KADIN PEYGAMBERLER

KUR’AN KADIN PEYGAMBER KABUL ETMEZ!

Kur’an, kadın peygamberden bahsetmez. Ama üç ayette, Nahl-43, Yusuf-109 ve Enbiya-7’de peygamberlerin erkeklerden gönderildiğini yazar.

Enbiya-7. Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.

KADIN PEYGAMBERLER :

Tevrat’ın Tekvin 15: 20 ayetinde  Peygamber Miryam’dan, Hakimler 4:4’de Peygamber Debora’dan, 2. Tarihler 34: 22 de  Şallum’un karısı Peygamber Hulda’dan, Nehemya 6: 14 de  Peygamber Nadya’dan söz eder.

Aynı şekilde, İncil  Luka 2: 36 da  “Aşer oymağından Fenuel’in kızı Anna adında çok yaşlı bir peygamber vardı. Genç kız olarak evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan sonra dul kalmıştı. ” ifadeleriyle bir başka kadın peygamberden bahsedilir.

İSLAM’A GÖRE KADIN PEYGAMBER

Yeryüzüne kadın peygamber gelip gelmediği tartışmaları arasında kimi İslâm yorumcuları Meryem’in nebiyye (elçi) olabileceği üzerinde durmuş. Eşari kelamında Meryem’in nebiyye olabileceğine dair iddialar var. Allah’ın onu seçip temizlemesi ve dünya kadınlarına üstün tutması ve Kur’an’da Hz. Muhammed’e, “İbrahim’i de an, Davut’u da an derken Meryem’i de an” denmesi onun nebiyye olabileceğinin işareti kabul ediliyor.

Prof. Ali İhsan Yitik, seçilme ve temizlenmenin peygamberlere has bir özellik olduğuna dikkat çekerek İnşirah suresinde bu özelliklerin peygamber için zikredildiğini vurguluyor ve Meryem için de aynı şeyin sözkonusu olabileceğine dikkat çekiyor. Cebrail’in sadece peygamberlere görünmesi ve Allah’ın vahiylerini getirmiş olması da bir başka delil olarak öne sürülüyor. Cebrail, Kur’an’da da belirtildiği gibi Meryem’e insan suretinde görünmüş ve bir çocuk doğuracağını müjdelemişti.

Prof. Ömer Faruk Harman, insan suretinde görünmüş olmasının nedenini Meryem’in bu olağanüstü olay karşısında daha fazla korku duymaması olarak açıklandığını belirtiyor. Muhammed Mustafa’nın torunlarından olduğu öne sürülen Abdülkerim Ceyli de Meryem’den “Vahidiyet ilmine sahip bir veli” olarak bahsediyor.

Eşari anlayışa göre peygamberlikleri söz konusu olabilecek altı kadın: Havva, Sara, Hacer, Musa’nın annesi, Firavunun eşi Asiye ve Meryem’dir.
Maturidi ekol ise kadınların nübüvveti anlayışına karşı çıkar.

Eşari ve Maturidi, Meryem’in peygamber sayılıp sayılamayacağını tartışırken, dikkati çeken nokta, Tevrat ve İncil’in okunmamış-bilinmemiş oluşu. Peygamberliğinden hiç bahsedilmeyen Meryem’in peygamberliğini tartışıyorlar ama diğer taraftan peygamber oldukları belirtilen kadınlardan habersizler. Neden? Çünkü tek referansları Kur’an. Kur’an yazmadığına göre, diğer kitapların da tahrif edildiği söylendiğine göre kadın peygambere saçma gözüyle bakılıyor. Kadınların fiziki özelliklerinin, zayıflıklarının, ay hallerinin peygamberliğe uygun olmadığını düşünüyorlar.

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Din içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

14 Responses to KADIN PEYGAMBERLER

  1. Geri bildirim: Kadın Peygamberler « ADIM ADIM AYDINLIĞA

  2. Hakikat dedi ki:

    ‘Peygamber’ kelimesinin anlamı; ‘Haber veren’ demektir..!
    Yani; Allah’tan haber veren, haber getirendir…

    Kadın veya erkek; Allah’tan haber verenler kimlermiş?

