için çalışmıyorlar, Allah kelamı olduğuna inanmadıkları Kur’an-ı kerimde, hata arıyorlar. Asırlardır ısısı ve ışığı eksilmeyen ve her gün düzenli dönen Güneş ile kâinatı yoktan yaratan Allahü teâlâ, hiç yanlış bir şey bildirir mi? Biz açıklayamasak bile, o şey yanlış olur mu? Değil bir karınca, bir ot, bir arpa bile yaratmaktan âciz olan ateistin, uçsuz bucaksız gökleri, göklerdeki gezegenleri, karaları, denizleri, yer altındaki madenleri, soğuk ve sıcak suları, sayısız insanı, cin, melek, hayvan ve bitkileri yaratan Allahü teâlânın kelamında yanlış araması kadar bir ahmaklık olur mu?

    • Ugur dedi ki:

      Size iki sorum var.
      1. Kuranı okudunuz mu?
      2. Bilimin keşfettikleri hakkında bilginiz nedir ve kaynakları nelerdir.

      • temmuz dedi ki:

        Uğur,
        Bravo, iki soruyla olayı bitirmişsin. Serdar Bey resmen mat oldu.
        Müthiş zekice, cin gibi sorular.Kuranı okuyan kişi böyle şeyler yazar mı?
        Bilimin keşfettikleri hakkında ise kesinlikle en ufak bir fikri olduğunu zannetmem,
        Çünkü bu konuda bir bilgisi olsaydı,dünyadaki icatların yüzde 98.7’sinin kuran’dan
        öğrenilerek ilham alınarak yapıldığını bilirdi.

  14. crow dedi ki:

    İŞte sen ayetleri sadece kendi mantığına göre yorumlamışşın çift in sadece erkek ve dişi olarak algılamışşın bu bile.işte bu da bunun kanıtı
    hep bu açıdan bakarsan sadece kendi tarafından bakmış olursun.İŞte sana söylediğim gibi inanmamak istersen herşeyi kendine göre yorumlarsın.Ve inanmazsın
    KUran nın bütün ayeletlerini bence daha iyi incele çünkü hepsini yanlış yorumlamışşın.

    sen haklıysan benim kaybedecek birşeyim yok hatta müslüman bir insanın içki içmeyerek kula hakkı yemeyerek insaların kalbini kırmayarak dürüst olarak güvenilir olarak zina etmeyerek vs… senin şuanki yaşantından daha iyi bir hayatı olacağından şüphem yok.

    ama ben haklıysam kaybedecek çok şeyin var.sonsuz bir azap hayat seni bekliyor .ozaman yalvarakcasın allaha beni tekara dünyaya gönder ama allah sana geldiğin yerin orası olduğunu hatırlatacak sadece ömrün kadar vaktin var
    zamanı asla geri getiremezsin.

    sana bu ayeti tekrar hatırlatırım
    ( maide 44 ) Âyetlerimi az bir menfaat karşılığında satmayın.

    İŞte bu öyle bir ayettirki geçiçi dünya hayatını ebedi hayata değişmen
    artık seninle tartışacak hiç birşeyim yok şeçim senin.

    • bilim. dedi ki:

      dostum herkes kendine göre birşeyler çıkarıyor. inandığım zamanları hatırlıyorum senin gibiydim. yanlız ne zaman kuranı okuyup kendimi bilime adadım o zaman fikirlerim değişti. inansaydım bende senin gibi bir düşünürdüm belki. aslında biraz sosyoloji ve psikoloji ile ilgilenmenizi önerebilirim. o zaman siz neden inandığınızı daha iyi anlardınız. sosyolojiden örnek; eğer siz hristiyan bir çevrede doğsaydınız hristiyan olacaktınız ve hristiyanlığı savunacaktınız. kısaca din aslında kültür gibi vs… insanlar alışkanlıklarını değiştiremez kolay kolay… sadece biraz saygı gösterin. biz size niçin inançsız olduğumuzu anlatınca hemen tepki alıyoruz. sadece birazcık empati kurmanızı istiyorum.

  15. Ferda Yamanoğlu dedi ki:

    Selamünaleyküm.Sayın Crow Yasin-49’da yazan çiftler ,Yasin-36. ayettede mevcut.Asıl görevleri Evrenin enerjisini sıfırlayarak yoktan ,varolmayı gerçekleştirmek.Şeytanın cinsiyeti ve Mevlanadan seçmeler sayfasındaki yazılarımdan daha geniş bilgi edinebilirsiniz.Saygılarımla.

  16. crow dedi ki:

    Aleykümselam kardeşim.Çok doğru söylemişşin ferda kardeşim.
    çünkü pozitif olsun negatifle sıfırlayasın.çünkü dünyada herşeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır.
    dünya yaratılış şekliylede de bunu doğrular. çünkü dünya yokken var oldu ve birgün yok olucak.
    arkaşımız bilim diyor ama bilimin bundan daha haberi olmadı sanırım…herşeyi bilime göre dayandırıyor yaa

    • Ugur dedi ki:

      Evet. Herşeyi bilime göre dayandırıyoruz. Siz nasıl depremi boğanın boynuzlarına bağlayan hidu dinine gülüyorsanız, biz de sizinin inandığınız bilimin ötesindeki mutlak, bencil kudrete gülüyoruz. Her inanan doğruya inandığını zanneder. Bilimi takip eden ise kanun olarak kabul edenden bile şüphe duyar. Siz taparsınız, biz sorgularız. Bizim farkımız bu…

  17. Leon dedi ki:

    Bunun gibi birçok site gezdim, inceledim. Konulara, değerlere yaklaşım hep aynı. Bunların tümünü düşündüğümde şuan aklıma bir soru geliyor; Kendini ateist olarak sınıflandırıp Kutsal kitaplara ve özellikle Kuran-ı Kerim de kusur arayan bu insanlar ki ben tamamen şeytanın uşakları olarak niteliyorum kendilerini, Bir sorum olacak sizlere naçizhane;

    Bir yaratıcının olmadığını düşünen bir kişi kendini neden ateist olarak yaftalar ? İnandığı bir din yada inanç yoksa ateist yada ateiszm nedir? Sizin gibi bir ateistin olması bile İnançın, Dinin bir kanıtı değilmidir?

    • Leon dedi ki:

      Panzehirin olması zehirin varlığının bir kanıtı gibi bir çok örnek sıralayabilirim 🙂 Araştırdığınız, kusur aradığınız ve aklınızın yettiğince bulduğunuzu sandığınız konuları kafamda sentezlediğimde aslında derinliklerinizde, temelinizde bir inancın ve bu inancı dünyevi zevkleri uğruna bastırmaya çalışan isyankar ruhunuz gün gibi aşikâr! Şayet yaşamın bu dünya ile sınırlı olduğuna gerçekten inanmış olsaydınız 50-60 sene gibi kısa olan bir ömrünüzde yıllarınızı su ve benzeri sitelerde çene ve beyninizi inanç kırmakla kaybetmek yerine; dünya nimetlerine saldırırdınız 🙂

      • goran dedi ki:

        ya kardesim sen tez antitez bilgisinden yoksunsun galiba.simdi seytan safsatasi kimden cikmissa onlarin babasidir deyip seninle ikili polemige girmek istemiyorum.ama varsa elinde bilimsel birseyin ser ortaya bizde inanalim bu bedevi sacmaligina.yoksa da terbiye cercevesinde sor aydinlan.sen inaniyorsun diye kimse inanmak zorunda degil.kimse allahin yoklugunu kanitlamak zorunda degil birseyin varligi kanitlanmak zorundadir.ama antik cagdaki masal ve hikayelerle zor bence baska yollar deneyin cünkü var olanlar ise yaramiyo artik cürük …

    • abdullahabdal dedi ki:

      ŞEYTAN …KURAN ALLAHTAN GELME DİYE SİZİ KANDIRIYOR..
      İslam şeytanın dinidir ve bu yolla cehenneme bir sürü kütük sağlamayı garantiliyor.
      İşte kanıtı..
      Adem in yaratılışıyla beraber
      Tevrat ve Kuranda yazılı olanlara göre Allah ile şeytan arasında aşağıda ki anlaşma yapılır.

      ARAF SURESİ-11-Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.

      ARAF SURESİ-12-Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi.

      ARAF SURESİ-13-Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi.

      ARAF SURESİ-14-Şeytan dedi ki: “ bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.”

      ARAF SURESİ-15-Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi.

      ARAF SURESİ-16-Şeytan dedi ki: “ beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.”

      ARAF SURESİ-17- “Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükredenler bulamayacaksın.”

      ARAF SURESİ-18-Allah, dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.”

      Burada birileri şeytan ile Allahın ilk insanı yarattı dedikleri andaki anlaşmayı anlatıyor.

      SECDE SURESİ 13.AYET- Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat “Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım” diye benden kesin söz çıkmıştır.
      ARAF-179.Andolsun ki; cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık.
      HUD-119- Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan dolduracağım” sözü kesinleşti.

      Cehennemi doldurabilmek için bir söz verdiği için gerekli insanları yarattığını söylemektedir.
      Yani diyor ki ben herkesi iyi yaratırdım.Ama bunu istemedim.Çünkü ben kendime bir söz verdim.İnsanları ne yaparlarsa yapsınlar cehenneme atacağım.

      Allah Kurandaki ayetlerde insanların hepsini cehenneme atacağına yemin etmektedir.Şeytanda bu konuda yardımcı olacağını beyan etmiştir.

      Peki kuranda yazan bu anlaşmanın gerçekleşmesinin en kolay yolu nedir?
      Şeytanın Yaratıcıya yakışmayacak kurallar içeren ve Allahtan gelmediği apaçık belli olan Din ve Kitapları Allah emrediyormuş gibi sunarak insanları kandırmasıdır.Böylece milyarlarca insanı cehenneme doldurarak hem Allahın hemde şeytanın yemini yerine gelmiş olacaktır.

      Kuranın Türkçesini okuduğunuzda Allahtan gelme bir kitap olmadığını kolayca göreceksiniz.
      Dindarlar aman kuranın Türkçesini okumayın ne yazdığını anlamayın diye çaba harcarlar.
      Okuyunca göreceksiniz çünkü böyle bir kitap asla Allah ın kitabı değildir.

      Bir ganimetin bir çapul ve hırsızlığın helal olduğunu ancak şeytan yazabilir.
      ENFAL-69..Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve hoş olarak yiyin ve Allah’a karşı gelmekten sakının.

      Küçücük kızlar la 9 yaşından küçük kızlarla sex yapılmasına hiç allah izin verirmi tabiki yine şeytan devreye girmiş.
      TALAK suresi ..ayet..4 – henüz âdetini görmemiş(buluğ)bulunanlardan eğer şüphe ederseniz onların bekleme süresi üç aydır.(Küçücük minicik kızlarla evlenmeyi Allah teşvik edermi)

      Savaş ganiimeti cariyelerden Doğan babası belirsiz zavallı yetim çocukların oluşmasıda şeytan işidir.
      NİSA SURESİ..AYET.3 – Eğer cariyelerden doğan babası belli olmadığı için yetim olan kızlarla evlendiğinizde kendi kızınız olma ihtimalinden korkarsanız, diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz.

      Kadını Allah dövün demez buda şeytanın oyunu ve düzenlemesidir.
      NİSA -34-Eğer itaat etmezde sizi dinlemezlerse kadını dövün.

      Allah kulları arasında ayrım yapmaz bu şeytanın yaptığı bir ayrımdır.
      Bakara 178 – Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın.

      NİSA SURESİ..AYET.24 – Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla ilişkiye girmenizde size haram kılındı.
      Evli kadınla ilişkiyi bile ancak şeytan helal kılar.Nisa 24 de gördüğünüz gibi Kuran da cariye bir başkasıyla evli olsa bile müstesna!!!!!

      Allah ın parayla işi olmaz istese tüm dünyayı paraya boğar bu cizyeyi isteyen yine şeytandır.
      TEVBE- 29.hak din İslam’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın

      Bu aşağıdaki sözler yaratıcının değildir.ancak şeytan böyle sözler söyleyebilir.
      TEVBE-30-Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!
      NİSA-15Kadınlarınızdan(ONLARDAN) fuhuş (zina) yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye veya Allah onlar hakkında bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde tutun (dışarı çıkarmayın)

      NİSA-16Sizlerden (ERKEKLERDEN)fuhuş (zina) yapanların her ikisini de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa, onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir.

      Zina suçu için belirlenen evlerde alıkoyma cezası kadınlara yöneliktir,Erkelere karşı ise Muhammed veya Kuranı yazanlar ne kadar da merhametlidir.Bu merhamet nedeniyle oğlancı erkeklere kınama ve azarlama cezası veriliyordu.
      İslam dünyasının ileri gelenleri de bu durumun farkında olmuşlar.Bazı müfessirler,15. âyetin kadının kadınla cinsel ilişkisi şeklindeki fuhuş (sevicilik); 16. âyetin ise erkeğin erkekle cinsel ilişkisi şeklindeki fuhuş hakkında olduğu kanaatindedirler.

      ŞUARA-210-O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir.

      Böylebir kitabın Allahın lafı olamayacağı ve Allahtan gelmediği kolay anlaşılabileceği içinse bu ayeti koymuştur.Yoksa Doğru düzgün olan bir kitap olsa böyle ayet koyma gereği hissedilebilirmi?

      Gördüğünüz gibi yaratıcı gibi üstün ve güçlü Allah a ait bir şey yoktur.Tamamen şeytanidir.
      Allah ile şeytanın anlaşmaları sonucunda Cehennemi doldurabilmeleri için
      Kuran şeytan tarafından Allahtan geldi diye insanları kandırmak için yazılmıştır.
      Ve Şeytan la Allahın istadikleri olacaktır.Çünkü Müslümanlar akın akın cehenneme akacaklardır..

      KURANI TÜRKÇE OKUYANLAR BİLİYORLAR Kİ
      Birsürü çelişki anlamsızlık..Savaş ganimetleri,Köleler.cariyeler,Sübyancılık,fuhuş,Akraba kızları ile sex yapabilmek için uydurulan ayetler.öldürmeler .yakmalar..işkenceler..
      Bizim düşündüğümüz ve ya genel olarak bir Allaha , yaratıcı ya yakışmayan BİR SÜRÜ sözler
      İlkokul çocuğunun bile yapmayacağı hatalar..Böyle bir kitabın Allahın kitabı olamayacağı açık.
      Şeytanın Köle cariye savaş ganimeti üçgeninde bir din var ve bir kitap var diye insanları kandırması.
      Bu kitaba inananlarla cehennemi doldurmayı garantiliyor.

      • yasir dedi ki:

        Abdullah bu durumda Kuran’a uyanlar cehenlemlik, sen ve senin gibiler’de sizin beklediğiniz son neyse oraya gideceksiniz…
        Acaba sizin ölümden sonraki düşünceleriniz nedir? acaba…

      • yasir dedi ki:

        Abdullah…Daha önceki yazılarına eklemeler yapıp yapıştırıyorsun sana gelen cevaplarda senin esinlenmeni arttırmışş…Daha önce sana yazdığım cevabı buraya aynen kopyalıyorum…

        Bu yazından senin ALLAH inancının olduğunu lakin gelen kitapların ALLAH katından değilde şeytan tarafından bir aldatma vesilesi olarak yazıldığını söylüyorsun…
        Sen tam bir çelişki yumağısın yaşını bilmiyorum ya çok küçüksün yada çok feci bir akıl bunalımındasın…
        Senin yazını okuduğum zaman senin ALLAH’a değil de Şeytana isyan ve karşı çıkman gerektiğini seziyorum…Butün suç Şeytanda diyorsun sonra ALLAH karşı geliyorsun bu ne yaman çelişki…
        ALLAH bütün donanımsal özellikleri insana verdi sen bunları kullanacak ve sadece ALLAH’a ibadet edeceksin…
        ————————————————–
        (((((——ABDULLAH DİYOR Kİ———TALAK suresi ..ayet..4 – henüz âdetini görmemiş(buluğ)bulunanlardan eğer şüphe ederseniz onların bekleme süresi üç aydır.(Küçücük minicik kızlarla evlenmeyi Allah teşvik edermi) DİYORSUN))))
        =====================================

        Bu yukarıdaki ayette ufak kızlar kastedilmiyor bu senin aceleciliğin ve yanlış anlamandan kaynaklanan nefsani hırsi ve kızğınlığının sonucu yanlışların….
        İslamda buluğ cağına aylık kanaması başlamamış bir kız evlendirilmez,,, hatta arap toplumunda kız çoçukların yaşları buluğ çağından sonra sayılmaya başlar…

        Kız buluğ cağına girdimi 1 yaşında diyerek yaşı belirtilir…

        Bu yukarıdaki ayaette evli olduğunuz bayanlardan boşanırken hamile mi değilmi diye emin olmak için bir 3 ay bekleme süresi vardır diyor çünkü bir bayanın yumurtlama döneminde ilişkiye girdinmi siperm yumurtayla birleşip hüçreler çoğolmaya başladımı rahim bebek için bir yatak olduğun taki doğuma kadar bayanların ay başı hali kanaması olmaz,,, her ay bayanların kanamalarının olmasıda rahim ve rahim yatahı her ay temizlenip hamileliğie ve doğuma hazır hale gelir….

        İslamda buluğ cağına giren kızların evlenmesi olabilir çünkü aylık kanamaları başlayan kızlar artık rahim yatakları doğuma elverişli hale gelmiştir bu tıppende kanıtlanan bir gerçek 14 yaşında veya 13 yaşında Amerikanın veya avrupanın bir çok ülkesinde okullarda düşük yapan veya sen hala bakiremisin diye bir birleriyle alay eden ufacık kızları herkes biliyor…

        Yukarıdaki okuduğum yazından anlıyorum ki sen her parağrafında çok çelişki var ve bir çoğu hatalı onun için sana yoğun bir mesai lazım yavaş yavaş sabır ederek..
        O vermiş olduğun ayette boşanılacak bayanın yaşı geçmiyor sen bundan bunu anlıyorsan işimiz çok zor… o ayette boşayıcağınız bayanın hamile olup olmadığını anlamak için 3 ay bekleyin bakalım ay kanaması devam ediyorsa hamile değildir boşayabilirsiniz ay başı kesildi mi hamiledir 3 ay sonra zaten bulantılar karın şişmesi başlar…
        Zaten günümüzde bile yasalarda boşanan bir bayan yasal olarak dahi 3 ay veya 6 ay evlenemez evlenebilmen için Tıp doktorlarından kesin kes hamile olmadığına dair rapor alman gerekir…………

      • MaMaLi dedi ki:

        Şeytana Allah!ınız bile güç geçiremiyor demekki))allah’ınız azap da gerek))pardon şeytan azapda gerek))))

  18. abdullah dedi ki:

    arkadaşlar kuranı kerimde bilim dışı ayetlerin olabileceğine inanmıyorum . bilimin her şeyi doğru bildiğini söylemek zaten bir hatadır . bilimde keşifler değişkenlik göstermektedir .

    müslümanlar olarak ilimden ve bilimden uzak kalmış olmamız sebebiyle bugün bazı konular anlaşılamamaktadır . kuranı kerim ışığında araştırma yapabilecek ihlaslı müslüman bilim adamları yetiştirebilirsek belki bunlarında hakikatine vakıf olabiliriz . örnek olarak alttaki linkte kuranın işareti ile iki keşif gerçekleştirilmiş . bunlar çok ciddi keşifler olmasada aslında kuranı kerimde yakalanması gereken biçok buluşun habercisi olabilir .

    http://www.samanyoluhaber.com/kultur/2-AYETLE-GELEN-2-KESIF—Video/429709/

  19. gayb`a inanan dedi ki:

    Ne oldu pante bey?!..
    Mesajimin neden yayinlanmadigina dair bir aciklamaniz varmi?

    Bildigim kadariyla küfür ve hakaret icermeyen bir yorumdu.
    Ama tabii.. Bu yorum sizin mesajiniza yönelik olunca, tüzük müzük hak getire 🙂

    • pante dedi ki:

      Kişilere değil, fikirlere yönel gayb’a inanan.
      Fikirleri bırakıp yazarların kişiliğine yönelik ifadelerde bulunman senin acziyetini gösterir.

      Bu tür mesajlara izin verilmedi, verilmeyecek.

      • gayb`a inanan dedi ki:

        Iste sizler böylesiniz!. isinize gelmedimi mesaji yayinlamadan aciziyetlikle suclarsiniz.
        Benim fikirlere yönelebilmem icin, o fikrin sahibinin mesajlarindan yola cikarak, samimiyet derecesine göre yönelebilirim. Yani önce seni analize etmeliyimki fikirlerine yönelebileyim.
        Kisacasi senin kur`an-a ve Allah`a yönelik elestirilerin, gercekten onlarda bulmus oldugun celiskilerden mi kaynaklaniyor, yoksa kisisel bazi sebeplerindenmi?..Önce buna karar vermeliyim.
        Ama mesaji yayinlamamakla senin hakkindaki analizimi dogrulamis oldun.
        Gercek yüzünüzü ortaya cikaracak mesajlari aciziyetlikle suclayip, bu tür mesajlara izin verilmeyecektir deyip, yayinlamiyorsunuz. Burdanda kimin aciz oldugu cikiyor zaten.
        Bunuda yayinlamiyacagini biliyorum.Ama olsun en azindan icimde kalmadi:-)

        rar vermeliyim.

  20. Araştırmacı dedi ki:

    Beyler,inci,mercan konusunda kötü yanılmışınız.Rahman-22, iki denizden bahseder.Sularının tatlı olduğunu yazmaz.İnci,mercan bu ayette yazar.Furkan-53,acı ve tatlı denizden bahseder.Bu ayettede inci mercan yazmaz.

  21. gayb`a inanan dedi ki:

    Sunlarin celiski diye yukarida siraladiklarina bakarmisiniz?..
    9 yasindaki cocuk bile celiski diye yukarida siralananlarin acemice bir düzmece oldugunu anlar.
    Göya madde madde de siralamis.
    “Doğaüstü inançlardan doğan çelişkiler:
    1- İlk insanın çamurdan yaratılması,
    2- Ayın yarılması,” vs. vs..
    Sözüm ona bilimsel aciklamalar 🙂

  22. Araştırmacı dedi ki:

    Göğün yaratılması konusundada fena yanılmışınız.Yaratılan gök,atmosfer ve Dünyanın manyetik alanıdır.Evrenin yaratılışı Enam-101 de yoktan varolma olarak anlatılır.

    • Araştırmacı dedi ki:

      Sayın Pante ,Bilal beyi ayetleri çarpıtmakla suçluyorsunuz,ama aynı şeyi siz yapıyorsunuz.Bilim dışı ayetler olarak yazdığınız,benimde cevabını verdiğim şu iki konunun açıklamasını yaparmısınız?

      • pante dedi ki:

        Araştırmacı;
        Tutturmuşsun bir “yoktan yaratmadır” diye, sanki yoktan olunca bilimsel oluyormuş gibi, ikide birde bunu tekrarlayıp duruyorsun. Bu konuda yanıtını aldın, ayette “yoktan” diye bir kelime yok. Varsayalım ki olsun, ne farkeder. Koca bir hiç!

        Göklerin yaratılması konusunda ayet açık. Dünyayı yayıp döşedikten sonra duman halinde olan göğe yöneliyor ve gökleri yaratıyor. Sense kalkıp yok atmosfer, yok manyetik alan diye kafandan uydurmaktasın. Nerde yazıyor atmosferi, manyetik alanı ki kalkıp sıkılmadan beni suçluyorsun “ayetleri çarpıtıyorsun” diyerek. Asıl çarpıtan-tahrif eden kendin iken karşındakini eleştirmeye kalkışman ilginç bir tavır doğrusu..
        Bu tavırlarla Alimallah varsa cehennemi boylayan sen olursun ben değil ona göre. 🙂

  23. Araştırmacı dedi ki:

    Kuranda Dünya göğü semai olarak geçer.Yani gök olarak tekil geçer.Uzaydansa semavatü,yani gökler olarak bahseder.Meal kıyaslarına bir bak.Çarpıttığın ayette gök ,tekil olarak yani semai olarak yazılmış.Enam-101’deyse gökler,semavatü olarak yazılmış.Uzaydan bahsediyor.Herşey bu kadar açıkken sen hala uzay nasıl 2 günde yaratılır diye çırpınıyorsun.İnci,mercan konusundansa hiç bahsetmemişin.Artık şu gururu bırakıp gerçekleri kabul et.

    • pante dedi ki:

      Sen Kur’an’ı iyi araştır Araştırmacı.

      Saffat 6. Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.

      Herhalde bu ayet karşısında susar, Harun Yahya gibi atmosfer tabakaları diye saçmalamazsın.

      İnci-mercan konusuna gelince, görüyorum ki dersini almamışsın. Belki Elmalılı’dan alırsın:

      19. ayetin açıklamasına bak:

      “Önce Furkan Sûresi’nde geçen “O, iki denizi birbirine salmıştır. Bu, tatlı ve susuzluğu giderici; şu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına birbirine kavuşmalarına engel olan bir perde koymuştur.”(Furkân, 25/53) âyetine mutabık olmak üzere biri tatlı diğeri acı iki derya denilmiş.”
      http://www.enfal.de/telmalili/rahman.htm

      Umarım yeterli olmuştur.

      • Araştırmacı dedi ki:

        Bakıyorum artık iyice sıkışmışın.Çünkü Elmalılı gibi bir müslümandan dahi yardım almaya çalışıyorsun.Sen yazmayan ayetten inci,mercan çıkarmaya devam et.Saffat-6’nın benim verdiğim ayetlerle ne ilgisi var?Seni dürüstlüğe davet ediyorum.

      • abdullah dedi ki:

        ” en yakın ” ifadesi bi kere kuranın orjinalinde geçmez . mana biz dünya semasını süsledik . (ne ile) zîynetinil kevâkib ile . kuranda 7 kat göğün nereden başlangıç kabul edildiği açıklanmaz . bu insanların iradesine bırakılmış ipucu verilmiş araştırmaya ilgi uyandırmaya sebep kılınmış . normaldede olması gereken budur . cenabı Allah herşeyi açıklasaydı işin heyecanı nerede kalır ? harika senaryosu olan bir film düşünün yönetmen filmin heyecan uyandıran sahnelerini resmeder ancak içerikteki detayları filmi izlediğinizde anlayabilirsiniz . benim bu ayete bakarak anladığım semanın katlarından ilk katın gözün görebildiği yere kadar uzay olabileceği . mesela insanoğlu şuan karadeliklerin ötesinde ne olduğunu bilmiyor . belki seneler sonra açıklanabilecek bir şey . bugünkü aklımızla bunu algılayabilmemiz güç . herhangi birşey hakkında kesin bilgi sahibi olmadığımızda evhamlara kapılabiliriz mesela küçük çocukları düşünebilirsiniz

      • yasir dedi ki:

        Panteye son yazısı Kozmolaji o yazıda Evrenin-Uzayın yaratılışıyla Dünya 7 gök’ün yaratılışını karıştırdığını defalarca belirttim… ama cevap alamadım…
        Göklerle yerşn bitişik iken yeryüzünün sularla kaplı olduğu halde oksijen ve hidrojenin birleşmiş olduğu ve gök katman 7 gök yaratılmadan su canlılarının yaşayabileceğini belirttim cünkü su varsa oksijende var demektir su canlılarının yaşaması için 7 kat gök yaratılmasına gerek yok…7 kat gök kara canlılarının yaşayabilmesi için gereklidir…
        İlk ışık yaratılmış onuda kendisi belirtiyor yani hidrojen kaynağı dünyayı aydınlatan güneşten söz ediyor…

      • pante dedi ki:

        yasir, “Yer ve gökler yaratılmamışken yani bitişikken Allah’ın arşı sular üzerindeydi” deniyor. Bu tür bilimden yoksun yanıtlar vermeden önce bir araştır, big bangi – büyük patlamayı ve sonrasındaki evreleri oku. Suyun hangi evrede oluşabileceğini ve oluştuğunu öğren. Şimdi sen;
        – Hem göklerle yerin ayrılmasının big bang olduğunu savunmaktasın, hem de big bang’den önce su olduğunu, öyle mi?
        – Yıldızların 1. gökte yani dünya semasında olduğuna inanmaktasın, aynı Kur’an’ın yazdığı şekilde, öyle mi?
        – Yıldızların, göğün Allah tutmasa yere-dünyaya düşebileceğine inanmaktasın, öyle mi?
        – Yıldızların şeytanları taşlamak için yaratılmış ateş taneleri olduğuna inanmaktasın, öyle mi?
        – Evrende yok sayılabilecek küçüklükteki dünyanın 4 günde, 7 kat göğün yani yüz milyarlarca galaksinin sadece 2 günde yaratıldığına inanmaktasın, öyle mi?
        – Yerin de aynı gökler gibi 7 kat olduğuna inanmaktasın, öyle mi?
        – Cennetin genişliğinin göklerle yer arası kadar olduğuna inanmaktasın, öyle mi?
        – Güneşin de ay gibi bir yörüngesi olduğuna ve sabah doğup akşam batmasının bunun delili olduğuna inanıyorsun, öyle mi?

        İnan öyleyse! Ama bu inandığın bilim dışılıkları bilimle bağdaştırmaya beyhude çabalama, şimdiye kadar başaran olmadı..

      • pante dedi ki:

        yasir, Fussilet 10 ve 11 ile Bakara 29’da Allah’ın yeryüzünde herşeyin yaratıp düzene sokmasından sonra göğe yöneldiğini, göğü 7 kat olarak düzenlediğini yazar. Değil mi? Kısaca söylersek: Önce dünya düzenleniyor sonra gök. Sen de bunun doğru olduğunu savunuyorsun. Kur’an böyle yazarken, mesela Tevrat, İncil ya da başka bir kitap, ya da bilim aksini söylüyorsa bu büyük bir çelişkidir değil mi? Sana aksini yani önce göğün düzenlendiğini, sonra yerin düzenlendiğini kanıtlamamı ister misin?

      • yasir dedi ki:

        Pante sen bunları kendine takıntı yapmışsın belliki takıntılısın…
        Binbenğ dediğin olayın kanıtı varmı sadece bir teori insanın alğısının dışında olan bir şeyin kanıtı olmayacağından bu tezi çürütmekte zordur…Olmayan bir yerde patlama olurmu demek evren vardı ki patlama oldu…Olmayan isviçre ve fransa sınırında olmayan cern kentinde olmayan Büyük Hadron Çarpıştırılıyor…
        Baştan şunuda belirtelim herşin aslını ALLAH bilir…
        Sen büyük yanılğı içerisindesin bu yazılarını arşivleyip ilerde senin düşüncendeki insanları hayal kırıklığına uğratabilirsin…
        Evrenin yaratılışı ile yeryüzü yani dünya ile 7 kat gök’ün düzünlenmesini karıştırıyorsun…
        7Kat gök ile yıldızların ne alakası var 7 kat gök dünyayı saran gaz tabakalarıdır ki sen rahat nefe alıp veriyorsun ve evrendeki belli belirsiz göktaşları meteorlar seni rahatsız etmiyor…
        Zaten hepsinin yaradanı aynı, yokluk bizim için var yaradan için yoklu diye bir şey söz konusu değil…
        Yıldızları hala 1 gökte diyorsun bu neyin kafası,,,En yakın semada gezegenler ve ay-güneş var ay ile güneş olmasa senin halin dünyanın hali ne olur…
        6 evrede yeryüzünün ve 7 kat göklerin düzenlendiği anlatılıyor…
        Sonsuz evrenin milyarlarca gezegen yıldızın yaradanıda ALLAH lakin 6 evreyle kasıt evren ve milyarlarca yıldız gezegen değil…En iyisini ALLAH bilir…

      • yasir dedi ki:

        En yakın semadan kasıt 7 kat gökten sonrasıdır…Dünyaya en yakın yıldızda güneştir güneş olamdan acaba biz nasıl yaşayabiliriz…

      • yasir dedi ki:

        ((((((((((((—-PANTE DİYOR Kİ———yasir, Fussilet 10 ve 11 ile Bakara 29′da Allah’ın yeryüzünde herşeyin yaratıp düzene sokmasından sonra göğe yöneldiğini, göğü 7 kat olarak düzenlediğini yazar. Değil mi? Kısaca söylersek: Önce dünya düzenleniyor sonra gök. Sen de bunun doğru olduğunu savunuyorsun. Kur’an böyle yazarken, mesela Tevrat, İncil ya da başka bir kitap, ya da bilim aksini söylüyorsa bu büyük bir çelişkidir değil mi? Sana aksini yani önce göğün düzenlendiğini, sonra yerin düzenlendiğini kanıtlamamı ister misin?———–ALINTI—————))))))))))))))))))))))

        Pante önce mantıklı bi düşün olmayan bir yer kürenin gök yüzü nasıl düzenlensin…
        Gök yüzünden kasıt evren’se, uzay’sa zaten orası var idi… o evrende-uzayda düzenlenen bir yer küre yani dünya ve o dünyayı saran 7 kat gök tabaka oluşturuluyor…
        Oluşmayan bir dünyanın ilk önce göktabakalarının oluşması ne derece mantıklı…
        Evren ve uzay zaten var orada milyarlarca yıldız ve gezegenler var,,,Güneş bizim milyarda bir olan ışığımız ve dünyada ilk önce sularla kaplı olması ve gök katmanlarının oluşmaması çok mantıklı çünkü güneş-ışık varsa hidrojen vardır, hidrojen varsa suda vardır, su varsa oksijende vardır, su canlılarının yaşamasıda bu durumda bilimsel ve çok mantıklıdır çünkü su canlılarının gök katmanla alakaları yoktur,7 kat gök tabakanın oluşturulması bu durumda çok doğal ve bilimseldir çünkü gök katman kara canlıları için yaşaması gerekli olan oksijeni muhafaza etmektedir su canlılarının yaşaması için gerekli oksijen zaten suyun içinde mevcut…Kara’nın ve gök katmanın yerküre ve sudan sonra düzenlenmesi bu durumda bilimsel ve mantıklı oluyor…
        Sonsuzluk olan evren-uzayda milyarlarca yıldız ve gezegen var, sularla kaplı dünya bunlardan sadece 1 tanesi ve su canlıları yaşayan küre,,, ardından karanın ortaya çıkması ve akabinde kara canlılarının yaşayabileceği oksijeni muhafaza eden 7 gök tabaka düzenleniyor…
        Evren’in—Uzay’ın sonsuzluğum yaratılışı ile 6 evrede oluşturulan yerküre ve 7 gök katmanı karıştırma…Şimdi bilim bu 7 gökten 2’sini ara katman saymakta…

      • pante dedi ki:

        yasir, Fussilet ve Bakara surelerinde önce yerin düzenlendiği ardından duman halindeki göğe yönelinip göğün düzenlendiği yazılıyor ve sen de bunu savunuyorsun.
        Aksini kanıtlayacağım.
        Nereden mi?
        Kur’an’dan.

        Naziat (27-29). Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.

        Naziat (30-33). ONDAN SONRA DA yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.

        Fussilet ve Bakara’yı unut. O surelerdeki ayetlerin olmadığını düşün. İşte o durumda sen bu defa önce göğün ve sonra yerin düzenlendiğini savunacaktın. Çünkü Kur’an öyle söylüyor olacaktı. Ve bunu daha bir güçlü savunacaktın, çünkü bilime de uygun olacaktı. “Yahu gök düzenlenmeden, güneş, ay ve atmosfer sağlanmadan dünyada düzenleme olur mu, bitkiler yeşerir mi?” dyecektin.

        Görüldüğü gibi Kur’an, en önemli konuda bile yer mi daha önce düzenlendi yoksa gök mü konusunda bir ayetinde başka, diğer ayetinde başka birşey söylüyor. Bu denli yanlış, çelişkili ifadelerin tanrıya-Allah’a ait olduğu düşünülebilir mi?

        Şimdi bu mesajımı okuduğunda birbiriyle çelişen bu ayetler arasında bir çelişki olmadığını nasıl kıvırabilmeyi düşüneceksin. Aslında çelişki olmadığını iddia edeceksin, ya da meal hatası diyeceksin, belki de müteşabih diyebilirsin. Bu da gayet normal ve alıştığımız bir durum. Diğer müslümanlar arkadaşlar da aynısını yapardı. Çünkü siz aslında Muhammed’e ve onun yazdıklarına inanıyorsunuz, tanrıya değil. Biz ise bu gerçeği ortaya koyduğumuz için kafir sayılacağız. Halbuki kafirlik gerçeği örtmek, kamufle etmek, çarpıtarak-yanıltarak yalanı gerçeğin üzerine çıkarmak iken. İşte siz de şimdi bu konuda tam da onu yapacaksınız.

      • yasir dedi ki:

        Ayrıca sen gök yüzü olarak evreni alıyorsan onu hep belirttim o zaman hep avr idi,,,ilk yaratılış olarak evren-uzay yaratılmış veya hep var idi bunun en iyisini ALLAH bilir…
        6 evrede, dünya ve 7 semadan kasıt dünyanın 7 kat gök tabakasıdır…

      • yasir dedi ki:

        Senin evren ile dünyayı saran 7 kat gök oluşumunu karıştırman ve hala kuru inat yapmanı nasıl açıklayacaksın…

      • yasir dedi ki:

        ((((((((((((—SENİN VERDİĞİN MEALLER———-
        Fussilet 9-12.
        De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir. O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti. Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de «İsteyerek geldik» dediler. Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz, alîm Allah’ın takdiridir.

