PKK ve OPORTÜNİSTLİK

fid

Oportünistler, Kürtçülük kuyruğuna takılmış sapkın soy(l)cular;

Siz hiç bugüne kadar PKK’nın ABD emperyalizmine karşı çıktığını, eleştirdiğini, lanetlediğini, kınadığını duydunuz mu? Sadece kuruluş bildirgesinde 35 sene önce yazdığı 2 satıra mı kanmaktasınız?! Bugüne kadar yüzlerce rezil eyleme imza atmış olan PKK, bir kez olsun ABD’ye karşı bir eyleme girişti mi? ABD’yi kızdıracak bir tavır aldı mı?

Öyleyse hangi akılla kalkıp da ağzınızda UKKTH’yi sakız etmektesiniz. O UKKTH’nin ancak hakeden uluslar için olduğunu, emperyalizmin yörüngesinde olanlar, onların maşası gibi kullanılanlar için geçersiz olduğunu bilmiyor musunuz?

Liboşlara, liberal sol maskesi altında bölücülüğü destekleyenlere bir lafımız olamaz, zaten onlar emperyalizmin işbirlikçisi.

Peki ya siz? Siz de bu sapkın çizginizle işbirlikçilerin oyuncağı olmuyor musunuz? Sizi anti-emperyalist mücadele veren gerçek devrimcilere karşı kullanmıyorlar mı? Size yurtseverliğin sosyalistlikle bağdaşmadığı yalanını yutturmuyorlar mı? Sizi yurtseverlere düşman ettirmiyorlar mı? Sizi de kendi liboşik karakterlerine, düzenbazlıklarına alıştırmıyorlar mı? Sizi gericilikle mücadeleden alıkoymuyorlar mı? Pasifleştirildiğinizin ve dar bir kalıba sıkıştırıldığınızın farkında değil misiniz?! İnsanlık düşmanı terörü bile lanetleyemez duruma düştüğünüzü görmüyor musunuz?

Farkında değil misiniz, aynı fraksiyondan olduğunu sandığınız kişilerin aynı zamanda bir başka partinin-örgütün adamı olduğundan? Gündemi sürekli Kürt sorunuyla dolduranların, her konuyu Kürt meselesine getirenlerin aslında gizli bir Kürt milliyetçisi olduğunu anlayamıyor musunuz? Diğer taraftan bunların bir kısmının iktidara çalıştığını ve fırsatını buldukça AKP’yi cilaladığını görmüyor musunuz? “Yetmez ama Evet” diyerek sizi aldattıklarını algılayabilmekten aciz misiniz?

Bir Kemalizm düşmanlığı tutturmuş gidiyorsunuz. Hadi gericilerin bir karşı devrim arzusu var. Laikliği yıkabilmek, teokratik bir rejim kurabilmek için Atatürk’ü itibarsızlaştırma takıntıları var. Ya sizin? Tarihe malolmuş bir önderi sürekli yalanlarla ve çarpıtmalarla karalamaya çalışmakla ne elde edeceksiniz? Bu yolla gericilere ve teokrasi yanlılarına hizmet etmiş olmuyor musunuz?

Yurtsever olmayan ne sosyalist olabilir ne de enternasyonalist.

Yurdunu sevmeyen, halkını da sevmez, insanları da.

Emperyalistlere tavır almayanlarla dost olan, emperyalistlerle mücadele edenlere düşman olan devrimci de olamaz, solcu da.

“Ne yapmayalım” diyorsan; HDK bünyesindeki o sapkın örgütlerden, partilerden uzak duracaksın. Onların söylemlerine, yalanlarına kapılmayacaksın. Türk ve Kürt halklarının barış içinde bir arada yaşayabileceklerini savunacak ve ayrılığın ancak emperyalistlerin işine yarayacağını ve Türk halkı için de, Kürt halkı için de yıkım olacağını haykıracaksın!

Vatan için duyulan sevgi,

Toprak Ana için duyulan ya da çiğnediğimiz çimenlere karşı

Beslenilen gülünç sevgi değil,

Onu ezenlere karşı beslenilen yenilmez nefret

Ona saldırana karşı beslenilen ebedi hınçtır…

Jose Marti

Güncelleme 26 Haziran 2015: Selahattin Demirtaş, Alman Die Zeit’e “Biz geçmişte, Kürt halkının inkârı nedeniyle, Kürt kimliği üzerinden siyaset yapıyorduk. Bu da bana çok normal geliyordu; eşitlenebilmemiz için bu gerekiyordu. Şimdi tek bir kimlik değil, çoğulcu bir anlayış üzerine siyaset yapıyoruz.” demecinden dolayı etnisite merkezli siyaset suçlamasına son veriyor ve HDP’yi ortak mücadeleye yaklaşımından dolayı artık geçmişten farklı görüyorum. Umarım bu bir geçici strateji olmaz ve bu olumlu siyasetleri devam eder.

Serdar Kaangil

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Politika içinde yayınlandı ve , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

33 Responses to PKK ve OPORTÜNİSTLİK

  1. exhorder dedi ki:

    Şimdi nereden başlasam bilmiyorum ki, PKK’yi destekleyen ve sizin gözünüzde bölücü-terörist bir solcu olan benim bu konuya yaklaşımım muhtemelen şu olmalı.