    Örnek:

    İmran’ın kızı Meryem’i de (Allah örnek verdi). Ki o kendi iffetini korumuştu. Böylece Biz ona Ruhumuz’dan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı. (Tahrim Suresi, 12)

    Bakara Sûresinin 151. Ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor: “Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.”

    Hicr Suresi.10- “Ey Muhammed! Andolsun, senden önceki çeşitli topluluklara da peygamber göndermişdik.”

    • MaMaLi dedi ki:

      Hakikat!Sallama,arapça biliyormusun sen?bilsen peygamberin manasını biliyor olurdun!peygamber!bir topluluğun başı anlamına gelir.

      • DünyaSiyahBeyazDegil dedi ki:

        MaMaLi, Hakikatin avukati degilim ama havlayanida beslerim. Madem kavram peygamber, önce arastir sonra havla..pey¦¥m-ber farscadan gelen bir kavramdir, türk dil kurumunun tanimina bak : İnsanlara Tanrı’nın buyruklarını bildiren, onları Tanrı yoluna, dine çağıran kimseye, yalvaç, yalavaç, elçi .. ‘Haber veren’ diye basitlestirmek uzak bir anlam degil. Yillardir insanlar bu kadar celiskilerle dolu bir dine anlam vermek icin bosuna binlerce mantikli veya mantiksiz hadis getirmezlerdi.

  3. byt dedi ki:

    Tevrat ve İncil’in değiştirildiği bütün insanlarca kabul ediliyor. Biraz tarih bilginiz olsaydı, bunu bilmeniz gerekirdi.

    • pante dedi ki:

      Bütün insanlarca! 😀
      Yoksa Kur’an’a uyuşmayan-çelişen yanları nedeniyle günümüz İslamcılarınca iddia ediliyor olmasın?!
      Neden Tevrat’ın ve İncil’in değiştirilmiş olduğuna dair tek bir hadis yok?
      Ama Kur’an’ın değiştirilmiş olduğuna dair var.
      Objektif bir gözle, ön yargısız, özgür bir akılla okuyabiliyorsanız okuyun:

      TAHRİFAT İDDİALARININ ASILSIZLIĞI

      • Ahmet dedi ki:

        Hz. İsa Yahudi kavminde. Hz. İsa geldiğinde Tevrat metin olarak tahrif edilmese bile Yahudi din adamlarınca amelde tahrif edilmişti. Yani kendi isteklerine çıkarlarına göre yorumlanmak suretiyle tahrifata uğratılıyordu. Zaten İsa da Tevrat’ı düzeltmek için geldiğini belirtir. Ama Peygamberliğinin başlarında Tevratla amel etmiştir. Tevrat bir şekilde değişikliğe uğratılmamış olsa İncil’deki vahiylerin gelmesine gerek kalmazdı. İncil Tevratta düzenleme ve onarma yapmıştır demek daha doğru olabilir. Fakat Kur’an açıkça Tevrat ve İnci^’in tahrif edildiğini beliritr ki yukarıdaki mantık burada da uygulanabilir. Yani bu iki kitap zamanla tahrif edilmemiş olsaydı Kur’ana gerek kalmazdı. Önceki iki kitabın tahrif edilmiş ve bazı hükümlerinin de zamanla işlevini yitirmiş olması gerekir ki son kitap olan Kur’an indirilmiştir.

    • Gencer dedi ki:

      Noktası virgülüne kadar heryeri değiştirilmişmi acaba?

      • MaMaLi dedi ki:

        tabi değiştirildi,herekelendi,işaretlendi,dibinden bucağına kadar değişdi,elimizede,kala kal,çağ dışı,ilkel,arapça müsamere kitabı kaldı.