        Naziat (27-29). Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
        Naziat (30-33). ONDAN SONRA DA yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.——————)))))))))))))))))))))))))))))))))))))

        Kıvırma söz konusu değil hata varsa bu bizdendir, alğılamamızdandır ve kabullanmesinide biliriz kuru inat yapmayız sizin gibi…
        Ayrıca biz peygamberlere değil ALLAH’a inanır ve her şeyimiz ALLAH içindir…
        Ayrıca sakin bir kafayla okudunma Naziat sürelerini vermekle kendi tezini kendin çürütmüş oluyorsun…Naziat 27-29’da kısmen evren ve uzaydan bahsederken,,,açık bir şekilde de güneş sisteminin düzeninden Güneş-ay gezegenlerin yörüngelerine oturtulmasından bahsediyor…Gece ve gündüz olayları düzenleniyor…dünyayı saran 7 kat tabakadan bahsetmiyor…Ardından yeryüzünün yani dünyanın düzelenmesinden sularla kaplanması ve ardından 7 katman gök tabak oluşturuluyor ve en sonda kara canlıları için sularla kaplı dünyada kara ve dağlar döşenip kara canlılarının yaşayabileceği bir ortam oluşmuş oluyor…

    • Ugur dedi ki:

      Yani diyorsun ki Allah bizi kendi filminde figüran oynatıyor. Bizimle oyun oynuyor.
      Yolladığı ve kendi sözleriyle doldurduğu Kuran’a öyle bir sanat eklemiş ki, çoğu insan yanlış anlayıp cehennemlik olabilir. Burada açık bir tuzağa düşürme yok mu? Allah kendi sözleriyle insanlığa seslenirken neden sanat yapmaya yada heyecan yaratmaya ihtiyaç duysun. İnsanlar eğlensin, ellerinde uğraşacak bir şeyler olsun diye mi?

      Peygamber zamanında savaş esirlerine tecavüz ederken dışarı boşalsak olur mu diye sorulduğunda, peygamber “olmaz, kıyamete kadar yaratılacak olan yaratılacaktır, bunun tedbirini almak size kalmamış.” demiştir. (hadis) Burada açık bir şekilde içine boşal hamile kalırsa kalsın diyor peygamber. Tecavüze hayır demiyor. Her şeyi geçtim, kölelik sistemini yasaklayan bir ayet dahi yok. Aksine köleci bir zihniyetle yazılmıştır Kuran. Baştan sona dikkatlice okursanız anlarsınız.

      Kuran baştan aşağı yanlıştır diye bir şey söylemiyoruz. Zaten öyle olsa kimse kabul etmezdi. Güzellik ve iyiliğe çağırma da var. Ama genel anlamıyla Muhammet’in yazdığı siyasal bir kitaptır Kuran. Bunu anlamak içinde süper zeki olmaya gerek yoktur. Basit mantık kurarak ve OKUYARAK bunu anlayabilirsiniz. Tabi okumaktan kastım sırf kuran değildir…

    • yasir dedi ki:

      ((((((((((((—SENİN VERDİĞİN MEALLER———-
      Fussilet 9-12.
      De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir. O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti. Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de «İsteyerek geldik» dediler. Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz, alîm Allah’ın takdiridir.

      Naziat (27-29). Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
      Naziat (30-33). ONDAN SONRA DA yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.——————)))))))))))))))))))))))))))))))))))))

      Kıvırma söz konusu değil hata varsa bu bizdendir, alğılamamızdandır ve kabullanmesinide biliriz kuru inat yapmayız sizin gibi…
      Ayrıca biz peygamberlere değil ALLAH’a inanır ve her şeyimiz ALLAH içindir…
      Ayrıca sakin bir kafayla okudunma Naziat sürelerini vermekle kendi tezini kendin çürütmüş oluyorsun…Naziat 27-29’da kısmen evren ve uzaydan bahsederken,,,açık bir şekilde de güneş sisteminin düzeninden Güneş-ay gezegenlerin yörüngelerine oturtulmasından bahsediyor…Gece ve gündüz olayları düzenleniyor…dünyayı saran 7 kat tabakadan bahsetmiyor…Ardından yeryüzünün yani dünyanın düzelenmesinden sularla kaplanması ve ardından 7 katman gök tabak oluşturuluyor ve en sonda kara canlıları için sularla kaplı dünyada kara ve dağlar döşenip kara canlılarının yaşayabileceği bir ortam oluşmuş oluyor…

      • pante dedi ki:

        Naziat 27-29’da kısmen evren ve uzaydan bahsederken,,,açık bir şekilde de güneş sisteminin düzeninden Güneş-ay gezegenlerin yörüngelerine oturtulmasından bahsediyor…Gece ve gündüz olayları düzenleniyor…dünyayı saran 7 kat tabakadan bahsetmiyor…Ardından yeryüzünün yani dünyanın düzelenmesinden sularla kaplanması ve ardından 7 katman gök tabak oluşturuluyor ve en sonda kara canlıları için sularla kaplı dünyada kara ve dağlar döşenip kara canlılarının yaşayabileceği bir ortam oluşmuş oluyor…

        yasir’e göre; Allah 4 aşamada yeri-göğü düzenliyor:
        1- Önce göğü kısmen
        2- Sonra dünyayı kısmen
        3- Sonra gökleri tamamen
        4- Sonra dünyayı tamamen

        Ben ayetlerde 4 aşama görmüyorum. Gören varsa beri gelsin.
        1- Yerin düzenlenmesi
        2- Göğün düzenlenmesi

        Fussilet ve Bakara da sıralama böyleyken, Naziat da tam tersidir. Ayetler ortada.

        Elmalılı bu büyük çelişkiyi daha farklı şekilde kamufle etmeye çalışmış:

        “Bakara sûresinin “Sonra iradesini göklere yöneltti de onları yedi gök halinde nizama koydu.”(Bakara, 2/29) âyetinde, aynı şekilde (Fussilet, 41/11) âyetlerinde göğün nizama konması, yerkürenin ve onun içinde bulunanların yaratılmasından sonra gibi zannedilebilirse de orada “sonra” kelimesi, zamanda sonralığı ifade etmek için değil, sözde sonra gelme derecesinden dolayı olmak lazım geleceğini buradaki “bundan sonra” sözü izah ediyor demektir.”

        http://www.kuranikerim.com/telmalili/naziat.htm

  24. gayb`a inanan dedi ki:

    Arastirmaci..
    Bosuna nefesini ve parmaklarini yorma!.
    Bunalarla bas edemezsin. Neden diye sorucak olursan?, bunlar senden bende daha iyi biliyorlarlar ayetlerin ne demek istedigini..
    Ama böyle davranmak mecburiyetindeler. Sebebide, inanclari dogrultusunda iki arada bi`derede kalmislar varya?..Hani ataistligin sinirina yaklasmis kisiler, iste onlardan bir tanesini kapsak kar diyorlar. Olay bu!..
    Bunlarin, sagdan soldan bulduklari, derme catma, islerine gelen kaynaklarla yazdiklari yazilara cevap vermekle, kendi zeka seviyene hakaret ediyorsun.

    • Araştırmacı dedi ki:

      Selamünaleyküm.Haklısın kardeşim.Ama Kurana attıkları iftiralara dayanamıyorum.Gördüğün gibi yazdıklarının iftira olduklarını ispat ettiğim halde gıkları dahi çıkmıyor.İftira atanlar zalimlerin ta kendileri değilmidir?Yunus suresi 75. Ayet bunların kibirleri nedeniyle inkarcı olduğunu yazıyor.(Sonra bunların arkasından Musa ve Harunu ayetlerimizle Firavuna ve cemaatine gönderdik.İman etmeyi kibirlerine yediremediler,ve günahkar kavim oldular.)Saygılarımla.

  25. Ökkeş Düzyatan dedi ki:

    Ben ati değilim veya kazma müslümanlar gibi kafamı kuma gömen biride değilim,ama beynimi birazcık kullandığımda bazı çelişkiler dikkatimi çekmiyor değil;
    Örneğin içkinin yasaklanması;Peygamberin başından geçen bir olaydan sonra oluyor,Soru şu;Allah o olaya kadar içkiye ses çıkartmıyor ,peygamberin isteğiyle yasaklanıyor.
    2.Olarak Allah herşeyi bilir deniyor,geçmişi ve geleceği;O zaman şeytanı yaratacağını,daha sonra insanı yaratacağını ve şeytanın isyan edeceğini biliyordu diyebiliriz.Düpedüz şeytan veya şeytanlar kandırılmış duruma düşürülmüyormu?Ayrıca Allah geleceği biliyorsa bunca zahmete neden giriliyor.
    3-Allah dilediğini saptırır diye bir ayet var.O zaman Allahın kurduğu bu düzene ters bir durum ortaya çıkıyor.Hepimiz imtihanda isek ve kendi irademizle yaşıyorsak,bazılarına torpil geçilmesi ilahi adalete uygun oluyormu.Tıpkı sınavda hocanın bazılarına cevapları söylemesi gibi bişi

    • Araştırmacı dedi ki:

      Ökkeş efendi Kuranı iyi oku. O, sadece fasıkları saptırır, diyor, ayetAklını kullanıp,fasıklardan olma.

      • Ugur dedi ki:

        Ne olursa olsun, Fasık veya değil. Bütün insanlık eşitse, kendi tarafındakilere neden torpil yapıyor. Ökkeş oraya dikkat çekmiş.

    • goran dedi ki:

      kardes allahin terazisini ayari kacmis galiba:))

    • rammsteinn dedi ki:

      +

  26. Ökkeş Düzyatan dedi ki:

    4-Dünya 100 milyon veya daha büyük yaşta olmasına rağmen bilimsel araştırmalara göre İnsanın dünya üzerinde varlığı bin yıllarla ifade ediliyor.Haşa Burada şöyle düşünebilirmiyiz;milyonlarca yıl sonra Allah sıkıntıdan patladı ve kendine oyuncaklar üretti?yada insan cennette takılıyordu da geçen günlerde kovuldu ve kendine en uygun gezegen olarak dünyaya fırlatıldı.Gaybı bilen Allah insanın cennette halt yiyeceğinide biliyordu,kovacağınıda biliyordu.
    5-İnsanın ensest ilişkiyle yeryüzüne yayılması islama veya diğer dinlere veya insanlık onuruna ne kadar yakışan bir durumdur?Herşeye gücü yeten tanrı neden 1 düzine adem yaratmamıştır?veya bu olay bir efsaneden mi çıkmıştır?
    6-Allah “Ol diyince herşey olur” denmesine karşılık Dünyayı yaratmak için neden 6 gün uğraşmıştır?
    7-Eskiden İnsan ömrünün 1000 yıl veya daha fazla olduğu söylenmektedir.şimdi taş çatlasa 100 e inmiştir.Haşa Allah insanların bu kadar hızlı çoğalacağını düşünememiş ömür konusunda hatamı yapmıştır.Günümüzde ömürler 1000 yıl olsa ne yemek bulunurdu nede iş,hemde zamanla İnançlar yitirilebilirdi

    • goran dedi ki:

      bunlar kendi calip kendi inanan türden.o kadar körü körüne inanirlar ki muhammed gelde ya sizi kandirdim böyle bisey yok dese onada derler sen o degilsin inanmazlar.en iyisi bunlari kendi haline birakmak belki zamanla anlarlar…

  27. Ökkeş Düzyatan dedi ki:

    8-İnsana taşıyamadığından fazlası verilmiyorsa neden intihar olayları olmaktadır?

    • slhklkn dedi ki:

      İntihar etmek aklı selim her insan için kötü bir olaydır. Zaten bu yüzden de haram kılınmıştır. Şimdi intihar olayını insanın imtihanı noktasında değerlendirerek basite indirgenmiş bir örnekle açıklayalım. Bir sınav da öğrencinin soruları yanıtlamak yerine boş kağıt vermesi nasıl sıfır alma sebebi ve bu mesûliyet hocaya değil öğrenciye atfedilirse intihar olayının sorumluluğunu da Allah’a değil insana atfetmek gerekir. Peki insan niçin intihar eder? Omuzuna yüklenen ağır bir yükten mi? yoksa O yükü omuzlamak yerine kolaya kaçmayı tercih ederek mı? Kısa süre önce kumar borcu olan birisinin intihar ettiğini okudum. Şimdi bura da sorumlu Allah mı? Kumar zaten haram hadi onu geçelim Kendi hatan yüzünden borçlanıyorsun sonra bunu Allah’a yüklüyorsun hadi bunu da geçelim dünyada ki tüm borçluların intihar ettiğini ispatlamadan borcun insana ağır gelen bir şey olduğu ispatlanamaz. Bu meselci yaklaşımın neticesinde intihar olayı insanın imtihanda iken mücadele etmek yerine kolaya kaçması, sınavda bir öğrencinin boş kağıt vermesine eş değerdir. Nasıl ki boş kağıt veren sıfır alarak cezalandırılıyorsa aynı şekilde intihar eden de cezalandırılacaktır ve nasıl ki boş kağıdın sorumlusu hoca değil öğrenciyse aynı şekilde intiharın sorumlusu Allah değil insanın kendisidir. Son olarak ortaya attığınız tez her hangi bir bilimsel ve ahlaki değere haiz olmayıp intihar olayını legal hale getirmeye çalışmaktan öte gitmemektedir.

      • Ugur dedi ki:

        Peki Allah intihar eden kişinin, intihar edeceğini ve intihar sebebini bilmiyor mu? Biliyorsa neden bu günahı işlemesine müsade ediyor. Yazılmışsa olur derler. Yazılan bu mudur? Yani Allah intihar edenleri göz göre göre günah işlemerine göz mü yumuyor. Küçük yaşta kaçırılıp uyuşturucu ve fahişeliğe zorlanan kadının günahı ne peki? Tecavüze uğradıktan sonra bunu kaldıramayıp kendini öldüren kadınlar? Hatta arap ülkelerinde erkekler!!! Cennet olarak vaat edilen yeri düşününce, bunu amazon ormanlarında yaşayan birine anlatsanız, ben zaten cennetteyim o zaman demez mi? Dahası, islamiyetten haberi olmayan ve olamayacak olan insaların suçu günahı ne? Açık ve net bir şekilde Kuran’da İslamiyeti kabul etmeyenlerin kafir olduğu ve cehennemde yanacakları söyleniyor. Ortadoğuda tecavüze uğrayan genç kızlar öldürülüyor. Bana mantıklı bir açıklama yap.

      • bilal dedi ki:

        Uğur bey ! İnsanın eylemi,inancı ve düşüncesi üzerinde yüce Allah tasarruf yapmaz. İster
        pozitif,ister negatif olsun bütün bunlar insanın özgür iradesine bırakılmıştır.Bugün ateistliği
        nasıl kendi iradenle seçiyorsan,bütün pozitif ve negatif tutum davranışlarını da kendin seçi- yorsun.İntihar vs.ediyorsan bunu kendin yapıyorsun.Yani kendi kaderini kendin tayin edi-
        yorsun .Allah kimsenin iradesine müdahale etmiyor. İnsanın inanç,tutum ve davranışları
        yüce Allah tarafından tayin edilmiyor. Sadece her kim özgür iradesini nerede kullanacaksa
        onu bilir,O’nun bilgisi alın yazısı değildir.O’nun bu bilgisi bir rapor gibidir.MESELA: a) Mete-
        oroloji uzmanları karşımıza çıkıp haftaya dair hava raporunu sunuyorlar.Bu raporun hava üzerinde olumlu veya olumsuz bir etkisi var mı ??? 2- Bir sene önce takvim sayfalarına
        şu tarihte ve şu saatte ay tutulacak diye bilgi yazılıyor.Peki söz konusu tarihte ay tutuldu-
        ğunda bu raporun ay tutulması üzerinde bir zorlaması oluyor mu.??? İnsanlar bunları bili-
        yorsa,Allah’ın da,yarattığı kullarının sergileyeceği eylemleri bilmez mi.??? İslam alimle-
        rinin de ifade ettikleri gibi,Allah’ın bu bilgisi,بالوصف والكشف ” dır.Yani vasıf ve keşif bilgisidir.
        لا بالحكم ” Bu bilgi hükümle ilgili değildir.Geleceği bilme olayıdır.Yüce Allah,kimsenin inan-
        cını,tutum ve davranışlarını tayin etmemiştir.Bunları ortaya çıkaran ve sebep olan insanın
        özgür iradesidir.Eğer İntihar vb. bir tutum ve davranış insanın özgür iradesiyle bilinçli bir şekilde olmamışsa,zaten kişi günahkar olmaz ve sorumlu da tutulmaz.Çünkü özgür ira-
        desiyle bilerek bunu yapmamıştır.” Allah bildiği için niye engel olmuyor ” diyorsunuz.? Peki
        yüce Allah ona niçin akil vermiştir,niçin özgür bir irade vermiştir.??? Allah,insanın sergi-
        leyeceği eylem ve tutumuna müdahale ederse,O zaman ona vermiş olduğu akil ve özgür
        iradesini işlevsiz hale getiriyor.Bununla da insan,kumandası başkasının elinde bulunan
        bir robot gibi olur.!!! İmtihan gereği insana özgür bir irade ve akil yeteneği verilmiştir.!!!
        Bunlar olduğu sürece insan sorumlu oluyor.Yoksa hiç bir eyelminden sorumlu tutulmaz!
        İnsan bu özelliklere sahip olduğu için yüce Allah,insanın huzur ve mutluluğu için yol gös-
        teren kılavuz (kitap ) ve elçileri de gönderiyor.Bundan sonra mesuliyet,akil ve özgür irade-
        ye sahip olan insana aittir,Allah’a değil.Çünkü Allah’ın bu ezeli bilgisi,insanın hiç bir eylemi
        üzerinde tesiri yoktur.Bu durum insana özgüdür.Evrene ve diğer varlıklara değil. Evet, bu ezeli bilgi ile Allah sadece şu mesajı veriyor.” Ey insanlar ! Ezelden ebede kadar olup
        bitenlerin tümünü ben bilirim.Ben sizi bir şeye zorlamam ve özgür iradenize de müdahale
        etmem.Benim bilgim,sizin ki gibi bir zamana mahsus ve sınırlı değildir.!!! Bu nedenle insa-
        nın sorumlu tutulduğu bütün konularda,kendi kaderini tayin eden insanın kendisdir.Peki
        insan kendi kaderini değiştirebilr mi ? Evet,madem ki,insanın kaderi insanın elindedir.
        öyleyse istediği yöne doğru kaderini de değiştirebilir. Böyle olmasaydı,yüce Allah vahiy
        gönderip,ey insanlar iman edin,salih amel işleyin,kötülük yapmayın vs.demezdi. Demek ki,
        kendini imanlı yapan,küfürden kurtaran,pozitif tutum ve davranışları sergileyen insandır.
        Kendini imandan uzaklaştıran,küfre kaptıran,negatif tutum ve davranışları da gerçekleş-
        tiren yine insandır.İnsan hangi yönde iradesini kullanırsa,onunla karşılaşır.Evet bu konuda
        sorumlu Allah değil,insandır.Bugün dünyada yaşayan insanların büyük bir kısmı Allah’a
        iman etmiyor ve isyan edebiliyorsa bu,insanın hiç bir konuda zorlanmadığının ifadesidir.

      • bilal dedi ki:

        Uğur bey ! İslamiyeten haberi olmayan ve islam tebliğini almayan hic bir insanın günahı
        yoktur ve ahirete ceza da görmeyecektir.Allah’a inanmamışsa bile kurtulacaktır.Çünkü
        insan Allah’ın mesjının tebliğini aldıktan sonra sorumlu olur.Eğer islamın tebliğini almamış-
        sa ceza görmeyecektir. Konu ile ilgili sadece bir ayeti yazıyorum: İSRA-15: وما كنا معذبين حتي
        نبعث رسولا ” Bizim mesajımızi tebliğ eden bir elçi göndermedikçe,hiç kimseyi azap edecek
        değiliz. ” Demekki,ilahi mesajın ve islamiyetin tebliğini hakkıyla almayan hiç bir kimse
        ahirette ceza görmeyecektir.İnancı ve ameli ne olursa olsun,yine cennetliktir.!!! Bunlar
        tebliğ almadıkları için kafir,ateist,budist vs.olabilir.Yine bu tip insanlar Yüce Allah’ın engin
        merhametiyle kurtulurlar.!!! İnsan Tebliğ aldıktan sonra sorumlu oluyor.!!!
        =============================================================
        Tecavüze uğrayan hiç bir insanın günahı yoktur.Tecavüz eden veya bunların tecavüzüne sebebiyet veren kimsler en büyük günahı işlemiş olup,kıyamette en ağır cezayı da göre-
        cek olanlar bunlardır. Tecavüze uğrayanlar ise,Yüce Allah’ın fazl,kerem ve rahmetiyle kar-
        şılaşırlar.!!! Saygıyla.

      • exhorder dedi ki:

        “İslamiyeten haberi olmayan ve islam tebliğini almayan hic bir insanın günahı
        yoktur ve ahirete ceza da görmeyecektir.Allah’a inanmamışsa bile kurtulacaktır.Çünkü
        insan Allah’ın mesjının tebliğini aldıktan sonra sorumlu olur.Eğer islamın tebliğini almamış-
        sa ceza görmeyecektir.”

        Yani diyorsunki, tebliğ alan enayi yerine koyuluyor. Hem bu dünyada bir sürü zahmete giriyor inanmakla, ibadet felan yapmakla, hem de yapmazsa cehenneme gidiyor. Diğerinin hem dünyada hem diğer tarafta rahatı yerinde. Bunun neresinde adalet var? Sınav adaletli olmak zorundadır. Adalet yoksa, sınavda yoktur, Sınav yoksa Allah’ta yoktur. 🙂

  28. Ökkeş Düzyatan dedi ki:

    9-Bir kız çocuğunun,(çocuk diyorum) 6 yaşında nikahlanıp 9 unda gerdeğe sokulması nasıl izah edilebilir.Kız çocukları Güneyde 9 unda olgunlaşır gibi bir saçmalıkla açıklamayın arkadaşlar.

  29. Ökkeş Düzyatan dedi ki:

    10-yukarıda “müslümanlar olarak ilimden ve bilimden uzak kalmış olmamız sebebiyle bugün bazı konular anlaşılamamaktadır ” diyen arkadaş,sizin gibiler beyinlerinizi açmadığınız,düşünmediğiniz hemen biat ettiğiniz için batının oyuncağı olmuş durumdayız.Batı 1800 lü yıllarda dini prangalarını kırdı ve sanayi devrimini yaptı sizler ve tabi bizler adamların elinde oyuncak olduk.Korkmayın ve sorgulayın.

  30. Metehan dedi ki:

    evrenin yer ve gök olarak ayrı ayrı tutulması başlı başına bir çelişki zaten

  31. Metehan dedi ki:

    Bu arada “زوج” kelimesi “Çift, partner ” anlamına gelir. Kimse boşuna “kutuplaşma, artı eksi ” diye saçmalamasın.

    • bilal dedi ki:

      Metahan bey ! Ayeti yalnış algılıyorsun.! a) Kur’an, dünya ile bütün gök cisimlerinin aynı
      maddeden oluştuğunu ” رتقا ” kelimesiyle ifade ediyor.Yani evren oluşmadan önce şu anki
      dünya ve bütün evren tek ve aynı madde olduğunu,bibirinden ayrı olmadığını,daha sonra
      Big Bang gibi bir olay neticesinde birbirinden ayrıştırıldığını vurguluyor.!!! Bibirinden ayrıl-
      dıktan sonra konumları da değişi veriyor.Dünya soğuyarak yaşam için elverişli hale geliyor.
      Gezegenler de soğuyup bugünkü hale geliyorlar.güneş ve bütün yıldızlar ise,içinde nükleer
      reksiyonun gerçekleştiği iki farklı gaz halinde varlıklarını devam edebiliyorlar.Bu olaydan
      sonra tabiiki,dünyanın,gezegenlerin ve bütün yıldızların konumları bibirinden ayrı olacaktır.
      Bunların birbirinden ayrı tutulmaları,ayrışmalarından sonraki durum içindir.Önceki durum
      için değildir.Kur’an’ın mesajını orjinal metnine uygun ve doğru anlamaya çalışalım.!!!
      Evet,kur’an’da asla tezatlık yoktur.Var gibi görünen tezatlık,kur’an’ı yalnış algılama ve yorumlamalardan kaynaklanıyor.!!!
      ===============================================================
      b) Arapça dilini bilmediğiniz halde, ” زوج ” kelimesini sadece ” çift ve partner ” olarak
      değerlendirmeniz bir saçmalıktır.!!! Bütün tefsirlerde ve arap dilinde, زوج ”
      kelimesinin anlamı çok geniş olup,sadece eril ve dişil için kullanılmıyor.Bunlar için kulla-
      nılsaydı ayet şöyle olacaktı. ومن كل شئ خلقنا الزوجين الذكر والانثي ” Biz her şeyi erkek ve dişi
      olarak çift yarattık. ” şeklinde olması lazımdı.Böyle olmadıktan sonra,bu kelime bütün
      tefsirlerde ve arap dilinde geçtiği gibi,her şeyin zıt kutublu olduğunun ifadesidir.!!!
      c ) الزوج = ما له نقيض من كل شئ ” Zevc,zıddı olan her her şey”demektir.kaynak 1-:معجم الوسيط
      Kaynak 2- Bütün arapça tefsirleri: الزجين = اي صنفين ونوعين مختلفين ” Zevceyn,bibirinden
      ayrı ve zıt olan her şey” demektir.!!! Söz konusu ayeti bir gözden geçirelim: ZARİYAT-49:
      ومن كل شئ خلقنا زوجين لعلكم تذكرون ” Biz her şeyi ayrı çift (zıt olarak ) yarattık.Belki düşünüp her şeyin mahiyetini öğrenesiniz diye.” ( düşünüp bilimsel yönetemleri kullanmakla belki
      Yüce Yaratıcının belgelerini anlarsınız diye.) Ayette göre,her şey zıt kutuplu olarak yaratıl-
      mıştır.Kainatın temel yapısı olan atomlar bile çift kutupludur. d) Atomlar,artı-eksi unsurlar-
      dan oluşuyor. e) Madde – anti madde:Bu da 1832 yıllarında Carl Dirac tarafından bulundu.
      f) Bütün kan grupları da ya pozitif veya negatiftir vs.. Evet,1400 sene önce kur’an’ın
      söylediği her şeyi,bugün bilimsel olarak tasdik edilmektedir. Bu kur’an,1400 sene önce yaşamış olan bir beşerin sözü olamaz.!!! Metehan bey ! Arapçayı biliyormuş
      gibi زوج ” kelimesini açıklamaya çalımısınız.??? Öyleyse,arapçadan bir kaç paragraf size
      yazıyorum,bunun düzgün çevirisini yapabilir misiniz.? Başkasına yaptırmamak şartıyla.!!!
      الناظر في كتاب اصل الانواع لداروين لايلاحظ فيه ان هذالرجل انكر فيه وجود الخالق انه لم يقرر فيه فكرة التطور الزاتي
      ولاالتولد الزاتي بل فيه ما يشعر بان فكرة التطور التي يقول بها انما هي من القوانين والسنن التي بثها الخالق في المادة الخ
      Bunu bana açıklayabiliyorsanız,arapçada ” زوج ” kelimesine yapmış olduğunuz o kısıtlı
      mana sizin açıkladığınız gibi olsun derim !!! ( Yani çift,partner.!!! ) Bir dili bilmiyorsak,söz konusu dili biliyormuş gibi davranmayalım. !!! Saygıyla.

  32. stardust dedi ki:

    kuran da geçen bilimsel denilen konular o kadar kıt o kadar zayıf bir okadarda anlamsız geliyorki m.ö sümer mısır uygarlıkları bile kuranda yazanlardan katbe kat çok doğru ve net bilgiler veriyor astroloji matematik konusunda. muhammed den 3500 sene önce bu medeniyetler bu bilgilere sahipti.müslümanlarda öyle bir algı varki herşeyi muhammed öğretmiş bilimsel gelişmeleri kuran sayesinde oldu dünyanın .bilim süsü verilmiş anlamsız gereksiz ayetler başka bişey değil.

    • bilal dedi ki:

      Peki.3500 sene önce (m.ö) Sümer ve mısırlılar şu ilgilere sahip midiler ? 1-İnsanlar uza- ya gidebileceğini,2-Dünya ve bütün gök cisimleri uzay boşluğunda döndüğünü,3- Bugünkü
      teknoloji ürünü olan vasitaların icad edileciğini, 4-Dünyanın elipsoid şeklinde olduğunu,
      5- İnsanlardaki parmak izlerinin farklı olduğunu, 6-Petrolün oluş şeklini,7- Big Bang olayını,
      8-Bütün evrenin ilk maddesi bir olduğunu,9-Evrenin genişlemekte olduğunu,10-Yer çekimi,
      11-Atomdan daha küçük olan parçacıkların,elektron,notrön ve protonların varlığını,12-Ayın
      ışığını güneşten aldğını,12-Daha önce bütün evren bir duhan ( gaz ve toz bulutu) olduğu-
      nu,13-Rüzgarın aşılayıcı bir fonksiyona sahip olduğunu,14-Her şeyin zıt kutuplu olduğunu,
      15-İnsanın alaktan (canlı spermlerden ) oluştuğunu, 16-Zamanın izafi olduğunu,17-Atmos-
      ferin tavan gibi dünyayı koruduğuna dair bilgiler,Sümer ve Mısırlıların medniyetinde var
      mıdı? Kur’an,ilahi bir hukuk manzuması olduğu halde,bütün bu bilgilere de işaret etmiştir.!!!
      1400 sene önce yaşamış olan Hz.Muhammed bunlara dair bilgi içeren ve bugünkü müspet
      ilmimzle paralel olan bu ayetleri kendiliğinden nasıl söyleyebilirdi.??? Demekki,Kur’an, Hz.
      Muhammed’ın sözü değildir. O zaman yaşayan bir insanın bu ayetleri söylemesi mümkün
      olamaz.!!! Daha önce bunları ” Allah ile Aldatmak Bölümünde ” yazmıştım,oraya girip ba-
      ka bilirsiniz.Ama gerekirse burada da yazarım.!!! kur’an bir fizik,kimya,matematik,biyoloji
      ve diğer ilimleri öğretmek için gelmemiştir.O sadeece insanları mutlu ve huzurlu kılmak
      için inen ilhi bir hukuk manzumasıdır.Ama,buna rağmen bazı bilimsel konulara da işaret
      etmiştir.Bu ayetler de söz konusu pozitif ilmimizle tamamen paraleldir. EVET;KUR’AN’DA
      AKIL,MANTIK VE POZİTİF BİLİMLE ÇELİŞEN TEK BİR AYET YOKTUR.VAR GİBİ GÖ-
      RÜNEN BÜTÜN SORUNLAR,YALNIŞ MEAL VE YORUMLARDAN KAYNAKLANMAKTA-.
      DIR. BUNLAR İSE,KUR’AN DEĞİL;İNSAN ÜRÜNÜDÜR: İNSAN HATASIDIR: !!!
      Saygılarımla.

      • Ugur dedi ki:

        Yukarıda sıraladığın maddelerden 1 tanesinin hangi ayette geçtiğini söylermisin. Mesela insanlar uzaya çıkacaklar, dünya yuvarlaktır gibi…

      • bilal dedi ki:

        Uğur bey ! ”Tüm Yazılar ” bölümün de ” ALLAH İLE ALDATMAK ” bölümünü açarsanız,
        burada ”KELLO ”Nickli arkadaşa yönelik 3 bölüm halinde ” KUR’AN’DA BAZI BİLİMSEL
        AYETLER…” DİYE YAZDIĞIM YAZILARA GİRERMİSİNİZ: ???
        1.BÖLÜM, 2.BÖLÜM 3. BÖLÜM ARALIKLI YAZILMIŞTIR. Bu her üç bölüme girdikten
        sonra itirazlarınız varsa birlikte değerlendirelim.!!! Yani bu sayfanın alt bölümünde ”Tüm
        Yazılar ” diye yazıldığı bölümde ” ALLAH İLE ALDATMAK ” Bölümüne girersiniz.!!!
        Saygılarımla.

      • rammsteinn dedi ki:

        çocukken okuduğumuz cin alinin hikayeri vardı.
        istersem yukardaki saydıklarını cin alinin kitabına uydururum.

        oynadığı topu dünyaya benzetirim.
        patlattığı balonu bigbang e benzetirim.
        yediği rengarenk şekerleri , dünyadaki besin çeşitliliğine benzetirim…

        oldumu sana cinalinin masalı bir kutsal kitap.

  33. abdullahabdal dedi ki:

    ŞEYTAN ..KURAN ALLAHTAN İNMEDİR DİYE MÜSLÜMANLARI SAPTIRIYOR.
    İslam şeytanın dinidir. İslam’la kandırabildikçe cehenneme kütük sağlamaktadır. Kuranda yazılı olanlara göre, Allah ile şeytan arasında aşağıda ki anlaşma yapılır.
    Allah Kurandaki ayetlerde insanların hepsini cehenneme atacağına yemin etmektedir. (secde;13-Araf;179-Hud;119) Şeytanda bu konuda yardımcı olacağını beyan etmiştir.(Araf;16-17)
    Peki kuranda yazan bu anlaşmanın gerçekleşmesinin en kolay yolu nedir?
    Şeytanın Yaratıcıya yakışmayacak kurallar içeren ve Allahtan gelmediği apaçık belli olan Din ve Kitapları Allah emrediyormuş gibi sunarak insanları kandırmasıdır. Böylece milyarlarca insanı cehenneme doldurarak hem Allahın hem de şeytanın yemini yerine gelmiş olacaktır.
    Kuranın Türkçesini okuduğunuzda Allahtan gelme bir kitap olmadığını kolayca göreceksiniz.
    Dindarlar aman kuranın Türkçesini okumayın ne yazdığını anlamayın diye çaba harcarlar.
    Türkçe okuyunca sizde göreceksiniz, böyle bir kitap yaratıcıya aittir diyenlerin cehennemden kaçış yolu kapalıdır.

    • yasir dedi ki:

      Abdullah…Daha önceki yazılarına eklemeler yapıp yapıştırıyorsun sana gelen cevaplarda senin esinlenmeni arttırmışş…Daha önce sana yazdığım cevabı buraya aynen kopyalıyorum…

      Bu yazından senin ALLAH inancının olduğunu lakin gelen kitapların ALLAH katından değilde şeytan tarafından bir aldatma vesilesi olarak yazıldığını söylüyorsun…
      Sen tam bir çelişki yumağısın yaşını bilmiyorum ya çok küçüksün yada çok feci bir akıl bunalımındasın…
      Senin yazını okuduğum zaman senin ALLAH’a değil de Şeytana isyan ve karşı çıkman gerektiğini seziyorum…Butün suç Şeytanda diyorsun sonra ALLAH karşı geliyorsun bu ne yaman çelişki…
      ALLAH bütün donanımsal özellikleri insana verdi sen bunları kullanacak ve sadece ALLAH’a ibadet edeceksin…
      ————————————————–
      (((((——ABDULLAH DİYOR Kİ———TALAK suresi ..ayet..4 – henüz âdetini görmemiş(buluğ)bulunanlardan eğer şüphe ederseniz onların bekleme süresi üç aydır.(Küçücük minicik kızlarla evlenmeyi Allah teşvik edermi) DİYORSUN))))
      =====================================

      Bu yukarıdaki ayette ufak kızlar kastedilmiyor bu senin aceleciliğin ve yanlış anlamandan kaynaklanan nefsani hırsi ve kızğınlığının sonucu yanlışların….
      İslamda buluğ cağına aylık kanaması başlamamış bir kız evlendirilmez,,, hatta arap toplumunda kız çoçukların yaşları buluğ çağından sonra sayılmaya başlar…

      Kız buluğ cağına girdimi 1 yaşında diyerek yaşı belirtilir…

      Bu yukarıdaki ayaette evli olduğunuz bayanlardan boşanırken hamile mi değilmi diye emin olmak için bir 3 ay bekleme süresi vardır diyor çünkü bir bayanın yumurtlama döneminde ilişkiye girdinmi siperm yumurtayla birleşip hüçreler çoğolmaya başladımı rahim bebek için bir yatak olduğun taki doğuma kadar bayanların ay başı hali kanaması olmaz,,, her ay bayanların kanamalarının olmasıda rahim ve rahim yatahı her ay temizlenip hamileliğie ve doğuma hazır hale gelir….