    Meselenin özü Amerikan emperyalizminin öne geçtiği ikinci dünya savaşı dengelerinden daha öncelere, birinci dünya savaşı ve lozana kadar uzanır. Osmanlı imparatorluğunun dağılma süreci, yani feodalizmden, derebeylik rejiminden kapitalist ücretli kölelik sistemine geçiş esnasında, imparatorluğun feodal boyunduruk altında tuttuğu uluslar birer birer devletleşti ve ulus-devletleri meydana getirdiler. balkanlarda zaten osmanlı hakimiyeti bitmiş ve balkan devletleri kurulmuştu, geri kalan türkiye ve ortadoğu topraklarında ise birer birer türk ve arap devletleri kurulurken, kürdistan kurulamadan ilhaka uğratıldı. yani başka uluslar kürtlere ait toprakları kendi ulus-devlet sınırları içine dahil ettiler. bu da cumhuriyetin başlangıcından günümüze yani modernitenin doğumundan postmodernizmin yaşandığı günümüz dönemlerine kadar kürt sorunu adında bir meseleyi ortaya çıkardı.

    Tekelci kapitalizmin, yani emperyalist-sömürgeci ve faşist diktatörlük yönetimlerinin, irandaki gibi gerici diktatörlüklerin hedefi daima kürdistanın ilhakını devam ettirme, ulus-devletleşmesinin önüne her türlü engeli dikmekten başkası olmadı. kürdistanda ve bilhassa kuzey kürdistan dediğimiz türkiye kürdistanında faşist kemalist diktatörlüğe karşı başkaldırılar, ulusal ayaklanmalar gerçekleşti. dersim ve şeyh sait isyanları bunlara örnektir. her ne kadar şeyh sait isyanı dinci içerikli gibi görünsede esasen türk sömürgeciliğine karşı bir ulusal başkaldırı, serhildandır.

    İkinci dünya savaşı ile, emperyalist ülkelerin jandarmalığını ABD emperyalizmi yapmaya başladı. Alman emperyalizmi yenilmiş, ve ingiliz-fransız emperyalistleride ABD koruculuğu altına girmişti. Halende süren bu dengeler altında, kürt sorununa yeni-sömürgecilik bağlamında faşist saldırılar gerçekleştirildi. Kürt kimliği yok sayılmakla kalmadı, aynı zamanda kürtleri ortadan kaldırmaya yönelik çeşitli imha hareketleri denendi. derin devlet, kontrgerilla ve faili meçhul cinayetlerin arkasında bu yatar. 1970lerin sol hareketi içinde, işte bu ulusal ezilmişliğie karşı 1978’de Apocular dediğimiz, DDKO yani Devrimci Doğu Kültür Ocakları kökenli küçük bir grup PKK’yi kurdular. PKK Türkiye solundaki gruplardan farklı olarak, Kürdistan Devrimi amacıyla yapılanmış, programı bu açıdan şekillenmiş ve Kürdistan’da egemen olan yarı-feodal erk ile işbirlikçi unsurları Faşist Türk sömürgeciliği ile beraber ortadan kaldırıp bir ulusal-demokratik devrim gerçekleştirmektir. 1978 yılından itibaren gerilla savaşı dediğimiz kürdistan’da silahlı mücadele henüz yoktu. Devletle işbirliği yapan Rizgari, Kuk ve Tekoşin gibi kontrgerilla örgütlenmeleriyle ufak çaplı çatışmalar mevcuttur. PKK’nin gerilla savaşını başlatması ve günümüze kadar güçlenerek tarihsel gelişimini sürdürmesi ancak 12 eylül 1980 askeri-faşist darbesi sonrasında gerçekleşir.

    12 eylül darbesi ile türk egemen sınıfları faşist terör aygıtı TSK’yı kullanarak sadece Türkiye soluna karşı bir baskı uygulamakla, sindirmekle kalmadı. Aynı zamanda Türkiye Proleter soluna yaptığı saldırılara koşut olarak, yarı-feodal erk işbirliği ile sömürgeleştirdiği Kürdistan ve Kürt halkına karşıda saldırıya girişti. Diyarbakır Askeri Cezaevi işkenceleri ve benzeri faşist uygulamalar bunun ürünüdür. Bu da T.C’nin faşist aygıtını tarihsel olarak gerçeklemesiyle birlikte, PKK’nin gerilla savaşına başlamasına yol açtı. Kürdistan ulusal-demokratik devrimi için başlatılan gerilla savaşının tarihi 1984’te şemdinli-eruh eşzamanlı silahlı propaganda eylemleri ile gerçekleşmiştir. 1991’de SSCB ve Revizyonist bloğun dağılması, Mao revizyonizminin Çin’de tekelci devlet kapitalizmine, bürokratik diktatörlüğe dönüşmesi ve Arnavutlukta sosyalizmin Enver Hoca sonrasında tasfiye edilmesiyle birlikte, Küçük-Burjuvazi sınıfsal tabanına dayanan Kürt ulusal hareketinde de Marksist-Leninist teoriden kopmalar başladı. 1995’te bayrak ve flamalardan orak-çekiç çıkarılır. Ama programda ulusal-demokratik devrim varlığını sürdürür. 1998’de Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla birlikte PKK hareketi tasfiye sürecine girer ve PKK/Kadek haline gelir. 2003’te son marksist-leninist program uygulayan PKK/Kongragel kurulur. En nihayetinde 2005’te Demokratik Toplum Hareketinin partileşmesinden doğan DTP ve PKK’nin KKK adı verilen, ML teori ve pratiği terk edip, ulusal devletler ve onunla birlikte reel sosyalizmide yadsıdığı demokratik konfederalizm adlı görüşü uygulamaya sokulur.

    2006 yılı postmodern sürecin başladığı senedir. Bu süreçten günümüze değin. KKK PJAK ile birleşerek KCK haline gelmiş ve 2009’da kapatılan DTP’nin yerine 2008’de kurulan BDP kürt hareketinin temsilciğini yapmıştır. Postmodernizm sona erdikçe önümüzde neler olup biteceğini göreceğiz.