  4. Tevrat çeşitli dönemlerde yazılmış kitaplardan oluşur.
    Tevrat’ı oluşturan 21’ci kitabın yazarı Eşther isimli bir kadındır.
    Belki Eşther’e kadın peygamber diyebiliriz ama ibraniler tarihinde bu isimle bir kadın olmadığı Akad ve Sümer yazıtları okundunktan sonra anlaşıldı.Tevrat’a göre Babil sürgününde yahudileri Eşther ve amcası Mardoşe kurtarmıştı ama Eşther kitabında anlatılan öykülerin geçmişi çok daha eskilere dayanan Babil efsanelerinden araklanmıştı.

    Yıllarca sürmüş olayların öyküleri anlatılan bu kitapta yahudi bir kız,Pers imparatorluğunun en güçlü olduğu dönemde çağının en güzel kızı olmasından dolayı Pers kralı Assuerus ile evlenmesi sonucunda tahta çıktığı anlatılmaktadır. Bu dönemde Haman isimli vezirin yahudileri yok etme girişimini tahta çıkan Eşther ve amcası Mardoşe’nin önlemesi, sonsuza kadar belleklerden silinmemesi gereken kutsal Purim günü ismiyle her yıl sürgün ve kurtuluş mucizesi olarak yahudilerce kutlanılmaktadır.
    Tarihi olayların anlatıldığı bu kitabı inceleyen bilim insanları bu anlatımları Pers tarihiyle karşılaştırmaları sonucunda bu kitapta anlatılan
    öykülerin ordan burdan toplanan, geçmişi dahada eskilere dayanan Babillilerin efsanevi öykülerinden ibaret olduğunu gördüler.
    Kitapta kral ve yardımcılarının isimlerinin bir kısmının Pers imparatorluğunda olmadığı, bir kısmının ise başka uygarlıklarda olan inanç olgu isimlerinin olmasından dolayı o dönem olduğu iddia edilen yahudi göç ve katliam girişimlerini araştıran bilim insanları Eşther kitabında anlatılan öykülerin gerçekle bir alakasının olmadığını gördüler.
    Geneli eski efsanelerden esinlenerek oluşturulmuş, uyarlanmış hayal ürünlerinden ibaretti.
    İbranice anlamları olmayan Eşther ismi Akadlarda aşk tanrısı olduğuna inanılan İştar isminden, Mardoşe ismi ise yine Akadlarda en büyük Tanrı olduğuna inanılan Marduk’un hizmetkarı anlamına gelen Aramice Mardoşe sözcüğünün ibraniceye anlamının değiştirilmesiyle yahudiliğe yerleştirilmişti.
    Ne tesadüf !!!
    Akadların aşk ve güzellik tanrıcası İştar kadın, Tevratı oluşturan kitabın yazarı, çağının en güzel kadını olduğu iddia edilen Eşther’de kadın !!!
    Pers tarihinde bu isimde bir kraliçe hiç olmamışken birde çağının en güzel kızı olarak Pers kralıyla evlenerek tahta oturuyor !!!
    Akadlarda güzellik ve aşk tanrıçası olduğuna inanılan İştar’ı ibraniler Eşther ismiyle kendilerine uyarlayarak çağının en güzel kadını yaparak
    yahudileştirmişlerdi.
    Marduk erkek, Mardoşe’de erkek !!! Aramice Marduk’un hizmetkarı anlamına gelen Mardoşe sözcüğünü ibraniler
    katakülleyle Allahın hizmetkarı olarak çevirmişler !!!
    Bu kitapta anlatılan öykülerin gerçek kökenleri incelendiğinde Akadlar döneminde mezopotamyanın en büyük tanrısı bir anlamda ibranilerinde tanrısı olmuş oluyordu. Şu tarihi tahrifata ve yozlaştırılmışlığa bir bakın, Sümerlerde Tengri’nin Kadın kağanı olan İn Anna Akadlarda aşk tanrıçası İştar olmakla kalmıyor yahudiliğin ve hiristiyanlığın oluşmasına kaynak oluşturduğuna inanılan kitabında yazarı oluyor. Eşther kitabında Pers imparatorluğunda vezir olarak kötü adamı oynayan Haman ise Elamlılar panteonunda tanrı olduğu iddia edilen tarihi bir kişilik olarak karşımıza çıkmakta…
    Yahudilerin mucizevi kurtuluş “Purim” bayramları ise ismini Babillilerde baharın gelişi olarak kutlanan, çıkmak anlamına gelen “Puru” isimli
    bayramlarından araklanıyor. İnanılması mümkün olmayan tarihi olduğu iddia edilen öykülerde anlatılan zaferler Babilliler efsanelerindekilerle aynı. Aramice Tanrı Marduk’un hizmetcisi anlamına gelen ibranice bir tanımlama olmayan Mardoşe ismini yahudiler Tanrı’nın hizmetkarı olarak çevirerek kutsamışlar.
    Eşther kitabında dağınık olan bu öyküler eski ahit Tevrat’ı oluşturan Samuel kitabında daha bir derli topludur. Bu kitapta Mardoşe’nin atası Saul’un yahudi düşmanı Haman’ın atası Agagı büyük bir zaferle yendiği anlatılmaktadır.
    Agag ise Uruk hakanı Sümeri Gılgamışın bölgeyi yönetmek için amansız mucadeleye girdigi Kişh kenti hakanıdır.
    Samuel kitabındaki öykülerinde Gılgamış destanından arakladığını görmekteyiz.
    Sallamak ve araklama diye ben buna derim işte, öyle güzel sallamışlarki insanlık binlerce yıl bu yalanlara Allah’ın gönderdiği din diye iman eder olmuş. Sümerlerde Tengri sıfatı olan “Mar-utu” Akadlar döneminde Marduk olarak mezopotamyanın en
    büyük tanrısı olmakla kalmamış İsrailoğullarını zalim Haman’dan kutaran
    Eşther’in amcasıda olmuş !!!