      İslamda buluğ cağına giren kızların evlenmesi olabilir çünkü aylık kanamaları başlayan kızlar artık rahim yatakları doğuma elverişli hale gelmiştir bu tıppende kanıtlanan bir gerçek 14 yaşında veya 13 yaşında Amerikanın veya avrupanın bir çok ülkesinde okullarda düşük yapan veya sen hala bakiremisin diye bir birleriyle alay eden ufacık kızları herkes biliyor…

      Yukarıdaki okuduğum yazından anlıyorum ki sen her parağrafında çok çelişki var ve bir çoğu hatalı onun için sana yoğun bir mesai lazım yavaş yavaş sabır ederek..
      O vermiş olduğun ayette boşanılacak bayanın yaşı geçmiyor sen bundan bunu anlıyorsan işimiz çok zor… o ayette boşayıcağınız bayanın hamile olup olmadığını anlamak için 3 ay bekleyin bakalım ay kanaması devam ediyorsa hamile değildir boşayabilirsiniz ay başı kesildi mi hamiledir 3 ay sonra zaten bulantılar karın şişmesi başlar…
      Zaten günümüzde bile yasalarda boşanan bir bayan yasal olarak dahi 3 ay veya 6 ay evlenemez evlenebilmen için Tıp doktorlarından kesin kes hamile olmadığına dair rapor alman gerekir…………

      • yasir dedi ki:

        Hava almayan bir ortamda milyonlarca spermden hanj,ğisinin ne kadar yaşayacağı bilinmez…Bazı bayanlarda üstüne görme denilen hamile kalsa dahi reğl olurla lakin 3 ay sonra hormon değişikliğinden hamilelikleri bulantı kusma ve siskinlik olarak belli eder…

  34. yasir dedi ki:

    (((((((——— PANTE DİYOR Kİ———–
    A- Canlıların ve organların özelliklerinin bilinmemesinden doğan çelişkiler:
    1- Spermin testislerde üretildiğinin bilinmemesi:
    Tıp biliminde dişi üreme hücresi olan “oocyte” nin yumurtalıkta, erkek üreme hücresi olan “sperm”in ise testiste üretildiği bilinmektedir. Ancak Tarık suresinde şöyle yazar:
    Tarık/ 5-8. İnsan neyden yaratıldığına bir baksın. Bel kemiği ile kaburgalar arasından gelip atılan bir sudan yaratıldı. Şüphesiz (Allah), onu yeniden döndürmeye kudretlidir.
    Bilime ters olan bu ayetin ikna edici bir izahı yoktur. Kimi İslamcılar, bel kemiği ile kaburgalar arasından çıkanın sperm değil, insan olduğunu iddia eder. Kimi İslamcılar, bu ayeti testislerin başlangıçta yukarıda olmasıyla izah etmeye çalışır. Kimileri ise sperm ve oocyte ile kemik iliği arasında bağlantı kurmaya çabalar. Ama hiçbiri ayetin bilime uygunluğunu ortaya koyamamıştır.
    ALINTI———–)))))))))))))))))))

    Bel kemiği ile gögüs arası diyor ayette…Bir bölğeye işaret ediyor…Bütün hayati organlar bu bölğede değimli en önemlisi mide bu bölğede değimli…Eski tefsirlerle bir çok şeyi açıklamay kalkıyorsun…O zamanki alimler ilmleri gereği zanlarınla birlikte açıklamalar getirmişlerdir…
    Bir besinin yenmesi ile mideye girmesi ve öğütülmesiyle dağılımlar başlar hepsi aşama aşadır,,,Meni’nin oluşuma başlamasıda bu safhadan sonradır içindeki spermler’in oluşumuda ayrı bir oluşumdur, testis bu aşamaların en son ve önemli bir safhasıdır.…Her erkekte meni var lakin içinde sperm olmayan bir meni üremeye müsait değildir…
    Testisteki meni atıma hazır haldedir,,,daha önceki aşamalar hiçe sayılıyor ve bilimle çelişiyorsunuz…
    Bilimsel düşünen arkadaşların meni ve spermin sadece testiste oluştuğunu ve daha önceki safhaları gözmenden gelmeleride kendilerinle ve bilimle çeliştiklerinin bir ispatıdır…

    • pante dedi ki:

      Testisteki hazır halde olan meni, nerden geliyor yasir? Mideden mi, ciğerlerden mi?
      Bilime göre meni testislerde ve erbezlerinde üretiliyor. Onların yeri de bel altıdır, bel üstü değil.

      • yasir dedi ki:

        http://www.insaninyaratilisi.com/0305.htm
        ———-TAMAMEN ALINTIDIR———
        KARIŞIK YAPILI BİR SIVI : MENİ
        Spermlerin yola çıkışıyla birlikte sırasıyla prostat bezinden salgılanan sıvı ve hemen sonra seminal kesecikden gelen sıvı sperme katılır ve meniyi oluşturarak, hep birlikte anne bedenine doğru yol alırlar. Bu sıvıların -biraz önce de detaylı olarak ele alındığı gibi- spermlerin gerek duyduğu enerjiyi karşılayacak olan besinleri bulundurmak, baz özelliğiyle ana rahminin girişindeki asitleri nötralize etmek, spermlerin daha rahat hareket edeceği ortamı sağlamak gibi görevleri vardır.

        Döllenme işlemi için erkek bedeninden atılan bu sıvıların bütününe “meni” (semen) ismi verilir. Meni, %10 kadar sperm kanallarından, %60 kadar seminal keseciklerden, %30 kadar prostat bezinden gelen sıvı ve spermlerden oluşur. Ayrıca küçük miktarda başka
        salgı bezlerinden gelen sıvıları da içerir. (Guyton&Hall, Tıbbi Fizyoloji, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, 1996, 9. baskı, s. 1006) Yani meni ismini verdiğimiz sıvı, fruktoz, fosforilkolin, ergotionein, askorbik asit, flavinler, prostaglandinler, sitrik asit, kolesterol, fosfolipidler, fibrinolizin, çinko, asit fosfataz, fosfaz, hiyaluronidaz ve spermler gibi karışık maddelerden oluşan bir sıvıdır. İşte burada karşımıza Allah’ın Kuran’da bildirdiği bir mucize çıkmaktadır. ( Prof. Dr. Ahmet Noyan, Yaşamda ve Hekimlikte Fizyoloji, Ankara, Mart 1998, 10. baskı, s. 1113)

        Allah Kuran’daki pek çok ayette insanın yaratılışına dikkat çekmiş ve bu konunun üzerinde düşünülmesini emretmiştir. Kuran ayetleri üzerinde araştırma yapan bilim adamları insanın yaratılışı hakkında bilgiler veren ayetlerde birçok Kuran mucizesinin saklı olduğunu görmüşlerdir. Örneğin meninin bir karışımdan oluştuğu modern bilimin teknolojik imkanlarıyla yapılan araştırmalar sonucunda keşfedilmiştir. Ancak gerçekte bu bilgi bundan 1400 yıl öncesinde Kuran’da haber verilmiştir. Kuran’da meni “karmaşık” bir sıvı olarak tarif edilmektedir:

        Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. (İnsan Suresi, 2)

        Bu karmaşık sıvı içindeki maddelerden sadece spermlerin dölleme özelliği vardır. Pek çok insan meninin tamamının dölleme özelliği olduğunu zanneder. Oysa sadece meninin küçük bir parçası olan spermler dölleme özelliğine sahiptir. Yani insan, meni sıvısının tamamından değil, aksine çok küçük bir parçasından (spermden) meydana gelir.

        Cinsel birleşme sırasında erkekten meni ile birlikte bir kerede ortalama 250-300 milyona yakın sperm atılır. Ancak milyonlarca spermden yalnızca bin kadarı yumurtaya ulaşmayı başarır. Bu bin tanesinin içinden de yalnızca bir tanesini yumurta kabul edecektir. Yani insanın özü, meninin tamamı değil, ondan küçük bir parçadır. Günümüzde pek çok insanın haberdar olmadığı ya da yanlış bilgi sahibi olduğu bu konu, bundan 1400 yıl önce Kuran’da bildirilmiştir. Kuran’da bu gerçek şöyle açıklanmıştır:

        İnsan, ‘kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? (Kıyamet Suresi, 36-37)

        Bir başka ayette ise yine meninin karışım olduğuna işaret edilirken, insanın da bu karışımın “özünden” yaratıldığı şöyle vurgulanır:

        Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden, basbayağı bir sudan yapmıştır. (Secde Suresi, 7-8)

        Bu ayetin Arapça meali incelendiğinde bir Kuran mucizesi ile karşı karşıya olduğumuz daha da açık bir şekilde anlaşılır. Ayette geçen ve Türkçe mealinde “öz” olarak çevrilen Arapça “sulala” kelimesi, “öz ya da bir şeyin en iyi kısmı” demektir. Bu kelime hangi şekilde alınırsa alınsın “bir bütünün bir kısmı” anlamına gelir.

        Bu durum, Kuran’ın, insanı böylesine detaylı sistemlerle yaratmış olan Allah’ın sözü olduğunu açıkça göstermektedir.

      • yasir dedi ki:

        Her zaman olduğu gibi yine karmaşa, karğaşa, yanılğı…
        Meni ile sperm karıştırılmış…Evren ile dünyanın yaratılması gibi…
        Kuranda atılan su meniden bahsediyor…Meni mideden gelmiyor lakin meniyi oluşturan bütün değerler bel ile göğüs arasından gelip oluşuyor…
        Bilimsel düşünen arkadaşlar bazı oluşum aşamalarını görmezden gelmeleri bilimsellikle çelişmekte…

      • yasir dedi ki:

        Pante,,, Kuranda su’yu indirdik diyor…Şimdi bu ayeti sen bilime aykırı bulup, benim içtiğim su sehrin su şebekesinden geliyor diyebilirsin…

        Kuran’da demir’i de indirdik diyor, şimdi sen diyebilirsin ki benim kanımdaki demir ihtiyacını demir çelik’ten aldığım demir levhaları ile karşılıyorum…

        veya o dönemde kanda demir olduğu biliniyormuydu? acaba…

        Kuranda demir fayda olduğu söyleniyor…

      • pante dedi ki:

        Kur’an’da giysiyi, elbiseyi de indirdik diyor. Gökten elbise mi indi?
        Gördüğü, kullandığı demirden bahsetmiş. Ama bir havadan bahsetmeyi bile akıl edememiş, çünkü havanın ne olduğunu bilmiyordu.

      • yasir dedi ki:

        Yani şu süreci iyi analiz ettiğimizde biz oluşturan butün her şey topraktan gelmekte…
        ve toprağa bağılıyız, taprağa mahkumüz, topraktan geldik, topraktan çıkanla yaşamımızı sürdürüyoruz ve dönüşümüz yine toprağa…
        Bilimle çelişmiyor bilakis tam bilimsel açıklama…

      • yasir dedi ki:

        Kuranda ”’HADİD” demir demek bir sure olduğunu biliyormusun..
        Eski tarihlerde acaba demirin önemi bu kadar büyük müydü?
        kanda demir olduğu biliniyormuydu?
        Kuran demirin önemini vurğuluyor ve demiri indirdik diyor çıkardık demiyor…
        günümüzde demirin olmadığı bir alan var mı acaba, oturduğun evden, yemek yediğin sofradan, yattığımız yataktan, tıp alanında, ağır sanayide, askeri alanda vsvsvsvsv…
        Ayrıca günümüzde Kandaki demirin insan için nasıl bir önem arz ettiği apaçık bilinmekte…
        Ayrıca demirin az olduğu bir topraktaki çıkan ürünlerin halini biliyormusun..

        HADÎD – 25 –Lekad erselnâ rusulenâ bil beyyinâti ve enzelnâ meahumul kitâbe vel mîzâne li yekûmen nâsu bil kıst(kıstı), ve enzelnel hadîde fîhi be’sun şedîdun ve menâfiu lin nâsi ve li ya’lemallâhu men yensuruhu ve rusulehu bil gayb(gaybi), innellâhe kavîyyun azîz(azîzun).

        HADÎD – 25 –Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri indirdik (ki insanlar ondan yararlansınlar). Allah da kendisine ve Resûllerine gayba inanarak yardım edecekleri bilsin. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.

      • yasir dedi ki:

        (((((((((—PANTE DİYOR Kİ—-Kur’an’da giysiyi, elbiseyi de indirdik diyor. Gökten elbise mi indi?
        Gördüğü, kullandığı demirden bahsetmiş. Ama bir havadan bahsetmeyi bile akıl edememiş, çünkü havanın ne olduğunu bilmiyordu.———ALINTI—))))))

        Pante senden bu cevabı beklemezdim….
        Ayrıca o dönemde belki demirden fazla insanların hayatında gümüş ve altın vardır,,,onlar daha değerli ve her şey onların üzerinden değerlendiriliyordu…

        neden gümüş, altın değil de demir?????
        bunu kendine hiç sordun mu?

      • pante dedi ki:

        Yahu bu nasıl mantık yasir?
        Biz “Kur’an’da herşey var” diyenlere liste çıkarıyoruz, en önemli şeylerin çoğunun Kur’an’da olmadığını göstermek için. Diyorlar ki: “Herşeyi de tek tek yazamazdı ya!” Ee, o zaman ne diye “herşey var diye lagaluga yapıyorsun?
        Şimdi sen de öyle, Kur’an’da altın da var, gümüş de var, bakır da var. Şimdi herbiri için ayrı ayrı “indirdik” mi yazsaydı?
        O zaman ben de çıkar, yazılmayan için neden bu yazılmamış diye sorma hakkına sahip olurdum.

        Demir’in indirilmesi diye birşey yoktur. Bunu bizzat Kur’an çürütür, dediğim gibi giysinin de indirilmesinden bahseder. Herhalde kumaşın, pamuğun, ipeğin, naylonun gökten indirildiğini iddia etmeyeceksin.
        Ha, demirden daha fazla bahsedilebilir, bunun sebebini mucizelikte falan değil, demirin toplum hayatındaki önemine, o dönemin kılıç, kalkan, zırh vs. yapımındaki yerine bağlayacaksın. Kur’an’dan önce Tevrat fazlasıyla demirden bahsetmiş zaten. Onu Taklit etmiş olanın yazdığı mı önemli, önceki yazılmışlar mı, sen de bunu düşün!

      • yasir dedi ki:

        Atma be pante, din kardeşiyiz diycem ama sen dinini seçmişsin, diyemiyorum…

        O tarihte damarlarında dolaşan ‘kan’da demir olduğu biliniyormuydu? diyorum ama hala tıri vıri cevaplar veriyorsun…

        (((((((( ——–PANTE DİYOR Kİ——–Şimdi sen de öyle, Kur’an’da altın da var, gümüş de var, bakır da var. Şimdi herbiri için ayrı ayrı “indirdik” mi yazsaydı?
        O zaman ben de çıkar, yazılmayan için neden bu yazılmamış diye sorma hakkına sahip olurdum.
        Demir’in indirilmesi diye birşey yoktur. Bunu bizzat Kur’an çürütür, dediğim gibi giysinin de indirilmesinden bahseder. Herhalde kumaşın, pamuğun, ipeğin, naylonun gökten indirildiğini iddia etmeyeceksin.——-ALINTI——–))))))))))

        Bak yine kendi ağzınla kendini çürüttün Pante…Meni ve sper hakkında nasıl yanıldığınızı kendi ağzınla ispatladın…Şimdi Kuran meni’nin ve Spermin nasıl ve nerden oluşmaya başladığına Topraktan başlayıp, ekin ve besinler araçılığı ile mideye oradan sindirilip Kan ve diğer dağılım vsvsvs diye mi açıklamalıydı…Yani meniyi ve spermi de oluşturan butün her şey yine topraktan gelip göğüs ile bel arasındaki organlardan oluşmaya başlar bunu hala anlamamış olman çok vahim…
        Ayrıca Kanda altın ve gümüş’te var lakin demir kadar önemli değil neden?
        Kuran’da bu vurğulanıyor bunu hala inkar mı ediyorsun…
        Kuranda elbiseden de bahseder, hayvan postları ve bazı bitki ve otlardan yapmaları için zaten günümüzde yine bütün giysiler bunlardan yapılmıyor mu? Özü bunlar değimli?
        Evet Kuran her şeyi tek tek yazmaz, yazsa sınavın kıymeti kalmaz sınav olmaz, ödev olur…
        Kuran her şeyi ayrı ayrı detaylayıp yazacak değil dir zaten lakin şunu unutmamalı li her şeyin özünden bahseder…Bu sana yetmiyorsa bu senin tembelliğin…neden her şeyi açıklamadın deyip bunu isyan etmek için bir vesile olarak kullanabilirsin…

      • pante dedi ki:

        Sallama Yasir!
        Kur’an’da kanda demir olduğundan öneminin büyük olduğu nerede yazıyor?
        Demirin kuvvetli ve insanlara yararlı olduğu ifadesinden bunu çıkarıyorsun eğer, yemezler.

        Yahu siz nasıl bir kafaya sahipsiniz arkadaş!
        Açık ve net bir ayeti, sırf bilimdışı olduğu için, çelişki yarattığı için eğip büküyor, çarpıtıyor ve farklı bir şekilde ortaya koyabilmek için kıvranıyorsunuz.
        Buna karşın içinde öyle bir ifade olmayan ayeti de alıp ondan mucize üretmeye çabalıyorsunuz.
        Allah çok mu acizmiş ki, anlaşılır şekilde ifade edememiş? Yani, gerçekten üzülüyorum şu halinize. işiniz zor. Sanki hepiniz yalanların, yanlışların farkında olup da onları kamuflaj yarışı içinde gibisiniz. Ama hiçbiri bir işe yaramıyor. Çünkü kamuflajlar da çeşit çeşit. Meallerde ayrı, tefsirlerde ayrı, forumlarda-yorumlarda ayrı. Her bir kamuflajcı durumu kurtarabilmek için farklı kıvırdığından turşu olmuş..

      • yasir dedi ki:

        (((((((( ——–PANTE DİYOR Kİ——–Şimdi sen de öyle, Kur’an’da altın da var, gümüş de var, bakır da var. Şimdi herbiri için ayrı ayrı “indirdik” mi yazsaydı?—–ALINTI—-)))))))))
        Kuranda dediğin gibi Altın-Gümüş-Bakırda geçmekte kaldı ki değer sırasına göre yazdım o tarihtede aynıydı,,, her şeyin değeri altın ve gümüş üzerinden yapılırdı…
        Altın ve gümüşün önemi değeri toplum içinde belliyken Altın ve gümüş Kuran’da yerilir ken piyasada en değersizleri olan Demir neden övülmüştür?
        Kanda Altın ve gümüş varlığıda bir gerçekken Demir kadar önem arz etmezler…
        Durum böyleyken neden Altın ve gümüş övülmezken, demir övülmüştür, önemi vurğulanmıştır…
        Bu tesadüf olsa gerek,,, çükü bütün yaratılışı olasılık ve tesadüflere bağlayanlar bunlarıda tesadüflere bağlayabilirler….

      • yasir dedi ki:

        Pante, vermiş olduğun şu iki cevabı görünce senin adına üzüldüm…
        Düştüğün şu durumlar, 50 yaşını aşmışsın hırsların ve kinlerini hala yenememişsin.
        Cevap vermekte zorlandınmı,Marul misali suyu yediğin yerden kıvırmaya başlıyorsun…
        Olayları saptırmalar…Bilimselliğe aykırı söylemler ve karşı çıkmalar, mantık yok her şey olasılık ve inkar üzerine…

        Diyorum ki, demir o zamanda bu zamanda piyasada en değersiz elementlerden biri…
        Altın ve gümüş eski tarihlerdede şimdide en değerli metal elementler ve piyasalar eskidende şimdide altın ve gümüş üzerinden değer biçilip değerlendiriliyor, durum böyleyken Altın ve gümüş için İnsanlık için büyük faydalar var demiyor, kaldı ki Altın her kes için maddi bir faydadır…
        Fakat Kuranda demir için, insanlık için büyük faydalar var diyor ve ilerleyen yüzyıllarda anlaşılıyor ki Toraktaki demir eksikliği ürünleri kötü etkiliyor hatta demir eksikliği olan bir toprakta üretim yapılamıyor, yine ilerleyen yüzyıllarda kandada demir olduğu anlaşılıyor ve kandaki demir eksikliği insan için çok kötü etkilerden biridir.
        Günümüzdeki her alanımızda demir kullanımını yazmıyorum …

        Pante ve sen hala inatla kuru inatla, bunları inkar ediyorsun, düştüğün inkardan dönmüş olmamak için bu hallere düşüp kabullenemiyorsun…

      • pante dedi ki:

        Yasir, öncelikle yorumlarda kişisel yanıtlardan kaçınmanı öneririm. Buna yeltenmen asıl senin acizliğini gösterir.
        Sana net yanıt veriyorum ama anlamıyorsun. Altının demirden değerli olması, azlığından dolayıdır. İnsanlığa yararında hangisinden vazgeçmeyi göze alabiliriz? Tabi ki altından. Bu o dönemde de öyle. Muhammed’den binlerce yıl öncesinden beri demirin önemi ve yararı biliniyor. Bunu Muhammed’in tekrar etmesi, ortaya bir mucize koymuyor. Sense kalkıp sanki Kur’an “Kanda demir var” yazmış gibi hallere girmektesin. Bırakın bu safsataları!

    • AbdullahAbdal dedi ki:

      o devirde kılıçlar Altından
      Tencereler çelikten yapılıyordu..
      o nedenle demiri indirmiş gökten..
      gök kubbede demir yok..

      yani demiri yaratıp sonra dünyaya ve ademe karıştırmış:)

      • kadir dedi ki:

        yüce allah demir madenini insanın hizmetine vermiş. onu nasıl işleyeceğini nasıl şekillendireceğini bizzat peygamberler aracılığı ile insanlara öğretmiştir. bu hz. muhammetten çok önce olan bir bilgidir. tabiki hz.muhammet zamanında savaş zırhlarının nasıl yapılacağı biliniyordu..

      • pante dedi ki:

        Hangi peygamber aracılığıyla? Kaynak?
        Senin verebileceğin kaynak, ancak dincilerin mavallarından olabilir.
        Ben vereyim:

        http://www.metalurji.org.tr/hurdaci/sayi_2/hurdaci2_0204.pdf

  35. nizami dedi ki:

    Bilal bey bir soru soracaqim beni yalnish anlama kurandaki cok hatalarin insanlarin urunu olduqunu soyluyorsun insanlarmi yalnish anlatiyor ???? birdeki yani kurandaki hershey ama doqru onlara insanlar karishamaz ?? bir kishinin 4 kadin almasi konusu hakkinda ne dushunduyunu cok merak ediyorum … bu barede bildiklerini yazabilirmisin eyer zahmet diyilse bilmek istiyorum???

    • MaMaLi dedi ki:

      Sn pante!metalurji ve tarih,bunlar,hayatlarında,ilk defa sizin linkinizle,tanışıyorlardır,metalurji ile))bunlar sokakda sorsan,metalurji) nedir diye,”meteroloji” ile karıştırırlar))Yıllar önce,bir sınavda sorulmuşdu,imam hatililere))”kabatoj”nedir diye))çoğu sabotajla eş değer bir cümledir demişlerdi))diğerleri boş bırakmışlardı)))

  36. abdullahabdal dedi ki:

    Yasir bey,
    Sana, söylediklerini çok görmüyorum, Sende talak -4 ayetini anlayacak kapasite olsa zaten Ateist olurdun.
    https://www.facebook.com/video/video.php?v=409384942438532


    fakat üzülüyorum..senin inancına göre sonsuza kadar cehennemdesin..çünkü Talak 4 ayetini sakladın ve yalanladın.. yazanı saptırdın ve şeytanlaştın..
    Ayetleri saklayan da yalanlayanda kafir olur.. ve Tövbesi yoktur..
    Sana hayırlı sonsuz cehennemler.

    Bakara 174-Allah’ın indirdiği vahiyden bazı kısımları gizleyenler ve bunu az bir kazanç karşılığı değiştirenlere gelince: Onlar karınlarını ateşle doldururlar.

    Bakara 159: İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta açıklamamızdan sonra ayetleri gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lânet eder, hem de bütün lânet etme konumunda olanlar lânet eder.

    • yasir dedi ki:

      TALAK–4 – kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdetini görmemiş bulunanlardan eğer şüphe ederseniz (iddetlerinin nasıl olacağında tereddüt ederseniz), onların bekleme süresi üç aydır. gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları, doğum yapmalarıdır. kim allah’tan korkarsa, allah ona işinde bir kolaylık verir.

      Doğru talak-4 ilk okunduğunda yanlış anlaşılıyor ve 2 manayada gelebiliyor…Sen yanılmakta haklısın…
      Talak-4– kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla(manası menapoza giren yaşlı kadınlar kast ediliyor)
      Talak-4– henüz âdetini görmemiş(kanaması olan lakin ayrılmaya karar vermeden ilşkiye girdikten sonra adetleri kanamaları gelmeyen kadınlar)
      Talak-4–gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları, doğum yapmalarıdır.(manası açık gebeliği kesin olan kadınların süreleri doğum yapmalarına kadar…
      Şimdi bu ayette 3 mana var 1. Çıkarım kesin olarak menapoza girmiş kadınlardan söz ediyor, çünkü başka bi ayette ALLAH rahimlerde ne yaratacağını siz bilemesini diyor…3’cü çıkarım ise hamileliği kesin olan baynladan ve beklemelerinden söz ediyor…

      2.ci çıkarımda bir yanılğıya düşme söz konusu olabiliyor lakin diyelim ki ABDLLAH’ın dediği gibi buluğ cağına girmemiş kızlardan bahsediyor,,,peki ana omurga olan bluğ cağına girmiş kızlardan bu sure ve ayette bahsedilmiyormu…veya neden bahsedilmiyor? Doğada buluğ cağına evlenme cağına girmiş bayanlar kastedilmiyor ama diğer 3 gurp menapoza girenler-bluğ cağına girmeyenler ve hamilelerden bahsediyor…
      Abdullah’ın dediği gibi olsaydı 4 gruptan bahsetmesi gerekirdi Yetişkin bluğ cağına girmiş,,,çoçuk bluğ cağına girmemiş,,,yaşlı menapoza girmiş,,,ve hamileliği kesin olanlar…Ama ayette 3 grup var ve abdullah’ın dediğine göre evliliğe en uygun olan bluğ cağına girmişler ayette kastedilmiyor yani ayet bluğ cağına girmemiş çoçuklarla evlenmeyi teşvik ediyor ama bluğ cağına girmiş yetişkinlerden bahsetmiyor…

      • AbdullahAbdal dedi ki:

        yasir bey,,Dedimya sana çok görmüyorum, kapasiten bu..Müslüman kalmanızın tek nedeni budur..

        Talak- 4 ayeti ..Adet görmeyenler konusuna açıklık getirmek içindir.
        Bu şu demektir.(bu durumda olanlar şunlardır);
        1-Adet görmesi bitmiş olanlar , Yani Yaşlılar 40 yaş civarı üzerinde olanlar
        2-Adet görmeye henüz başlamamış olanlar. Sübyanlar

        Bunları boşarsan eğer, sen yinede ne olur ne olmaz bekle,,
        Aslında yaşlılar söz konusu değil onların doğurganlığı bittikten sonra tekrar başlamaz.. ama ibrahim vb masallarda olmuş ya hani ,, o nedenle
        Esas bu ayet Sübyanlar içindir..
        Sen bu kız doğuramaz diye düşünüp kale almıyorsun ama..ya adet görmeye başladıysa,,
        her çocuğun regil olma yaşı değişiktir…diyor..
        O nedenle hamilemi bekle diyor..Sübyanı( Yetim kızı) köle pazarına satmaya gitmeden önce diyor..

        Ayet de söz etmeye bile gerek yok..
        Hamile olanların bekleme müddedi doğum yapınca biter. Hamileliği belli değilse üç ay beklemektir.
        Doğurmuş kadınla ilişkiye girdiğin anda 3 ay yine başlar..Bunun için ayete bile gerek yok bedevi bunu biliyor..

        Fuhuş yaptırılan küçük kızların ( yetim kızların) çok olması..bedeviyi ya babası bensem diye korkutmaya başlamıştır..Bu ayet Adaletli davranamamaktan korkup( babasının kendi si olma ihtimalından korkup..ikişer üçer dörder( sayısız) almasını söyleyen Nisa -3 nedeniyle çıkmıştır..

        KURAN DA YAZAN YETİM KIZLAR KİMDİR.ONLARA DAVRANAMAMAKTAN KORKULAN ADALET NEDİR?

        Köle ve Cariyeler savaş ganimetidir. Savaşta ganimetlerin nasıl paylaşılacağı Kuran da ayetlerde açık açık anlatmıştır.Fakat köle cariyelerden olma babası belirsiz çocuk yetimler Kuran meallerinde açıklanmaz.

        Cariyeler cinsel ilişkilerde kullanılır ve nikahlanma yoktur…
        Cariyeler evin gündelik her türlü işlerinde kullanılırlar…
        Cariyelerinden bıkanlar bir mal gibi esir pazarına götürüp satarlar
        Cariyelerini başka bir cariye ile değiş tokuş ederler…isterlerse başkalarına hediye ederler…
        Cariyeler eve gelen misafirlere cinsel ilişkiye girebilmeleri için ikram edilirler…

        Doğum kontrol yöntemlerinin bilinmediği, bilindiğinde ise günah diyerek yasak olduğu söylenen İslam ülkelerinde bu cariyelerden doğan babası belli olmayan çocukların çok sayıda olmaları normaldir.
        Hem köle olarak satışından hem de fuhuştan para getirmektedir.

        NİSA SURESİ..AYET.3 – Eğer yetim kızlarla birlikte olmak sizi rahatsız ederse ve şüphe içinde olursanız , hoşunuza giden diğer kadınlardan ikişer, üçer ve dörder alabilirsiniz. Eğer maddi gücünüze güvenemezseniz, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin

        Yetim kızlar konusunda dindarlar ,Bilgisiz halkı ve insanları yanıltmak için şöyle söylerler ”İslam dini yetimleri çok düşünmektedir onları korumaktadır” Masum ve iyi niyetli insanlarımızda yetim kelimesini görünce kuranda ne yazmaktadır diye devamını bile okuma zahmetine katlanmazlar. Biraz düşünseler kendilerine nasıl bir yalan uydurulduğunu anlayacaklardır. İslam’da yetim kızlar vardır da öksüz kızlar yok mudur?
        İnsanlar bilirler ki Annesi öldüğünde öksüz kalan kızın durumu yetim kıza göre çok daha zordur.
        Bu yetim kız meselesi Öyle söylendiği gibi olsa neden bu öksüz kızlar korunmazlar yada düşünülmezler?
        Bazı mealciler de internetten araştırdığınızda görebileceğiniz üzere yetim kız kelimesini öksüz olarak çevirir.
        Bu nasıl bir anlayıştır. Bunu halktan gizledin ve yalanlarınla halkı kandırdın. Allah’ını ve gece yattığında vicdanını nasıl kandıracaksın? Neden böyle yapıyorsun?Hani Müslüman dürüst olmalıydı?

        Öksüz, annesi ölmüş olana denir,yetim ise babası ölmüş çocuktur Öksüz kelimesi, hem annesi hem babası ölmüş çocuk anlamında da kullanılır. İslamcıların dediği türden bir yetimlik olsa kullanılan deyimin yetim yerine öksüz olması gerektiğini sanırım anlamış olmalısınızdır. Tabi ki normal babası ölmüş çocuklar içinde bu ayet hükümleri uygulanacaktır.Fakat onlarda veli olarak dede,dayı,amca vb aileden kimseler vardır.

        Ayetlerde de kullanıldığı şekil açıkça yetim kızın kim olduğunu belirtir.Öyle olmasa erkeklere çok kadınla evliliği serbest bıraktığın ayette yetim kıza yer vermenin anlamı nedir?Mahallede bir tane gerçek yetim kız olsa neden herkesin evlenme önceliği onunla olsun ayette öksüzlere değil de yetime yer verilsin?
        Evlilikle yetime adaletin ne alakası var?Burada ki yetimin Annesinin sex kölesi (cariye)olduğu kesindir.
        Ayetlerde Velisi olduğunuz diye yazıyor.Annesi sağ olan babası ölmüş mümin bir yetimin annesi sağdır.onun velisi olamazsınız.Çünkü velisi annesidir.O olmadı dedesi veya abisi yada Amcasıdır.
        Fakat Annesi cariye(köle) olan bir yetimin velisi annesi olamaz.Velisi cariyenin sahibidir.

        Peki gelelim Kuran da sure’lere girecek kadar önemli olan bu kızlar neden yetim dir?
        1-Savaş ganimeti köle Cariyelerin Sahibine cinsel hizmet vermesi sırasında hamile kalması
        2-Savaş ganimeti Cariyelerin misafirlere cinsel hizmet vermesi sırasında hamile kalması
        3-Savaş ganimeti köle Cariyelerin Sahibinin ( Allahın cariyelerinizin gönlü olmuyorsa fuhuş yaptırmayın dediği ayeti hatırlıyorsanız)yaptırdığı bu fuhuş işlemi sırasında hamile kalması
        4-Savaş ganimeti köle Cariyelerin Alım satımlar sırasında hamile kalması
        5- Savaş ganimeti Cariyelerinden sıkılan kişinin değişmeden önce hamile kalması
        6-Cariye alındığı savaştan dönerken uğradığı tecavüzler sonrası hamile kalması

        Küçük yetimler bu ilişkiler sırasında cariyenin hamile kalması sonrasında doğarlar.Doğan kızların babasının kim olduğunun belli olması mümkün değildir.Böyle karmakarışık bir sonuç nedeniyle küçük kızlar yetimdirler. Baba ölü değildir. Babanın kim olduğu belli değildir.
        Yani babası öldüğü için yetim kalmamıştır. Babası belli olmadığı için yetim kalmışlardır.
        Cariye ve köle çokluğu nedeniyle bu kadar çok sayıda olup ayetlere girme nedenleri budur.

        İkincisi yağma sırasında babası öldürülerek Annesi(cariye-sexkölesi) ile birlikte ganimet olarak ele geçirilen yetim kızlardır.Fakat bunlarla sahibinin cinsel ilişki yaşamaktan korkmasına yada adaletsiz davranmaktan korkmasına gerek yoktur.Çünkü bu yetim kızların Cariye sahibinin kendi kızı olma olasılığı ortada yoktur.
        Müslümanlar bu nedenle bu yetime karşı adaletsiz olmaktan korkmazlar.Müslümanların en korktuğu şey ilişkiye gireceği cariyenin yetim kızının kendi kızı olma olasılığının yüksek olmasıdır.Bu nedenle ayetin başında eğer yetim kızlarla birlikte olmaktan endişe duyarsanız istediğiniz kadar başkalarıyla olabilirsiniz diye yazar.

        Cümle çok açık..Eğer yetim kızlar konusunda korkarsanız..
        Demek ki korkma konusu adaletsizlik veya mal mülk değil.mal olamazda.öyleyse ne diyor?
        Yetim kızlar konusunda kendi çocuğunuz olma gibi bir risk varsa hassassanız ve mideniz almıyorsa size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere alabilirsiniz.
        Ayette anlatılmak istenenin yetimin malı olmadığı anlaşılıyor.Yetimin ne malı olacak ki?

        Yetim kız cariyesiyle kendi yaptığı ilişkiden olmuş kendi kızı da olabilir.
        Cariyesini ikram ettiği misafirlerden birinin kızı da olabilir.
        Ayetin başında neden yetim kız yazdığını sanırım anlamaya başladınız.
        Eğer yetim kızın kendinizden olduğundan şüpheniz varsa çekiniyorsanız onu düşünmeyin maddi gücünüz yettiğince istediğin kadar kadınlardan sahip olabilirsiniz.
        Yoksa çok eşlilikle ilgili AYETİN en başına neden normal KADIN,DUL KADIN,YAŞLI KADIN,GENÇ KIZ,ÖKSÜZ KIZ kelimesi koymuyor da yetim kız lafı koyuyor bunun başka anlamı olabilir mi?

        NİSA-127 Kadınlar hakkında senden fetva isterler. De ki: Onlar hakkındaki fetvayı size Allah veriyor: Yazılmış hakları olan mirası kendilerine vermediğiniz ve nikahlanmayı istemediğiniz öksüz kızlar ve zavallı çocuklara ve bir de yetimlere adaletle davranmanız hakkında Kitap’ta size okunan âyetler vardır. Sizin her yaptığınız iyiliği, muhakkak Allah bilir.

        Nisa 127 ayetinde gördüğünüz gibi kadınlar için fetva da. Nikahlanmayı istemediğiniz.1-öksüz kızlar 2-zavallı çocuklar 3-yetimler Nikahlanmadan birlikte olmayı sürdürmek istediğinizde onlara iyi davranın demektedir.
        Nikah veya nikahlanmama konusu içinde geçen bu adalet hangi konudadır sizce?
        İnsan evlendiği bir yetim kıza hangi konuda adaletsizlik yapabilir?
        Yetim malını ergenliğe erinceye kadar yiyebilirsiniz bunda sorun yok öyleyse ne adaleti sizce bu adalet?
        Burada yetim kızı annesinden ayırıp satmanın ergenliğe kadar engellendiğini görüyoruz.Yetim kızı ergenliğe erdiğinde satıncaya kadar mallarını yiyebilirsiniz.Yetimin hangi malı yeniyor olabilir sizce?
        Ergenliğe kadar Fuhuş yaptırılıp kazandığı paradan hakkına düşen pay olmasın?
        Ergenliğe girinceye kadar malını yiyin sonra deneyin ergenliğe girmediyse anne ile kızını birbirinden ayırmayı düşünmeyin.En azından İslam bekleneni yapmıyor ve anne kızı ayırmıyor.

        Nisa suresi yetim suresi değildir.Kadın suresidir.Buradaki yetimler de küçük kadınlardır.İslam da genel anlayış kadın suresinde yetimlerin hakkının gözetilmesi olarak görülerek aktarılır.Müslümanlar iyi niyetlerinden sorgulamazlar.Din ayet başkanlığının kurulmasından itibaren İslam dini ve kuranı güzel şeyler söyler olarak önyargısı olduğu için yalanlar akla gelmez.Müslümanlar Bildiğimiz yetimlerin hakkı korunuyor diye düşünür..

        Nisa-3-Eğer, yetim kızlar hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız.İstediğiniz kadar evlenebilirsiniz.
        NİSA SURESİ..AYET.24 – Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı.
        NİSA-25..AHMET TEKİN …Câriye ile evlenme ruhsatı, içinizden günah işlemekten, zinadan korkanlar içindir. Sabrederek kendinizi korursanız sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir.

        Normal yetimin Annesi hayatta hatta Amcası Dayısı var.Normal yetimin malının bekçileri var.Dedeleri Nineleri var.Normal yetimlerin mallarını yeme şansınız varmı?Normal yetime hiçbir adaletsizlik yapamazsınız.
        Görüldüğü üzere nisa suresinde görülen yetimler bildiğimiz yetimler değildir.Bir erkeğin hem annesiyle hemde yetim kızıyla olduğu ve erkeğin velisi bulunduğu durumu anlatmaktadır. Ayrıca bu yetim kız cariyesiyle kendi yaptığı ilişkiden olmuş kendi kızı da olabilir.İkram ettiği misafirlerin kızı da olabilir.Başkalarının da olabilir.

        Yetim kızlar konusu o kadar net ve açıktır ki neden doğrular söylenmez siz karar verin.İslamın kendi ortaya çıkardığı bir yetim kızlar ordusudur.Müslüman Osmanlıda cariye ve yetim kızlar tarih boyunca hep vardır.