    Ama ML teoriye göre, her ne olursa olsun, hangi konjunktur altına girilirse girilsin, ulusların kaderlerini tayin etme hakkı kayıtsız şartsız ezen ulus sosyalistleri tarafından savunulmalıdır. İrlanda’nın Birleşik Krallıktan ayrılmasıda böyleydi. İsveç’in Norveç’ten ayrılmasıda, 1917 devrimi sonrası, Çarlık despotizminin ilhak ettiği Finlandiya’nın bağımsızlığıda bu şekildeydi. Elbette yüz senedir ilhak altında olan Kuzey Kürdistan içinde aynısı geçerli.

    • murat dedi ki:

      biz türklerden Atatürk gibi bir lider çıktı. bebeklere kurşun sıkmadı. emperyalistlerle türk düşmanlarıyla yunanlılarla ermeni çeteleriyle mücadele etti. sizde ise apo denen şekilsiz yaratık çıktı. üç günlük bebeklere kurşun sıktı. hamile kadınları öldürdü. en çok da kürtleri katletti. senin gibi enayilerde onu kürt lideri yaptılar.

  2. adnan dedi ki:

    Taşın arkasından çıkan yılan , israili yok ederken(arap atasözü) pkk yıda yoık etsin. yani Aç gözlü insanlar yer yüzünde iken , bu olaylar isim değiştirip devam edecekler.

    • exhorder dedi ki:

      Tipik bir Türk faşist söylemi. İçeriğinde yahudi karşıtlığı (israil düşmanlığı) yani anti-semitisizm ayrıca Türklerin ezdiği bir ulus olan Kürtlerin iradesini temsil eden siyasi örgütlenmelerine karşıda sözlü saldırı var. Aklıma Almanya’da anti-semitisizm ve nordic-cermenik olmayan aryanlara saldıran SA ve SS örgütleri geldi nedense 🙂

  3. exhorder dedi ki:

    Hem ayrıca Kürtler indo-european bir topluluktur. bakın indo-aryan, hint-iran felan demiyorum, hint-avrupa diyorum. ariler, hint-aryan kökenlidir ve hindistandan dünyaya yayılmıştır. aryan göçleri sırasında hindistanda kalan halklar (hintliler, bangladeşliler, pakistanlılar, nepal vb.) indo-aryan dediğimiz arkaik arileri oluştururken, göç edenler beyazdır ve şu kollara ayrılmıştır.

    Kafkaslar üzerinden Avrupa’nın kuzey ve batı bölümlerine yerleşenler

    -Cermenler
    -Slavlar ve Keltler

    Anadolu’ya yerleşenler,

    -Antik Anadolu medeniyetleri (Roma öncesi), Hititler, Lidyalılar vb.

    Avrupa’nın Akdeniz kıyı şeridine geçenler,

    -İzole gruplar (Arnavutlar ve Yunanlılar)
    -Roman Halkları (Portekiz-İspanyol, İtalyan, Fransız, Rumen ve Çingene)

    İran ve Doğu-Kuzey-Batı İran Çevresine yerleşenler

    Pers Halkları:
    Kuzey batı: Kürtler ve Osetler
    İranlılar
    Tacikler
    Afganlar

    Bir kaç halk daha var Pers kökenli. Ama kesinlikle indo-european’lar. yani hintlilerle bağlantılı, indo-aryan, hint-aryan halkları ile ilişkileri bulunmuyor. Aryan göçlerine katılan bir topluluktur bunlar.

    Buradan görüldüğü gibi Kürtler, arilerin pers kolunun kuzey-batı iran bölümüne mensup bir halktır. Bir Rus ya da İtalyan ne ise Kürtte odur.

    • exhorder dedi ki:

      ek olarak,

      Avrupa’nın kuzey ve orta bölümlerinde olan Nordic aryenler şu altkolllara aayrılır.

      Cermenler, Batı ve Kuzey Cermenleri halindedir. Batı Cermenleri; Anglosaksonlar (İngilizler), Hollandalılar (Flemenkler), Belçikalılar (Flemenk-Alman-Anglosakson kırması) ve elbette ilk cermenleri günümüzde temsil eden Almanlardır.

      Kuzey Cermenleri ise Avrupa’nın Kuzeyine yerleşmiş, çoğu İskandinav bölgelerinde olan halklardır. Danimarka, İzlanda, Norveç, İsveç gibi ülkeler bu kapsama girer.

      Nordic olan ikinci grup, Slavlar ve Keltlerdir.

      Slavlar, Doğu Slavları (Rus, Ukrayna, Beyaz Rusya), Batı Slavları (Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Polonya) ve Balkanlara yerleşip osmanlı asimilasyonuna maruz kalmış Güney Slavları (Hırvat, Sırp, Boşnak,Bulgar) meydana gelir.

      Keltlerde Britanya adasının Cermenik Anglosaksonlardan (iki cermen kabilesi olan Anglus+Saxon kırması) önceki sakinleridir. İngiltere adasından bağımsız olan İrlanda ile (günümüzde kuzey ve güney irlanda olarak siyasi açıdan bölünmüştür) İngilizlerle aynı adada olan İskoçlar ile Galler’den oluşurlar.

      Buna karşılık Kuzey Asya yani Urallardan Kuzey Avrupaya geçen Fin-ugor halkları Ari değildir. Bunlar Türklerin girdiği Moğol ırkındanda değildir. Çünkü Moğol ırkı orta asyalıdır. Çinliler ve bağlantılı olanlar Güneydoğu asyalıdır. Fin-ugor, Finlandiya ve Macaristan’ın Avrupa’da temsilciliğini yaptığı ırk, Sibiryanın doğusunda Kuzey asya yani Urallardadır. Altay dillerinden yani Türk ve Moğol mongoloid ırkların konuştuğu dillerden Ural dillerine (fince-macarca vb) bazı ses ve kelimelerin girmiş olması muhtemelen kavimler göçü öncesinde Asya’da altlı üstlü komşu olmalarında yatar. Genetik bir ilişkileri mevcut değil.