  5. TÜRKMENİSTAN’DA OLUŞMUŞ ANU UYGARLIĞINDAN GÖÇ EDEN ÖN TÜRK SÜMERLERİN KADIN KAĞANI/PEYGAMBERİ “İN ANNA”
    Sümerlerden sonraki mezopotamya uygarlıklarında aşk tanrıçası olduğu bilinen “İştar” aşağı yukarı bin yıl sonra babilde aşk tanrıçasına dönüştürülen sümeri İn Anna idi.
    İn Anna konusunda Parrot Andre. “Sumer” 1960 München, s.64-65’da bazen gök Tengri’nin kızı bazende hanımı konumunda sümerlerden sonra oluşan mezopotamya inançlarında çesitli konumlarda görüldüğünü yazmaktadır.
    Emin Bilgiç, “Sümerler” maddesi, Türk ansiklopedisi, cilt: 30, s.122’da İn Anna’nın Enki’nin kızı olduğunu söylemektedir.
    Oysa sümer yazıtlarında İn Anna ile Uruk hakanı Dumuzi’nin birbirlerine evlenmeden öncesi ilişkilerinin anlatıldığı, manilerin söylendiği destanda, insani duyguları, heyecanları olan doğal insanlar oldukları görülmektedir.
    “Sevgi kendi yolunu bulur” başlığının kullanıldığı destanda “tigi” diye isimlendirilen Sürmerce “tigi” sözcüğü, Turani dillerde koşuk, türkü anlamına geldiği görülmektedir .
    Türkmencede demek anlamına gelen dimek, digi sözü “Tigi” sözcüğüyle aynı kökten türetilmiş tanımlamalardır.
    Sümerlerde “Tigi” sözünden türetilmiş “Du-ga” sözcüğüde söylemek anlamına gelmektedir. Du ga sözcüğünün Türkiye Türkçesinde Tanrı’ya edilen dua sözcüğünün kök sözcüğü olduğunuda görmekteyiz. Sümerler mani ve Türkülerine “yürek tarını(sazını) çalmak” diyerekten daha da bir anlam vermişlerdi. Mani, İn Anna’nın kendi kendine söyleyişiyle başlar.