      • yasir dedi ki:

        Abdullah… sana baştan biraz kızar gibi oluyordum lakin artık seni hoş görüyorum ne düşünsen ne yazsan haklısın, çünkü sen kendini anlamamışsın başka şeyleri anlayıp başkalarına anlatmanı bekleyemeyiz…
        Sen bir çok yazı yazmışsın,,,çok laf,yalansız ve yanlışsız,çok mal’da haramsız olmaz…Bu yanlışların inşallah bilinçli yanıltma değildirde senin kendi yanlış anlamalarındır…Sende inşallah doğruyu gör bunu herkes için isteriz…
        Senin yazmış olduğu bu uzun yazının bazı gerçekleri şu ki İslamdan önceki bazı olayları ele alarak yazmışsın…İslamdan öncesine bakarsan bu cariye olayları, fuhuş olayları, nikah kıymadaki sapıklıklar vsss doğruymuş,,,Lakin cahiliye döneminden yani islamdan sonra bunlardan bahsetmek yanılgı ve hata be Abdullah…Nisa 23 zaten kimle nikah kıyacağını açıklıyor zivafa-ilişkiye girdiğin bir bayan ister cariyen ister nikahlın olsun onun çoçuğu ile nikah zaten yasak,,, yani bu durumda senin yazmış olduğun o kadar yazın yanlış anlamanın eseridir…

        NİSÂ – 23–Size (şunlarla evlenmeniz) haram kılındı. Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kızkardeş kızları, sizi emzirmiş olan (süt) anneleriniz, süt anneden kızkardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz kadınlarınızdan olup, evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Fakat eğer onlarla henüz birleşmemişseniz, o taktirde (onlarla evlenmenizde) sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve sizin sulbünüzden gelen oğullarınızın eşleri (kadınları) ve iki kızkardeşi bir arada (nikâh altında) toplamanız. Geçmişte olanlar hariç. Muhakkak ki, Allah Gafur’dur, Rahîm’dir.

        Kuran kesin açıklamış ilişkiye girdiğin bir bayan’ın başkasından olduğu kesin olan kızı dahi nikahlaman yasak…
        Zaten cariye olayı sadece harp durumunda olan bir durum bundada bir çok saptırmaların var…hep cahiliye dönemini anlatmışsın….
        Ayrıca Talak-4’de hala kuru inat ediyorsun…şunu hala anlayamadın…
        1-kanaması kesilen(menapoza giren) İbrahim peygamberin eşi demişsin bak ne güzel biliyorsun…Birde Zekeriya peygamberin eşi var…
        3-buluğ cağına girmiş kanmaları olan lakin ilişkiye girdikten sonra ayrılmaya karar verip kanmaları daha gelmemiş bayanlardan bahsediyor…İlişkiye girdin ama 2 hafta sonra ayrılmaya karar verdin kadının kanaması o ay geldi bu çok doğal gelebilir, bir dahaki ay yine geldi buda çok doğal ama 3.cü ay kesildi ve hamilaliği anlaşıldı…kadınların hamilelik ve ay başları çok düzensiz olabiliyor hamile kalıp üstüne görme olup kanamalar devam edip 3 veya 4.cü ayda hamileliği anlaşılabiliyor.vsvsvs…
        3-Hamile kadın zaten hamileliği belli olduğundan süreside belli…

        Şimdi bu talak süresi Abdullah’ın dediği gibi hamileliği kesin 1 gruptan ve menapoza girmiş ve buluğ cağına girmemiş 2 doğuma elverişsiz grupla toplam 3 grup bayandan bahsederken,,,doğuma en elverişli olan bluğ cağına girmiş yetşkinden söz etmiyor…Çok garip…eee bedeviler onu biliyormuş öyle diyor Abdullah…
        Yahu mantıklı düşün kanaması olmayan bir bayanın kanaması beklenirmi…

      • yasir dedi ki:

        1-kanaması kesilen(menapoza giren) İbrahim peygamberin eşi demişsin bak ne güzel biliyorsun…Birde Zekeriya peygamberin eşi var…

        (((((((((((((((————bu 2. Maddeyi ayrıca bir başka versiyonda açıkladım senin için.

        2-buluğ cağına girmiş kanmaları olan lakin ilişkiye girdikten sonra ayrılmaya karar verip kanmaları daha gelmemiş bayanlardan bahsediyor…İlişkiye girdin ama 2 hafta sonra ayrılmaya karar verdin kadının kanaması o ay gelmedi , bir dahaki ay yine gelmedi ama 3.cü ay geldi…
        Bir çok bayansal hastalık var kanamayı geciktiren veya kanamayı önleyen…)))))))))))))))))))))

        3-Hamile kadın zaten hamileliği belli olduğundan süreside belli…

    • yasir dedi ki:

      Diyelin ki Abdullah’ın dediği gibi bluğ cağına girmemiş çoçuklardan bahsediyor…
      Arap toplumu kızlarını diri diri gömen bir toplummuş tabiî ki bu toplumdan çokta mantıklı bir şeyler beklemek yanlış olur…
      Bu ayetleri anlamak ve açıklayabilmek için Arap tarihini ve o dönemide çok iyi bilmek gerekiyor…
      Öksüz kalmış kimsesiz bir kızın bakımı uzak veya yakın bir akrabaya düşebiliyor ve bu durumda bu öksüzün miras korumasıda o veliye düşüyor bunlarla kendilerine nikah düşenlere karşı adaletin gözetilmesinin emri var çünkü öksüze yapılan haksızlığın günahı ALLAH katında çok büyün…Öksüz ile evleniyorsun mehir vermiyorsun ve üstüne o öksüzün malına sahip oluyorsun ve akabinde ilerde bu öksüz kıza ve malına karşı diğer eşler hususunda adaletsizlik yapabilme ihtimali doğması mümkün dahilindedir…Bu durumdan korkanlar mehirlerini ödeyip analı babalı malsız eşlerden 4 tane alabilir…ama bunlar arasındada adaletsizlikten korkarsanız 1 eş en uyğunudur diye kuranda 1 eşede teşvik vardır…
      Diyelim ki Abdullah’ın dediği gibi bluğ cağına girmemiş kızlar kast ediliyor,,, eğer öyleyse işte kastedilenler üzerlerine nikah düşüp daha buluğ cağına evlenme cağına gelmemiş öksüzlerdendir kasıt…Çünkü o dönemde bakımı kendine düşen öksüz ila yetişkin cağa geldimi, buluğ cağına girdimi evlenmeler oluyormuş…
      Ayrıca bunları yazmam bu tarz evlilikleri savunduğum anlamına gelmez bunların hepsi örfüdür…Türkiye ve türklerdede akraba evliliği ve ufak yaşta evlilikler çok oluyor…
      Evlenme cağı Kuranda açık bir şakilde belirtilmiyor…nisa 6 evlilik çağına gelen yetimleri söylüyor demek bir evlilik cağı varmış bu cağ aklı baliğ olmaya ve bluğ cağına girdiği zamandır…nur-58’de ise evin reisinin yanına girilmiyecek uyğunsuz olduğu vakitlerde bluğ cağına girmemiş çoçuklarda dahil, demek bunlarla evlilik veya cinsel ilişki yok …
      Ayrıca arap toplumunda kızların yaşları bluğ cağından itibaren başlar…kız 6 yaşındaysa bu kız en az 16 veya 17 yaşındadır…

      NİSA–3 – Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir.

      NİSA–6 – Evlenme çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine teslim edin. “Büyüyecekler de mallarına sahip olacaklar” endişesiyle onları israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onların malını yemekten çekinsin. Fakir olan ise, meşrû sûrette yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, bunu şahitler karşısında yapın. Hesap görücü olarak Allah yeter.

      NÛR – 58— Ey inananlar, malınız olan köle ve câriyelerle sizden olup henüz ergenlik çağına girmemiş çocuklar, yanınıza gelirlerken üç vakitte, izin alsınlar sizden: Sabah namazından önce, öğle sıcağında elbisenizi soyduğunuz zaman ve yatsı namazından sonra; bu üç vakit, halvet vaktidir size. Bu vakitlerden başka zamanlarda yanınıza izinsiz girerlerse ne size suç var, ne onlara ve birbirinizi de dolaşabilirsiniz. Allah, delillerini böyle apaçık bildirmede size ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir.

      NUR– 31. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.

      • AbdullahAbdal dedi ki:

        NİSÂ – 23–Size (şunlarla evlenmeniz) haram kılındı. Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kızkardeş kızları, sizi emzirmiş olan (süt) anneleriniz, süt anneden kızkardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz kadınlarınızdan olup, evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Fakat eğer onlarla henüz birleşmemişseniz, o taktirde (onlarla evlenmenizde) sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve sizin sulbünüzden gelen oğullarınızın eşleri (kadınları) ve iki kızkardeşi bir arada (nikâh altında) toplamanız. Geçmişte olanlar hariç. Muhakkak ki, Allah Gafur’dur, Rahîm’dir.

        Buraya dikkat…
        “kendileriyle birleştiğiniz kadınlarınızdan olup, evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Fakat eğer onlarla henüz birleşmemişseniz, o taktirde (onlarla evlenmenizde) sizin üzerinize bir günah yoktur.”

        Bu ayeti göre göre savunan birine istediğiniz lakabı okuyucular siz takın..

        Kadınla evlendin….eve geldi..zifafa girmeden .. küçük kızını gördün….senin sübyancılık hissini kabarttı..
        Sübyancılık normaldir demiş oluyor İslam ve Allahı..
        Daha ilişkiye girmedin ey müslüman…nikahlanmış olman önemli değil..sen Sübyancılığını yap diyor..
        İnsanda biraz utanma olur yahu..

        Bunu senin köyünde yaptığını düşün..
        Düğün dernek yaptın üç gün üç gece….sonra bir hafta sonra
        “biz gerdeğe girmedik o yüzden sabisini almaya karar verdim”
        Diyeceksin…
        be utanmaz adam..
        Ayette kızın yaş sınırlaması varmı? yok..
        tek şart anasıyla henüz gerdeğe girmemiş olmak..
        Din ulemaları 1 yaşındaki kızla evlenebilirsiniz derken..sadece Talak-4 ü baz almıyorlar..
        Bu ayet İslamın Sübyancı bir din olduğunun tescilidir..
        Ahlakta yoktur.. Anasıyla evlendin..kızına göz .diktin..anasının yüzüne nasıl bakcaksın..
        İslamda ve Müslümanda Ahlak yoktur..
        senin dininde bu ..sende busun işte..

      • yasir dedi ki:

        Ah be!!! abdal ben ne diyeyim sana sen bu ayetten bunu çıkardın ya öküzün altından buzağı’da çıkarırsın….
        Ama yinede açıklama gereği duyuyorum orada cahiliye döneminde yapılan yanlışlıklar için bir kısılama ve tedbirler söz konusu…

        aynen senin dediğin gibi oldu o kadında sübyan kızını hemen sana verdi…Dul kadınlarda bekliyordu bu adam beni alsada ilişkiye girmeden başasada kızımı alsada…da da da…
        Abdal gardaş senin yaşını başını bilmiyorum lakin çoçukluğuna inmek lazım…

      • MaMaLi dedi ki:

        Adamınız!!tüm akraba kız ve kadınlarını,becermiş,buna hala kızı övey oğlunun eşi zeynep de dahil,yetmemiş,çocukluk arkadaşı,ebu bekir’in,(kuş beyinli bekir)minik kzı,aişe!yi becermiş,cüveyre 13- maria 13,sübyanları,becermeiş,ömer’in kzı hafsa’yı becermeiş,hatta hafsa’nın yatağında maria’yı becerirken hafsa’ya yakalanmış,bu zavallı ensest,pedofoli,hastası,bi çareyi savunmak,için,meşrulaştırmak,için verdiğiniz,çabalar, tek kelime ile takdire şayan!güzel bir söz vardır anadoluda”at atı meydan da it iti külhanda bulurmuş”

    • nizami dedi ki:

      Ya burada kundaktaki bebekle de evlene bilirsin diyor. Bu nasil adalet? Kuranda sevgiye hicmi deyer verilmiyor? Insanlarin duygularina hicmi deyer verilmiyor ? O bebek buyuyunce belki verdikleri insani sevmeyecek? Belki onu kendisinden 20 30 40 yash buyuyune vermishler ? Hala bu kadar geri kafali insanlar kaldimi? Okuma yok yazma yok bebek kundaktayken evlendir 9 yashinda da gerdege girsin.

      Yani Muhammed 53 54 yashlarinda 6 yashli Aishe ile evlenmish ve 9 yashinda onunla gerdege girmish. Bu kadar buyuk yash farki olurmu ya ? Bunada boyle cevap veriyorlar ki , o devirde kizlar cabuk gelishiyordu. Cabuk gelishmiyordu .Ama eyer oyle diyorsanniz da bir shey fark etmiyor.Kizlar cabuk gelishiyorsa , erkeklerde cabuk gelishiyor. Ne fark eder Aishe 15 16 yashlarina denk geliyorsa , Muhammed de 59 60 yashlarina denk geliyordur.Size soruyorum yash farki deyishtimi?

      NEBE SURESI : 31. Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır.
      32. Bahçeler,bağlar,
      33. Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,
      34. Ve içecek dolu kâse(ler) .

      33-cu ayete dikkat edin , (göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar) buradan ne anliyorsunuz? Cennete boyle kizlar (huriler) varmish.Birisi bana bu ayeti aciklaya bilirmi lutfen?

      NISA SURESI : 24. (Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı. Allah’ın size emri budur. Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.
      4. Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin.

      24-cu ayette –Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin—Mehrlerini verin ne anlaminda diyor? ve kimlere veriliyor mehrleri ?

      • nizami dedi ki:

        Bide cumlelere dikkat ediyorum.NISA SURESI: 4. Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin. Mesela burada hic mucizeye , yalana , dogruya gerek yok.Sadece cumleye bakin ne kadar basit.Sonundada afiyetle yeyin diyor.Yani bu cumle o kadar mukemmel yaraticininmi sozleri? O bu kadar basit olamaz. Cocukca olamaz.Insanin kucuk zihni hic bir zaman Tanri anlayishini anlayamaz , cunku o insanlarin anlaya bilemeyecekleri kadar muhteshem.Ya sadece evrenin resimlerine bakin bu bile yeterli.O zaman anlarsiniz onun bu kadar basit biri olmadigini.

      • bilal dedi ki:

        Sayın Nizami ! 1- Kur’an’ın neresinde kundakta ki bebekle veya küçük yaştaki kızla evlene-
        bilirsin diye geçiyor? 2-Hz.Muhammed hz.Aişe ile evlendiğinde hz.Aişe 18-19 yaşlarınday-dı.Hz.Muhammed’in doğum tarihi 571.Hz.Aişe’nin doğum tarihi 606 miladidir.Evlilik tarihi
        ise miladi 624’tür yani hicretten iki sene sonra bu evlilik gerçekleşmiştir.Hz.Aişe’nin doğu-
        mu 606,evlilik tarihi ise 624 olduğuna göre, 624-606= 18 oluyor. (Yani hz.Aişe’nin evlilik yaşı 18’dır.) Yukarıdaki konularla ilgil daha önce yazılanlara bakabilirsiniz.Şu an müsait ol-
        madığım için deteyına girmeyeceğim.Not: Hz.Aişe’nin evlendiği zaman yaşı dokuzdur diye
        gösterilen rivayet Emevi Hanedanları döneminde uydurulan bir rivayettir,doğru değildir.
        3-NEBE-33:Burada gösterdiğiniz meal de tamamen yanlıştır,doğru meal şöyledir.32:Bağlar
        bahçeler. 33: Danaları uyumlu salkımlar.34:Ve dolu dolu kadahlar vardır.” Yani ”Göğüsleri
        tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar” diye şeklindeki ifadelerin hiç biri ayetin orijinal metnin-
        de asla yoktur.Arapçada kız,göğüs,tomurcuk ve kabarık kelimelerinin hiç bir karşılığı söz
        konusu ayette asla bulunmaz.Bu nedenle gösterdiğiniz ayetin meali tamamen yanlıştır..
        Bu hata mealcilerin hatalarıdır.Kur’an’ı Kerimde asla bir sorun yoktur…Lütfen,bu konular-
        la ilgili daha önce yazdım yazıları bulup okuyunuz… Saygılar…

      • yasir dedi ki:

        Nisa süresinin ilk 6 ayetini blok olarak okuyanlar ve tabi anlayabilenler bu ayetlerin yetimlerin her türlü adalet konusunda haksızlığa uğratılmamaları gerktiği ve hatta evlenme cağı olarakda bluğ cağı vücut gelişimini tamamlaması ve akıl reşitliği olarakta akıl gelişimini tamamlaması gerektiği belirtildiği ve ayrıca mallarının haksız yere yenmemesi gerektiği vurğulanmakta…
        İnsanın akıl reşitliğinden önce vücut gelişimi yani buluğ cağına girdiğini biliyoruz…

        Bu ayetleri yanlış anlayan,saptıran ateisler gibi kendi dünyevi zevkleri için uyduran din adamı kisvesindeki kişilerde çıkacaktır bunlara şaşırmamak lazım…

        Bu ayetleri yanlış anlayan veya bilinçli saptıran Ateist vss veya, din alimi kisvesi altında sunan iki grup arasında hiç bir fark yoktur….

        Beşikteki çoçuk ve ufak çoçuklar türk toplumundada olan ”Beşik Kertmesi” denilen örfü bir adatle sözlenebilir…Olay bundan ibaret…

        ALLAH kuranı indirdi ve hanğiniz güzel anlayıp amelet edeceğimizi deniyor…

        =================================================
        NİSA–1 – Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’dan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir.

        NİSA–2 – Öksüzlere mallarını verin ve kötüsünü (onlara vererek) iyisiyle değiştirmeyin. Onların mallarını, kendi mallarınıza karıştırıp yemeyin. Zira bu, büyük bir günahtır.

        NİSA–3 – Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir.

        NİSA–4 – Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğuyla verin. Eğer onlar gönül rızasıyla size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin.

        NİSA–5 – Allah’ın, sizi başına diktiği mallarınızı aklı ermezlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.

        NİSA–6 – Evlenme çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine teslim edin. “Büyüyecekler de mallarına sahip olacaklar” endişesiyle onları israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onların malını yemekten çekinsin. Fakir olan ise, meşrû sûrette yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, bunu şahitler karşısında yapın. Hesap görücü olarak Allah yeter.
        =========================================================

      • karaca dedi ki:

        nizami

        kardeş siz türkçe bilmiyormusunuz kelimelerinden ne dediğin anlaşılmıyor türkçe kelime varken uyduruk kelimeleri nereden buluyorsun sen türkçe eğitimi almadınmı

        sizin yazdığınız kelimeler bunların manalarını açıklarmısınız
        deyer,hicmi,buyuyunce,40 yash buyuyune,kaldimi,9 yashinda,53 54 yashlarinda ,6 yashli Aishe, evlenmish ve 9 yashinda , kizlar,cabuk gelishiyordu, Cabuk gelishmiyordu, cabuk gelishiyor,eyer oyle diyorsanniz da bir shey,cabuk gelishiyorsa ,cabuk gelishiyor.,Aishe 15 16 yashlarina,60 yashlarina,yash farki deyishtimi?,anliyorsunuz?,boyle kizlar, varmish,aciklaya bilirmi lutfen?,24-cu ayette, anlaminda

        özellikle yazdığınız kelimeleri size aktarıyorum ilk önce türkçeyi tam öğrenin ondan sonra din konularına girin,işkembeden atma ilk önce dilini öğren.sana ne
        din konusunda millet sana mı hesap verecek,işine gelmiyorsa inanmazsın ilk önce türkçeyi öğren ondan sonra gel.

  37. abdullahabdal dedi ki:

    Bu yasirin ve benzeri tatlı su Müslümanlarının ne olduklarını anlamanız için devam edelim..

    Hz.Ömer dedikleri zat..kahraman yaptıkları Hz.Ali den 4-5 yaşındaki kkızını9 istemiş ve HZ Ali denen masal kahramanı kızını göndermek zorunda kalmış..

    http://www.sorularlaislamiyet.com/qna/5610/hz-omer-in-ummu-gulsum-ile-evlenmesi-konusunda-anlatilanlar-dogru-mudur.html

    Muhammedin bebekle evliliğini unutmayalım..bebeğin babasıda Ebu bekir..

    • nizami dedi ki:

      Bilal bey.Bizde kuran var .Arkadaslarimin hepsinde var.Googlede var .Hem ben Nebe suresinin 33cu ayetini bu siteden almishdim : http://www.kuranvakti.com/sureler/nebe-suresi/ girip baka bilirsin.Her yerde ben oyle okudum.Hemyashit kizlarda diyor . Onudami yalan yazmishlar.Peki kurani deyishtirmishlen , yalan yalnish yazmishlar sada bizim bunda ne sucumuz var? Biz yalan yazilmish kurana inanmamakta hakliyiz o zaman,.Cunku burada cenette boyle kizlar var diyor .Hatta bizim kuranda ,,,,NAR MEMELI KIZLAR ,,,,, diye yaziyor.

      Aishenin 18 19 yashi var diyorsun .Tamam iste bende 15 16 yazmishim .Cok buyuk bir fark yok. 2 , 3 yash buyuk yazmishsin.Muhammedin kac yashi vardi 53 54 mu? Yaniliyormuyum?

      Kuranin hic bir yerinde kundaktaki bebekle evlene bilirsin cumlesini okumadim. abdullahabdalin siteye koydugu bir videoda izledim. https://www.facebook.com/video/video.php?v=409384942438532 buradan.Bilal peki kuranda belli bir yash varmi , yani bizim burada Gurcistanda 11 ,12 yahsli kizlara bile kebin kesdirenler oluyor.Yani yash siniri yok.Yaniliyorsam lutfen bildiklerini soyle.

      • bilal dedi ki:

        Sayın Nizami ! Bir çok ayette olduğu gibi NEBE 33.ayette de meal ve yorum hatası vardır. bir önceki ayet olan 32’de bahçeler, üzüm asmaları geçiyor. 33’teki kevâib işte o asmalarla ilgili. Kevâib, çoğuldur; üzüm daneleri demek. Tekil hali olan ka’be ise “dane”dir.

        Ka’betü e’nab: üzüm danesi

        “Ka’be”nin üzüm danesi anlamına geldiğini anadili Arapça olan herkes bilir. Çoğulu “kevâib”dir; üzüm daneleri anlamına gelir. Ka’be kelimesinin başka bir çoğulu olan unkûd ise salkım demek.

        Sonra, şuna dikkat edelim: 33’te kız ya da huri anlamına gelen hiçbir isim yok; yaşıt diye algılanan atraban ise sıfattır; ayette bulunmayan “kız”ı değil ayette bulunan “kevâib”i tanımlar.

        Açıkça görülüyor ki 31, 32 ve 33 ncü ayetler arasında mantıki bir anlatım ve anlam örgüsü var:

        31-Bahçelerde asmalar var
        32-asmalardan devşirilen dane dane üzümler ki her biri ötekine denktir
        33-ve üzümlerden yapılıp dolu dolu kadehlerde sunulan içecekler

        Bu üç ayetin üçü de bahçeleri, meyvaları ve içecekleri anlatıyor. Son derece uyumlu bir bütünlük içinde. Araya sokuşturulan yaşıt (kızlar) ise bahçelerin, asmaların ve içki kadehlerinin uyumunu ve bütünlüğünü bozar.

        Atraban kelimesine gelince, nedense hep yaşıt diye algılanmış bu kelime. Oysa “denk” anlamına gelir. Ki bu ayetlerde meyvaların biribirine denk olduğu vurgulanıyor. Örneğin her bir üzüm danesi ötekilere renk, boyut ve tad bakımından denk olup biri ötekine oranla biraz çelimsiz, tadsız, çürük değildir. ”
        Sayın Nizami ! Ben kur’an’ın Arapça orijinal dilini bildiğim için,NEBE 33 ve bazı ayetlerin meal ve yorumlarının yanlış olduğunu görüyorum. Arapçada kadın ve kız ifadesinin karşlığı bellidir.Bunlara tekil ve çoğul olarak (bint,ebnat,fetat,mer’et,nisa,seyyidet,seyyidat vs.) denir. a) NEBE 33.ayette kız veya kadın karşılığı olan tek bir ifade yoktur. b) Tomurcuk ifadesi de asla yoktur.c) Göğüs veya sinenin karşılığı da yoktur. d) Kabarmışın karşılığı da yine yoktur. e) Arapçada Nar’ın Karşlığıd da ‘’ Rümman ‘’ olup böyle bir ifade de asla yoktur. Burada geçen ayet şöyledir. ‘’ Ve kevaibe etraben ‘’ görülüyor ki burada ne kız,ne kadın,ne göğüs,ne tomurcuk, ne nar ve ne de de kabarmış vs. gibi ifadeler geçiyor !!! Bu hatalar edeta birbirinin kopyası olan hatalı meal ve yorumlardan kaynaklanıyor.Kur’an’ın orijinal metninde asla bir sorun yoktur.Yeter ki Kur’an’ı Kerimi doğru anlayalım….. Evlilik yaşına gelince durum şöyledir. Ergenlik çağına gelmeden ve evlenen kişilerin rızası ol-madan nikah kıyılamaz.Evlenen kişilerin rızası gerekir.Ergenlik çağına girip akli dengesi yerinde olan ve hiç bir baskı altında kalmadan kendi rızasıyla istediği kişiyle evlenebilir.Evlilik kararını veren anne,baba ve aileler değil,evlenecek olanlardır. Bunlar kiminle evlenecekse dinen hiç kimse onların özgür iradesine müdahale edemez. Ama hemküf omayı,yani her konuda birbirlerine denk olmaları istenir ve tavsiye edilir.Fakat birbirlerini seven,beğenen ve evlenmek isteyenlerin özgür iradesine asla karşı çıkıla- maz…Özetle, Anne,baba,ve aileler ergenlik çağına gelmeden ve onaylarını almadan ne kızlarını,ne de oğullarını evlendirebilirler.Bunların yerine kimseye de söz veremezler.
        Yani evlilik yetkisi tamamen ergenlik çağına gelmiş kişilerin elindedir.Bu konuda ailelere
        dinen bir yetki verilmemiştir.Bunun bir örneği hz.peygamber zamanında da olmuştur.Bir
        adam kendi kızının onayını almadan kuzeni ile evlendiriyor.Kız konuyu hz.Peygambere aktarınca,hz.peygamber bu evliliği geçersiz kılarak yetkiyi tamamen kıza veriyor…Ona,
        bu karar senindir,babanın değildir, istersen geçerli olur,istemezsen de geçersiz olur di- yor. Demek ki,ergenlik çağına gelmeden,kız ve oğlanın onayını almadan anne,baba ve aileler hiç bir şeyi yapamazlar. 11-12 yaştakiler ergenlik çağına gelmedikleri ve onayla- rı alınmadıkları için söz konusu durum dinen geçersizdir… Bunu yapan anne ve babalar büyük vebal altındadırlar…..Saygılarımla….

  38. rammsteinn dedi ki:

    arabistan müftürsü daha geçenlerde dememişmiydi “kızların evlenme yaşı yoktur.” diye ?
    bu insanlar kimin soyundan kimin kanından geliyor???
    araplar kadar dünyaya pis bir millet gelmemiştir…

    • nizami dedi ki:

      Bilal bey.NEBE SURESI : 33 ayeti acikladigin icin cok tewekkur ederim.Ama gercekten senin soyledigin gibisi daha mantikli.Cunku 3 ayette de uzumden bahs ediyor yani boylesi daha akila yakin.Ama bir sheyi anlayamiyorum.Neden kurani yalnish yaziyorlar o zaman? Insanlar ona inanmamakta hakli.Baksana sen bile inanmiyorsun iste .Bu dogru diyil orada nar memeli kiz diyilde uzumden bahs ediyor diyorsun.Ama sen biliyorsun o yuzden.Bilmeseydin buna cok kizardin Bilal.Bilmeyenlerde boyle bir Tanrinin olduguna kizarlar ve adaleti baska yerlerde ararlar.Her kes bu yuzden yuz donderiyor.Bence insanlarda hiic bir gunah yok.Onu neden oyle yaziyorlar kurana ben onu anlamadim Bilal.Kabullenemediyim ayetleri sana soyleye bilirmiyim? Belki yalnish anlamishim yine sen aciklarsin eyer sende raziysan cok memnun kalirim.Kabullenemediyim konulardan biride cariyeler.Bunu bana aciklarmisin yani bunu dogru anlamishim diyilmi?Suleyman peygamberin 700 karisi 300 cariyesi olmush.Cariye ne demek? Birde boyle peygamber olurmu?

      • bilal dedi ki:

        Sayın Nizami ! Gösterdiğiniz alaka için ben de size çok teşekkür ederim. Ayrıca kur’an’ı kerim de hz.Süleyman’ın ne karilerinden,ne de cariyelerinden söz eden bir ayet vardır.Onun ne 700 karisi, ne de 300 cariysi vardı. Böyle bir şey olsaydı, bütün teferruatiyle hükümdarlığından söz eden ayetler mutlaka ailevi hayatından da bahsederdi. Ama kur’an’ı Kerim onun eş veya cariyelerinden hiç söz etmiyor. Bu tür saçma sapan ve uyduruk rivayetler israiliyatlardır.İslama ve kur’an’a göre bu rivayetler asla doğru değildir. Bunlar uydurulmuş rivayetlerdir. İslam dininin tek kaynağı kur’an’ı kerimdir. Bunun dışında dinin kaynağı yoktur.Hz.Peygamberin sahih ve mütevatir olan sünnet ise,dinin kaynağı değil,şerhi ve açıklamasıdır.Sahih ve mütevatir bir hadiste de hz.Süleyman’ın kari veya cariyelerinden söz edilmemiştir.Hz.Süleyman hz.Muhammed’den binlerce sene önce yaşamış olup,kur’an onun hakkında ne söylemişse,hz.Muhammed ancak onu biliyor. Kur’an’ı Kerimin açaıklamadığı bir konu gaybi bilgilerden olduğu için hz.Muhammed’in de bunu bilmesi mümkün değildir. O,ancak geçmiş peygamberlerden kur’an neyi açıklamışsa onu bilir.Kur’an’ın müteaddit ayetleri bu konuya vurgu yapmaktadırlar.Kur’an hz.Süleyman’ın eş ve cariyelerinden söz etmediğine göre,hz.Muhammed’de, bu konuda bilgilendirilmediği için hiçbir şey söylemiş olamaz. Konuyla ilgili varsa rivayetlerin tamamı uyduruk ve israiliyatlardır,asla doğru değildir… Eskiden köle kadına cariye denirdi….Özetle,hz.Süleyman’ın 700 karisi ve 300 cariyesi vardı diyen rivayet ne kur’an,ne de hadistir.Bunlar uydurulmuş rivayetler olup yalan ve iftiralarla dolu israiliyatlardır,asla doğru değildir…Sevgili kardeşim! Ben size hak veriyorum.Kur’an’ı yanlış açıklayan ve yorumlayanlar büyük bir vebal altındadırlar.Kıya- mette de bunlar sorumlu olacaktır. Biz ancak bildiklerimizle surumlu tutuluruz,bilmedikleri- mizle değil… Yüce Allah’a ve onun gönderdiği ilahi mesajlara inanırsak O, engin merha- metiyle hepimizi affedecektir… Bu günlerde zamanım pek müsait değildir,ama yine her konuda siz sevgili kardeşimle fırsat buldukça bilgi paylaşımı yapmaya hazırım.Bundan
        memnuniyet duyarım…Saygi ile…

      • nizami dedi ki:

        Sorumu cevapladigin icin ben sana tewekkur ederimBilal .Sevgili kardesim soylemissin ben erkek degilim.Bazi kelimeleri yalnish yaza bilirim .Ben turkceyi sizler kadar iyi bilmiyorum .Onun icin shimdiden ozur diyiliyorum.Bilal kuranda cariye kole demek. Yani anlamiyorum buna neden izin veriliyordu ?Kolelerin cinsel isilkilerde bile kukllanildigini duymushdum , sen bu konuda ne dushunuyorsun? Bu konu her zaman aklimi karishtiriyor..Yani buna olumlu bakamiyorum.Senin de buna olumlu bakacagini sanmiyorum Bilal.Ilgin icin yine tewekkur ederim . Eger musait olursan cevaplarsin.Vaktin olmazsa sorun degil.

      • bilal dedi ki:

        Sayın Nizami ! Kur’an gelmeden önce dünyada köle ve cariyelik yaygın bir şekilde var idi.Kur’an buna onay vermiş değildir.Kur’an önce çeşitli vesilelerle bunu kaldırmaya çalışmış,uygun zaman ve zeminde ise bunu kökten yasaklamıştır.Kur’an’a göre insan sadece Allah’ın kuludur.Kimse kimsenin kul/köle ve cariyesi değildir. Kur’an,bu köleliği meşrulaştırmış değil,bilakis bunu ortadan kaldırmaya çalışmıştır. O zaman İnsan bile sayılmayan köleler için kur’an önce insanı ve hukuki düzenlemeler getirerek onları da hür insan statüsüne getiriyor,daha sonra inen ayetlerle de köleliği tamamen yasaklıyor. Kölelik yakın çağımıza kadar da devam etmişse bunun sorumlusu kur’an değildir.Çünkü kur’an 1400 sene önce bunu yasaklamıştır.Kur’an’ı Kerim ilahi hukuk nizamıdır. İnsanlar kur’an hukukunu hakkıyla uygulamış olsaydılar bu sorun çoktan hal edilmiş olurdu. Ama maalesef Emevilerden başlayarak bugünümüze kadar hiçbir ülkede hakkıyla kur’an hukuku uygulanmadı. Bu nedenle kölelik yakın çağımıza kadar da resmen varlığını sürdürebildi .Fakat ne yazık ki bugün bile modern kölelik bütün dünyada yaygın bir şekilde yine vardır. Özetle,kur’an, gayri insani olan bu köleliği 1400 sene önce yasaklamış ve buna asla onay vermemiştir.BM.İse bunu ancak 1926 yılında yasaklayabilmiştir…….. Gösterdiğiniz alakadan dolayı tekrar size teşekkür ederim. Sizinle bilgi paylaşımı için yüce Allah’ın izni ile önümüzdeki günlerde zamanım daha da müsait olacaktır.Selamlar…..

  39. nizami dedi ki:

    Bakara 174-Allah’ın indirdiği vahiyden bazı kısımları gizleyenler ve bunu az bir kazanç karşılığı değiştirenlere gelince: Onlar karınlarını ateşle doldururlar.

    Bakara 159: İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta açıklamamızdan sonra ayetleri gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lânet eder, hem de bütün lânet etme konumunda olanlar lânet eder. rammsteinn bu yolladiqi ayetleri okudum bu ne ya tanri lanet okuyoor tanri diyorki karinlarini atesle doldururlar bunu hangi en yuce merhametli biri yapar sizcee ??? birdeki muhammet evet bir bebekle evlenmishdir ve kuranda kizlarin evlenme yashi yoktur kebin 10 11 12 yash cocuklara bile kesiliyor yani birde muhammedin cocuk ayseyle evlendiyini soyleyince hepsi boyle cevaplar o zamanlar kizlar cabuk gelishiyordu ya ne kadar cabuk gelishirse gelishsin eyer oyleyse bile o zamanin erkekleride cabuk gelishiyor demek ki ? o zaman arada bir fark kalmiyor yaniii aralarinda bu kadar buyuk yash farkiyla evlenmesi bence hic iyi bir shey diyil ?? siz o yashdaki cocuqunuzu o kadar buyuk birine verirmiydiniz????? mesela bu ayette … talak suresi 4 ayet : Ve eğer hayzdan (adetten) kesilmiş olan kadınlarınızdan şüphe ederseniz, o taktirde onların iddeti (müddeti) 3 aydır ve henüz hayz (adet) olmamış kadınların da (iddeti 3 ay). Yüklü olan (hamile) kadınların müddetleri ise yüklerini bırakıncaya (doğum yapana) kadardır. Ve kim Allah’a karşı takva sahibi olursa, (Allah) işinde ona kolaylık sağlar. ….. burada henuz hayz gormemish kadinlar diyor shimdi bunu 2 anlamda yorumlaya biliyim henuz hayz gormemish kadin cocukdur eyer shimdi normal kizlar 11 12 13 yashda hayz goruyorsa yani hayz gormemish 8 9 10 yashtir ama gecmishde daha cabuk gelishiyormush kizlar buda 5 6 7 yash olduklarini soyluyor …. birde boyle yorumlaya bilirim henuz hayz gormemish kadinlar yani hayzi gec gormush yada hic hazy gormeyen hasta kadinlarda oluyor yani ama hangisi olduqunu nereden bileceksiniz bu kendi dushuncemizemi kaliyor??? yani neden daha acikca yazilmamish bide bir shey aklima takiliyor hayz gormeyen bir kadnin neden gozleme muddeti 3 ay olsun ki onun cocuqu olma ihtimali yok ki??? bide muhammed peyqambere halasi mamasi dayisi emisi kizlariyla evlenmek helalmish ama yalniz muuhammede bashka kishilere diyil cunku o bir peyqamvermish bunun ne anlami var neden onan helal bunuda anlamiyorum ahzab suresi 50 : “ey peygamber! mehirlerini verdiğin hanımlarını, allah’ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. bir de peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. allah bağışlayandır, merhamet edendir.”

  40. nizami dedi ki:

    birde Tanri bagishlayansa bir kac insana sordum hayir olmaz dedi … neden kiyamet gunu insanlarin bagishlanma shansi kalmiyor ????? bilen varmi cevaplasin lutfen bilmek istiyorum??