      Roman halklarından olan Çingeneler ise bangladeş, nepal, ve pakistanlılar gibi hint kökenli, indo-aryen topluluklar değildir. Indo-European’ın rumen kolundandır ve Dünya’ya yeni dünya keşifleri sırasında İspanyol-Portekiz Fransız ve İtalyan gibi diğer roman halklarının fetih siyaseti sırasında yayılmışlardır. Güney amerika ülkelerinde, Brezilya ve benzeri ülkelerde Çingene nüfusunun dünyanın geri kalanından çok fazla yüksek olmasının arkasında bu yatar.

      Arnavutlar (ilirya) ve Yunanlar ise izole gruplardır. Geniş bir grupla ilgisi olmayan bağımsız indo-avrupa’lı halklardır. Bir istisna olarak kafkaslara yerleşen Ermenilerde aridir ve bunlar gibi izole grup kabul edilir. Ermeniler aryen olmayan kafkas ırkları (Gürcü, Laz, İnguş, Çeçen, Abhaz) ile karışmıştır.

  4. exhorder dedi ki:

    baltık halklarıda slavlarla aynı gruptandır. bunu da unuttum 🙂 slav dilleri baltık-slav dilleri olarak anılır. yani baltık ülkeleri slavların akrabasıdır. bir de güney slavlarında makedonlar ve bir kaç halk daha var. bunlarda osmanlı asimilasyonuna uğradılar. bu nedenle diğer balkan göçmenleri gibi türkiye’de örneklerine rastlamak mümkündür.

  5. metinsut dedi ki:

    pkk nin abd emparyalizmine karşı çıkmadığını ya da tavır almadığını bahsetmişsiniz,
    bir de fidel castro dan bir alıntı yapmışsınız petrol yankisi felan,
    şimdi pkk nin silalhı mücadelesi doğrudur yada yanlıştır orası tartışılır,
    lakin böyle bir silahlı mücadeleyi ABD nin kucağında hop oturup hop kalkan bir devlete karşı yapıyorsa sizin bize sunduğunuz argümanlar biraz havada kalıyormuş gibi geldi bana,
    yani bilemedim ben şimdi siyasetten bu tarz şeylerden anlamam ama bu tür basit söylemler yerine daha mantıklı yada daha yapıcı eleştiriler yapılabilir.

  6. diyalektiko dedi ki:

    Exhorder vay be siz Kürtler ne köklü bir soya sahipmişsiniz öyle,Türke faşist der
    kendi burda Kürt soyu dökümü yapar .Hadi ordan Kürt faşisti sen de.

    • Exhorder dedi ki:

      Aryen diye bir ırk varsa bunu açığa çıkarmanın, savunmanın suçu nedir? Aryen ırkını reddetmenin arkasında tamamen Türk ezilmişliği ve Türklerin orta asyadaki Altayları bünyesine alan mongoloid ırk kökenini kabullenememe sorunu yatar. Avrupa ve ABD’de bunu reddetme girişimlerinin tümü ikinci dünya savaşındaki Nazi ideolojisine karşı çıkma dürtüsünden kaynaklanır. Aryenleri Türkler , Araplar ve benzerleri ile birlikte Caucasian içinde eriten, Aryen ırkını tamamen reddetmediği halde, diğerleriyle alakasız kategorilerde toplama girşimi bu anglosakson kökenli ırk teorilerine aittir.

      Anadolu’da ki ilk Türk yerleşimleri, binlerin başlarında rastlanır ve bunları yine Oguz boylarından gelen Selçuklular ve Osmanlılar izlemiştir. Daha öncesi Doğu Roma imparatorluğu hakimiyeti altındadır ve Osmanlı istilası sonucu Bizans Halkı Anadolu’dan sürülmülmüş/öldürülmüştür. Bütün tarihsel veriler bunu gösterir. Karışma, melezleşme bile yok anlayacağınız.

      Hele bir de Türklerin Anadolu’da ezeli olduğu fikri, Sümer kökeni, Güneş-Dil teorisi vb. gibi şeyler öne sürenler var ki tam komediler. Bir kere Sümerler Anadolu değil, Aşağı mezopotamya yani günümüzde semitik halkların Arap ve Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı yerde medeniyet kurmuştur. İkinci olarak Anadolunun ilk halkları aryenlerdir ve Hitit, Lidya vb. gibi Roma öncesi dönemde ilk Anadolu yerleşimlerini Aryen ırkının indo-european’ın hitit ve lidya kolları yapmıştır. Daha sonra Pers, Arap devletleri anadoluyu ele geçirmiş ve nihayetinde Doğu Roma imparatorluğu haline gelmiştir. Doğu Roma imparatorluğunun gerileme evrelerinden sonra ancak yavaş yavaş anadolunun iç kesimlerinde Türk varlığına rastlanır. Öncesinde tek bir örnek dahi yok.

      Kısacası Anadolu’da ki Türkler Mongoloid ırkın, Altay kolunun, Türk alt kolunun Oguz boyuna mensup, Selçuklu ve Osmanlıların soyundan gelirler. Kökeninizi inkar edemezsiniz, ne yazık ki, kanınız böyle. 🙂

  7. Dost Meclisi dedi ki:

    Reblogged this on Dost Meclisi.

