YUNUS EMRE’Yİ SÜNNİLEŞTİRMENİN SON HAMLESİ

yunMevlana’yı ve Yunus’u yozlaştırıp sünnileştiren ve nurculara, nakşibendilere malzeme haline getirenler, yeterli görmemiş olacaklar ki; Yunus’un en çok bilinen şiirine de el attılar.
10. sınıf ‘Türk Edebiyatı Ders Kitabı’nda yer verilen “Aşkın aldı benden beni” şiirindeki

Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni

dörtlüğü, MEB’in talimatıyla kitabın yayınevi olan Fırat Yayıncılık tarafından ‘sansürlendi.
Sonuçta budaya budaya ve ona ait olmayan dini şiirleri o yazmış gibi göstererek Yunus’u bir dinci kılığına soktular. Halbuki tam tersine Yunus bir din karşıtı idi.

Din-ü millet sorarısan aşıklara din ne hacet,
Aşık kişi harab olur, harab bilmez din-diyanet.

*
Oruç, namaz, gusül, hacc hicabdur aşıklara
Aşık ondan münezzeh Hassu’l-Havas içinde.

—-
Kıl gibi köprü gerersin geç deyü
Gel seni sen tuzağımdan seç deyü

Ya düşer, ya dayanır, yahut uçar
Kıl gibi köprüden adem mi geçer.

—–
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir


Ve Yunus’un arşta tahtı olan bir tanrıyı-Allah’ı reddeden şiiri:

Ete kemiğe büründüm …. Yunus diye göründüm.
Sıyırın eti kemiği, işte onun sesi, işte onun kendisi.
Ol kadiri kün feye kün, lutfedici sübhan benem.
Kesmeden rızkı veren cümlelere sultan benem.
Nutfeden Adem yaradan, yumurtadan kuş türeten.
Kudret dilini söyleten, zikreyleten sübhan benem.

Hem batinem hem zahirem, hem evvelem hem ahirem.
Bu cümlesini yaratıp tertib eden Yezdan benem.
Yoktur anda tercüman, andaki iş bana ayan..
Bin bir adı vardır bir adı da Yunus, ol sahibi Kur’an benem.

Tanrıya inanan ama Allah’a ve Kur’an’daki tehditlere, cennete, cehenneme anlam veremeyen Yunus, bu düşüncelerini şöyle ifade ediyor:

 “Ey tanrım, ben kendime acı çektirdim, tatlı canımı sıkıntılara soktum, bunlardan sana ne, neden bana bir de sen ceza vereceksin, beni acılara atacaksın? Sen, bana iyi adam olamadın, benim karşıma suçlardan sıyrılmış. pırıl pırıl bir kimse olarak gelmedin. diye beni suçlarsın. Oysa beni suçlu yaratan, alınyazımı daha önceden belirleyen, beni sana karşı koyucu bir nitelikle var eden gene sen değil misin, senin yarattığın insanın sence suçlu olması nedendir? Benim yaptığım işler içinde utanılacaklar varsa, beni onları yapacak nitelikte yaratan gene sen değil misin? Gözümü kapkaranlık, içinde şeytanlıklar, uygunsuzluklar, kötülükler dolu bir dünyaya açtığımda, kendimi günahları biçilmiş kaftan olarak buldum, bunları da yaratan sensin de beni niçin suçlu tutuyorsun kendi yarattığın eylemlerden dolayı? Sen, kıyamet günü bütün kötülükleri ortaya koyup tartacaksın, onlara göre suçlar vereceksin. Kötülükleri ortaya koymak senin büyüklüğüne yakışmaz, bunları bırakman gerekir. Ben, senin varlıklarından ne aldım, neni eksilttim, egemenliğini mi elinden aldım, sözünü mü geçtim sözümle? Seni aç mı, susuz mu bıraktım? Kıldan ince köprü yapar da dersin ki: Ey kullarım gelin geçin. Oysa kıl gibi köprüden insan geçemez. Uçması, ya da düşmesi gerekir. Sonra köprü başkalarının kötülüğü için değil, iyiliği için yapılır. Senin köprün iyi bir köprü olmasa gerek. Bir de kötülükleri tartmak için ölçeğin varmış. Bunu ancak bakkallar, bir de alış-verişle uğraşanlar yapar, sana yaraşmaz bunlar. Senin büyüklüğüne bütün suçları bağışlamak, görmemek yaraşır. Ben, bu yaptıklarının bir tekini bile, senin bir tanrı olarak, yüceliğine yakıştıramıyorum doğrusu.”

 

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Din içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

15 Responses to YUNUS EMRE’Yİ SÜNNİLEŞTİRMENİN SON HAMLESİ

  1. ibrahim velioğlu dedi ki:

    siz de en az karşı çıktığınız kesim kadar bağnazsınız.