  41. nizami dedi ki:

    bunu izlemenizi rica ediyorum … sizce Tanri bunu seviyormu haaa cevapmalanizi istoyorumm sizinn Tanriniz bunu seviyormuuu ??? https://www.facebook.com/video/video.php?v=1699635736268

  42. nizami dedi ki:

    dahada varr iranda asilan insanlarin vidolari daha cok var bakmaya yureyim gelmiyor sadece altina yorum yazanlarda olmush ki ben beyendim mesela bir bashka vidoda iranda asilan pkk lilar var onun altina biri boyle yorum yazmish helal olsun iranlilara ……. boyle insanlar varmi yaa

  43. nizami dedi ki:

    kutsal kitaplari arastirirken oyrenirken ben once onun yalanlarini arastirdim zaten insanlar da hatayii burda yaparlar yani insan psikolojisi diyorsunuz iste tam olarak anlatamiyorum ozur dilerim turkceyi iyi bilmediyimi soylemishdim ondan dolayi …. insan psikolojisi cok onemli yani once kurani arastirirken onun yalanlarini arastimaya basladim onun icine tam girmemish tam kitaba baglanmamish gerceyi oyle gorursun ……. once gercek bulunmali gercek bulunurda biryerlerde de yalnis olduuqunu bilirsin ama once yalnisi bulursan sen o yalnisin gercek olduquna inanirsin yani icine girersin baglanirsin o yalnisa psikolojik olarak kendini kandirirsin ve gerceyi aramazsin…….. o yuzden once kutsal kitaplari iyimser tarafini okumamish yalanlarini yalnishlarini arayin okuyun dushunun sonra karar verin yoksa sonradan fayda etmezz… biraz guclu mantik olursa ola bilir ama … birde bence Tanri ne sevgidir nede merhametdir benim dushunceme gore Tanri bilimdir turkce doqrumu soyluyorum bilmiyorum yani elmdir onu tam olarak cozemeyiz hic bir zaman evreni yaratacak kadar bilemeyiz yani bunu cozemeyiz ama ona azicikda olsa yaklashmanin anlamanin birtek yolu var oda okumak …….. o yuzden bilim adamlarnin coqu boyle cocukca masallara iinanmiyor ha birde bilim adamlarindan da musluman hristiyan olduklarida var ama onlarin coku dinin bilim adamlari yani matematik fizik bilim gibi adamlari diyil…..

  44. nizami dedi ki:

    matematik fizik gibi bilim adamlari diyil…

  45. AbdullahAbdal dedi ki:

    Talak- 4 ayeti ..Adet görmeyenler konusuna açıklık getirmek içindir.
    Bu şu demektir.(bu durumda olanlar şunlardır);
    1-Adet görmesi bitmiş olanlar , Yani Yaşlılar 40 yaş civarı üzerinde olanlar
    2-Adet görmeye henüz başlamamış olanlar. Sübyanlar

    Bunları boşarsan eğer, sen yinede ne olur ne olmaz bekle,,
    Aslında yaşlılar söz konusu değil onların doğurganlığı bittikten sonra tekrar başlamaz.. ama ibrahim vb masallarda olmuş ya hani ,, o nedenle
    Esas bu ayet Sübyanlar içindir..
    Sen bu kız doğuramaz diye düşünüp kale almıyorsun ama..ya adet görmeye başladıysa,,
    her çocuğun regil olma yaşı değişiktir…diyor..
    O nedenle hamilemi bekle diyor..Sübyanı( Yetim kızı) köle pazarına satmaya gitmeden önce diyor..

    Ayet de söz etmeye bile gerek yok..
    Hamile olanların bekleme müddedi doğum yapınca biter. Hamileliği belli değilse üç ay beklemektir.
    Doğurmuş kadınla ilişkiye girdiğin anda 3 ay yine başlar..Bunun için ayete bile gerek yok bedevi bunu biliyor..

    Fuhuş yaptırılan küçük kızların ( yetim kızların) çok olması..bedeviyi ya babası bensem diye korkutmaya başlamıştır..Bu ayet Adaletli davranamamaktan korkup( babasının kendi si olma ihtimalından korkup..ikişer üçer dörder( sayısız) almasını söyleyen Nisa -3 nedeniyle çıkmıştır..

    KURAN DA YAZAN YETİM KIZLAR KİMDİR.ONLARA DAVRANAMAMAKTAN KORKULAN ADALET NEDİR?

    Köle ve Cariyeler savaş ganimetidir. Savaşta ganimetlerin nasıl paylaşılacağı Kuran da ayetlerde açık açık anlatmıştır.Fakat köle cariyelerden olma babası belirsiz çocuk yetimler Kuran meallerinde açıklanmaz.

    Cariyeler cinsel ilişkilerde kullanılır ve nikahlanma yoktur…
    Cariyeler evin gündelik her türlü işlerinde kullanılırlar…
    Cariyelerinden bıkanlar bir mal gibi esir pazarına götürüp satarlar
    Cariyelerini başka bir cariye ile değiş tokuş ederler…isterlerse başkalarına hediye ederler…
    Cariyeler eve gelen misafirlere cinsel ilişkiye girebilmeleri için ikram edilirler…

    Doğum kontrol yöntemlerinin bilinmediği, bilindiğinde ise günah diyerek yasak olduğu söylenen İslam ülkelerinde bu cariyelerden doğan babası belli olmayan çocukların çok sayıda olmaları normaldir.
    Hem köle olarak satışından hem de fuhuştan para getirmektedir.

    NİSA SURESİ..AYET.3 – Eğer yetim kızlarla birlikte olmak sizi rahatsız ederse ve şüphe içinde olursanız , hoşunuza giden diğer kadınlardan ikişer, üçer ve dörder alabilirsiniz. Eğer maddi gücünüze güvenemezseniz, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin

    Yetim kızlar konusunda dindarlar ,Bilgisiz halkı ve insanları yanıltmak için şöyle söylerler ”İslam dini yetimleri çok düşünmektedir onları korumaktadır” Masum ve iyi niyetli insanlarımızda yetim kelimesini görünce kuranda ne yazmaktadır diye devamını bile okuma zahmetine katlanmazlar. Biraz düşünseler kendilerine nasıl bir yalan uydurulduğunu anlayacaklardır. İslam’da yetim kızlar vardır da öksüz kızlar yok mudur?
    İnsanlar bilirler ki Annesi öldüğünde öksüz kalan kızın durumu yetim kıza göre çok daha zordur.
    Bu yetim kız meselesi Öyle söylendiği gibi olsa neden bu öksüz kızlar korunmazlar yada düşünülmezler?
    Bazı mealciler de internetten araştırdığınızda görebileceğiniz üzere yetim kız kelimesini öksüz olarak çevirir.
    Bu nasıl bir anlayıştır. Bunu halktan gizledin ve yalanlarınla halkı kandırdın. Allah’ını ve gece yattığında vicdanını nasıl kandıracaksın? Neden böyle yapıyorsun?Hani Müslüman dürüst olmalıydı?

    Öksüz, annesi ölmüş olana denir,yetim ise babası ölmüş çocuktur Öksüz kelimesi, hem annesi hem babası ölmüş çocuk anlamında da kullanılır. İslamcıların dediği türden bir yetimlik olsa kullanılan deyimin yetim yerine öksüz olması gerektiğini sanırım anlamış olmalısınızdır. Tabi ki normal babası ölmüş çocuklar içinde bu ayet hükümleri uygulanacaktır.Fakat onlarda veli olarak dede,dayı,amca vb aileden kimseler vardır.

    Ayetlerde de kullanıldığı şekil açıkça yetim kızın kim olduğunu belirtir.Öyle olmasa erkeklere çok kadınla evliliği serbest bıraktığın ayette yetim kıza yer vermenin anlamı nedir?Mahallede bir tane gerçek yetim kız olsa neden herkesin evlenme önceliği onunla olsun ayette öksüzlere değil de yetime yer verilsin?
    Evlilikle yetime adaletin ne alakası var?Burada ki yetimin Annesinin sex kölesi (cariye)olduğu kesindir.
    Ayetlerde Velisi olduğunuz diye yazıyor.Annesi sağ olan babası ölmüş mümin bir yetimin annesi sağdır.onun velisi olamazsınız.Çünkü velisi annesidir.O olmadı dedesi veya abisi yada Amcasıdır.
    Fakat Annesi cariye(köle) olan bir yetimin velisi annesi olamaz.Velisi cariyenin sahibidir.

    Peki gelelim Kuran da sure’lere girecek kadar önemli olan bu kızlar neden yetim dir?
    1-Savaş ganimeti köle Cariyelerin Sahibine cinsel hizmet vermesi sırasında hamile kalması
    2-Savaş ganimeti Cariyelerin misafirlere cinsel hizmet vermesi sırasında hamile kalması
    3-Savaş ganimeti köle Cariyelerin Sahibinin ( Allahın cariyelerinizin gönlü olmuyorsa fuhuş yaptırmayın dediği ayeti hatırlıyorsanız)yaptırdığı bu fuhuş işlemi sırasında hamile kalması
    4-Savaş ganimeti köle Cariyelerin Alım satımlar sırasında hamile kalması
    5- Savaş ganimeti Cariyelerinden sıkılan kişinin değişmeden önce hamile kalması
    6-Cariye alındığı savaştan dönerken uğradığı tecavüzler sonrası hamile kalması

    Küçük yetimler bu ilişkiler sırasında cariyenin hamile kalması sonrasında doğarlar.Doğan kızların babasının kim olduğunun belli olması mümkün değildir.Böyle karmakarışık bir sonuç nedeniyle küçük kızlar yetimdirler. Baba ölü değildir. Babanın kim olduğu belli değildir.
    Yani babası öldüğü için yetim kalmamıştır. Babası belli olmadığı için yetim kalmışlardır.
    Cariye ve köle çokluğu nedeniyle bu kadar çok sayıda olup ayetlere girme nedenleri budur.

    İkincisi yağma sırasında babası öldürülerek Annesi(cariye-sexkölesi) ile birlikte ganimet olarak ele geçirilen yetim kızlardır.Fakat bunlarla sahibinin cinsel ilişki yaşamaktan korkmasına yada adaletsiz davranmaktan korkmasına gerek yoktur.Çünkü bu yetim kızların Cariye sahibinin kendi kızı olma olasılığı ortada yoktur.
    Müslümanlar bu nedenle bu yetime karşı adaletsiz olmaktan korkmazlar.Müslümanların en korktuğu şey ilişkiye gireceği cariyenin yetim kızının kendi kızı olma olasılığının yüksek olmasıdır.Bu nedenle ayetin başında eğer yetim kızlarla birlikte olmaktan endişe duyarsanız istediğiniz kadar başkalarıyla olabilirsiniz diye yazar.

    Cümle çok açık..Eğer yetim kızlar konusunda korkarsanız..
    Demek ki korkma konusu adaletsizlik veya mal mülk değil.mal olamazda.öyleyse ne diyor?
    Yetim kızlar konusunda kendi çocuğunuz olma gibi bir risk varsa hassassanız ve mideniz almıyorsa size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere alabilirsiniz.
    Ayette anlatılmak istenenin yetimin malı olmadığı anlaşılıyor.Yetimin ne malı olacak ki?

    Yetim kız cariyesiyle kendi yaptığı ilişkiden olmuş kendi kızı da olabilir.
    Cariyesini ikram ettiği misafirlerden birinin kızı da olabilir.
    Ayetin başında neden yetim kız yazdığını sanırım anlamaya başladınız.
    Eğer yetim kızın kendinizden olduğundan şüpheniz varsa çekiniyorsanız onu düşünmeyin maddi gücünüz yettiğince istediğin kadar kadınlardan sahip olabilirsiniz.
    Yoksa çok eşlilikle ilgili AYETİN en başına neden normal KADIN,DUL KADIN,YAŞLI KADIN,GENÇ KIZ,ÖKSÜZ KIZ kelimesi koymuyor da yetim kız lafı koyuyor bunun başka anlamı olabilir mi?

    NİSA-127 Kadınlar hakkında senden fetva isterler. De ki: Onlar hakkındaki fetvayı size Allah veriyor: Yazılmış hakları olan mirası kendilerine vermediğiniz ve nikahlanmayı istemediğiniz öksüz kızlar ve zavallı çocuklara ve bir de yetimlere adaletle davranmanız hakkında Kitap’ta size okunan âyetler vardır. Sizin her yaptığınız iyiliği, muhakkak Allah bilir.

    Nisa 127 ayetinde gördüğünüz gibi kadınlar için fetva da. Nikahlanmayı istemediğiniz.1-öksüz kızlar 2-zavallı çocuklar 3-yetimler Nikahlanmadan birlikte olmayı sürdürmek istediğinizde onlara iyi davranın demektedir.
    Nikah veya nikahlanmama konusu içinde geçen bu adalet hangi konudadır sizce?
    İnsan evlendiği bir yetim kıza hangi konuda adaletsizlik yapabilir?
    Yetim malını ergenliğe erinceye kadar yiyebilirsiniz bunda sorun yok öyleyse ne adaleti sizce bu adalet?
    Burada yetim kızı annesinden ayırıp satmanın ergenliğe kadar engellendiğini görüyoruz.Yetim kızı ergenliğe erdiğinde satıncaya kadar mallarını yiyebilirsiniz.Yetimin hangi malı yeniyor olabilir sizce?
    Ergenliğe kadar Fuhuş yaptırılıp kazandığı paradan hakkına düşen pay olmasın?
    Ergenliğe girinceye kadar malını yiyin sonra deneyin ergenliğe girmediyse anne ile kızını birbirinden ayırmayı düşünmeyin.En azından İslam bekleneni yapmıyor ve anne kızı ayırmıyor.

    Nisa suresi yetim suresi değildir.Kadın suresidir.Buradaki yetimler de küçük kadınlardır.İslam da genel anlayış kadın suresinde yetimlerin hakkının gözetilmesi olarak görülerek aktarılır.Müslümanlar iyi niyetlerinden sorgulamazlar.Din ayet başkanlığının kurulmasından itibaren İslam dini ve kuranı güzel şeyler söyler olarak önyargısı olduğu için yalanlar akla gelmez.Müslümanlar Bildiğimiz yetimlerin hakkı korunuyor diye düşünür..

    Nisa-3-Eğer, yetim kızlar hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız.İstediğiniz kadar evlenebilirsiniz.
    NİSA SURESİ..AYET.24 – Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı.
    NİSA-25..AHMET TEKİN …Câriye ile evlenme ruhsatı, içinizden günah işlemekten, zinadan korkanlar içindir. Sabrederek kendinizi korursanız sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir.

    Normal yetimin Annesi hayatta hatta Amcası Dayısı var.Normal yetimin malının bekçileri var.Dedeleri Nineleri var.Normal yetimlerin mallarını yeme şansınız varmı?Normal yetime hiçbir adaletsizlik yapamazsınız.
    Görüldüğü üzere nisa suresinde görülen yetimler bildiğimiz yetimler değildir.Bir erkeğin hem annesiyle hemde yetim kızıyla olduğu ve erkeğin velisi bulunduğu durumu anlatmaktadır. Ayrıca bu yetim kız cariyesiyle kendi yaptığı ilişkiden olmuş kendi kızı da olabilir.İkram ettiği misafirlerin kızı da olabilir.Başkalarının da olabilir.

    Yetim kızlar konusu o kadar net ve açıktır ki neden doğrular söylenmez siz karar verin.İslamın kendi ortaya çıkardığı bir yetim kızlar ordusudur.Müslüman Osmanlıda cariye ve yetim kızlar tarih boyunca hep vardır.

  46. AbdullahAbdal dedi ki:

    Ben Arap toplumunda kızların yaşının 40 erkeklerin 900 yaşında başladığını duymuştum..
    Arap Toplumunda kız çocukları gömülmüş olsaydı..
    HZ.hatice denen nine de gömülmüş olurdu..
    Bıralkın bu gömülme masallarını .Bu gömülme Araplara islamiyetin getirdiği bir özelliktir ve islamiyetle başlamıştır.

    Arap kadını islamdan önce Ticaret yapabilir zengin olabilirdi.(örnek Hz.Hatice)

    Arap kadını islamdan önce Bir erkeği parayla iç güveysi satın alabilirdi.(Örnek Hz.Hatice)

    Araplarda erkek hasta ve çirkinse evde kalırdı.25 yaşına kadar bile evlenemezdi..Evlenebilmesinin tek çaresi yaşlı bir kadın tarafından satın alınmasıdır(Hz.Muhammed)

    Hatta arap kadınının islamdan önce Gezme ve eğlenmeye de hakkı vardı..
    kafir olmak istemiyorsan kadını evden çıkarma emri islamla gelmiştir..
    AHZAB 33. Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın.

    İslamdan önce kadınların akrabalarının ve eş dostlarının yüzlerini görebilirlerdi
    İslamdan sonra akrabalar eve girememeye başlar..girerse hepsi kafir olur..
    AZHAB-53.Ey iman edenler! Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin.

    İslamdan önce Kızlar gömülmediği gibi tecavüz de yoktu..Her önüne gelen müslüman kadına tecavüz etme izni islamla gelmiştir..

    Nikahın olmadığı, içinde seks olan her türlü olayın, İslam’da zina sayılması ile kadınlar, kendilerine tecavüz eden olsa bile, Tecavüzcülerini şikayet edemezler. Çünkü kurana göre 4 şahit bulmaları zorunludur. Dört şahit bulabilmek ancak toplu tecavüzlerde mümkün olur. Tecavüzü ispatlayamayan kadının şikayetçi olması sadece herkesin duymasına yol açar.

    NUR-4.Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.

    NUR-13.Dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? İşte bunlar, şahit getirmedikçe Allah katında yalancı olanlardır.

    İslam’a göre 4 şahitte yeterli olamayabilir çünkü tam ilişkiyi gördüm demedikçe şahitlik anlam ifade etmiyor. Aynı yatakta çıplak görmek bile yeterli değilken nasıl ispat edebilir.
    Tecavüzü ispatlayabilse, bu durumda da kadın nikahsız seks yapmış olacağından zina suçu işlemiş olur. Zina sonrasında recm edileceğini bilen bir kadın tecavüzcüsünü şikayet edebilir mi? Ölmeyi göze alarak hiçbir kadın tecavüzcüsünü şikayet edemez.
    Kurallarını Kurandan alan İslam, sonuçta tecavüzü yaygınlaştırdığından kadın için tecavüzden kurtulmanın tek çaresi eve kapanmak olmaktadır.

    • yasir dedi ki:

      Abdullah senin anlayışın bu işte zina ne demek onu bile tam açıklayamamışsın…
      Sen 4 şahit olayını tecavüze getirip dayamışsın…yahu tecavüz zaten zina değil güç kullanarak yapılan gönülsüz bir olaydır,,,zina değil derken zinadan daha beterdir…
      Zina ya para karşılığında veya parasız gönüllü yapılan nikah dışı yasak ilişkidir…

      Abdullah ne olcak senin bu halin yaww…

      Nisa 4-‘te namuslu kadınlara zina suçu isnat edenleri bahsediyor,,,yani bayanlara bir koruma ve pozitif ayrımcılık var…Yani bir erkek kendi eşine veya yine bir erkek veya kadın başka bir bayana bu şununla zina yapıyor deyip ispatlayamassa 4 şahit getiremesse o kişinin şahitliğini bir daha kabul etmeyin diyor..

      ah be abdullah,,, ne çektin be abdullah…

      Abdullah sen bu yanlış anlamalarla sosyal yaşantındada sorunlar yaşarsın,,,aile ortamında, arkadaş ortamında ne bileyim iş ortamında…Ahirete inanmıyorsun madem şu dünya hayatını hem kendine hemde çevrendikilere zehir etme…Gevşe biraz, sal kendini…
      Biraz pozitif ol hep negatif ne olacak böyle…belliki bazı çözemediğin sorunların var, seni hırslandırıyor sinirlendiryor, kinlendiriyor…çok düşünüp karğaşa yapacağına, az düşünüp öz düşün ve 1 şeyin üzerine odaklan onu iyi anla ve anlatmaya calış…her şeyi bir kenara at 10 saniye hiç bir şey düşünme derin nefes alıp en az 6’ya kadar say ve ağzından nefesi sal oksijenler kas ve sinirlerini gevşeltsin ve sende bunu hiset,,,üzülme sıkılma su akar yatağını bulur…

      • Abdullahabdal dedi ki:

        Akraba erkekleri için bile sakıncalı sayılan kadının, evi dışında yaşam olanağı yoktur. İslam kadının evinin içinde yaşamasını mecburi hale getirir. İslam’da kadının sokağa çıkamamasının nedeni, İslam ve kuranın zorunlu bırakmasıdır.

        Nikahın olmadığı,
        içinde seks olan her türlü olayın, İslam’da zina sayılması ile kadınlar,

        kendilerine tecavüz eden olsa bile, Tecavüzcülerini şikayet edemezler.

        Çünkü kurana göre 4 şahit bulmaları zorunludur. Dört şahit bulabilmek ancak toplu tecavüzlerde mümkün olur. Tecavüzü ispatlayamayan kadının şikayetçi olması sadece herkesin duymasına yol açar.

        NUR-4.Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.

        Bu ayete göre; Kocası yada babası yada abisi vaya akrabası kadına tecavüz edildi diye şikayet etmesi…
        evet şikayet etmesi… islamda Kadının Zina yaptığını şikayet etmektir..

        İslamda Tecavüz edilen kadın boynunu büküp oturmak zorundadır.. İslamda kadını eve hapsetmenin nedeni ..Kadına isteyenin yakaladığı yerde tecavüz edebilme kolaylığıdır..

        İslamda herşey var diyenler..
        Tecavüz suçunda erkeğe ne ceza verilir..bir ayet veremezler..
        Çünkü tecavüzde erkeğe suç yoktur.
        İslamda Tecavüz eden değil ..Tecavüz edilen suçludur..
        Tecavüz edildiğini iddia eden kadın ..recm edilir..
        kadın kendine tecavüz edildiğini ispat ettiğinde..recm olur ama..
        Tecavüz eden erkek nikah olmadan ilişki kurduğu için 100 değnekle ceza görür..

        NUR-13.Dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? İşte bunlar, şahit getirmedikçe Allah katında yalancı olanlardır.
        İslam’a göre 4 şahitte yeterli olamayabilir çünkü tam ilişkiyi gördüm demedikçe şahitlik anlam ifade etmiyor. Aynı yatakta çıplak görmek bile yeterli değilken nasıl ispat edebilir.
        Tecavüzü ispatlayabilse, bu durumda da kadın nikahsız seks yapmış olacağından zina suçu işlemiş olur. Zina sonrasında recm edileceğini bilen bir kadın tecavüzcüsünü şikayet edebilir mi? Ölmeyi göze alarak hiçbir kadın tecavüzcüsünü şikayet edemez.
        Kurallarını Kurandan alan İslam, sonuçta tecavüzü yaygınlaştırdığından kadın için tecavüzden kurtulmanın tek çaresi eve kapanmak olmaktadır.

        Buna itiraz edenin tecavüz suçuna hangi ceza verilir getirmesi beklenir.
        Getiremediği halde itiraz edene nasıl hitap ettiğinizi duyuyorum:)

        Müslüman kadınlar evde baba, kardeş ve oğulları dışında başka erkekler olduğunda ortada görülmeyecek perde arkasında olacak ve kendisini göstermeyecektir.
        Günümüzde kadınlar evden çıktıkları gibi, ayrıca çalışan kadınlar da vardır. Tesettür kıyafeti giymekle Müslümanlığının devam ettiğini düşünen kadınlar vardır. Karısı tesettür giydiğinde Müslümanlığının devam ettiğini zanneden erkekler vardır. Tesettürü yapan kendini örttüğünü düşünen kadın Müslüman’ım diye çalışıyor. Gezmeye eğlenmeye gidiyor. Bu nasıl bir Müslümanlıktır. Ben Müslüman’ım diye söyleyenlerin evinde oturma zorunluluğu var. Kuran ayetlerine uymayanların Müslümanlığı ikiyüzlülüktür.

      • Abdullahabdal dedi ki:

        NUR-23.24-İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü’min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır.

        Üç tane daha garanti şahit olmadan hangi akıllı erkek bir kadını zina suçu işlerken görse bile bu kadın zina yapıyordu diyerek şahitlik yapmayı göze alabilir. 80 değnek yiyebilir.Zina suçlarında bu dört şahit konusu oldukça baş ağrıtıcıdır.Dört şahit olmadığı durumda yalancı şahit durumuna düşecek insanlar hem oluşan gerçek bir suçu kanıtlayamamakta hem de sopa yemekle karşı karşıya kalmaktadır.

        Bu ceza nedeniyle çocuğu olmayan insanların çocukları olmaya bile başlamıştı.Ne alaka derseniz?
        Karısını Üfürükçüye veya hoca ya götüren kişinin karısına diyelim ki hoca tecavüz etti.Karısı kocasına söyledi.Adam köyüne döndü.kaç kişiye hoca benim karıma tecavüz etti diyebilecek.Gitse şikayet etse başka şahit olmadığı için yedimi üstüne birde seksen değnek.

        İşte bu durum nedeniyle İslam dünyasında çok tecavüzler yaşanmıştır.Ne kadın kimseye bunu söyleyebilmiş nede koca derdini kimseye anlatabilmiştir.Bu ayetlerle birlikte Müslümanlara aslında bir nevi beğendiğin bir kadın varsa lütfen çekinme denmek istenmiş gibidir.

        Bir “zinanın” kanıtlanması için “dört tanık” istemek, gerçekçi bir yaklaşım mıdır? Medineli Asim IBM Aday in ve ayni kabileden Uveymir’in “Peygamber”den bir sorulan olur: – Bir adam, karisini bir adamla zina ederken bulsa ne yapmalı? Karisinin tam karni üzerinde bulsa? Eğer gidip dört erkek tanık bul- maya yönelirse, zina eden adam isini bitirip gidecektir! Dört tanık mı aramalı, yoksa. ( F.Râzî, 23/164; Buhâri, e’s-Sahih, Kitabu Tefsiri’l- Kur’an/24/1; Tecrîd, hadis no: 1716; Ebu Dâvüd, Sünen, Kitabu’t- Talâk/27, hadis no: 1716; Ebu Dâvûd, Sünen, Kitabu’t-Talâk/27, no: 2245.)

        NUR-6.7-Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir.

        İşte gördüğünüz gibi zina konusunda oluşan sorunlara Muhammed vahy geldi diyerek yanıt buluyordu.
        Kuranın pat diye gelmeyip Muhammed yaşadığı sürece geldi diyerek devam etmesinin nedeni buydu.

        Nur 6 dakini uygulayan koca 80 sopadan kurtuldumu diye düşünüyorsunuz? Yanıldınız
        Sonraki ihtiyaca göre ayet gelmeye devam etmektedir.

        NUR-8.9-Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah’ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşincidefada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır.

        Muhammedin karısı Ebu Bekirin kızı Ayşe 6 yaşında evlendirilmesinin sonucunda bu inanılmaz işleri islamın başına açmıştır.Nur suresinde bu konunun aslını okuyup anlayabilirsiniz.

      • yasir dedi ki:

        Bak yine aynı yere geldik bu 4 şahit olayı yine cahiliye döneminde yapılan sapıklıkları haksızlıkları önlemek içindir…cahiliye döneminde Faiz diz boyu idi fuhuş diz boyu idi…
        Mekke’de ve diyer yerlerde sadece zenğinler diğer halkı faizle kendilerine esir etmişler borçlarının karşılığında kızlarını eşlerini her türlü pisliğe zorluyorlarmış…Bunlar bilinen tarihi gerçekler….
        Şimdi senin yazılarına bakarsa herkes işi gücü bırakmış sokakta dağda kırda bayırda tecavüz etmek için bayan arıyor öyle sanır.
        ayetleri çok güzel vermişsin benim vermeme gerek kalmadı…Bir mümin zina yapmamalı ve yalan söylememeli…Bu durumda ALLAH’ın azabını ve gazabını üstüne olaması için yemin etmek zaten en büyük cezadır, islamda ve doğada….Bir dedukodu duydun bundan dolayı zina suçu idda ediyorsun eşin veya başka bir bayan için ama ispatlayamıyorsun(idda makamı iddaasını ispatla mükelleftir),,, bayana haksızlık yapmaman için zina suçu isnat etmeden kadının kesilmiş mehir ile boşa diyor ama zinayı ispatlayabilirsen bekleme süresini bile göze almadan boşayabilirsin diyor…

        BAKARA–225 – Allah, sizi yeminlerinizde bilmeyerek ettiğiniz lağıv (herhangi bir kasıt olmadan, kanaate göre yanlış yere yapılan yemin)dan sorumlu tutmaz. Fakat kalbinizin kazandığı yalan yere yapılan yeminden sorumlu tutar. Allah çok bağışlayıcıdır, çok halimdir.

        Yemi önemi vurguanıyo…
        Ali İmran 61’de Resülün Hiristiyam din adamları ile İsa peygamberin doğumu ve konumu hakkındaki Lanetleşme aktarılıyor lakin Hiristiyan din adamları buna yaklaşmıyor…
        ALLAH inancı olan için bunlar büyük olaylardır…Tabiki inana için…
        Ama unutmamalıki ister inan’an ister inan’mayan ALLAH’ta kaçamaz…
        ALLAH’tan kaçış yine ALLAH’a dır…

        AL-İ İMRAN61 – Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah’ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim”.

      • yasir dedi ki:

        ((((((((((( ABDAL DİYOR Kİ——- İslamda kadını eve hapsetmenin nedeni ..Kadına isteyenin yakaladığı yerde tecavüz edebilme kolaylığıdır..———–ALINTI))))))))))

        Yahu şu yukarıdaki cümlenin mantığını biri bana açıklasın bu abdal bana reset attıracak…
        Kendimi şimid resetliyorum…

        Bayanı hem eve kapatıyorsun, eve kapatmak karuma altına almak gibi bir şey olmuş oluyor,,, sonra bu yakaladığın yerde tecavüz edebilme kolaylığı oluyor…Nasıl bir çelişki nasıl açıklanabilir bu…

        bayanı sokağa atsan korumasız kalsa senin dediğini anlayacağım

        veya bütün bayanlar kırda bayırda yanlız dolaşıyor yakaladığına tecavüz…veya sokak arasında yakaladığına sokakta tecavüz…

        sadece zina meselesini tecavüze getirip dayaman bile senin zihniyetini ortaya koymuş oluyor…

        Ayrıca zina yapan bayanlara verilen hapis hem bir ceza hemde koruma amaçlıdır…

        yahu ne yazacağımı şaşırdım , bir şeyden anlamıyorsun, ayrıca çok sıkıldım nokta.

  47. AbdullahAbdal dedi ki:

    Yazılarım denetim altına alınmaya başlamış:) eğer izin verilmez ise görünmeyecek.. benimle tartışmak isteyenler..abdullah abdal gördükleri yerlere kurulabilirler

  48. nizami dedi ki:

    NİSA–3 – Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir. ….. bu yani ne anlamda diger kizlarla 2 3 4 kadar evlen diyor yani bu kizlarla o oksuz kizlarin hukuklari bir diyil iste yadaki elinin altindakiyle yitin diyor oda cariye .. cariye nedir???? bunu bilmek istiyorum??? yani o karisi diyil kari zevcedir cariye tam olarak nedir? bunu cok insan kotu anlamda soyluyorlar bunu sende biliyorsun o yuzden soylemiyorum cunku senin fikrini bilmek istiyorum yani sende bunu boylemi biliyorsun? yoksa bawka bir anlami varmi???

  49. AbdullahAbdal dedi ki:

    Köle ve Cariyeler savaş ganimetidir. Savaşta ganimetlerin nasıl paylaşılacağı Kuran da ayetlerde açık açık anlatmıştır.Fakat köle cariyelerden olma babası belirsiz çocuk yetimler Kuran meallerinde açıklanmaz.

    Cariyeler cinsel ilişkilerde kullanılır ve nikahlanma yoktur…
    Cariyeler evin gündelik her türlü işlerinde kullanılırlar…
    Cariyelerinden bıkanlar bir mal gibi esir pazarına götürüp satarlar
    Cariyelerini başka bir cariye ile değiş tokuş ederler…isterlerse başkalarına hediye ederler…
    Cariyeler eve gelen misafirlere cinsel ilişkiye girebilmeleri için ikram edilirler…

    Doğum kontrol yöntemlerinin bilinmediği, bilindiğinde ise günah diyerek yasak olduğu söylenen İslam ülkelerinde bu cariyelerden doğan babası belli olmayan çocukların çok sayıda olmaları normaldir.
    Hem köle olarak satışından hem de fuhuştan para getirmektedir.

    Sanırım..yazdığım yazılar denetim için beklediğinden görünmüyor ki göremiyorsunuz…

    eğer ikişer üçer deseydi…katları kadar yani dokuz eş anlaşılabilirdi..
    ikişer üçer dörder demek..bunların katları kadar olduğu kadar üç tane çoğula çıkması..istediğin kadar anlamını verir..
    İslamda 4 eş diye bir sınırlama yoktur uydurmayın..

    …2 …3…4 bile 4 etmezki..siz 2 şer 3 er 4 er i … 4 anlayabiliyorsunuz

    • nizami dedi ki:

      AbdullahAbdal сariyenin tam olarak ne oldugunu sormushdum.Cevapladiqin icin cok tewekkur ederim.Cariyenin tam olarak ne oldugunu bilmek istiyordum ama bu kadarda dushunmemishdim gercekten.Okuyunca shahirdim.

      Cariyeler cinsel ilişkilerde kullanılır ve nikahlanma yoktur…
      Cariyeler evin gündelik her türlü işlerinde kullanılırlar…
      Cariyelerinden bıkanlar bir mal gibi esir pazarına götürüp satarlar
      Cariyelerini başka bir cariye ile değiş tokuş ederler…isterlerse başkalarına hediye ederler…
      Cariyeler eve gelen misafirlere cinsel ilişkiye girebilmeleri için ikram edilirler…

      Cariyelerin hayvandan ne farki var onu anlamadim.Bu nasil adalet? Zavalli cariyeler.Ya aklima en cok takilan bir shey var muslumanlar bu konuda ne dushunuyor? Yasir sen bu konuda ne dushunuyorsun sanada sormushdum cariyenin ne oldugunu gercekten bu konuda ne dushunduyunu merak ediyorum?

      • sevgi dedi ki:

        Cariye olabilir ama sonucda o bir insan. Insanlarin boyle muamele gormelerini nasil normal kabul edersiniz? Ben insanlar arasinda fark koyan bir tanrinin varligina asla inanmam. Tanri varsa adil olmali, herkese esit olarak.

  50. yasir dedi ki:

    • mustafa dedi ki:

      adamlarda düşünceye saygı var tek tek kale alıp cevaplamaya çalışıyor peki bu stephan hawking denen sakat adam iranda söylese bunları ne olurdu ? çoğu sevinirdi belki asılmasına biliyoruz sevinecek kişileri.

  51. yasir dedi ki:

  52. yasir dedi ki:

    Ateist Prof mantıksızlığının ve düştüğü çelişkilerin sonsuzluğu içinde…

    • Abdullahabdal dedi ki:

      Dindarların ve dinlerin savunduğu yaratılışçılığın kendini nasıl çürüttüğünü açıklayalım.

      Yaratılışçılar gibi düşündüğümüzü varsayarak bunun nasıl olduğunu açıklayabiliriz.
      Yaratılış düşüncesi mutlaka her şeyin bir yaratıcısı olduğunu savunan bir düşüncedir.
      Bu varoluş düşüncesine göre hiçbir şey kendiliğinden oluşamaz
      Bu görüşe göre her şeyi yapan ve yaratan bir şey olması zorunlu olduğuna göre
      Öyleyse Tanrı da kendiliğinden oluşamaz.
      Yaratılışçılığa inandınız mı yada savundunuz mu,
      Tanrının da bir Tanrı tarafından yaratılmak zorunda olduğunu savunmak zorunda kalıverirsiniz.

      Öyleyse Tanrıda kendiliğinden oluşamaz.Mutlaka onunda bir yaratıcısı vardır.
      Yaratılışçılığa göre yaratanında bir yaratıcısı olmak zorundadır.

      Bu görüşü savunduğunuzda Her yaratanın bir yaratıcısı olması gerektiği sonucuna ulaştırır.

      Hayır diye itiraz ederseniz..Onu kimse yaratmadı Tanrı kendi kendine oluştu diye söylerseniz.

      Her şeyin bir yaratıcı tarafından yaratılması görüşünü imha edersiniz.
      Ortada savunduğunuz görüş diye bir şey kalmaz.
      Kendi savunduğunuz görüşü kendiniz çürütürsünüz.
      Çünkü size göre hiçbir şey kendiliğinden oluşamaz.Bunu siz söylüyorsunuz.
      Böyle bir düşünce anlamsızlaşır.Tanrının Dedesi babası torunu olması gibi sonuçlar çıkar.
      Bu böyle 10 sayısının 3 bölünememesi (10/3=3,3333333 ) gibi sürer gider.

      Yaratılışçılığı ne kadar savunurlar ise savunsunlar sonuçta piramit in en üstünde ki bir şeyin kendiliğinden oluşması kaçınılmazdır.Sonuçta ,mutlaka tanrı veya tanrının babası yada onun babası.Evren veya canlılar.Mutlaka bir şey kendiliğinden oluşmak zorundadır.

      Yaratılmak zorunluluğu yoktur.Buda bizi canlıların oluşması için uygun şartlar oluştuğu zaman var olduğu görüşünün doğruluğuna ulaştırır.
      Bir şeyin mutlaka bir yaratıcısının olmasının şart olmadığı kabul edilmek zorunda kalınır.
      Yaratılış düşüncesine inanan dindarlar
      Allah bir dir derler ama
      ALLAH ı Allah ın bir YARATICI sının YARATMAK zorunda olduğunu savunduklarını anlayamazlar.