  8. diyalektiko dedi ki:

    Exhorder Avrupa ve Amerika’da Aryen ırkını reddetme girişimlerinde Nazi ideolojisine
    karşı çıkma dürtüsünün olduğunu söylemiş,tabii bunlarda Nazilere karşı çıkma dürtüsü
    olmadığı için Ari ırk martavalına yapışmışlar.Eski Anadolu sözde Arilerin yurdu olduğu
    içinde bütün Anadolu bunların hakkıymış,bak sen.Bu ırkçılık değilde nedir?Biz mongo-
    loid veya değil önce insanız.Bunlar bunu anlayamamışlar,ari diye zırvalıyorlar.Ari söz-
    cüğü Sanskritçeye aittir.Bu dilde ahlaki bir misyonu belirtir.Yani siz ari olamazsınız.
    Ari sözcüğünü İngilizler Hindistan’da hak iddia etmek için üzerlerine almışlardır.Tama
    men siyasi maksatlı uydurulmuş bir teoridir bu.Kendine Ari demekle,Avrupa’ya yama-
    makla hiç bir şey elde edemezsiniz.Kendin çalıp kendin oyna….

  9. exhorder dedi ki:

    Arilerin anavatanı Anadolu değil, Hindistan’dır. Hindistan’dan İran’a Antik Anadolu’ya ve Avrupa’ya göç etmişlerdir. Hindistan’dan göç etmeyenlerde indo-aryan kapsamındadır. Ari teriminin Sanskritçe olmasının arkasında da bu Hindistan’dan göç etmeleri, oradan dünyaya yayılmaları yatar. Sanskritçe, Urduca ve Hintçe ile beraber indo-aryan, yani hint-aryan dillerine girer.

    Ben Ari ırkın varlığına inanan birisi olarak, Nazizme şiddetle karşı birisiyim. Nazizm Aryen ırkının ağırlıklı olarak Cermen kolunu üstün kabul eden, Aİleye ve Kapitalist kurumlara sahip çıkan, Sosyal darwinist, öjenik fikirleri savunarak etnik temizlik yapan ve her şeyden önce Anti-Semitisizim denen Yahudi düşmanlığı üzerine kurulu olan bir ideolojidir. Haliyle en başta Anti-Semitisizm ve Sosyal darwinizm olmak üzere, aile, devlet ve özel mülkiyet gibi kurumları onaylaması beni anti-nazi, ve solcu birisi yapar. Çünkü ben bunlara karşıyım.

    İngilizlerin, emperyalist sömürgecilik politikaları için, Hindistan’da kökenleri olduğu gerçeğini kullanmaları ne yazık ki durumu değiştirmiyor. Sömürgecilik kötü bir şeydir, İngilizler ari ırk kavramını bu amaçla kullanmış olabilirler, bu Ari ırkın varolduğunu ve Hindistan bölgesinden dünyaya yayıldığı gerçeğini değiştirmiyor.

    • diyalektiko dedi ki:

      Exhorder Sanskritçe’de Ari ne demek bir zahmet araştır.

      • exhorder dedi ki:

        http://tr.wikipedia.org/wiki/Aryan
        Alıntı:

        “Aryan Sanskritçe “asil” veya “onurlu” anlamındaki “Ārya” kelimesinden türetilmiş İngilizce bir sözcüktür”

        Kürtler, Slavlar, Cermenler, İranlılar, Yunanlar, Romanlar vb.leri tamamen ari ırktandır. İstediğin kadar kıçını yırtabilirsin. Bunların konuştuğu diller Hint-Avrupa dil ailesine girer.

        Sadece hintliler bu dil ailesinde ayrı bir konuma sahiptir. Bu nedenle Hint-aryan dilleri denilir onların konuştuğu lisansa. Bu da proto-ari topluluk olmalarından kaynaklanır.

  10. exhorder dedi ki:

    Size küçük bir örnek vereyim. Hint-Avrupa dillerinin Cermen koluna mensup Fritzce grubundan bir dil olan İngilizce’den yani en bilindik örnekten karşılaştırma yapayım.

    Türk dillerinin içine girdiği Altay dil grubu, Hint-Avrupa’nın tam tersi özellik sergiler. Şimdi bir kaç örnekle açıklayalım.

    Türkçe: Biliyorum.
    İngilizce: I Know

    Biliyorum ve I Know aynı şeyi anlatan iki fiildir. Bu fiilin Türkçe karşılığında şahıs eki, fiilin kökünün önüne eklenmiş ve sondadır. Oysa ingilizce de I şeklinde başta ve ayrıca fiil kökü olan “know”dan ayrı yazılmıştır. Yani taban tabana ters.

    Türkçe: Bana adını söyle.
    İngilizce: Tell me your name.

    Türkçede fiil “söyle” kelimesi olarak sondadır. İngilizcede ise bunun karşılığı Tell me’dir ve baştadır. Türkçede Adını başta iken, İngilizcede your name “adını” ifadesine denk düşer ve sondadır.

    Tell me derken Söyle bana demektir. Oysa Türkçede Bana söyle şeklinde çevrilir. Bu da başka bir zıtlık.
    Adını ifadesinde “nı” yani “senin” şahıs eki sonda ve birleşik iken, İngilizcede bunun karşılığı olan Your başta ve ayrıktır. Name sonradan gelir.

    Aynı örnek binlerce farklı şekilde ifade edilebilir. Durmadan aynı sonucu verir. Hint-Avrupa dillerinde Fiil başta, nesne ve özne ya sonda ya aradadır. Türkçede fiil sonda, diğerleri ara ve başlarda yer tutar.

  11. diyalektiko dedi ki:

    Burada soy dökümü yaparak asıl kıçını yırtan sensin;Ari sanskritçe konuşanlarda
    belli bir ahlaki-ezotorik eğitimden geçen ahlaki misyon edinmişlere verilen bir isim-
    dir.Bir ırk ya da soy belirtmez.İngilizler bu kelimeyi çıkartıp bir soy uydurdular:Emper-
    yalist hedefleri için.Ayrıca durduk yere Hint-Avrupa dilleriyle Türkçe’yi neden karşılaş-
    tırıyorsun?Çok tuhaf.