    “Önceki gece ben hanım hakan, parlayarak açıldığım çağda,
    Önceki gece ben göğün hanım hakanı, parlayarak açıldığım çağda,
    Parlayarak açılıp oynadığım çağda
    Aydın ışığın geceyi yendiği anlarda,
    İçimden türkü mırıldandığım çağda.”

    İn Anna’ın söylediği dörtlükte İn Anna’nın göğün, Tengri’nin kadın hakanı,kağanı olduğu açıkca anlaşılmaktadır.

    “O, benimle karşı karşıya geldi, o benimle karşı karşıya geldi
    Koç yiğit “Kuli anna” (Dumuzi) benimle karşı karşıya geldi
    Koç yiğit, elini belime koydu
    Uşumgal anna (Dumuzi) , beni kollarına alarak kucakladı.”

    İkinci dörtlükte, İn Anna’nın bir tanrıça değilde bir genç kız heyecanıyla sevdiği erkeğin vasıflarını anlattığı görülmektedir.
    Sümer yazıtlarında ve sümerologların çevrilerinde ismi “meşru oğul” anlamına gelen Dumuzi’nin tanrısal olduğuna dair bir tespite ve vurguya pek rastlanılmamıştır.
    O sadece Uruk kentinin hakanıdır.
    Sümerce “İn” sözcüğü; iye (sahip), pir, yol gösterici anlamlarına gelen “En” sözüyle aynı anlama gelmektedir. Sümerler konusunda araştırmalar yapan bilim insanları bu sözleri kendi dillerindeki seslere göre yazmalarından dolayı sümerce olan bu sözcükler bazen değişik söylem biçimleriyle yazılmıştı. “An na” sözcüğünün önündeki “An” tanımlamasını eski Türkler sonsuz gökyüzünde, sonsuz mavilikte olduğuna inanılan Tengri olarak ifade etmişlerdi.
    Ünlü Türkmen şair Mahmutgulu’nun bir dörtlüğü buna örnektir.

    “Ya Hızır-Ilyas ile Şah Süleyman “An”dadur
    Ya Selim Şah Mekke Hanı İbni Sultan “An”dadur
    Bayazıt Sultan Uveys Harakanı Migan “An”dadur
    Dayanur Musa asası Mari gördüm sondadur”

    Dilimizde yemin etmek anlamına gelen, Tanrı’ya edilen yemin olan “ANT” içmek sözcüğü Kuran’da Allah’ın yemini olan “Andolsun” olarakta ifade edilmişti.
    İn Anna’nın Dumuzi’yi belirterek “Kuli anna” tanımlamasının bire bir çevrisinden ” Tengri’nin Kulu” anlamı çıkmaktadır !!!
    Kuli sözcüğü çok az bir değişimle Türkçede kul, Tanrı’nın/Allah’ın kulu tanımlamasıyla aynı anlama gelmektedir.
    Sümerlerde ise kul/kuli söcüğü tanımlaması Tengri’nin dostu anlamına geliyordu.
    Sümerlerden sonraki milletlerde baştan Akadlar olmak üzere Dumuzi, Tamus, Tomos,Tammuz ismiyle büyük bir tanrıya dönüştürülmüş olsada İn Anna’nın Dumuzi’ye Kuli anna (Tengri’nin kulu,dostu) olarak tanımlaması Tengri inancının sümerlerden sonra ne kadar yozlaştırılarak özünden uzak bir inanca dönüştürüldüğünü göstermektedir.
    Destanda “Uşumgal anna” sözcüğü ise Tengri’nin ejderhası anlamına gelmektedir.
    Dumuzi’nin eşi İn Anna ise babilde İştar, eski Yunanda Afrodit, Romada Venüs olaraktan cinsellik ve şehvetin tanrıcasına dönüştürülmüştü.