    • mustafa dedi ki:

      tanrının olma ihtimali çok yüksektir ama kanıtlanana kadar da var diyemeyiz ama dinlerin uydurma olma ihtimalini tartışıyoruz bu formda.bu su götürmez uyduruk olan dünya üzerindeki ilahi yada ilahi olmayan bütün dinlerin koruyucuları gıpta ve hayranlıkla takip etmekteyim ilizyonistler sapkadan sacede tavşan çıkarabilirken bunların tarikatları şapkadan öküz kayadan deve çıkarıyor valla yeminle inanmayan varsa gözü çıksın 🙂

  53. nizami dedi ki:

    Gercektende komikdi 🙂 . Tanrinin tum ozelliklerini bilgisayara soyluyor. Bu bilgisayar muhtesem, 🙂 o zaman bu ozel bir bilgisayar 🙂 bakmanizi tafsiye ederim komik 🙂 Kendisi bile farkinda diyil Tanridan bahs ediyor ama onu bir bilgisayar olarak anlatiyor 🙂 … Bir seyde soylemek istoyorum yine soyluyorum ateist deyilim. Ama ateistler Tanriyi inkar etmiyor.Kabulda etmiyor inkarda etmiyor.

  54. nizami dedi ki:

    Onemli olan iyi birisi olmak diyilmi? Tum dini kitaplardada amac bu diyilmi ? Tum dini kitaplarda iyilik yap iyilik yap Allahtan kork kotuluk yapma diyor iste . Ateist diyince neden akliniza Allaha inanmaz kotu birileri gelir . O kadar iyi yurekli ateistler var.Sadece dine inanalarmidir iyi? Bu insanin karakterini deyistirmez.Bir dine inansada inanmasada.Ateistlerde kotu yureklide var iyi yureklide .Muslumanlarda onu gibi o kadar kotu musluman var o kadarda iyi yurekli musluman var.Burada biraz dusunmek lazim. Ateistlerde iyi yurekli insalar cok .Peki o zaman onlar hic bir dine inanmazken iyi olmayi nasil bashardilar?.Demekki amac bir din diyil.Bu hic bir shey deyishtirmiyor.Dinsizde insan iyi ola biliyormush.Iyi biri olmani saglamak sadece seninle kendin aranda bir shey..Yani hayat insani iyi ve ya kotu buyutuyor.. Mesela ben milyoner ve ya fakir ailede dunyaya gelseydim , arkadaslarim iyi olsaydi ve ya kotu olsaydi , zor bir hayatim olsaydi ve ya aksine , cocukluktan yetim olsaydim , ailem kotu biri olsaydi ve ya iyi biri olsaydi , farkli farkli ulkelerde dogulmus olsaydim, her defasinda farkli bir insan olurdum. Her birinde psikolojim farki olurdu farki insan olarak buyurdum.Herkesin zekasida farkli.Herkes ayni dusunemez.Insan gelismesinde bioloji ve sosial program cok onemli .Yani kotu biri bashka bir muhitte baska bir ailede dunyaya gelseydi iyi biri ola bilirdi.Psikolojiden cok shey asli.Benim icin ne oldugun onemli diyil .Tabiki herkesin bir inanci var .Hepsine saygim var .Inanclariniz yalnis veya dogruda ola bilir ama iyi insan ol yeter.Yani bir insan ateist diye ona kotu gozle bakmak ve ya musluman diye ona kotu gozle bakmak ve ya tum muslumanlara iyi gozle bakmak bence dogru diyil.Hayatta iki cur insan var. 1.Kotu insanlar 2.Iyi insanlar .Baskada bir shey yok. Iyi insan neye inaniyorsa inansin iyidir.Ateist olsa bile musluman olsa bile hristiyan olsa bile panteist olsa bile vs vs vs..Kotu insanda onun gibi.Yani musluman olup iyi biri olanla ateist olup iyi biri olan iki insan arasinda bir farki yoktur.Iyilerin bir- birlerinden farki yoktur.Kotulerinde bir -birlerinden farki yoktur.

  55. Abdullahabdal dedi ki:

    Nizami Ateistim,
    Ateistler Allahın varlığını asla inkar etmezler.
    Allahın olduğunu hepimiz biliyoruz ve tanıyoruz. kızlarını..ve Muhammedin dedesinin putu olduğunuda biliyoruz..babasının o putun bakıcısı olduğu için Abdullah adınıda aldığını biliyoruz..
    Kıble kudüsken..Muhammedin dayanamayıp..putların evine döndürdüğünü de biliyoruz..

    Bu Allah kadını
    Müslümanlar kadın der ona..le İLAHE illallah diyerek ..
    İLAHE kadın tanrı demektir.

    Ancak biz Ateistler tanrı düşüncesini çok komik buluruz..
    O tanrının yaratıcısının olduğunu söylersek..
    Herşeyin bir yaratıcısı olduğu ilkel fikre inanmış oluruz.
    Tanrının yaratıcısı olmayacağı için..Tanrı tartışılacak konu bile değildir..

    • nizami dedi ki:

      Bende bunu soylemek istiyorum Abdullahabdal .Richard Dawkins boyle bir soru sormus ki Allahi kim yaratti? Yani eger evreni Allah yaratmishsa o zaman Allahi kim yaratmish? Ve onun bu sorusunun cok cocukca oldugunu soylemish bir profosor ama bence oyle diyil .O sadece kendi isdediyi gibi yorumlamish.Yani evren kendi kendine olusamaz her bir sheyin bir yaraticisi olmali o zaman evreni Allah yaratmissa , Allah da kendi kendine olusamaz dimi? Bence Tanri insanlarin dusune bileceyi kadar basit bir shey deyil.Hic bir zaman onu anlayamayiz.Yani bizim zihnimiz bunu anlamak icin cok az.Tanri anlayisi insan aklina sigmaz. Hic bir zaman.Kucuk dusuncemizle bunu anlayamayiz.A.einsteinin soylediyi gibi buyuk bir kutuphaneye giren kucuk cocuk gibiyiz.Bu yuzden iste. Bende Tanriyi asla inkar etmiyorum.Aksine onun insanlarin dusunduyu kadar basit bir shey diyilde , insan aklina sigmayacak kadar muhtesem bir shey oldugunu dusunuyorum.

  56. nizami dedi ki:

    Gercekten ilinc.Muslumanlarin kabir taslarinin uzerinde bile ay resimi var.

  57. rammsteinn dedi ki:

    sayın bilal
    nebe33 te kızların göğüsleri geçmiyor diyorsun ama şu linkten bak
    http://www.kuranmeali.org/78/nebe_suresi/33.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx
    birşeyi iddaa ederken niye iki dakikanızı ayırıp google a bakmıyormusunuz. yoksa gavur icadı gunah olur diye mi korkuyorsunuz?

    • bilal dedi ki:

      Rammsteinn ! Ben Kur’an’ın orijinal metnine bakıyorum.Linklere değil.Çünkü
      Kur’an’ın orjinal dilini biliyorum.Sizin gibilere yanlış meal ve yorumlara bakmaya ihtiyacım yoktur.Beni ilgilendiren Kur’an’ın orijinal metnidir.Hatalı olarak birbirbirinden kopya çeken yanlış meal ve linkler değil… Meal ve linkler yanlış olabilirler.Bir şeyin orjinalı varsa ona bakılır.NEBE 33.ayette ne kızların ismi,ne de göğüs ismi geçiyor.Burada geçen bu ifadeler
      tamamen Kur’an dışı yorumlardır,Kur’an’la asla alakası yoktur…Söz konusu yanlış meal ve yorumlar Kur’an değildir.Googleye bakmak günah olsaydı bilgisarı neden kullanıyorum?
      ne söylediğinizin farkında mısınız.? Benim kaynağım Kur’an’ın orijinal metnidir,sizin ki ise,
      Kur’an değil,hatalı meal,yorum ve linklerdir… Kur’an’ın orijinal dilini öğrenin, ondan sonra
      bakın bakalım,gösterdiğiniz linkler doğru mu yanlış mı belki o zaman anlarsınız.!!! Saygılar…

      • nizami dedi ki:

        Cok tewekkur ederim Bilal.Sen bana hep farkli yorumlar verdin.Tum muslumanlara sordum bu sorulari hepsi ayni cevabi verdi.Bir tek sen farkli yorumlar veriyorsun.Ozur diliyorum senden bir soz soylemek istiyorum.Soylediklerini hala tam olarak kabullenemem , bunu sende biliyorsun .Beni anlamani istiyorum.Bu konuda aklim karishik.Ama bir shey cok hoshuma gitti onu soylemek istiyorum.Tum muslumanlarin cogu ,o nar memeli kadinlarin oldugunu kabul ediyor .Ne varmishki burda dogruyu soyluyor diyorlar.Hatta ben burada Gurcistanda bir mollayada sordurdum bu soruyu .Ayni cevabi verdi bana ”Yalnish ne soyluyorki ?Olanlari yazmish.Kadinlar gercektende nar memeli ”diye cevap vermishdi.. Cariyelerin oldugunu kabul ediyor hakda veriyorlar.Ama sen hepsine iyi tarafindan bakiyorsun.Sen gercektende dogru olan tarafindan bakiyorsun bence.Bu cok hoshuma gitti.Yine cok tewekkur ederim.

      • rammsteinn dedi ki:

        demekki aşağıkilerden arapçan daha iyi.
        Diyanet İşleri
        Abdulbaki Gölpınarlı
        Adem Uğur
        Ahmet Tekin
        Ahmet Varol
        Ali Bulaç
        Ali Fikri Yavuz
        Celal Yıldırım
        Diyanet Vakfi
        Elmalılı Hamdi Yazır
        Fizilal-il Kuran
        Gültekin Onan
        Hasan Basri Çantay
        Hayrat Neşriyat
        İbni Kesir
        Ömer Nasuhi Bilmen
        Ömer Öngüt
        Şaban Piriş
        Suat Yıldırım
        Süleyman Ateş
        Tefhim-ul Kuran
        Ümit Şimşek
        Yaşar Nuri Öztürk

        senin gibi bu ayeti başka yerlere çekenlerde var.bunlarda eşlerden bahsederken yaşıt eşler felan filan demiş.
        Ahmed Hulusi
        Bekir Sadak
        Edip Yüksel
        Muhammed Esed

      • bilal dedi ki:

        Sayın Rammsteinn ! Lütfen ana dili Arapça olan birine sorun ! Arapçada kız,kadın,göğüs,nar ve tomurcuk kelimelerinin karşlıkları nelerdir.? Ondan sonra NEBE-33.ayetin mealine değil,orijinal ayetin Arapçasına bakın.Burada bu kelimelerin karşıliğını bulabilecek misiniz ??? Kesinlikle hayır diyorum. Söz konusu ayetin orijinal metninde bu ifadeleri bulmak mümkün değildir. Öteden beri Emevi Hanedanları ve egemen güçler bazı ayetleri kendi ego ve arzularına göre yorumlatmışlardır…Bugünün bir çok yanlış tefsir ve yorumları onların ürünüdür. Ve adeta birbirinin kopyası olan mevcut meallerde de söz konusu hatalı yorumlar devam etmiştir.Maalesef, Bunu sorgulayan ve bu geleneğe karşı çıkan da pek olmamıştır.Hep egemen güçlerin dediği olmuştur … Özetle,bu tür yanlış yorum ve maaller yüce Allah’ın sözü değildir.Yüce Allah’ın sözü sadece ayetlerin orijinal metnidir. Bu tür yanlış yorum ve maaller tamamen insan ürünüdür… Ha bir de diyorsunuz ki, ‘’Demek ki,aşağıdakilerden Arapçan daha iyidir ‘’ demektesiniz.!!! Ben herkesten Arapçayı daha iyi bilirim demiyorum. Fakat bu sitede herkese çağrıda bulunuyorum..Arapçayı gayet iyi bilen ve kılasik egemen güçlerin geleneğine göre de- ğil,akıl ve mantığıyla hareket eden ve sorgulayan kim varsa bu konuyu onunla tartıştımya hazırım… Kur’an’ın orijinal dilini bilen biri olarak bu ayeti bu şekilde anlıyorum.Bu ayeti bu şekilde anlayan da sadece ben değilim… Saygılarımla……

      • MaMaLi dedi ki:

        Bilal kardeş!Kuran-ı kerim’in orjinali sen nerden buldun?en eski kuran 8 yz ait!orjinalini sana cebrail’mi getirdi?)sen şu yanlı,öyle değil,sizin kuran,hatalı gibi,insanları ahmak yerine koyuşun,madem öyle senin kuranı,diyanete götür,çoğalt,insanlar,kuranı da dini de doğru öğrensin.seçilmişmisin ne!

  58. yasir dedi ki:

    • rammsteinn dedi ki:

      Turan Dursun’un karşısına niye bir ilahiyatçı çıkamadı? soruları cevaplamak yerine kaçıyorsunuz.

      “Batmakta olan yıldızlara andolsun ki, arkadaşınız Muhammed sapmamış ve azmamıştır” (Necm Suresi, ayet 1-2).

      “Saf saf dizilenlere, toplayıp sürene, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilahınız birdir (benden başka Tanrı yoktur)” (Saffat Suresi, ayet 1-4).

      “Tanrı’ya andolsun ki, biz onları, şeytanlarla birlikte toplayacağız; sonra da cehennemin çevresinde diz üstü hazır edeceğiz.(Meryem Suresi, ayet 68).

      “…Yıldızların yerlerine yemin ederim ki…” (Vakıa Suresi, ayet 75)
      “Bilirseniz, gerçekten bu, (çok) büyük bir yemindir” (Vakıa Suresi, ayet 76). Ve bu “büyük” yemini, Kur’an’ın “saklı bir kitapta” (Levh-i Mahfuzda) bulunduğunu anlatmak için yapmaktadır (Vakıa Suresi, ayet 77-80).

      FİNALİ FAVORİ AYETİMLE BİTİRİYORUM. BU KADAR YEMİN EDEN EL-İLAH , BİRDE ÖĞÜTLÜYOR YEMİN EDEN ZORBAYA İNANMA DİYE.

      “Ey Muhammed! Diliyle iğneleyen çok yemin eden alçak zorbaya aldırış etme” (Kalem Suresi, ayet 10-14).

  59. Gencer dedi ki:

    Serdar Hocam Rahman suresini Peygamberlikte ortaklık teklif eden Rahman’ı anmak için yazmış olabilirmi? Rahman’la beraber yazmış olabilir mi? Surede şairlikte ortaya çıkmış gibi.

  60. yasmin6363 dedi ki:

    Erkeğin bel kemiğinden ve kadının üst göğüs kemiğinden akıp gelen suların yerleşmesinden yaratılmıştır. Bu gerçek Allah’ın ilminde saklı, insanın bilmediği gizli bir sır olarak son asrın ilk yarısına kadar kalmıştır. Ancak bu asrın ikinci yarısında insanın modern ilmi kendi metodu
    ile gerçeği keşfetmiştir. Ve öğrenmiştir ki erkeğin suyu bel kemiğinde oluşmakta, kadının suyu ise üst göğüs kemiğinde oluşmaktadır. Bu iki su korunaklı bir yuva da birleştiğinde onlardan insan meydana gelmektedir.

  61. respect dedi ki:

    nuhun gemisi

  62. sevgi dedi ki:

    Ne alaka? 🙂

  63. Fatih dedi ki:

    Pante gerçekten yazılarını vede arkadaşların yorumları çok zevkli roman gibi okuyorum . bende bir katkı yapmak istedim . bence herkes yanılıyor ayetlere bakış açınızı değiştirin burada resmen ve alenen açık seçik Allahın yaratıp duzene koyduğu göklerin (7 kat) ve yerln tüm kainat değil sadece ozamanda 7 li sistem olarak bilinen yani güneş sisteminden vede dünyanın yaratılmasından bahsediyor ,tüm kainattan değil işte bu ayetlerde

    Naziat (27-29). Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı .(buradaki gökyüzü tüm kainat değilde sadece gecesi karartılıp gündüzü ağartılan dünyanın sahip olduğu gök yüzü yani bizim dünyamızın atmosferi)

    Naziat (30-33). ONDAN SONRA DA yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.( zaten ayetin devamında yeryuzunden bahsediyor )

    işte ayetler son derece sarih açık ve net yani yuce Allah kuranı kerimde 7 kat gök ve yer derken ve onları yarattım derken bizim güneş sisteminden bahsediyor arkadaşım . durum bu kadar açık vede fazla yoruma gerek yok allahın diğer geri kalan kainatı yaratmasınıda diğer ayetlerde açıklıyor .

    • yasir dedi ki:

      Güzel açıklaman için teşekkürler…
      Ben her Kuran okuduğumda senin bu yazdıkların aklıma gelmekte, daha öncede bu ortamdada bunu belirtmiştim, Evren ile dünyanın ve bizim güneş sistemimizin yaratılışı karıştırılmaktadır, yinede en iyisini Allah bilir…

  64. ozymandias dedi ki:

    Sayın pante,
    Hazırlamış olduğunuz bu güzel blog için teşekkürler. Yaklaşık 1 yıl kadar önce blogunuza rastladım ve yazılarınız sayesinde gerçekleri gördüm.
    Kuran’da ki bunca saçma ve bilim dışı ayete rağmen müslümanlar hala Zariyat 47’yi kullanarak bakın Kuran Big Bang’ten bahsediyor diyorlar ama şu yukarıda yazdıklarınızı çoğu bilmiyor.
    Bir insan nasıl hem her şeye gücü yeten bir tanrıya hem de bu kadar saçmalıkla dolu bir kitaba inanabilir anlamıyorum.
    Bir kez daha teşekkür ediyor ve müslümanların saçma mesajlarına sabredebildiğiniz için tebrik ediyorum.

  65. kadir dedi ki:

    sayın özymandias;

    siz zaten islamı reddetmek için kendinize bahaneler aramışsınız.. bu bahanelerle bir takım yazıları okuyarak kendinizi coşturmuşsunuz.. oysa o yazılar yerine kuranı araştırsanız yukarıdaki yazınız gibi bilgisizce yazılar yazmazsınız.. zariyat 47. ayet evrenin genişlemesiyle ilgilidir. kuranda büyük patlayamaya işaret eden. ve bilimle birebir örtüşen ayeti yazıyorum. bu arada sizde öğrenmiş olusunuz..

    ” O kafirler görmediler mi? yerler ve gökler bitişikken biz onları ayırdık. yaşayan herşeyi sudan yatattık.. hala inkar mı ediyorlar?..” (enbiya-30)

    zariyat 47. ayet ve enbiya 30. ayetler günümüz bilimiyle birebir örtüşmektedir.. hadi bunun aksini ispatlayın..

    hz. peygamber semanın ve yerin bitişik olduğunu, sonra bunların ayrıldığını nereden biliyordu.. yada evrenin sürekli olarak haciminin arttığını, genişlediğini çöl ortamında nereden biliyordu.. bu sorulara vereceğiniz tek yanıt sürekli olarak “mitolojik hikayelerdir.” oluyor..
    körü körüne hiçbirşeye bağlanmayın. düşünün, aklınızı kullanın.

    bu arada sayın pante ve diğer arkadaşların kendilerine göre bir inançları vardır. burada hepimiz birbirimize saygı çerçevesinde yazıyoruz. bizler inanmayan arkadaşlara ne kadar saygılı ve tahammüllü isek, onlarda bizlere karşı saygılıdır.. görüyorum ki sizin gibi düşünmeyen insanlara asla tahammülünüz yok..

    • ozymandias dedi ki:

      sayın kadir,
      Kuran’da bilime aykırı bir çok ayet var (yıldızların en yakın gökte olması gibi). Bu ayetler gerek blogtaki yazılarda gerekse yorumlarda defalarca kez paylaşıldığı için tekrar paylaşma gereği duymuyorum.

      Hud 7
      Arş’ı su üzerinde iken, hanginizin daha güzel işi işleyeceğini ortaya koymak için, gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. And olsun ki, “Siz gerçekten, ölümden sonra dirileceksiniz” desen, inkar edenler: “Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir” derler.

      Bilime göre elementler Big Bang’ten sonra elementler oluşmuşken sizin kitabınız iki hidroje n ve bir oksijen atomundan oluşan suyun yer ve gök yaratılmadan önce var olduğu iddaa ediyor. Üstelik evrenin altı günde yaratıldığını söylüyor. Bugün evrenin altı günde ya da altı evrede oluştuğunu savunan bir bilimsel görüş var mıdır?

      Hud 7 ayeti yeterince açıkken çıkıp da Kuran 14-15 yüzyıl önceden Big Bang’ten haber vermiştir demek bana göre mantıklı bir önerme değil.

      Zariyat 47’ye gelince. Bu ayeti bazı mealciler ‘genişleme’ olarak çevirirken bazı mealciler ‘genişlik(kudret) sahibiyiz’ diye çeviriyor. Ayette geçen ‘musiun’ kelimesinin de Kuran’da başka bir örneği olmadığı için karşılaştırma şansımız yok.Bu durumda hangi meale inanacağız?

      Son dönemlerde ilk tercüme daha çok rağbet görüyor ve bakın Kuran 15 yy önceden Big Bang’ten bahsediyor deniliyor. Acaba 20. yüzyıl öncesinde yaşayıp bu ayeti ‘genişlemek’ şeklinde yorumlayan ve kabul eden herhangi bir tefsirci ya da alim var mı? Varsa kaynak paylaşabilir misiniz? Eğer iddaa ettiğiniz gibi bu ayet 15 yüzyıldır ‘genişletiriz’ gibi yorumlandıysa neden hiçbir müsüman çıkıp da evren genişliyor gibi bir tez ortaya atmadı?.

      Merak ettiğim bir diğer konu ise neden bilim dünyasınca kabul edilen Big Bang teorisini bu kadar sahiplenmişken aynı bilim dünyasınca kabul edilen evrim teorisini kabul etmiyorsunuz?

      Paylaştığınız Enbiya-30 ayetine gelince. Paylaştığınız ayeti gayet iyi biliyorum merak etmeyin.
      Mitolojilerde bu ve benzeri ifadeler var. Bunlar İslam’dan önce ortaya çıkmış inançlar.
      Ayrıca yer ve göğün ayrılmasıyla Big Bang arasında nasıl bir bağ kurdunuz merak ettim. Bu kısmı açıklamanızı rica ediyorum. Açıklarken bilimsel veriler ve makalelerden de yararlanırsanız seviniriz.

      Kuran’a inanmayanların iddalarını araştırdığım dönemde Müslüman arkadaşların verdiği cevapları da okudum. Verdikleri cevaplar ne yazık ki benim için yeterince tatmin edici olmadı.

      Kuran’da ki bu mucize iddaalarıyla ilgili çok uzun bir yazı yazılır ama ne inananların ne de inanmayanların görüşleri değişir. Bana göre Kuran’da ki bir çok ayet bugünkü bilimsel verilerle çelişiyor.

      Diğer iddaalarınıza gelince. Demişsinizki siz kuran’ı reddetmek için bahane aramışsınız.
      Bu iddianız tamamı ile boş bir iddaa.

      Ben 21 yaşına kadar müslümandım. Namaz kılmasam bile Kuran’ın yasakladığı şeylerden her zaman uzak durmaya çalıştım. Ne alkol kullandım, ne sigara içtim, ne kimseye itiraf attım vs.
      Bana İslam’ın en doğru din olduğu, Muhammedin ahlakı anlatıldı. İslam’ın barış, sevgi ve hoşgörü dini olduğu söylendi. Ben de buna inandığım için inancımı her zaman savundum.
      İnanmayan insanların internette Muhammed aleyhine yazdığı ve paylaştığı bazı şeyleri görüp sinirlenirdim ve insanların Allah’a inanmamasına anlam veremezdim. Müslüman olduğum dönemde çevremdekileri nazar boncukları, türbeler ve ağaçlara bir şeyler kazımak vb şirk sayılan şeylere karşı hep uyardım.
      Ta ki bir gün bir insan neden Kuran’a inanmaz diye araştırana dek. Bu araştırmalardan sonra gerçeklerin bana anlatıldığı gibi olmadığını gördüm ve deist oldum.
      Sorgulayınca alkol almamak, zina yapmamak, yalan söylememek gibi şeylerden uzak durmamın dinle alakası olmadığını gördüm.
      Ancak hala araştırıyorum hala daha Kuran’ı okuyorum. Eğer bir gün mevzubahis iddialara müslümanlar tarafından mantıklı cevaplar verildiği görürsem ya da gerçekten ayetleri yanlış yorumladığımı görürsem kendimi tekrar sorgularım ve Kuran’ın Tanrı tarafından gönderildiği iddaasını tekrar değerlendiririm.
      Hoşgörüsüzlük meselesine gelince. Ben yukarıdaki ayetlerde hiçbir inanan insana hakaret etmedim. Sadece Kuran’ın saçma ayetler içerdiğini ve insanların bunlara rağmen inanmasına anlam veremediğimi söyledim. Ancak kimseye de bugüne kadar müslüman olamazsın, x dinine inanamazsın diye bir baskı yapmadım. İnanmadığım bir kitaba saçma dememi inananlara yapılmış bir hakaret olarak algılıyorsanız yapabileceğim bir şey yok.

      “müslümanların saçma mesajları” kısmıyla ilgili ise şunları söyleyebilirim. Blogda dinle ilgili bütün konuları ve cevapları okudum ve şunu gördüm: siteye bir çok müslüman arkadaş mesaj atmış ama bana göre sadece 3-4 tanesi kendilerince tutarlı olan şeyleri düzgün bir şekilde ifade edebilmiş. O 3-4 kişi dışında diğerlerinin verdikleri cevapları kastederek bir genelleme yaptım. Bu genellemenin yanış olduğunu kabul ediyorum. Bu lafımı geri alıyorum.
      Benim gibi düşünmeyen insanlara tahammülüm olmadığını söylemişsiniz ve biz inanmayan insanlara saygı duyuyoruz demişsiniz. Siz belki saygı duyuyor olabilirsiniz ama kitabınız ve müslümanların çoğu inanmayan insanlara saygı duymuyor.
      Kuran müslüman olmayan insanların cahil olduğunu, kafir olduğunu,ahlaksız olduğunu, yalancı olduğunu söylüyor. Üstelik cehennemde yanacaklarını ve ebedi olarak işkence göreceklerini söylüyor. Müslümanların çoğu da bu ayetleri okuyup inanmayan insanları ahlaksız olmakla, günahkar olmakla suçluyor, onların ensesti savunan, sürekli yalan söyleyen, karıya kıza tecavüz eden insanlar olarak görüyor hatta işi abartıp tehditler savuruyor.
      Dindar olup inanmayan insanlara saygı duyan müslüman sayısı çok az. Deist olduğumu bilen 2-3 kişi var. Eğer çıkıp okulda vs ben deistim desem çoğu kişinin bana bakışı değişir. Bunu bugüne kadar yaptığım gözlemere göre söylüyorum.

      Ayrıca benim çevrem tamamı ile müslümanlardan oluşuyor. Bu insanların kimisi bütün ibadetlerini yerine getirerek inanıyor, kimisi sadece yılda bir ay oruç tutarak inanıyor, kimisi ise hiçbir ibadeti yerine getirmeden inanıyor.Bir çok kadında başörtülü. Ben bu insanların hiçbiriyle inanıyorlar diye dalga geçmedim, kimseye baskı yapmadım, kimseye benimle aynı inanca sahip olmadığı için ebedi olarak yanmakla da tehdit etmedim. Baş örtüsü takıyorlar diye hiçbir kadını hor görmedim ve görmem de. Başı örtülüleri üniversitelere almak istemeyen zihniyete de her zaman karşı çıktım. Bundan sonra da kıyafeti nedeniyle, inancı nedeniyle zulüm gören insanlara destek olmaya devam edeceğim. İnsanların neye inandığı da beni pek ilgilendirmiyor. İnsanları değerlendirirken inançlarıyla değil yaptıklarıyla değerlendiriyorum.

      Toparlamak gerekirse demek istediğim şudur. Ben Kuran’a, İncil’e, Tevrat’a vb. kitaplara ve dinlere saygı duymuyorum. Çünkü bu kitapların tanrıdan geldiğine inanmıyorum. Ancak eğer bir insan bu kitapların Allah tarafından gönderildiğine inanıyorsa bana diyecek söz düşmez. Bana saygı duyduğu sürece ben de ona saygı duyarım.
      Umarım kendimi net olarak ifade edebilmişimdir.

      Eğer Zariyat suresi 47. ayetin big bang ortaya atılmadan önce de aynı şekide çevrildiği ve aynı şekilde yorumlandığı bir kaynak yazar ve Hud 7 vb ayetleri nasıl Big Bang ile bağdaştırdığınızı yazarsanız da okur ve cevap veririm.

      • kadir dedi ki:

        sayın özmandias

        arşın su üzerinde olması ne demek;
        arş yüce allahın kudret ve makamı anlamına gelir. onun kudreti ve makamı bu kainatın yaratılmasının ve sudan yaratılan her canlının üstündedir. onun hayatı sudan yaratılan insan hayatı gibi değildir.. evren 6 aşamada yaratılmış ve bu yaratılan evrende canlılar suya bağlı olarak hayat bulmuştur.. mahlukat için su hayat demektir.. yüce allah bundan münezzehtir.. yani sizin iddia ettiğiniz; evren yaratılmadan önce su nasıl var olabilir.. düşüncesi tamamen anlamsızdır.. yüce allah bu ayette suyun yaratılması veya yaratılmaması konusundan bahsetmiyor. onun arşı (herşeyin üstünde olan makamı ve varlığı) canlı ve cansız yaratılan bütün mahlukatın üzerindedir.. herşey onun kudretine bağlıdır.. ateist sitelerde hud-7. ayet hakkında atılan iftira görnüyor ki sizide etkisi altına almış. siz onların peşinden gitmeye devam ediyorsunuz..

        “Zariyat 47′ye gelince. Bu ayeti bazı mealciler ‘genişleme’ olarak çevirirken bazı mealciler ‘genişlik(kudret) sahibiyiz’ diye çeviriyor. Ayette geçen ‘musiun’ kelimesinin de Kuran’da başka bir örneği olmadığı için karşılaştırma şansımız yok.Bu durumda hangi meale inanacağız? ”
        —–demişsiniz…

        sevgili arkadaşım hiç düşünmüyomusun bu ayette musiun kelimesi niye kullanılmıştır diye?
        bazı mealcilerin genişlik(kudret sahibiyiz) diye çevirmeleride yanlış değildir.. çünkü musiun “genişletici” anlamından başka “kudret sahibi” anlamınada gelir.. eğer yüce allah sadece kudretini ifade etmek isteseydi “musiun” yerine “kadirun” keimesini kullanırdı.. bu ayette özellikle ve bilinçli bir şekilde “musiun” kullanılmıştır. bu kelime evrenin geniş zamanda genişlediğini ayrıca bu duruma sebep olan allahın kudretini ifade etmektedir.. iftiralara inanmadan önce kuranın arapça metnini biraz araştırırsanız gerçeği görürsünüz..

        “Paylaştığınız Enbiya-30 ayetine gelince. Paylaştığınız ayeti gayet iyi biliyorum merak etmeyin.
        Mitolojilerde bu ve benzeri ifadeler var. Bunlar İslam’dan önce ortaya çıkmış inançlar. ”
        demişsiniz..

        yukarıdaki yazımda size dememişmiydim; “bilimle örtüşen bir ayet bulduğunuz zaman hemen bu mitolojik hikayedir diyorsunuz” diye… sağolun beni yanıltmadınız.. çünkü her zaman son durağınız mitolojiye sığınmak oluyor.. buda sizin düşüncenizin son derece samimiyetsiz olduğunu ortaya koyuyor.. aslında bu sizin düşüncelerinizde değil, tamamen ateist sitelerde geçen yazılardır.. siz ise sadece onların peşinden giden basın sözcüsüsünüz..

        “Sorgulayınca alkol almamak, zina yapmamak, yalan söylememek gibi şeylerden uzak durmamın dinle alakası olmadığını gördüm.” demişsiniz..

        sevgili kardeşim bi kendinizi düşünün tercihlerinizi, zevklerinizi, doğrularınızı, yanlışlarınızı… size dışarıdan bakan bir insana doğru zannettikleriniz yanlış gelebilir, veya yanlış zannettikleriniz ona doğru gelebilir.. siz birşeyden hoşlanırsınız, başka biri sizin hoşlanmadığınız şeyden hoşlanır, sizin sevdiğinizi sevmez.. bir örnek vereyim. hollandada eşcinsellik yasal ve normal olduğu halde diğer bir ülkede doğal karşılanmaz.. evlilik dışı ilişki kimi insanlara normal gelir, kimileri buna karşı çıkar.. hırsızlık yapmak kimi insana zevk verir. kimisi yanlış olduğunu düşünür.. bir cana kıymakta öyledir. basında görmüyorumuyuz seri katilleri, zevk için adam öldürdüklerini söylerler. vs.vs.. bütün bu açıklamalardan sonra ortaya çıkan sonuç şudur.; doğru ve yanlış kişinin yaşantısına,zevklerine,nefsine, tercihlerine ve düşüncelerine göre değişir.. o halde biz doğrunun ne olduğunu, yanlışın ne olduğunu nasıl bileceğiz.. bir olayın doğru veya yanlış olduğunu nasıl ayırt edeceğiz.. işte bunu biz bilemeyiz. biliyorum diyen insan sadece kendini kandırır.. doğruyu ve yanlışı yüce yaratandan başka hiçkimse bilemez.. bizler ancak o bize bildirirse bilebiliriz.. işte kuranda buna “hikmet” denir. yüce allah kuranda doğrunun ne olduğunu ve yanlışın ne olduğunu ayrıntılı bir şekilde bizlere bildirmiştir. işte biz onun “hikmeti” sayesinde bunları biliyoruz.. zaten bunlara uyanların doğruyu bulacağını söyler yüce yaratan…

        yukarıdaki yazınızda insanlara olan bakış açınızdan dolayı sizi yürekten alkışlıyorum.. kuranın en temel bakış açısıdır bu. kimse kimseye baskı yapamaz, dinde zorlama yoktur. herkesin dini-inancı kendinedir. farklı düşünüyor diye kimse kimseyi hor göremez. ben yüce kurandan bunları öğrendim. hayatım her devresindede muhakkak bunları uygulamaya özen gösteririm..

        son olarak

        “Toparlamak gerekirse demek istediğim şudur. Ben Kuran’a, İncil’e, Tevrat’a vb. kitaplara ve dinlere saygı duymuyorum. Çünkü bu kitapların tanrıdan geldiğine inanmıyorum. Ancak eğer bir insan bu kitapların Allah tarafından gönderildiğine inanıyorsa bana diyecek söz düşmez. Bana saygı duyduğu sürece ben de ona saygı duyarım.
        Umarım kendimi net olarak ifade edebilmişimdir.

        Eğer Zariyat suresi 47. ayetin big bang ortaya atılmadan önce de aynı şekide çevrildiği ve aynı şekilde yorumlandığı bir kaynak yazar ve Hud 7 vb ayetleri nasıl Big Bang ile bağdaştırdığınızı yazarsanız da okur ve cevap veririm.” –demişsiniz..

        sevgili kardeşim sizin kendinizi ifade etmenizi net olarak anladım. böyle düşündüğünüz için yine sizi tebrik ediyorum.. inancınız ne olursa olsun bu her zaman sizi ilgilendirir. benim burada sizi zorla dine döndürme gibi bir zorlamam asla olamaz. allah size her zaman doğru yolu nasip etsin..

        zariyat-47 ve hud-7 ayetlerinin açıklamasını kuranın dışına çıkmayarak yine kurandan açıkladım..

        saygılarımla…

  66. T.TAŞPINAR dedi ki:

    http://www.yenimucizeler.com/bel-ile-kaburga-arasindan-cikan-ve-atilan-sivi/bel-ile-kaburga-arasindan-cikan-ve-atilan-sivi-t52.0.html
    Bu adreste meniyi ve içerdiği spermi oluşturan maddelerin karaciğer ve böbreküstü bezlerinde üretildiğini ve bunların vücutta tam da ayette belirtildiği gibi kaburgalar ile bel arasında bulunduğunu göreceksiniz…

  67. T.TAŞPINAR dedi ki:

    http://www.yenimucizeler.com/kurana-gore-olcu-50-bin-yildir/kurana-gore-olcu-50-bin-yildir-t18.0.html
    bu adreste ise evrenin 6 günde yaratılmasının ne anlama geldiği tamamen bilimsel kaynaklara dayanarak açıklanmaktadır..

  68. Fatih dedi ki:

    ŞU YAZDIKLARIMA EK YAPMAK İSTERİM

    Pante gerçekten yazılarını vede arkadaşların yorumları çok zevkli roman gibi okuyorum . bende bir katkı yapmak istedim . bence herkes yanılıyor ayetlere bakış açınızı değiştirin burada resmen ve alenen açık seçik Allahın yaratıp duzene koyduğu göklerin (7 kat) ve yerln tüm kainat değil sadece ozamanda 7 li sistem olarak bilinen yani güneş sisteminden vede dünyanın yaratılmasından bahsediyor ,tüm kainattan değil işte bu ayetlerde

    Naziat (27-29). Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı .(buradaki gökyüzü tüm kainat değilde sadece gecesi karartılıp gündüzü ağartılan dünyanın sahip olduğu gök yüzü yani bizim dünyamızın atmosferi)

    Naziat (30-33). ONDAN SONRA DA yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.( zaten ayetin devamında yeryuzunden bahsediyor )

    işte ayetler son derece sarih açık ve net yani yuce Allah kuranı kerimde 7 kat gök ve yer derken ve onları yarattım derken bizim güneş sisteminden bahsediyor arkadaşım . durum bu kadar açık vede fazla yoruma gerek yok allahın diğer geri kalan kainatı yaratmasınıda diğer ayetlerde açıklıyor .

    üste daha önce söylediklerim gibi çoğu yorumcu bu yerler ve göklerin yaratılmasını karıştırıyorlar.