    • exhorder dedi ki:

      Ari’nin Arya kelimesine dayandığını ve bunun Asil, Soylu gibi anlamlar içerdiğini gösterdim.
      Hint-Avrupa dilinin, Hint bölümü indo-aryan’dır. Yani proto, öncül aryanlardır. Geri kalanların tamamı aryan göçleri ile İran ve Avrupa’ya (Bir de şu an varolmayan Antik Anadolu’ya) yayılan Ari ırk halklarıdır. Kürtlerde, Pers olduklarından, indo-aryen değil, safkan aryandırlar.

      Türkçe ile Hint-Avrupa karşılaştırması, Altay dillerini ve onun konuşanların Ari ırk halklarıyla tezat yani çelişki oluşturduklarına bir örnek olması amacıyla yapıldı. Türkçede bir sürü gereksiz ek, kelime, ek fiil, zaman belirteci vs. varken, hantal bir dil iken, hint-avrupa daha dar kapsamlı ama çok daha işlevsel bir dildir. Hint-avrupa’nın fillerinde ekler ters yerleşmiş ve ayrıktır. Ayrıca fiilde “was” “did” gibi geçmiş ya da geniş kipi atarsak, şimdiki, gelecek vb. gibi zaman eki yoktur. Zaman gerektiği durumlarda ayrı bir şekilde ifade edilir.

  12. diyalektiko dedi ki:

    Burada dilbilimciymiş gibi ahkam kesme.Türkçe’de zamana göre ekler varsa hint avrupa dedikle-
    rinde de fiiller zamana göre değişiyor:Senin mantığına göre gereksiz fazlalık hantallık
    yaratıyor.Saçma sapan gereksiz yorumlarla kirlilik yaratma.Kimse doğuştan gelen soyunu
    ,anadilini seçemez.Maharetmiş gibi Aryanlık taslama,propaganda yapma.

  13. exhorder dedi ki:

    ingilizce’de fiiller zaman göre nasıl değişiyor? göstersene.. tell’in told olması ise bu geçmiş zaman dönüktür. hem öyle bile olsa bu durum türk dilleriyle ters olduğunu gösteren başka bir örnek olur. İngilizce’de gelecek zaman kipi diye bir şey yoktur. Markete gideceğim derken, I am going to the store denir. Bunun anlamı da Markete gidiyorumdur. Bana gelecek zaman kipi göster ingilizce’de 🙂

    Maymunda maymun olmasını seçemiyor, ama yine de maymun. Bu ırklar içinde geçerli. Yapacak bir şey yok.

    • exhorder dedi ki:

      İngilizce: Are you alone in the house?
      Türkçe: Evde yalnız mısın?

      in the house “evde, evin içinde” anlamındadır ve türkçede başta, ingilizce’de görüldüğü gibi in the house olarak sondadır 🙂 Alone, Yalnız ifadesine denk düşer, Are you ise Alone ile Yalnız mısın ifadesini meydana getirir ki bu ingilizce’de başta, Türkçe’de sondadır. 🙂

      fiili kendi içinde parçalayalım.

      Are you alone
      Yalnız mısın?

      Are you Mısın ifadesine denk düşer İngilizce’de başta, Türkçe’de sondadır.
      Alone yalnız ifadesi olduğuna göre İngilizce’de sonda, Türkçe’de baştadır.

      hahaha 🙂

  14. diyalektiko dedi ki:

    Kendin çalıp kendin oynuyorsun.İngilizce Türkçe ile ters olsa ne olur ki,neyi ispat etmeye
    çalışıyorsun.Yüklem dile göre değişse ne olur.
    Ayrıca bazı maymun maymunluğunu yapar,bazısı evrim geçirip insan olur.

    • exhorder dedi ki:

      İngilizce sadece değil, hint-avrupa’nın hepsi böyle. bu kalıp üstüne inşa olmuş vaziyette. yani anti-türkçe anti-altay dilleri kalıbı üstüne inşa olmuştur. haliylede türkler (türkiye türkleri, azeriler, türkmenler, kırgız ve tatarlar, özbekler vb.) ile moğollar (moğol, kalmuk tunguz, uygur vb) yani altay dillerini konuşan topluluklar ari halklarının tersidir. bu mongol ırkın aryan ırk ile tezat oluşturduğu gösterir. zaten ari halkları medeniyetin kurucusu iken, mongol türkler barbarlık yapma ve talan etme, çapulcu ve rantiye yaşamak dışında bir şey yapmamıştır.

  15. diyalektiko dedi ki:

    Tabii sözde hint-avrupa dili konuşanlar özellikle Altay dillerinin tersine inşa etmiş
    dilini,böylelikle kültürlerde ters olmuş…”Anti-Altay dil kalıbı”…..Bu zırvalarını ciddi
    bir dilbilimciye anlatma sakın… Bu tespitler Kürt-Ari biliminin doruk noktasını oluş-
    turuyor olmalı…Bir yandan Vandallar ve Nazi Almanları da Türktü değil mi?
    Bu ırkçı hezeyanlarını herkese de anlatma..Bir an önce tedavi gör bence…

    • exhorder dedi ki:

      Vandallar cermendirler. Nazilerde Batı cermeni olan Almandırlar. Cermenler, Ariler içindeki en barbar topluluk. Bizzat Antik dönemde Roma imparatorluğu medeniyet kurmuşken, Barbar Cermen kabileleri Roma’ya vandal saldırılar, barbar akınlar düzenlemiştir. Ama ne yazık ki, Cermenler bile, Türkler kadar saldırgan bir ırk değildir.