  6. Hatice duygun dedi ki:

    Kendi bilgisine aklını korumasını öğrenen biri olmak isteyip rapbine sığınan kadın veya erkek hiç fark etmez çünkü bizim görüş lerimizde yıllardır kkadın erkek farkı olmamıştır işin ciddiyetinene bakarsak erkeklere Vahi görüp pergamberlik makamının veren Rabbim kadınlara öncelik denen bisersey vardır ki .Kadın kendini naptiniz bilicemiz bence neden olmasın bence erkekler kuran kerim için allah için savarsirken kadın duzenliyici ola bilir tabiki yüce kibimizda bah sedilmiyor ola bilir ama unutmayın ki Müslümanım elhamdullah rapbine bilen Rabbinin tanımak isteyen ne demek istedim anlar müslüman akkillidir benim gözümde kurdan ismi bahsedilmemis tir belki ama kadın olarak mermi bi düşünün asıl kanıt gelmiş olsaydık bence insanlar öyle kadınlar için çok büyük kayıpları yada allah korusun güç sahibi ola bilmek için Rabbin dahi geri kala bilirler di bu benim gofusumdur

  7. bir kul dedi ki:

    YÜCE ALLAH ADİL OLANDIR

    peygamberleri doguranlar kimler dersiniz analardır tüm insanları kız ve erkeekleri bundan buyük şeref olurmu görev olurmu kadınlar allah ın verdigi gücle en büyük görev üstlenmişler

    SEBE 26 De ki: “Rabbimiz bizi bir araya getirecek, sonra aramızda adaletle hüküm verecektir. O, adaletle hüküm veren ve her şeyi bilendir.”

    bunlar kıskanclık kokan söylemlerdir hasedciler ancak boş şeyleri kafaları bulandırmak için cırpınan cırpındıkca da kendine zarar veren lerdir

    2:233 – Anneler, çocuklarını, emzirmenin tamamlanmasını isteyenler için tam iki yıl emzirirler. Çocuk kendisine ait olan babaya da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri geleneklere uygun olarak bir borçtur. Bununla beraber herkes ancak gücüne göre mükellef olur. Çocuğu sebebiyle bir anne de, çocuğu sebebiyle bir baba da zarara sokulmasın. Varise düşen de yine aynı borçtur. Eğer ana ve baba birbirleriyle istişare edip, her ikisinin de rızasıyla çocuğu memeden ayırmak isterlerse kendilerine bir günah yoktur. Eğer çocuklarınızı başkalarına emzirtmek isterseniz vereceğinizi güzel güzel verdikten sonra bunda da size bir günah yoktur. Bununla beraber Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görür.

    2:240 – İçinizden hanımlarını geride bırakarak vefat edecek olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine yetecek bir malı vasiyet ederler. Bununla birlikte eğer kendileri çıkarlarsa, kendi haklarında yaptıkları meşru bir hareketten dolayı size bir sorumluluk yoktur. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

    2:241 – Boşanmış kadınlar için de meşru ve geleneğe uygun şekilde bir meta'(intifa hakkı) vardır ki verilmesi, Allah’tan korkanlar üzerine bir borçtur.

    NEML 43 Melikeyi Allah’tan başka taptığı şeyler tevhid inancından alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.

    NEML 44 Ona, “Köşke gir!” denildi. Melike köşkü görünce derin bir su sandı ve bacaklarını sıvadı. Süleyman, “O sırçadan cilalı, şeffaftır” dedi. Melike, “Rabbim, ben kendime zulmetmişim. Artık Süleyman ile beraber âlemlerin Rabbi Allah’a teslim oldum” dedi.

  8. Kendine muhalif dedi ki:

    Cibriyl aleyhisselam Hz. Hamza içinde göründü. Bu Hz. Hamza’ da peygamber demek mi oluyor ? Adam saçmalamış.

Yorum bırakın