    MESELA BURDAKİ AYETTE YANLIZCA BİZİM ATMOSFERİK GÖK YÜZÜNDEN BAHSEDİYOR VEDE GÖK KELİMESİ TEKİL OLARAK GEÇİYOR ÇOĞUL DEĞİL.
    .İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor… (hac 65)
    VE BU AYETTE . Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah’ın varlığını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler (enbiya 32)

    FAKAT BURDA İSE TÜM GÖKLERDEN YANİ 7 KAT OLAN GÖKLERİN BİNA EDİLMESİNDEN BUTUN KAİNATIN YARATILMASINDAN BAHSEDİYOR
    Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan…(rad 2)

    VE BU AYETTE .Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik. (Nebe 12)

    YANİ ÇOĞU YORUMLAYANLAR AYETLERİN MANASINI KARIŞTIRIYORLAR VE SONUÇTA AÇIK SARİH OLAN KURANI KERİM ANLAŞILMIYOR SAPTIRILMAYA AÇIK HALE GELİYOR. ÇÜNKÜ KURANIN İNDİRİLİŞİ VEDE SON OLARAK TASNİFİ UYUMLULUK VE İNİŞ TERTİP SIRASINA GÖRE DEĞİL HİKMETİNE BİNAEN KARIŞIK FAKAT ANLAŞILIR OLARAK DİZAYN EDİLMİŞ.

    FAKAT BİZLER GÖRDÜĞÜMÜZ BİZE ENYAKIN GÖĞÜ. GÖREBİLİYORUZ ARAŞTIRABİLİYORUZ ÇÜNKÜ GÖRÜNÜR HALDE “Biz en yakın göğü kandillerle süsledik. .Fussilet suresi ayet 12:
    AMA 7 KAT GÖĞÜN YANLIZCA EN YAKIN SEMASINI YANİ ATMOSFERİMİZİ VEYA İKİNCİ ANLAM OLARAK YILDIZLARLA SÜSLENEN 1. KAT SEMAYI GÖREBİLİYORUZ YANİ 2 ANLAMDA ÇIKABİLİYOR .
    ASLINDA 3 ANLAM DA DİYEBİLİRİZ 3. ANLAM İSE : 7 Lİ SİSTEM DENEN. 1. BİZE ENYAKIN SEMA OLAN YILDIZLAR. 2. AY. 3. MERKUR 4. VENUS. 5. GÜNEŞ. 6. MARS. 7. SATURN

    YANİ GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ 3 TANE ANLAMDA BİRBİRİNDEN FARKLI.
    BENİM KANAATİME GÖRE HİKMETİNE BİNAEN TAM OLARAK AÇIKLANMAMIŞ GAYBİ BİR KONU OLARAK KALMASI İSTENMİŞ OLABİLİR ALLAHU ALEM ( DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR) DİYORUM
    BİRDE NUH SURESİNİN AYETLERİNE BAKALIM
    15 – “Görmediniz mi Allah yedi göğü uygun tabakalar halinde nasıl yaratmış?”

    16 – Ve Ay’ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba kılmış.

    7 GÖĞÜN YARADILIŞINDAN SONRA DEVAMI GELEN 16. AYETTE AY VE GÜNEŞİN DE BU 7 KAT GÖKLERİN İÇİNDE BİR YERLERDE 7 SEMANIN İÇİNDE OLDUĞUNDAN BAHSEDİYOR.

    YANİ ALLAH BURDAKİ YARATTIĞI 7 KATLI GÖKTEN KASTİNİ GÜNEŞ VE AYIN BULUNDUĞU BİZİM SOLAR SİSTEM YANİ GÜNEŞ SİSTEMİ DEDİĞİMİZ SİSTEMDEN BAHSEDİYOR

    FAKAT BURDA İSE BÜTÜN VESİA KURSİYYUSSEMAVAT OLAN GÖRDÜĞÜMÜZ EN YAKIN SEMA VEDE BİZİM SOLAR SİSTEMİNİNDE ÖTESİNDE OLAN TÜM KAİNATTAN BAHSEDİYOR
    Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O’dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir
    .Hadîd / 4
    Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. (Araf 54)
    O, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. (Hud 7)
    Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. (Yunus 3)
    Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratandır. (Furkan 59)
    Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattı. (Secde 4)
    Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan şeyleri altı günde yarattık. (Kaf 38)
    Göklerle yeri ve aralarındakileri altı günde yaratan Odur. (Hadid

    EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. DİYORUM SON SÖZ OLARAK. ÇÜNKÜ BİZİM ANALAYAMADIĞIMIZ BİR MESELE DOĞRU DEĞİL ANLAMINA GELMEZ ZATEN BİZİM AKIL VEDE MANTIK KURALLARINA UYARAK DOĞRU SALT GERÇEK DEDİĞİMİZ YARIN BİR BAŞKASININ DİĞER BİR BİLİMSEL BULUŞU İLE KOSKOCA BİR YANLIŞ ANLAMINA GELİR.

    ZATEN BİZLER BİR MÜSLÜMAN OLARAK GAYBA İMAN ETMEKLE MUKELLEFİZ VEDE DEĞERLİYİZ . ÇÜNKİ GAYB DEMEK YOK DEMEK DEĞİLDİR . VAR AMA KAYB OLDU DEMEK YANİ GÖRÜNMEZ OLDU DEMEK .VAR OLAN BİR VARLIK GÖRÜNMEZ OLDU ANLAMINA GELMEZMİ
    AYRICA BİZLER ŞU MİNİCİK DÜNYAMIZDA MİNİCİK BEYNİMİZ İLE KOSKOCA SONSUZ OLAN YUCE YARATANI NASIL TAM ANLAMI İLE DÜŞÜNÜP ANLAYABİLİRİZ.,

    AYRICA ŞU VARLIĞI , ZATI İLE GÖRÜNMEZ YANİ GAYB OLAN YUCE YARATANI GÖREMİYİP İNKAR EDEN ATEİST ARKADAŞLARA BENCE TANRININ VARLIĞININ EN BÜYÜK DELİLİ OLAN ŞU KUANTUM DÜNYASINDAKİ MESELA ÜNLÜ SHROUNDERİN KEDİSİ DENEYİNİ İNCELEMELERİNİ VE ANLAMALARINI TAVSİYE EDERİM . OZAMAN DÜŞÜN BAKAYIM BEN DÜŞÜNDÜĞÜMDE VE BAKTIĞIMDA TAHALLUL ETTİĞİMDE O KEDİ ORDAMI VEDE ÖLÜMÜ DİRİMİ DİYE.

    YANİ QUANTUM DÜNYASINA GÖRE BİLİNÇLİ GÖZLEMCİNİN MADDEYİ VE GERÇEKLİĞİ VAR ETTİĞİ ,GÖZLEMCİ DIŞI HİÇBİR ŞEYİN VAR OLMADIĞI SONUCUNU ACABA GÖREBİLECEKLERMİ

    VE BU SONUCUN BİZİ , BİZİDE BİR GÖZLEMCİNİN GÖZLEMİ OLARAK REALİTEDE VAR ETTİĞİ GERÇEĞİNİ ACABA TAHAYYÜL EDEBİLECEKLERMİ ŞU GAYBA İMAN ETMEYEN GÖZLEMLEYEMEYEN KÖR ATE KARDEŞLER ….

    DÜŞÜNMEYE DEVAM HERKESE SAYGILAR VE SELAM..

  69. kuantum-agnostik dedi ki:

    peygamberin ölümünden yaklaşık 50 yıl sonra kuran yazıldığına göre (hz osman teorisine göre!) , peygamber de kullanılmış olabilir 😀 muhammedin fikri tuttu 😀 biz bunu bol cariyeli köleli karılı hurili bi kitap yapalım işimiz görülsün demiş olabilir arablar 😀 bütün hadisler ve kuranı kendi emellerine göre dizayn etmiş de olabilirler ! kimbilir…

    bazıları belki içten ateist vb. idiler ve peygamberi kullandılar… belki peygamber sadece allah a inanan ve doğruları ileten biriydi?

  70. Fatih dedi ki:

    kendi emellerine göre hadisleri dizayn etmiş olabilirler sözüne katılıyorum zira hadislerin nerdeyse % 90 ı uyduruk akıla ve bilime ters vede aykırı ama Kuranında sonradan değiştirilmiş olduğuna ise inanmıyorum .

    zira kuranı kerime baktığımızda hiçte 1 insanın veyahut birden çok kişinin veya ust düzeyli bir entellektuel gurup tarafından dizayn edilmesi ihtimali kuranı kerimin nazmına, aruz ölçüsüne,nizamına, güzel insanı yormayan kulağa hoş gelen dizaynına,icazetine retoriğine ve yuksek belagatına,güzel hoş kafiye sistemine ,icazına yani diğer sözleri aciz bırakan okunuşu ve yazılışındaki yuksek edebiyat dil bilgisine,ve insanlara bir tur ahlak ,içtimai,dunyevi uhrevi her şey için söylediği öğüt ve nasihatlerine ve hikmetine baktığımızda

    bu kuranı kerimin hiç bir beşer insanın yazamayacağı. hele hele 1400 sene evvel o cahil insanların bu gibi yuksek ilmi ve aklı değerlere binaen kuranı kerimi yazabildikleri tezi çok yanlış düşüyor. yani hulasa bukadar özellikleri olan bir kitap insan ürünü olamaz. kaldı ki hz muhammed peygamberlik davasına başladığı zaman yapa yanlız vede okuma yazma bilmiyen bir kendi halinde bir insandı tek başına idi o peygambere birileri yardım ediyor o birileri ile kuranı beraber yazıyor uydurması gerçekten de çürük bir iftira olduğu aklı selim 1 insandan kaçmıyor.

    • rashid dedi ki:

      fatih; (kuranda yerküre demez “yer” der o kadar [!])

      — 6 günde yaratılışı açıklayan ayeti bir okuyalım. ———

      {41} De ki: “Siz mi yeri 2 günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz?
      O, âlemlerin Rabbidir.”O, 4 gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı,
      orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.
      Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.
      Böylece onları, 2 günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi.
      En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir. [Fussilet 9-10-11-12]

      ——Şimdi satır satır analiz edelim—————————————————

      İlk başta yer (dünya) 2 evrede yaratıldı diyor.

      Devamında 4 evrede dünyadaki dağlar oluşturulmuş ve rızıklar takdir edilmiş.

      (Herşey buraya kadar tamam…)

      Sonra birden ne oluyorsa? (dünya oluşmuştu)
      Duman halindeki göğe ve dünyaya yöneliyor sonra yanına çağırıyor. (dikkat edin gök daha ham halde)
      Onlarda geliyor ve geldik tamam diyorlar. (konuşuyorlar birde!)

      (Bunlar geldikten sonra asıl bomba patlıyor zaten…)

      “Böylece onları, 2 günde (iki evrede) 7 gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi.” diyor.

      ———————————————————————————————-

      Sonuç olarak şöyle bir yaratılış süreci ve evre sayıları ortaya çıkıyor:

      Önce 2 günde dünyayı > sonra 4 günde dağları > sonra 2 günde gökler-uzay yaratılıyor. (toplam (8 gün oldu) > sonra ilk gök yıldızlarla süsleniyor

      Sorunlar:
      1) Gökler oluşmadan dünya var olmuş olamaz !!
      2) Dünya evrenden ve yıldızlardan yaşlı olamaz !!
      3) Dünyadaki dağlar 4 evrede oluşurken koca uzay-evren 2 evrede nasıl tamam oluyor?
      4) Önce dünya dayanıp döşeniyor sonra gökler ayrılıp 7 gök düzenleniyor diğer gezegenler nerede? neden sonra oluşacak ki?
      5) 6 evreli mi? 8 evreli mi? yoksa tek evren dünya mı demeli ( :

      Daha önceki mesajımda da değim gibi Kuranda dünya merkezli bir evren modeli anlatılıyor.
      Her şey ilk onunla başlıyor sonra uzay oluşuyor ve yıldızlar ekleniyor. vs…
      Bu ayette açık bir şekilde beni yine doğruluyor…!!

      7 gökten kasıt atmosfer katları olsaydı sorun olmazdı ama !!! Olamaz çünkü ilk katını yıldızlar ile süsledik diyor. 7 kat olan tekşey uzay-evren olduğu için ki büyük bir çelişki var. !!!!!

      Kuran size bangır bangır dünya merkezli bir evreni anlatıyor her şey ilk ondan başlıyor önce o düzenleniyor sonra gökler yaratılıyor. Hiç bir ayette gezegenlerden bahsetmez tek bir ifade geçiyor oda yer-yer yüzü yani dünyamız kast ediliyor. Hep o var birde gök var bunlar bitişikken ayırıyor sonra 7 kat düzenleniyor vs…vs…

      Sonrada bilimsel ifadeleri işinize gelen ayetlere hiçte bir sıralamaya önem vermeden tevil edin gitsin……..

      HANİ BİLİMMM??

      • kadir dedi ki:

        sayın rashid

        yer ve gök kaç günde yaratıldı… maalesef kafanızda kurduğunuz kurgu yanlıştır..

        kuranı kerimde yer ve gökler 6 evrede yaratılmış.. önce yer 2 evrede yaratılıyor… daha sonra allahın yeri yaratması ve düzenlenmesi (dağlar-rızıklar vs.) taktir etmesi 4 evrede gerçekleşiyor.. daha sonra semayı 2 evrede 7 sema olarak düzenliyor.. toplamda 6 evre eder… iddia ettiğiniz gibi 8 değildir.. yani fusillet 10. ayette yerin yaratılması ve üzerindeki nimetlerin taktir edilmesinin kaç günde olduğunu, fussilet 9. ayette ise sadece yeryüzünün kaç günde yaratıldığını ifade ediyor.. buda göklerin yaratılmasıyla birlikte 6 evre eder..

        ayrıca kuranı kerimin gezegenlerden bahsetmediğini söylemişsiniz.. kuranı kerim 1400 yıl önce kimse uzaya çıkmamışken.. “kevkeb”, “kevakib” ten bahetmiştir.. “kevkeb” ışık kaynağı olmayan, ancak ışık yansıtabilen gök cisimlerini ifade eder… “necm”, ise yıldız demektir.. kuranda birçok ayette necm ile kevkeb ayrı ayrı ifade edilmiştir..

        ayrıca demişsiniz ki evren dünya merkezli değildir.. kuranda evrenin merkezinin dünya olduğu söyleniyor.. şuan ki bilim bunu net olarak maalesef anlayamıyor. güneşin hareketi, ve yörüngesi, dünya ve güneşin net ilişkisi, diğer gezegenlerin hareketleri vs.vs.. şuan uzaya çıkış için gerekli teknoloji yeterli olmadığından bunu net olarak anlayamayız..

  71. Deist dedi ki:

    Merhaba Pante,
    İnternette araştırırken şöyle bir bilgiye rastladım. Sen ne diyorsun bu konuda?

    “By the 9th century, scholars like Ibn Hazm began supporting the view that the Earth was a sphere, and he is known to have started his debate by stating verses from the Quran: “He makes the Night overlap the Day, and the Day overlap the Night” (Zumar;5)- the word “to make [something] overlap” here, in Arabic kawwara ( كَوَّرَ ), is derived from kura( كُرَة ), which means “ball” or “sphere”. And after detailed studies using celestial globes he concluded proof, and the now astronomer Ibn Hazm stated publicly that: “the Sun is always vertical to a particular spot on Earth”. Ibn Hazm’s proof inspired generations later on including the geographer al-Idrisi, who depicted the world as a globe.”

    http://en.wikipedia.org/wiki/Ibn_Hazm#Spherical_Earth

    • pante dedi ki:

      Merhaba Deist.
      İbni Hazm’a bravo diyorum çünkü 9. yüzyılda dünyanın yuvarlak olduğunu kavrayıp kabullenmek takdiri hakediyor. İbni Hazm, dünyanın küreselliğini Kur’an’da bulmamış, küreselliği destekleyen ayet aramış ve Zümer 5’i böyle yorumlamış. Ama bu ayetten dünyanın yuvarlak olduğu çıkmaz, bu bir zorlama olur. Hala Kur’an’a göre gündüz ve gecenin güneşle ilgisi olmadığı yorumu yapan İslamcılar var.

      • toro dedi ki:

        Deist ve Pante,

        İlgili ayetteki bir iddia, açıkça ayetin tanrısal bir söylem olamayacağını zaten gösteriyor. Bunu fark ettikten sonra ayetin tamamı zaten boşa çıkıyor! Şöyle ki;

        ”Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki, o mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” Zümer,5-Diyanet

        ”Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir.”

        Yukarıdaki söylem Güneş ve Ayı tanrı edinenlere ben daha güçlüyüm mesajıdır! Çünkü kuranın tanrısı olarak kurgulanan figür dış uzaydan haberdar değildir. O sadece dünya ve dünyanın ÜSTÜNDEKİ 7 kat göğü bilir çünkü onları o yaratmıştır! Dış uzayın dünyanın üstünde değilde onu saran bir boşluk olduğunu ve bu yapıda üst ve alt tanımın olamayacağını bilmez! Aksi halde bütün evreni yarattığı iddia edilen kuranın tanrısı, bu yarattığının içinde Güneşin ve Ayında olduğunu bilecek ve bu yüzden de onlara tekrar boyun eğdirdiğini söyleyerek pot kırmayacaktı!

        Sonuç olarak kuranın tanrısının, birbirleriyle savaşarak birbirlerine boyun eğdiren diğer mitolojik tanrılardan farkı yoktur!

  72. karaca dedi ki:

    yunus la ilgili olan ayet hangisi olduğunu bilmiyorum
    bir balık yunusu yutar ve kötü durumda olduğu sırada
    dua eder duası kabul edilir ve balığın karnından tekrar dışarı çıkar
    yani kurtulur.
    şimdi sormak istediklerim şunlar
    yunusu yutabilecek kadar olan bir balık ne olabilir balinamı
    köpekbalığımı veya yunusu miğdesine indirebilecek büyüklükte
    olan bu balık nehirdemi yaşar denizdemi
    nehirlerde bu büyüklükte bir balık yaşayabileceğini sanmıyorum
    o zaman tek altarnaif denizlerde yaşıyan bir balık olabilir,
    hadi bunu kabul ettik denizde yaşayan çok büyük bir balık,
    balık yunusu yuttu ise bir bütün olarak mı yutmuştur.
    bu olay 5 dakika sürmüş olsa yunus çoktan su yutarak boğulmuş
    olması gerekmezmi.
    kutulduğu şeklinde bilgi var böyle bir balığın yaşadığı koskoca
    denizde neye binmiş olmalı ki karaya varabilsin,
    işin garibi yunus bu balıkların çok tehlikeli oldunu bilmesi
    o balıkların dolaştığı yerde ne işi olabilirdi. o bölgeden uzak
    durması gerekmezmiydi. başka bir soru,eğer bir sal bir kayık
    bir gemi şeklinde ise o gemide başka şahısların bulunması gerekmezmiydi.
    kurdtulan yunusu gördüklerinde,söyledikleri önemli olmalı bu niçin kuranda
    yer almıyor şahısların konuşmaları yer yer diğer ayetlerde zaman zaman
    verilir,
    yunusun balığın karnından kurtulması ile hayrete düşülecek ve kendi aralarında
    konuşmaları muhtemel olacaktı bu konuşmalar verilseydi bu olay daha başka
    yorumlanabilirdi.
    yani bir şey yazılıyorsa bunun bir mantığı olmalı yoksa yazıldı bu böyledir
    demek pek akılcı değil,
    ben bilmem merkez bilir gibi bir şey

  73. karaca dedi ki:

    MaMaLi dedi ki:
    24/11/2014, 16:07
    Adamınız!!tüm akraba kız ve kadınlarını,becermiş,buna hala kızı övey oğlunun eşi zeynep de dahil,yetmemiş,çocukluk arkadaşı,ebu bekir’in,(kuş beyinli bekir)minik kzı,aişe!yi becermiş,cüveyre 13- maria 13,sübyanları,becermeiş,ömer’in kzı hafsa’yı becermeiş,hatta hafsa’nın yatağında maria’yı becerirken hafsa’ya yakalanmış,bu zavallı ensest,pedofoli,hastası,bi çareyi savunmak,için,meşrulaştırmak,için verdiğiniz,çabalar, tek kelime ile takdire şayan!güzel bir söz vardır anadoluda”at atı meydan da it iti külhanda bulurmuş”

    sizden alıntı

    şimdiki zamanda yaşasaydı Hz.peygamber tahmin ediyorum karıların hepsi evlenmek için sıraya girerdi.

    • bilal dedi ki:

      MaMaLi dedi ki:
      24/11/2014, 16:07
      Adamınız!!tüm akraba kız ve kadınlarını,becermiş,buna hala kızı övey oğlunun eşi zeynep de dahil,yetmemiş,çocukluk arkadaşı,ebu bekir’in,(kuş beyinli bekir)minik kzı,aişe!yi becermiş,cüveyre 13- maria 13,sübyanları,becermeiş,ömer’in kzı hafsa’yı becermeiş,hatta hafsa’nın yatağında maria’yı becerirken hafsa’ya yakalanmış vs.” şekilinde saçma sapan,aslı astarı olmayan yanlış bilgiler veriyorsunuz.

      1- Tüm akraba kız ve kadınlarını.. ” diyorsunuz! bu da büyük bir yalan ve iftiıra.!!! Çünkü hz.peygamber dul kalan halasının kızı Zeynep’ten başka akrabalarından ne bir kız,ne de bir kadınla evlenmiştir.!!!

      2-Zeyneb’in eşi Zeyd hz.peygamberin üvey oğlusu muydu ? Ayrıca Zeyd’in hz.peygamberle evlatlık iddiasi bir kuruntudan başka bir şey değildi.Arapça evlatlık için ”tebenni ” oğul edinme,evlat edinme ”denir.Halbuki kur’an zeyd için böyle bir ifadeyi kullanmamıştır,burada ” ed’iya ” iddia edilen ” diye bir ifade kullanılmıştır.Çünkü Zeyd’in hz.peygambere evlatlığı aşağıdaki gerekçelerle mümkün değildir.

      a) Zeyd dul olan hz.Hatice’nin eline köle olarak geçmişti.Hz.peygamber hz.Hatice ile evlenirken 25 yaşanda iken,hz.Hatice’nin kölesi olan Zeyd’de 21 yaşında idi,işte bu evlilikten sonra hz.peygamber zeyd ile yeni tanışıyor,21 yaşındaki Zeyd’in velayeti hz.peygambere geçer geçmez hemen onu hürriyetine kavuşturup ailesine göndermek istiyor,fakat Zeyd hz.peygamberle birlikte kamayı tercih ederek ailesine dönmüyor,hz.peygamber de halasının kızı Zeynebi onunla evlendiriyor. Yani 21 yaşında iken bir insan,25 yaşandaki bir insana evlat nasıl olabiliyor? Her ne kadar Zeyd hz.peygamberin yanında kalmışsa da böyle bir evlatlığın ne hukuki,ne dini,ne de örfi bir izahı vardır.Zira evlatlık şartlarının hiç biri de gerçekleşmiş değildir.Kur’an’ı kerimin ifadesiyle bu bir iddia idi ” Kur’an buna ” ed’iya ” iddia edilen” diye söz etmiştir.Yani 21 yaşına kadar da hz.peygamber ve Zeyd’in tanışıklığı yoktu,Hz.peygamber Zeydi küçüklüğünde bakımını ve velayetini üstlenip himayesine almış değildir.Zaten neredyse hz.peygamber ve Zeyd yaşıt sayılırlar,bu nasıl bir evlatlık olur.??? Bu iddia kuruntudan başka bir şey deyildir.Eğer hz.peygamber çocuk yaşta itibaren Zeyd’i velayetine alıp bakımını üstlenmiş olsaydı o zaman belki evlatlık olabilirdi,ama böyle bir şey asla olmamıştır.Çünkü büyümüş olup 21 yaşına gelindikten sonra ne dini,ne hukuki,ne de örfi bir evlatlık söz konusu olamaz.Evlatlık,himaye ve bakıma muhtaç iken çocukluk yaşından başlıyor,21 yaşından sonra değil.!!!

      ZEYD,HZ.PEYGAMBERİN EVLATLIĞI MIDI ???

      Zeyd bin Harisenin hz.peygamberle evlatlık iddiası sadece bir kuruntudur,bunun hz.peygamberle bir evlatliği söz konusu değildir.İşte aşağıdak gerekçelerle bunun ispatı.!
      Konuyu yanlış yorum ve uyduruk rivayetlerden okuyorsunuız.!!!

      1-Zeyd’in hz.peygambere olan evlatlık iddiası sadece bir kuruntu idi.Ne hukuki,ne dini,ne de örfi bir evlatlığı söz konusdur.
      Böyle bir evlatlık için hiç bir koşul ortada yoktur.Bu iddia sadece bir kuruntudan ibarettir.

      a) Zeyd,gerçekten hz.peygamberin evlatlığı mıdı ? b ) Evlatlık olabilmenin koşulları yerinde midi ? c) Hz.peygamber ile Zeyd arasındaki yaş buna müsait midi.?
      d) Zeyd,hz peygamberin kucağında mı büyüdü.?
      Bu sorulara doğru yanıt verildiği zaman görülecektir ki,Zeyd’in hz.peygambere olan evlatlık iddiasi sadece bir kuruntuydu.
      Bunun izahını yapalım:
      1 – Hz.Zeyd,islamiyeten önce köle olarak hz.Hatice’nin eline geçiyor,dul ve 40 yaşında olan
      hz.Hatice 25 yaşında olan hz.Muhammed’le evleniyor.O zaman köle olan Zeyd’in yaşı 21 idi..
      Yani Zeyd hz.peygamberle çocuklukdönemini hiç geçirmemiş ve onun evinde de büyümemiştir.
      Peki 25 yaşındaki bir adam,21 yaşındaki bir adamı nasıl evlatlık edinir.? İkisi de neredeyse
      yaşıt sayılırlar.Böyle evlatlığın hukuki,ahlaki ve dini bir izahı var mı ? Evlatlık edinmek
      küçük yaştan başlıyor.21 yaşından sonra nasıl evlatlık olur? Bir çocuğun birine evlatlik olabilmesi için küçük yaştan beri onun himayesinde yetişip büyümesi gerekir. Zeyd için böyle bir durum söz konusu değildir. -Hz.Muhammed’in doğum tarihi 571,Zeyd’in d.t.ise,575 miladı.Peki bu yaştan sonra nasıl evlatlık olur ?
      21 yaşında olanZeyd bir bebek veya çucuk muydu?hz..peygamber ona süt mü emzirtmiş.?
      Onu kendi evinde mi büyütmüş ki evlatlığı olsun.? Bunların hiç biri gerçekleşmiş değildir.
      Kur’an dada ifade edildiği gibi bu sadece bir iddia idi. Bu nedenle kur’an buna ”ادعياء ”ed’iya ”
      evlatlığı iddia edilen ”diye bir ifade kullanmıştır. ”تبني ” Tebenni, ” yani gerçek anlamda bir
      evlatlıktan kur’an söz etmemiştir.
      AHZAB-37 : في ازواج ادعيائهم الخ ” Zeyd o kadınla ilişiğini kestiğinde (boşandığında ) Biz onu
      seninle evlendirdik ki,evlatlığı iddia edilenlerin boşanmış ve dul kalmış eşleriyle (evlenmede ) mü’minlere bir darlık olmasın..”Evet bu evlatlık kuru bir iddiadan ibarettir. Bu evlatlık için hiç bir koşul gerçekleşmiş değildir.!!!

      Ahzab-4.ayetin doğru meali, وما جعل ادعيائكم ابنا ئكم الخ ” Evlatlıklarını iddia ettiklerinizi,oğullarınız kılmamıştır.’’şeklindedir.

      Maalesef,ayetin meal ve yorumunda geçen ” ادعياء ” ed’iya ” evlatlığı iddia edilen’ şeklindeki doğru meal ve yorumu yapılmamıştır.Demek ki,bu iddia sadece bir kuruntu idi.
      Bu nedenle hz.peygamberin dul kalan halasının kızı Zeynep’le evlenmesinde hiç bir örf ve geleneğe aykırılığı söz konusu değildir.!!! Çünkü,Zeyd’in evlatlığı sadece kuru bir iddiadan ibaretti .Gerçek bir evlatlık söz konusu olmamıştır.
      Bu nedenle bunun yadırganacak hiç bir yönü yoktur. Medeni saydığınız ABD ve Avrupa
      ulkelerinde evlatlıklarla evlilik hem hukuki,hem de gayet normal karşılanmaktadır.Fakat
      hz.peygambere gelinceZeyd’in ona evlatlığı söz konusu olmadığı halde (tamamen bir iddia kuruntsu yüzünden) onun bu evliliğini yadırgıyorsunuz.!!!

      AHZAB-40: ما كان محمد ابا احد من رجالكم ولكن رسول ا لله
      ” Muhammed,sizin erkeklerinizin ( Zeyd vs.) hiç birinizin babası değildir.
      (dinen,hukuken ve ِrfen hiç birinizin babası değildir) O,ancak Allah’ın elçisi ve peygam-
      berlerin sonuncusudur. ” ifadesiyle onun hiç bir kimsenin babası olmadığının vurgusu yapılmıştır.Zeyd,hz.peygamberin yanında kaldığı için,böyle bir iddia yapılıyordu. İşte
      kur’an,buna ”تبني ” Tebenni ” yani oğul edinme,evlatlık edinme ” değil.de ” ادعياء ” ed’iya ”
      yani evlatlığı iddia edilen ” şeklindeki ifadeyi kullanmıştır. Bu da söz konusu iddianin
      bir kuruntu olduğunu,gerçek anlamda bir evlatlığın söz konusu olmadığını göstermekte-
      dir.Bu nedenle bu evliliğin yadırganacak hiç bir yönü yoktur.!!! Gayet doğal bir olaydır.
      2-yetmemiş,çocukluk arkadaşı,ebu bekir’in,(kuş beyinli bekir)minik kzı,aişe!yi becermiş,” ”diyorsunuz”
      Bu da bir yalan ve uydurmadır,doğru değildir.

      Hz.peygamber hz.Aişe ile evlenirken,hz.Aişe’nin yaşı 18-20 arasıda idi,

      HZ:AİŞE’NİN EVLİLİK YAŞI ?

      Hz. Ebû Bekir’in kızı Aişe ile Hz. Muhammed’in bu nikâhı, Bazı Hadisçiler ve sapık düşünceler ile farklı yönlere çekilmiştir. Cübeyr ile Aişe arasındaki sözün “Sahih” kaynaklardan nakledilmesi, bize bazı gerçekleri de göz önüne getirirken, Başta “Hadis Âlimi” olarak görülen İmam BUHÂRÎ’ nin (H.194-256/M.S.810-869) Peygamberimizin vefatından 200 sene sonra kaleme aldığı hadislerinin ve Tırmızî’nin hadislerinin ne kadar yanlışlıklarla dolu olduğunu ve “Sahih” olmadığını ortaya çıkarıyor.
      Şöyle ki; Hz. Ebû Bekir’in kızı Aişe’yi Mut’ım’in oğlu Cübeyr ile söz kesmesi, Müslümanlığı seçmeden önce olduysa, Bu Hz. Aişe’nin Hz. Muhammed’in Peygamberliğinin “Vahy” edildiği (M.S.610) yılından önce olması gerekir. Diyelim ki Hadisçilerin Hz. Aişe den rivayetleri; “Ben altı yaşında iken sözlendim…” demesi, doğru olsun. O zaman bahsedilen söz kesilmesi Hz. Muhammed ile değil, Mut’ım’in oğlu Cübeyr iledir. Onlarda yaşının küçük olmasından dolayı belirli bir olgunluğa erişmesini beklemişler ve bu sırada da tabiî ki Hz. Ebû Bekir Müslümanlığı seçerek, Mut’ım’in Ailesinin amaçlarına ulaşamamasına neden olmuştur.  En düşük ihtimal ile Hz. Aişe’nin 6 yaşındaki bu söz kesilme olayı, (M.S.610) yılına tekâmül eder. Buna göre Hz. Muhammed ile Hz. Aişe’nin sözlenmesi, M.S.621-622 yıllarında olması gerekir. Tabii ki Kıyılan nikâhta M.S.624 yılında olunca, Hz. Aişe’nin Nikâh akdinin yapıldığı yaş; 20 dir.
       Bu konuda başta araştırmacı yazarlardan Ömer Rıza DOĞRUL (Asrısaadet’in Büyük Kadınları; ‘Hz. Âişe’ bahsi sayfa: 29-65) somut deliller ileri sürerken, Prof. Dr. Rıza SAVAŞ, Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK, Prof. Dr. Bayraktar BAYRAKLI ve Prof. Dr. Abdulaziz BAYINDIR ile birçok günümüz İlahiyatçıların yanı sıra, Mısır-Kahire de bulunan Araştırmaları ile ünlü Tarih Prof. Muhammed Ebu Zehra da, aynı görüş ve Hz. Aişe’nin yaşının büyük olduğuna dair benzer tezleri savunmaktadır.

      ”Cüveyre 13- maria 13,sübyanları. şeklindeki iddianiz da gerçeği yansıtmamaktadır.
      Mariya ve Hafsa ilgili rivayetinin de yalan ve uydurma olup asla doğru değildir…!!! Bu konu daha once defalarca yazilip cizildiği icin tekrar yazmaya gerek duymuyorum.

      Saygılar.

      • MaMaLi dedi ki:

        Sayın bilal!nedense orjinaller sadece sizde bulunuyor)artı,rica edeceğim bana arapça,dersi vermeye kalkmayın!herekezizde,noktasızda,6 lehçeli,arap lehçelerini,iyi bildiğim söylenir…iftira,ve yalan olduğunu siz nerden biliyorsunuz?elinizdeki,kanıt,8 yz da yazılmış,kuran-ı kerim’mi?geçin onları)suud türkiye’ye kuş uçuşu 3-4 saat civarındadır,medem,orjinal arıyorsunuz,gidin,mekke de kureyş’li,ileri gelenleri’ile,biraz konuşun)benim burada yazdıklarım çok hafif kalır)kimi,kureyşli muhammedin hiç yaşamadığını ellerindeki,belgelerle,ortaya koyuyorlar)enteresan değilmi?)kimiside yaşadı ise bu kişi kureyşli olamaz diyor)ingiliz,jeolog ve teolog’lar muhammedin mezarını 18 yz başlarında açtığını söylüyor kureyş ileri gelenleri))islama göre,cesedinin çürümemesi lazım değilmi?kos koca peygamber)ama yapılan araştırmalarda,mezarda kimseleri bulamamış,ingiliz bilim adamları)bende kureyş,ileri gelenlerinin yalancısıyım))kısaca,bizim anlattıklarımız,iftira,yalan,sizin yarım,yamalak,arapça bilginizle sizin tesbit leriniz doğru;Hadi canım sizde!!!

  74. karaca dedi ki:

    MaMaLi

    inanmıyorsan çevrendeki bayanlara sor peygamber bu zamanda yaşasaydı onunla evlenirmiydin diye bakalım ne cevap verecekler.

    • rashid dedi ki:

      “şimdiki zamanda yaşasaydı Hz.peygamber tahmin ediyorum karıların hepsi evlenmek için sıraya girerdi.” (Dedin)

      Niye ?
      Hep beraber kum kuma oturmak için mi?
      Yoksa cennette çayırlarda uzanıp serilmek için mi?

      • karaca dedi ki:

        ne kuması ne cenneti peygamber hanımı olma şerefini kazanmak için yarışırlardı

  75. rashid dedi ki:

    Karaca;
    Ayrıca soruma cevap ver? (Kurandaki masallara insan ürünü demiştin!)

    İSLAM KUTUPLARA GİREMİYOR

    • karaca dedi ki:

      rashid
      Ayrıca soruma cevap ver? (Kurandaki masallara insan ürünü demiştin!)

      nerede ben bu sözü söylemişim kurana insan ürünü diye

    • karaca dedi ki:

      rashid

      ne kuması ne cenneti peygamber hanımı olma şerefini kazanmak için yarışırlardı.

      sizde test edebilirsiniz tanıdığın tanımadığın bayanlara sor bakalım eğer imkan olsa peygamber eşi olmak istermiydiniz diye bir test bakalım ne sonuç çıkacak
      testin sonucu evet çıkarsa niçin olduğunun sebebini bir araştır bakalım ardındaki sebep neymiş öğrenebilirsin saklamadan test sonucunu paylaşabilirsin,

  76. rashid dedi ki:

    @@ kadir;

    Tamam 6 evre olsun 8 evre olsun ana sorun o değil !
    Ben sana onca sorunları maddeledim. !! (sen “yok 6 evredir! yanlış yorumluyorsun” demekle yetindin.)

    Evet kuran net olarak dünyayı baz alıyor.
    Herşey ona merkezli gök bile ondan ayrışarak genişliyor vs…
    Zaten bunu defalarca yazdım diğer postlarda da

    Ama bir sorunda işte bu zaten !
    Evren dünya merkezli olamaz !!
    Neden biliyor musun?

    Çünkü dünya sabit değildir (ve sana teorik olarak evrenin bir resim linki atıyorum.)

    Sabit olmayan şey merkez olamaz yani bir tekerin orijini sabit değilse o orijin değildir !
    işte kurandaki sorun da buradan geliyor anlatılan yaratılış bilimle uyumlu değil !
    Niye? o çağda yaşayan bir insan için yaşadığı yer yüzü vardır herşey buradan başlamıştır (bu basit mantık kuran da da devam ediyor)
    Sen hiç kuranda dünyanın hareket ettiğini veya güneşin etrafında döndüğünü okudun mu?
    Niye bu bilgi yok?
    Tam tersine Öyle bir anlatım tarzı varki güneş, ay onun etrafında pervane dönüyor, dünya ise sabit çakılı bir zemin okadar !

    Sana şiddetle şunu diyorum !
    Dünya veya başka hiç bir gezegen evrenin merkezi olamaz.
    Çünkü gezegenler ilk var olduğundan son hale kadar hep hareket ediyor ve kocaman bir yörüngede yol tutuyor. yıldızlar bile hareket halindeler.. vs..