      Dilbilimciler ister savlarımı doğrulasın ister önyarglı ile yadsısın durum değişmez. Üstteki örnekleri çoğaltabilriim. Hint-Avrupa dilleri yalın ve işlevsel bir dil ailesidir. Altay dilleri ise Hantal ve oldukça gereksiz kalabalık bir dildir. Kimin ne dediği gerçeği değiştirmiyor ne yazık ki.

      • Müspet dedi ki:

        exhorder yazdıklarına göre kültürlü birine benziyorsun. Kürt olduğun içinde kürtleri savunuyorsun. Bence kürtlerin köken sorunu var. Dillerinden de anlaşılacağı üzere kendi bölgelerinde araplarla, ermenilerle, perslerle hatta türklerle bile karışmış bir millet karşımıza çıkıyor. Türklere karşı bir antipatinde olabilir. Ari ırk diye bişeyde kaldığına inanmıyorum. Her millet çeşitli milletlerle karışmış durumda. Tarihe baktığımız zaman asyadaki türklerin avrupa, dint ve orta asyadaki akınlarına bakarsak çoğu milletede kendi soylarını karıştırmış olmalılar.

      • exhorder dedi ki:

        Merhaba,

        Öncelikle Ari ırk kavramının yanlış anlaşılmasının önüne geçmek gerekiyor. İkinci olarak ırkların ve alt etnisitelerin karıştığına inanmıyorum. Devlet sınırları karışmayı büyük oranda engellemektedir.

        Ari ırkın tanımını yaparsak, bu kesinlikle Arı yani Saf ırk değildir. Buna bir kaç yerde daha değinilmiş ama bende söyleyeyim dedim. Ari, Arya kökünden türemiş Hintçe bir sözcüktür. Hint-Avrupa dillerini konuşan halkların aynı ırka mensup olduklarını ifade etmek amacıyla kullanılmıştır.

        İnsan ırklarını sınıflandırırken, kabaca ve rastgele değil, genelde konuştukları dil ailesinin nereye ait olduğuna bakılır. Kürtler, Kürdistan’ın farklı devletler arasında ilhak edilmesinden dolayı kısmen karışmış bile olsalar, özde Pers yani Hint-Avrupa dillerinin İran kolunun, Kuzey-Batı iran alt-koluna mensup bir dili Kürtçeyi konuşurlar. Perslerde, tıpkı Cermenler, Slavlar, Keltler, Yunanlar, İliryalılar, Romalılar vebenzerleri gibi aryan halklarından birisidir. Kürtler, Perslerin kuzey-batı iran bölümündendir. Dolayısıyla Kürtler Ari ırka mensup bir halktır.

        Hint-Avrupa halklarının Hint kolu ise indo-aryan olarak adlandırılır ve İran kolundan farklı bir gruptur. Her ne kadar İran dilleri ve indo-aryan dilleri, hint-iran adı altında birleştirilmiş olsa da, bu hint-avrupa sınıflaması kadar gerçek olmayan, sadece sınıflama ve bir çatı altında birleştirme gereksiniminden doğmuştur. Dolayısıyla, indo-aryan dillerini konuşan hintliler, bangladeşliler, çingeneler, nepalliler ve pakistanlılar gibi halklar, Pers kolundan tamamen farklıdır. Aryan göçlerine katılmayan ve Hindistan ile çevresinde kalan halklardan birleşir.

        Türklerde diğer ırklar gibi karışmamış bir halktır. Altay dillerinin Türk dilleri adı verilen alt grubunu konuşurlar. Kırgızlar, Tatarlar, Azeriler, Kazaklar, Özbekler vb. diğer Anadolu’da yaşamayan Türkler incelenirse, Mongoloid ırk yapısı gözlenir. Anadolu Türkleride, Oguzların kayı boyundan gelen Osmanlılar, Selçuklular vb. toplulukların türevidir. Haliyle de, Türklerde indo-european genleri bulunmaz. Tersine, Kürtler aridir ve indo-european halklarla yakın genetik ilişki içindedir.

        Dediğim gibi ilkel toplulukların çoğu endogamiktir. Yani kendi aşireti ve ırkı içinde evlenirler. Bu nedenle karışmamıştır. Ekzogamik topluluklar yok denecek kadar azdır. Ulus-devletlerin meydana gelmesinden sonra ise, ulusal sınırlar karışmaya engel olmuş, her ne kadar yabancılarla evlenme sözkonusu olsa bile bu ırk karışımı ve melezleşmeye yol açacak kadar yaygınlaşmamıştır.

  16. Müspet dedi ki:

    Peki exhorder öyle olsun. 🙂

  17. exhorder dedi ki:

    Fidel Castro yeterince iyi bir sosyalist olsa zaten, Che Guevara gibi gerilla faaliyetlerine devam ederdi. Che öldürüldü, Fidel halen hayatta. 60 ve sonrası kuşağından günümüzde hayatta kalanların siyasi sicilini incelerseniz eğer, daima oportünistlik göze çarpacaktır. Ertuğrul Kürkçü bunun bilindik örneklerinden. Çünkü o dönemlerden günümüze hayatta kalanlar, o dönem için Burjuvazi ile uzlaşmış, onun dünya görüşünü sol içine sokmaya çalışmış kişilerdir. Haliyle de Sovyet füzelerini ülkesine sokan ve Kapitalist Emperyalizmle mücadeleyi Sosyal emperyalizmle ittifakta gören, Fidel ve saz ekibinin PKK hakkında dedikleri dikkate alınmayacak kadar önemsiz şeyledir.

  18. exhorder dedi ki:

    Ek olarka bir kaç şey daha yazmak istiyorum.

    PKK, ya da açılımı ile Partiya Karkeren Kürdistan (Hint-Avrupa dillerinin Altay dilleri ile tersliğinden dolayı “Partisi” başta “Kürdistan” sonda, Türkçe tam açılım Kürdistan işçi partisi) örgütü, 1978 yılında partileşen ve 84’te Kuzey Kürdistan’da gerilla savaşına başlayan marksist-leninist ve ulusal kurtuluşçu bir örgüttü.

    12 Mart sonrasında kurulan DDKO (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) içindeki Apocular adlı çekirdek grubun partileşmesi sonucu kurulmuştur. Amacı, Cumhuriyetin başlangıcından beri ilhak altında olan ve Türk egemen sınıflarına kompradorlaşmış yarı-feodal kürt sınıfların egemenliğinde ulusal sömürü altında olan Kürdistan’ın Ulusal demokratik devrim ile kurtuluşunu sağlamak ve coğrafyada hakim olan geri (yarı-feodal) ilişkileri ortadan kaldırmaktı. PKK’nin kadın sorunu üzerine eğilmeside Kürdistan’da ki ataerkillik nedeniyledir.

    Türkiye’de egemen olan konjunktur ise yarı-feodal değil, geri kapitalisttir. Türkiye’de ki devrimin karakteri Proletarya devrimi iken, Kürdistan devrimi ulusal ve demokratik bir devrimdir haliyle öncü sınıf proletarya ve halktan oluşan geniş bir kitledir. Bu kitlenin içinde küçük-burjuvazide bulunabilir.

    12 Eylül darbesinden sonra Faşist diktatörlüğün Türkiye soluna olduğu gibi Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesine ve Solcu Kürt gruplara saldırılarıda arttırdığı için (Diyarbakır cezaevi işkenceleri vb.) 1984’de Şemdinli-Eruh eşzamanlı Silahlı propaganda eylemleri ile savaş başlatılır.

    Bu arada İşçi partisinin (Doğu perinçeğin partisi) bir kaç şubeside bombalanır PKK tarafından. Yani sanmayın ki PKK ile İP geçmişte çok iyilerdi felan. Birbirilerine taban tabana zıt ideolojileri savunur bunlar.

    İşte bu Diyalektik konjunkturel analizinin sağlamlığı nedeniyle PKK ortadan kalkmamıştır. Türkiye solunda bir yığın ulusalcı unsur silinirken, PKK’nin ulusalcılığı Kürt ulusalcığı olduğundan, Türk ulusalcılığından farklı bir altyapı ve gelişime sahip olduğundan silinememiş, tersine antagonist bir eğilim olarak algılanmıştır.

    Derin devletin doksanlar, ikibinler ve günümüzde bile PKK’ye sürekli alternatif oluşturma çabası bu nedenledir. Kemal Burkay’dan tutunda, Rizgari’ye , Kuk ve Tekoşin gibi kontrgerilla yapılanmalarını geçtim, PKK’nin kendi içinde bile PKK-Vejin ve Mehmet Şener gibi kimselerle Kürt ulusal mücadelesini sekteye uğratmaya çabalamıştır.

    1990ların sonunda Abdullah Öcalan ABD-TC işbirliği ile yakalanınca (Emperyalizmin işbirlikçileri buradan anlaşılmaktadır), PKK hareketi değişiklik sürecine girmiştir. Önce Kadek, Sonra Kongragel, Ardından KKK (Koma Komalen Kürdistan) haline gelmiş ve ML ulusal devrimi yerine, Demokratik Konfederalizm çerçevesinde şekillenen Apoizm ideolojisini savunmaya başlamıştır.

    En sonunda PJAK gibi diğer Kürt örgütleri ile birleşerek KCK olmuştur. Ama bu değişiklik ulusal hareket açısından kabul edilebilir nitelikte. Sonuç olarak PKK, Türkiye Devrimi için mücadele eden bir örgüt olmadığından, 91’de Revizyonist diktatörlüğün dağılması sonucunda ideolojisinde değişiklik yapması doğaldır. Bu Kürdistan devrimini reddetmeyi gerektirmez.

    • exhorder dedi ki:

      Üstte DDKO kuruluş tarihi 12 mart sonrası demişim .Yanlış: mayıs 1969 imiş. Ama grubun şekillenmesi büyük oranda 12 mart sonrasıdır diye biliyorum.

  19. babeuf dedi ki:

    Çok bilmiş gözüküyorsun bir halt bildiğin yok dil bir insanın genetiğini belirlemez Kürtçede bükümlü bir dil zorlarsan İngilizceye benzetebilirsin ama bu seni İngiliz yapmaz . Gayet araba da benziyorsun farsa da türke de tek benzemediğin özendiğin germenik kavimler ayrıca çok biliyorsun ya o zaman Moğollar ve türklerin ayrı kavimler olduklarını da bilmen gerekir ayrıca türkiye ulusu pek çok ırkın karışımından oluşur ve günümüzde saf ırk diye bir şey yok kusura bakma sert oldu ama abuk subuk yazarsan cevabın da böyle olur.

  20. diyalektiko dedi ki:

    ”zaten ari halkları medeniyetin kurucusu iken,mongol türkler barbarlık yapma ve talan etme, çapulcu ve rantiye yaşamak dışında bir şey yapmamıştır”diye höykürmekten başka fikir öne
    süremeyenler,binlerce yıllık bir medeniyet dediği Kürtlerden kalma tek bir tarihi eser göstere-
    memenin tuhaflığını açıklayamaz.Daha mağaradan şehre yeni inmenin ezikliğiyle tarih ve soy
    uydurursan böyle bir duruma düşersin.

Müspet için bir cevap yazın Cevabı iptal et