    Bir de şu açıdan düşünelim:
    O zaman bilim bize derdi ki dünya ile evren aynı yaşta !! (bu bile kurandaki teoriyi çürütür)

    Ayrıca düz dünya için;
    Zülkarneyn ayetleri bile açıkça bize dünyanın düz bir zemin olduğunu anlatır.
    O ayetleri çok dikkatli okuyun ve bir daha düşünün [!]

    Ama seninle %100 hem fikiriz, oda Kuranda dünya merkezli bir kainat modeli var ( :

  77. rashid dedi ki:

    Karacam buna ne dersin? (domuza dönenler bile var !!!!)

    (Maide: 60) De ki: “Allah katında bundan daha kötü bir cezayı size haber vereyim mi? Allah’ın kendisine lanet ve gazap ettiği, kendilerinden maymunlar, domuzlar ve taguta tapanlar kıldığı kimseler, işte onlar, yerleri en şerli ve yolun ortasından en çok sapmış olanlardır!”

    Açıkça Muhammed insanları korkutuyor hala anlamıyor musunuz?
    Orta doğuda müslümanlar bela üstüne belaya uğruyor sabah akşam dua edip namaz kılıyorlar
    Ama bu Allah’ın umurun da bile değil acı bir şekilde ölmeye ve yaşamaya devam ediyorlar.
    Ha !! Suudi Arabistan yani Muhammedin ülkesi zenginlik içinde neden?
    Bir nedeni Din ticaretinin temeli zamanında sağlam atılmıştır!

  78. karaca dedi ki:

    rashid
    (Maide: 60) De ki: “Allah katında bundan daha kötü bir cezayı size haber vereyim mi? Allah’ın kendisine lanet ve gazap ettiği, kendilerinden maymunlar, domuzlar ve taguta tapanlar kıldığı kimseler, işte onlar, yerleri en şerli ve yolun ortasından en çok sapmış olanlardır!”
    sizden
    benim bu ayetten anladığım,şu bu yol bilmez insanların laf dinlemeyen aklını kullanmayan bu kavimlerin,taguta,domuza,maymuna,ağaca,ateşe,suya,güneşe,aya,şimşeğe,ineğe,kuşa,başka başka hayvanlara ,puta,vs şeylere tapan, ilah edinen kimselerdir.
    senin aklın mantığın kabul ediyormu allah gidin bunlara tapın beni unutun diyeceğini yukarıda sayılan mal insanların yaptığını tespit ederek kurandaki bu ayete taşınmış ne yani yanlış bilgi mi verecekti bu insanlar maymuna,domuza,kuşa kurda,puta tapmıyorlardı da bana mı tapıyorlardı diyecekti. orada bu cahal insanların yaptığını tespit etmiş ve ifadelendirmiş ne var bunda

    bak kardeş ben sana bir şey söyleyeyim mi
    biz yüce allaha inanırız uzak durun dediği şeylerden uzak durmaya çalışırız,fuhuş,haksız kazanç,hırsızlık,adam öldürme kan dökme hak geçirme,uyduruktan işler yapmayı sevmeyiz,
    ineğe tapmayız,doğurduğumuz çocuklarımızı lağım çukurlarına atmayız,anamıza babamıza saygı ve sevgi gösteririz.büyümüzü küçüğümüzü biliriz,haksızlığa karşı elimizden gelen müdaceleyi veririz
    helal kazanç peşinde koşarız,açlığın ne olduğunu biliriz allahın bize verdiği nimetleri hesapsızca harcamayız,eşimizi severiz sayarız fitne ve fesad peşinde koşmayız yani yukarıda verilen ayette
    taguta tapmayız bizi insan olarak yaratan ve insan olarak kalmamızı isteyen allahın emirlerine uyarız,
    sen bana gitmiş başka başka örnekler vermişsin bana ne elin arabının boktan boktan işler yaptığından,müslümanım demekle müslüman olunmuyor,arab veya başka millet gitmiş pislik işlerle uğraşmışsa bu onun sorunu benim değil.beni insan olarak yaratan bana insan olma onur şan ve şerefini veren yüce allaha hamd ederim. bu onuru taşıyamayan aşağılıklardan aşağıya düşmüş olanı kuran açıkca ifade ediyorsa ve tespitte buluyorsa bunda ne sakınca var ne yani kuran yalan mı söyleyecekti yukarda bahsedilen şahısların durumunu ifade etmek için yalan mı söyleyecekti
    adamlar maymuna tapmışlar,domuza tapmışlar,ineğe tapmışlar taguta tapmışlar kuranda bu insanların nelere taptıklarını ifade etmiş ve kınamıştır. olması gereken de bu
    insanlara zarar veren işlerden uzak durmak lazım,uyuşturucu,fuhuş,hırsızlık,zina,bebeleri doğurup doğurup onları ölüme terk etmek bizim kitabımızda yazmaz,ne yani şimdi allaha gerçekten iman etmiş kimselerle fuhuşa,zinaya,hırsızlığa kan dökmeye,haksızk yapanı ,zevku sefası için yaşayanla
    allah yolunda onun emirlerine uymaya çalışanı bir mi tutacak yüce allah
    yukarıda verilen ayet ne demektir biliyormusun,aynen fuhuş yapana sen fuhuş yapıyorsun,
    hırsızlık haksızlık yapana sen hirsizlik haksızlık yapıyorsun demiş,kan dökene sen kan döküyorsun demiş,pislik işlerle uğraşan insanların yaptıklarını yüzüne vurmuş bir tokat gibi daha ne yapacaktı
    allahın sopasımı var bu maymuna domuza taguta fuhuşa hırsızlığa,kan dökene,çalana çırpana,yaptıkları işlerden dolayı dayak atacak ancak kuranın yaptığı insanların ne işle meşgul olduğunu açıklamak ifadelendirmektir yani insana aslında bir nevi rapor veriyor bundan daha ne iyi olabilir saat gibi tik tak saat üç tik tak saat 10 olmuş saat yalan söylermi söylemez kuranda söylemez allah insanlara yaptıklarını bildirmiş ifade etmiş uyarmış ikaz etmiştir inanan inanır inanmayan inanmaz benim de umurumda değil senin de umurunda değil ,aslında inancı olmadığını beyan edenler pislik işlerden uzak durduklarında in ideal insan olabilirler tek eksik kalan allahın varlığını kabul etmemeleri,allahın diger sıfatı onlar üzerinde gerçekleşmiştir,bunu kendileri görmüyo r ama gerçekleşmiştir nedir diye sorulduğunda,allah insanı kendisini bilmesi için yaratmıştır anlaması için değil anlamamız zaten mümkün değil ama insan bilir gözlerini açtığında insan yeryüzünü görüyorsa allahın isteği kendisinin bilinmesi isteği gerçekleşiyor demektir bunu da zaten insan oğlu her zaman yapıyor allahın bilinme isteği insan üzerinden gerçekleşiyor bu olay insan ister inansın ister inanmasın gözleri vasıtasıyla allahı biliyor ve onun isteğini yerine getiriyor.

    • rashid dedi ki:

      @@ Karaca; Yanlış anlıyorsun ayeti !!

      “benim bu ayetten anladığım,şu bu yol bilmez insanların laf dinlemeyen aklını kullanmayan bu kavimlerin,taguta,domuza,maymuna,ağaca,ateşe,suya,güneşe,aya,şimşeğe,ineğe,kuşa,başka başka hayvanlara ,puta,vs şeylere tapan, ilah edinen kimselerdir.”
      (diyorsun)

      Onları, maymun ve domuza çeviriyor!!!
      maymuna ve domuza tapan falan yok !!!
      Sorun burada korkutmada ki sınır tanımayan hikayelerde!

      Oku bunları:
      http://www.kurantefsiri.com/kuran_tefsiri/maide/maide_suresi_tefsiri.aspx?ayet=60
      http://www.kuranmeali.org/5/maide_suresi/60.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

      • karaca dedi ki:

        rashid
        maide-60
        deki; “Bundan daha şerli olup, Allah’ın katında kesinleşmiş olan cezayı, size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gadap duyduğu ve onlardan maymunlar, domuzlar yaptığı ve tâguta kul ettiği kimselerdir. İşte onlar, mekânı en kötü olanlar ve sevvâ edilmiş yoldan en çok sapanlardır.

        (Maide: 60) De ki: “Allah katında bundan daha kötü bir cezayı size haber vereyim mi? Allah’ın kendisine lanet ve gazap ettiği, kendilerinden maymunlar, domuzlar ve taguta tapanlar kıldığı kimseler, işte onlar, yerleri en şerli ve yolun ortasından en çok sapmış olanlardır!

        aynı ayetin değişik iki yorumu,inceleyelim bakalım senin dediğin mi çıkıyor
        “Bundan daha şerli olup, Allah’ın katında kesinleşmiş olan cezayı
        (belliki buraya kadar bu ayetin hitap edildiği insanlar mutlaka kötü bir işle meşgul oldular ve ne ceza verildiğini bilmiyoruz akibetleri ne oldu bu belli değil daha beteri olan diğer kavimler için belirtilen durum şöyle,
        cezaya mustahak oldular ama bununla bitmiyor,allah katında tasvip görmeyen,daha şerli olan işleri yapan allahında cezayı hak gördüğü kavimler varmış biz bunları hangi kavimlerdir bilmiyoruz.yine ayetten anladığımızı ifalendirmeye devam edelim allahın bahsettiği kavim hangi kavimse bilinmiyor bunlara ceza verildiğini anlıyoruz.ve gazabını vermiş
        maymun ve domuzlara benzetmiş de olabilir,örnek olarak bu maymun ve domuzu vermesinin sebebini tam olarak bilmemekle beraber insanın aşağılaşarak,yaptıkları işler nedeniyle maymun ve domuz seviyesine indiğini onlardan bir farkı kalmadığına da işaret edebilir

        – taguta tapanlar kıldığı kimseler- yine buradan da anladığımız yukarıda domuz ve maymun seviyesine inen insanın kötülükte fenalıkta fitnede fesadda sınır tanımadıkları için yollarının
        taguta (bu kelime nedir bilmiyorum)kötülüğü yapmaktan çekinmeyen,işi gücü şer olan kimselerin
        yolunun taguta giden yol olduğundan bahsediliyor.
        ve allah bu kimseler hakkında durumlarını belirtirken gittikleri yolun en şerli yol olduğunu ifadelendirmiştir. ve kesin teşhis sapmış kimseler olarak bahsedilmiştir.
        benim anladığım ile senin anladığın arasında dünya kadar fark var

      • bilal dedi ki:

        Sn.rashıd,

        ‘’ Maide: 60) De ki: “Allah katında bundan daha kötü bir cezayı size haber vereyim mi? Allah’ın kendisine lanet ve gazap ettiği, kendilerinden maymunlar, domuzlar ve taguta tapanlar kıldığı kimseler, işte onlar, yerleri en şerli ve yolun ortasından en çok sapmış olanlardır!”
        Onları, maymun ve domuza çeviriyor!!!
        ‘’ sizden alıntı’’

        Gösterdiğiniz mealde hata vardır,Allah fiziki olarak kimseyi maymuna,domuza çevirmemiş ve kimseyi de tağuta tapanlar kılmamıştır,!!!

        AYETİN DOĞRU MEALİ AŞAĞIDADIR:

        ‘’ Allah katında bundan daha kötü bir karşılığın bulunduğunu size haber vereyim mi? de: Allah kime lanet ve gazap ederse,(!) kimlerden manmunlar,domuzlar ve tağuta tapanlar kılarsa,(!) işte onların yeri en kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olan kimseler olurlar.’’ (Maide-60) deniliyor.

        Yani bu ayetin cümlelerinin tümünde şartlı ifade vardır: Mesela,’’…kime lanet ve gazap ederse (!!!),kimlerden maymunlar,domuzlar ve tağuta tapanlar KILARSA (!!!) şeklindedir. Bu anlamdaki ayetin arapça metni aşağıdadır.

        من لعنه الله وعضب عليه وجعل منهم القردة والخنازير وعبد الطاغوت الخ ” …….ve ca’ale minhümül kıradete velhanazire ve abedet tağut….’’ Onlardan kimi maymunlar,domuzlar ve tağuta tapanlar KILARSA (!) şeklindeki ifadeye dikkat etmek gerekir.!!! Yani burada yüce Allah dilediğin de bunları yapabilir,hükmüne vurgu yapmıştır,ama bu güce sahip olduğu halde onları maymunlara,domuzlara çevirmiş ve tağata tapanlar kılmıştır ‘’ diye bir hiç anlam çıkmaz.Çünkü bütün bunlar için ‘’….KILARSA (!!!) diyor,kıldı veya mutlaka kılacak diye bir ifade kullanmamıştır. ! Yani böyle bir olayın gerçekleşmediğini söz konusu‘’:KILARSA (! ) ’’ ifadesinden açıkça anlaşılıyor.Yüce Allah kimseyi fiziki olarak ne maymun,ne domuz,ne de tağuta tapan kullar yapmıştır !!! Yüce Allah bunları yapmaya kadir olduğunu,şayet isterse yapabileceğini bildirmektedir.Bu bir farz-ı misaldır,Bunları böyle yapmış veya mutlaka böyle yapıyor diye bir anlam çıkarmak çok yanlıştır.

        a) Bu nedenle domuza dönenler yoktur.!!!

        2- A’RAF.166.AYETİN DOĞRU MEALİ :فلما عتوا عن ما نهوا عنه الخ ‘’ Onlar serkeşlik edip yasakları çiğnemekte ısrar edip azınca onlara: ‘’ Hor ve hakir olarak (ruhen) maymunlar halinde olun ‘’ dedik.. (الله اعلم ) Yani bunlar şeklen ve bedenen maymun olmadılar. Bunlar ruh,iştah,doyumsuzluk ve karakterleriyle maymunlar gibi oldular,sefil bir hayat yaşadılar. قال مجاهد وعطاء هذا بالطبع والاشتاه لا بالصورة — وروي هذا في الراغب والطبري والمنا ر ا ‘’ Büyük mifessirlerden Mücahid ve Ata gibi zatlar bu şekilde söylüyorlar… Ragıp,Tabari ve Menar tefsirlerinde de konu bu şekilde rivayet ediliyor.

        b) Fiziki olarak maymuna dönenler de yoktur ! ‘’الله اعلم ”

        Ayrıca sn.Karaca ve Kadir bey kardeşlerim,çok değerli yorumlarınız için size çok teşekkür ederim.. Allah razı olsun…

        Saygılarımla..

  79. kadir dedi ki:

    sayın karaca kardeşim..

    değerli yorumların için size teşekkür ederim.. allah razı olsun.. kuranın mesajını güzel bir şekilde özetlemişsiniz..

  80. kadir dedi ki:

    rashid..

    “Sen hiç kuranda dünyanın hareket ettiğini veya güneşin etrafında döndüğünü okudun mu?
    Niye bu bilgi yok?
    Tam tersine Öyle bir anlatım tarzı varki güneş, ay onun etrafında pervane dönüyor, dünya ise sabit çakılı bir zemin okadar !”

    sthapan hawkıngs in teorilerine fena kapılmışsın…. diyosun ki merkez olabilmesi için sabir birşey olması gerek.. dünyada sabit değil diyorsun.. kardeş zaten gök cisimlerimlerinin hepsi hareket halindedir.. hareket halinde olmayan hiçbirşey yoktur.. hepsi uzay boşluğunda yüzmektedir..

    gündüz güneşe bakıyosun. belli bir boyutu var.. gece aya bakıyosun onunda belli bir boyutu var. hemen hemen dünyadan görünümleri büyüklük olarak birbirine eşit.. yani ortada müthiş bir düzen vardır.. şöyle düşün.. güneş sürekli hareket halinde olduğuna göre otomatik olarak dünyada hareket halindedir.. ve birbirine olan uzaklık mesafesi periyodik şekilde yakınlaşır ve uzaklaşır.. güneşin hareketi demek, dünyanın hareketi demektir.. çünkü ışık ve ısı kaynağı olmadan dünya var olamaz. olsada yaşam olmaz.. anlayacağın güneş nereye dünyada oraya…

    ayırca; kuranı kerim dağların hareketini bulutların hareketine benzetmiş, onların sabit değil, hareket halinde olduğunu, yani dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü bildirmiştir.. kuranı kerimden haberiniz olsa bunu bilirdiniz.. maalesef bilginizin olmadığı şeylerin peşine düşmüşsünüz..

    ayrıca bazı bilim adamlarıda dünyanın aslında güneşin etrafında dönmediğini, güneşin döndüğünü söylüyor.. yani güneş bir karar yerine doğru uzay boşluğunda spiral hareketlerle ilerliyor.. yapmış olduğu bu spiral hareket sonucu dünyada spiral hareket çizmektedir..

    rashid… sana bir soru; bir kovanın içine su doldur. ve elini suyun içine batır. dersem sen ne anlarsın. tabiki elini suyun içine sokarsın… fakat arapçada bu aynı şey değildir.. sen elini suyun içine batırırsan arapçada “elinin suyun içinde kaybolduğu” anlaşılır.. işte türkçedeki batmak ile arapçada “batmak” arasındaki fark.. işte hz. zülkayrnenin hissi duyguları sanki güneş bir su birikintisinde kaybolmuş gibi açıklanmıştır.. burada dünyanın düz olduğu anlamını çıkarmak aklı selim hiçbir insana yakışmaz.. ayrıca naziat suresinde;

    Vel’arda ba’de zalike DEHAHA. (naziat-30)

    meal;
    bundan sonra yeryüzünü yuvarlattı (DEHAHA).. (naziat-30) arapçada dehaha deve kuşu yumurtası biçimine oval hale denir.. dünyanın bir devekuşu yumurtası biçiminde olduğu bildiriyor..

    Vel’ardı ve ma (TAHAHA) . (şems-6)

    meal;
    yeryüzüne ve onun ovalliğine (deve kuşu yumurtası biçimine) (şems-6)

    bu ayettede dünyanın ovalliğine vurgu yapılmış.. sizin iddia ettiğiniz gibi kuranda dünya düz değildir.. ayrıca rahman suresinde geçen

    Ya ma’şerelcinni vel’insi inisteta’tum en tenfusu min aktarissemavati vel’ardı fenfuzula tenfizune illa bisultanin. (rahman-33).

    “aktarissemavati” göklerin ve yerin çerçevesinden (çaplarından) geçebiliyosanız geçin… ifadesi yeryüzünün oval biçiminde olduğunu ifade ediyor.. çap olabilmesi için yuvarlak bir nesnenin olması gerek… eğer bana inanmıyosan arapçada “aktar” kelimesinin anlamını araştırabilirsin.. ayrıca “dehaha” kelimesinin anlamlarınıda araştırabilirsin..

    • rashid dedi ki:

      Kadir;
      dehâ-hâ: “onu yayıp döşedi”
      Sen gel bunu küreye çevir anca bunu yaparsınız zaten.
      Dağın hareketinden dünyanın dönmesini örnek gösterin durun.

      @@Yorum yapıp ayetleri eyip bükmeyi bırakın da sorularıma adam akıllı cevap verin???

      Cahilliği bırakın ne sthapan’ı sana orijinden bahsediyorum ne alaka ya?
      Kuranda bahsedilen güneşin yörünge izleme olayı ise dünya çevresindeki yörüngedir.
      Güneş dünyayı turluyor… doğup batıyor …
      Güneş ve ay birbirlerine erişemez veya gündüz ve gece halbuki yalan.
      Dünya küredir ve gece ile gündüz aynı anda yaşanır.
      Hatta kuranda Ay ile güneşi o saat(kıyamet vakti)
      geldiğinde yan yana getireceğiz yazar !!! (mantık dışı)

      “ayrıca bazı bilim adamlarıda dünyanın aslında güneşin etrafında dönmediğini, güneşin döndüğünü söylüyor.” (diyorsun) ve(sıvıyorsun)

      Aslında ne biliyor musun? dünya dümdüz ve sonu uçurumla bitiyor…

      Evet zülkarneyn ayetinde dünya düz olarak anlatılıyor.
      O Güneşin doğduğu ve battığı yerlere gidiyor.

      Hatta… devam edelim.

      (KEHF 90)
      Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman onu (güneşi), ondan (güneşten) korunacak bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğarken buldu.

      (ispat)(anlayana)
      Güneşin doğduğu yer korunmasız tabi hemen dünyanın ucundan doğan güneşten korunmak lazım !!!

      Sahih bir de hadis:
      Ebû Zerr-i Gıfârî (ra) anlatır: Güneşin battığı sırada bir gün Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) bana: “Ey Ebû Zer! Güneş nereye gidiyor, biliyor musun?” buyurdu. Ben: “Allah ve Resûlü (asm) daha iyi bilir” dedim. Resûlullah Efendimiz (asm): “Güneş gider; tâ Arşın altında secde eder. (Tekrar doğmak için) İzin ister ve ona izin verilir. (Nihâyet bir gün güneş, Âdemoğullarının fenâlıklarından ötürü sıkılır. Ve bu halde) Secde etmeye yaklaşır. Fakat secdesi kabul olunmaz. (Tekrar doğmak üzere) İzin ister; fakat izin verilmez. Ve ona: ‘Geldiğin yere dön!’ denilir. O da battığı taraftan doğar

      • Gencer dedi ki:

        Yer duruyor Dağlar ilerliyor.Bir arabın kafası ancak bu kadar çalışır.Yeri yayıp döşemiş.Sanki Dünya lego şeklinde oluştu.Bir arabın gördüğü akıl dışı rüyalar.

        Kuran=Bir arabın akıl mantık dışı düşünceleri.

      • bilal dedi ki:

        Sn.rashıd,

        ‘’ Kuranda bahsedilen güneşin yörünge izleme olayı ise dünya çevresindeki yörüngedir.
        Güneş dünyayı turluyor… doğup batıyor …
        Güneş ve ay birbirlerine erişemez veya gündüz ve gece halbuki yalan.
        Dünya küredir ve gece ile gündüz aynı anda yaşanır.
        Hatta kuranda Ay ile güneşi o saat(kıyamet vakti)
        geldiğinde yan yana getireceğiz yazar ! ‘’ sizden’’

        Yukarıdaki yorumunuz tamamen yanlıştır, çünkü,

        Kur’an ‘’وكل في فلك يسبحون ‘’ ve küllün fi felekin yasbahun ‘’ Bunlardan her biri ayrı yörüngede akıp gitmektedir..’’ deniliyor. Yani dünyanın,ayın ve güneşin yörüngeleri ayrıdırlar. Güneşin yörüngesi dünyanın çevresindeki yörünge değildir.Güneşin.Güneşin yörüngesi Samanyolu merkezinin çevresidir.

        Güneş, Samanyolu merkezinin çevresinde yaklaşık 26.000 ışık yılı uzaklıkta döner. Galaktik merkez çevresinde bir dönüşünü yaklaşık 225–250 milyon yılda bir tamamlar. Yaklaşık yörünge hızı saniyede 220 kilometredir (+/-20 km/s). Bu da her 1.400 yılda bir 1 ışık yılıdır. Bu galaktik uzaklık ve hız bilgileri şu anda sahip olduğumuz en doğru bilgilerdir. Ancak bilimde her zaman olduğu gibi bilgi arttıkça bunlar da değişebilir.[12] ‘’ Vikipedi’’

        Güneşin doğuşunu bir örnekle açıklayalım;

        Mesela; Bebek doğdu veya annesinin karnından çıktı dediğimiz de,bebek mi kendini doğuruyor,yoksa annesinin ana rahmi vs.çocuk doğuracak bir şekilde dizayn edildiği için annesi onu doğuruyor? Peki anne onu doğruyorsa,neden çocuk doğdu diyoruz ? Bu ifade yanlış mı ? Çocuk kendini doğurmadığı halde neden çocuk doğdu diyoruz?
        İşte güneşin doğuşu ve batışı (göze görünüp kayıp oluşu) da bunun gibi,dünyanın farklı bölgelerinde güneşin doğmasına veya batmasına (göze görünüp kayıp olmasına) sebep olan dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşüdür.Yani her ne kadar güneşin göze görünüp kayıp olmasının sebebi dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşü ise de bu olaydan sonra doğan (göze görünen) batan (gözden kayıp) olan yine güneştir.Nasıl ki kendi isteğiyle doğmayan çocuğa bilim dilinde’’çocuk doğdu’’diyebiliyorsak, güneş için de aynı şeyi söyleyebiliriz.Yani güneş doğdu (göze göründü) veya battı (gözden kayıp) oldu diyebiliriz)
        Ayrıca bilimsel makalelerde dünyanın doğusundan,batısından,güneşin doğuşu ve batışından da söz ediliyor! İşte kur’an’ın da doğudan ve batıdan veya güneşin doğuşundan (göze görünmesinden) ve batışından,(gözden kayıp olmasından) söz etmesi bunun gibidir,bilimsel makalelerde bu güneş için bu tür ifadeler kullanılıyorsa sorun yok,ama kur’an kullanıyorsa sorun var öyle mi ? Bu nedenle kur’an’ın bu tür ifadeleri kullanmasında bilimsel olarak da hiç bir mahsuru yoktur.

        ‘’ Güneş ve ay birbirlerine erişemez veya gündüz ve gece halbuki yalan.
        Dünya küredir ve gece ile gündüz aynı anda yaşanır. ‘’ sizden’’

        4-GECE GÜNDÜZÜ,GÜNDÜZ GECEYİ GEÇEMEZ, NE DEMEKTİR ???

        Bu ayette dünyanın hareketine bağlı olarak gece ve gündüzün ard arda geleceğine,ne gecenin,ne de gündüzün yok olacağına vurgu yapılıyor.Yani dünyanın ters bir hareketi söz konusu olamaz ve bunun sonucunda şuan ki gece dilimi gündüze,gündüz dilimi de geceye dönüşemez’’ anlamı çıkıyor.Böylece biri diğerini yok edemez, şeklindedir ! (tabiki kıyamet koptuğu zamanki durum bundan müstesnadır.) Ayrıca bunun gece ve gündüzün kısa veya uzun olması,ya da bir yerde gündüz,öbür yerde de gecenin olmasıyla hiç bir alakası yoktur.Daha açık bir ifadeyle, bir yerde gündüzün vuku bulduğu anda gece onu atlatamaz veya gecenin vuku bulduğu anda gündüz onu atlatamaz,şeklindedir.! Yani gece ve gündüzlerin vuku bulduğu yerlerde kıyamete kadar bu olay devam edecektir .

        ‘’ Dünya küredir ve gece ile gündüz aynı anda yaşanır. ‘’ sizden alıntı ’’

        Aynı bölgede gece ile gündüz aynı anda yaşayabilir mi ? İşte kur’an gecenin olduğu yerde o an gündüz,gündüzün olduğu yerde de o an gece olmaz diyor.!!!

        ‘’ Evet zülkarneyn ayetinde dünya düz olarak anlatılıyor.
        O Güneşin doğduğu ve battığı yerlere gidiyor. ‘’ sizden alıntı’’

        O batıya veya doğuya gidiyor diyorsa,bilimsel makalelerde de bu tür ifadeler kullanılıyor,ayrıca bu ifadelerden dünyanın düz olduğunun anlamı asla çıkmaz.!!!

        ‘’ (KEHF 90)
        Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman onu (güneşi), ondan (güneşten) korunacak bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğarken buldu.’’ ” sizden”

        Burada,güneşten kendilerini koruyabilecek evi , barkı olmayan, üzerlerini örtecek giyecek bulamayan,medeni bir hayatan uzak yaşayan ve kendilerini güneşin sıcağından koruyabilecek bir sığınak bulamayan bir topluluktan söz ediliyor.

        Ayrıca güneşle ilgili gösterdiğiniz rivayetin de uydurma olup aslı ve astarı yoktur, kur’an’a da aykırıdır.

        Saygılar.

  81. karaca dedi ki:

    Gencer

    taşlar kayalar vardır içerisinden sular fışkırır diye açıklar
    ayette arab yarımadasında hiç görülmeyen bilinmeyen
    olaylar vardır Hz Muhammed senin hesaba göre bunu da
    rüyasında görmüş senin dediğin laf buna geliyor
    arkadaşın biri bilgilerin sümerlerden geldiğini yazmış
    herhalde bu da sümerlerdendir.

    istersen aşağıda verdiğim adrese birbakın
    Hz muhammed bunları nereden biliyordu da
    kuranda bunlar ifadelendirildi.
    Yüce allah gerektiği kadarı ile gereken bilgiyi
    Hz muhammede vahiy etmiştir
    ayettetik netlik aşağıda verilen adreste görünmüyormu
    https://www.google.com.tr/search?q=i%C3%A7erisinden+su+f%C4%B1%C5%9Fk%C4%B1ran+kayalar&num=30&hl=tr&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ei=E_Z4VLW7FMPmaua7gcAF&ved=0CAgQ_AUoAQ&biw=1440&bih=789

    • karaca dedi ki:

      bakara
      ilgili ayet meali isterseniz başka meallerde bakabilirsiniz
      diyanetten meal

      73﴿ Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi; hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır ki yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. Allah yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değildir.

  82. karaca dedi ki:

    isterseniz yukarıdaki adresede bakabilirsiniz
    ayet bunu belirtmiyormu

  83. bu paylaşımı yapan kişi eteklerim zil çaldı deyiminden anlıyacağın sanırım gerçektende eteklerin zil çalacığıdır yazdığın ayetleri anlam olarak tümüyle çarpıtmışsın ön yargıyılı yaklaşım ıle doğru sonuç alamazsın dağa bakıp bu deniz gibi bi sonuç ta alabilrsin ve kendini bi şekılde kandırıp buna inandırabilrsin yani daha aşağı inemedim vakit kaybı olurdu çünkü bu gerçeğe yonelık samimi bi paylaşım değil özenti içerisinde bi düşünceye sahip bireyin basma kalıp bilgiler ile yaptığı çok ucuz ve gerçek dışı bi paylaşım olmuş

  84. kalp maneviyatı temsil ettiği için temsilen kullanılır günümüzde de öyledir beyin bilinmiyordu demişsin bunu yazarken ne içtiğini merak ediyorum beyin m.ö. çok once roma da Trakya bölgelerinde bulunan hekimler tarafından yüzlerce kez incelenmiştir ölen kişiler de yapılan otopsılerde ve düşünceye dair hareketliliğin beyinde gerçekleştiği tüm dünya tarihinde bilinen çok eski bi gerçek tir yani bunu tartışmaya açmak dahı bi insanın aklına ihanet etmesinden farksız kalır

  85. omer dedi ki:

    Kurandaki yewm kelimesi arapçada gün anlamında kullanılır DÖNEM anlamındada kullanılır.(tevrattaki yowm kelimesi ile karıştırma!)
    Ayrıca evren yaklaşık 13.7 milyar yılda oluşmuştur.

    Arapçada munir,nur kelimesi ışığı “kendinden” olmayan demektir.
    Güneş için kullanılan kelime ayrıdır.(sirac vs.)
    Muhammed peygamberin o zamanda bu olayı bilmesi bir mucizedir 🙂

    Kurandaki Güneşin hareketleri ile modern bilim arasında hiçbir çelişki yoktur hatta 1400 sene önce bilinmeyecek şeyler vardır.
    http://www.mucizeler.com/2011/03/gunes-de-akip-gitmektedir/

    Göğün yere düşmemesi hakkında bak
    http://www.mucizeler.com/2011/03/direksiz-yukselmis-gokyuzu/

    Miras ayetinde herhangi çelişki yoktu.Sadece ateistler matematikteki kesirleri bilmiyorlar 🙂

    Diğerlerine cevap vermeyeceğim.
    Mesnetsiz sırf din düşmanlığı ile yazılmış bir makale.

    Esselamü aleyküm

  86. mert dedi ki:

    ben 5 vakit namaz kılmayan ve cumaya dahi gitmeyen biri olarak,
    öncelikle nerden bakarsan onu görürsün,bakış açısı çok önemli,
    bilimi seven mühendis olarak allahın kitabını böyle eleştiriceksen
    iki defa düşün derim,bilim henüz gelişmekte olduğunu düşünürsen,
    yani biliminde geri kaldığı keşfedilemeyen bir çok şey olduğunu
    kabul edersen,insanın yaratıldığınla başladığın o ayeti kerimde
    spermden değil,anne karnında oluşan bebeğin yaşaması için
    sağlanmış ortamı kastetiğini idrak edersen hatalı olduğunu anlarsın
    ikinci olarak gökyüzü evrenin gök tabakalarıyla tutulur,katmanlar vardır,
    bu tamamen açık ve doğrudur,o zamanın teknolojinin bu bilmesine imkan
    yoktur, bir bak derim, http://tr.wikipedia.org/wiki/Atmosferin_katmanlar%C4%B1
    bu bile iman etmeye değer kardeşim, öteki yazdığın çelişkilere cevaplarım ama
    nafile gözlerin yüreğin pas tutmuş kızılcık şerbetide içsen inkar edersin,
    anlamak istediğine inanırsın,yetmez gibi inandırmaya çalışırsın
    allah affetsin seni anlamaya çalışırken anlayamıdığın için seni,
    ALLAH VARDIR,VE VARLIĞI KUDRETİ SORGULANAMAZ

  87. bir kul dedi ki:

    mert
    29/03/2015, 06:59 BU TARİHLİ YAZINIZA BİNA EN YAZDIM

    ben 5 vakit namaz kılmayan ve cumaya dahi gitmeyen biri olarak, DEMİŞSİNİZ

    bu bile iman etmeye değer kardeşim,DEMİŞSİNİZ
    bilimi seven mühendis olarak DEMİŞSİN

    cok güzel söylemişsiniz allah razı olsun

    sizler gibi bilgili insanlar daha cok anlatması gerekiyor neden

    FATIR 35/28 …Allah’a ancak BİLGİLİ KULLARI SAYGI DUYAR

    DİYOR RABBİM

    FATIR 35/27 Allah’ın gökten yağmur yağdırdığını görmedin mi? Biz, onunla renkleri farklı farklı meyveler çıkardık. Dağlarda değişik renklerde beyaz, kırmızı ve simsiyah yollar vardır.

    FATIR 35/28 Aynı şekilde, insanlardan, diğer canlılardan ve evcil hayvanlardan da renkleri farklı olanlar vardır. Allah’a ancak BİLGİLİ KULLARI SAYGI DUYAR . Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür; çok bağışlayıcıdır.

    FATIR 35/29 Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için gizli ve açık harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umarlar.

    NAHL16/8 Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve süs için yarattı. BİLMEDİGİNİZ NİCE ŞEYLER YARATMAKTADIR .

    BAKARA 2/44 Ey bilginler, kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredip, kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?

    BAKARA 2/177 İyilik, yüzlerinizi doğu ve batıya çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, Allah’a, âhiret gününe, meleklere ve kitaba iman edenin; malını çok sevmesine rağmen onu akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere, köle ve esirlere verenin; namazı dosdoğru kılanın; zekâtı verenin; sözleştikleri zaman gereğini yerine getirenin; sıkıntıda, darlıkta, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanda sabır gösterenin eyleminden oluşur. İşte doğru olanlar bunlardır; işte sakınanlar da bunlardır.

    SAYGILARIMLA
    ALLAH A EMANET OLUNUZ

  88. oylesine biri dedi ki:

    Bişey diyimi, kalp gözü açık olan, o mealleri daha iyi anlar, o kadar ayeti tek tek okumaya incelemeye gerek yok, ben tek bişey diycem, sen hiç sevdiğin birisin başını göğsüne yasladınmı, yada annen baban seni hiç severken göğsüne bastırmadımı, yada hiç yüreğin daralmadımı, yada ağladığında yürek nasıl olur insanın, o zaman ne alaka orda kalp (kan pompalayan organ) ve ciğerimiz var dimi, kalp derken anlatılmak istenen budur, kan pompalayan organada kalp adını vermişiz, o bölgede olduğu için, allah dileyeni kendine yakınlaştırır, kalp gözünü dahada açar, ama önce niyet ve istemektir, bide aklıma gelmişken, göğüs bölgesinde birçok sinirin toplandığı bir bölge var diye bi makale okumuştum gerçi tam emin değilim bu son bahsettiğimden, isteyen inanır istemeyen inanmaz, inananında rabbi o inanmayanında, beni hiç ilgilendirmez, Allah herkesin yar ve yardımcısı olsun, bendede namaz yok uzun süredir, Allah yardımcım olsun, inşallah bende 5 vakit namaza başlarım.

    • oylesine biri dedi ki:

      Şöyle bir ilave yapıyım, güneşin balçıkta batması derken, güneşin balçıkta batıyor gibi görünmesidir, o bölge, yecüc ve mecüc kavminin bulunduğu bölgedir, o bölge saklanmıştır allah düşünen ve inceleyenlere ipucu vermiştir, bende bir ara merak salıp incelemiştim, bazı alimler himalayalar bölgesi demiş, orası dünyanın en yüksek bölgesi bir tarafı okyanus, acaba ordan güneş batarken nasıl görülüyor, incelemek lazım, bunlar uzun konular, hayat kısa, meşgale uğraşı çok, allaha inanır istemeyen inanmaz, ben inanıyorum, allah hakkında tereddütü olanda incelesin araştırsın, Allah yar ve yardımcınız olsun.

  89. herseyin cevabi var dedi ki:

    Şunlarin her birine cevap verecek gucumuz var vaktimiz yok. Mecbur zamana yayacagiz bazi seyleri

  90. omer dedi ki:

    Elektrik Mühendisi ve İlahiyat Doçenti olan Halis Aydemir “Miras Ayetleri” Hakkında müstakil bir kitap yazdı.
    Kitaba parası yetmeyen bu siteden hesaplarını yapsın!
    Kuranda hata yoktur ateistler MATEMATİĞİ bilmiyor olsa gerek 🙂

    http://www.kurandersleri.net/miras/Miras.html

Ferda Yamanoğlu için bir cevap yazın Cevabı iptal et