    • bilal dedi ki:

      ” Yunus Emre’yi Sünnileştirmenin Son Hamlesi ”diye başlık yapan kişi,Yunus Emren’in
      ne dediğini anlamamış , o zatın hakkında da yalnış yorum yaparak ona iftirda bulun-
      muştur.Evet,yukarıda yazılan yazıda Yunus Emre’nin şiirleri,kasıtlı olarak yalnış bir
      şekilde yorumlanmıştır..Onun hakkında böyle bir iddiade bullunmak ona iftiradır.
      ==== ===== ŞİMDİ YUNUS EMRE bu şiirlerinde nedemek istediğini açıklayalım:
      == Cennet cennet dedikleri,
      == Bir kaç köşk,bir kaç huri,
      == İsteyene ver onları,
      == Bana seni gerek,seni.
      Burada Yunus şöyle diyor ! Allah’ım ! Kim cenneti vs.yi istiyorsa,onlara ver.(dua ediyor)
      Ama ben,cennet ve lezzetlerini değil,seni istiyorum, muhabbetinin halvetine ulaşmak
      istiyorum,bana cennet ve lezzetleri değil,sen gereklisin diyor.Yani,onun aşkı cennette
      değil,sadece Allah’a dır.
      == Din-u millet sorarsan aşıklara din ne hacet,
      == Aşık kişi harap olur,harap bilmez din diyanet,
      Aşık olan,dinin zahirine,sathi görünüşüne değil,özüne bakan ve bu uğurda fana ve
      harap olandır.Dinin özüne girendir.Özünden soyutlanmış dinin dış görünüşüne ne ha-
      cet var diyor? Allah’ın aşıkları buna ihtiyaç duymazlar.Çünkü onlar dinin zahirine ve dış görünüşüne değil,
      özüne girip orada fena ve harap olmaya çalışırlar. ” Dine ne hacet ! ” ifedesi ile,özün-
      den soyutlanmış, sathı bir dini kastediyor. Dinin dış görünüşüne değil,özüne ihtiyaç var.!
      == Oruç,namaz,gusül,hac hicabdur aşıklara,
      == Aşık ondan munezzehtir,Hassu-l Havas içinde.
      Yani Allah’ın aşıkları,Özünden soyutlanmış ibadet şeklinden munezzehtir.Onlar ibadet-
      lerin sathi şekline değil,özüne inerler.Hakkıyla ibadetlerini yaparlar.Bu konuda Hassu-l
      Havas olurlar.Allah’ın öz kulu olurlar. Yunus bu ilhamını kur’an dan alıyor. ان الصلاة تنهي عن الفحشاء
      والمنكر الخ ” …Şüphesiz ( ideal ) namaz,kötü ve fena işlerden insanı alıkoyar. ”
      == Kıl gibi köprü gerersin geç deyü,
      ……………………………………………
      NOT: Ne kur’an da,ne de sahih bir hadiste kıyamet günü cehennem üzerinde kıl gibi
      bir köprünün kurulacağına dair bir hüküm vardır.Buna dair rivayetler sahih ve doğru de-
      ğildir.Bu, gaybi bir olaydır.Yüce Allah,kur’an da belirtmediği bir şeyi,Hz.peygamber de
      bilemez.Bu nedenle,” Kıl gibi köprüden ” bahseden rivayetler uyduruk olup aslı yoktur.
      Ama bu uyduruk rivayetler halk arasında yaygın ve neredeyse halkın inancı ve kültürü
      olmuştur.İşte Yunus de, ”Halkın bu inanışından hareket ederek söz konusu ”köprü”
      den geçmek çok zor olduğunu,ancak uçarak geçilebileceğini,bu nedenle manevi yönden
      çok çalışmak gerektiğine işaret ediyor.
      == Yunus Emre der hoca,
      == Gerekse bin var hacca,
      == Hepsinden iyice
      == Bir gönüle ermektir.
      Evet,İslamda iki ibadet şekli vardır,Biri direk Allah’a yapılır.Bunlar,namaz,Hac vb.
      gibi,sadece kul ile Allah arasında olan ibadetlerdir. İkincisi ise,insan haklarıyla
      ilgili olan Allah’ın emirleridir. İslama göre kul hakkı,Allah hakkından öndedir.Mesela;
      Bir insan inançlı olduktan sonra hiç ibadet etmezse de,Allah dilerse onu affeder ve hiç
      de ona azap vermez.Ama,bir kul hakkını yemişse,o insan ahirette affedilemez.Onu
      ancak sahibi affeder.Bu nedenle,İnsan kul hakkıyla ahirete gitmemelidir.Zira kul hakkı
      bağışlanamaz.Ama,Allah hakkı olan ibadetlerde eksik var veya hiç ibadet yoksa da
      yüce Allah affedebilir. İşte Bir gönüle girmek,insanlara yardım etmek,gönül kırmamak,
      insanlara kötülük,zulüm ve haksızlık yapmamak,bin kere hac yapmaktan da Allah ka-
      tında daha makbul ve önemli olabileceğini ifade ediyor.
      ================================================ÖZETLE;
      Bu şiirlerin neresinde YUNUS EMRE, haşa ” Allah’a,kur’an daki tehditlere,cennet
      ve cehenneme anlam verememiştir,? Böyle bir anlamı nasıl çıkarıyorsnuz ? Böyle
      bir şeyin söz konusu olmadığı gibi,ona iftiradan başka bir şey de değilidr.Yüce Rabbim, Yunus Emre’ye rahmet eylesin,ruhunu şad ve mekanını cennet eylesin.

    • bilal dedi ki:

      Ey tanrım,ben kendime acı çektirdim……….”diye başlayan cümlelerin tamamı asıl manasından saptırılmıştır. Şiirlerde sık sık devrik ve düşük cümleler kullanılmaktadır. İşte
      yukarıda Yunus EMRE hakkında olumsuz yazı yazan kişi,bunları bilmediğinden yalnış bir yorum yapmıştır.
      ==MESELA: Ol kadiri kün fe yekün,lütfedici sübhan benem.
      O Allah ki her şeye ”kün, (ol ) fe yekün, (olu verir ) demeye kadir.! Lütfedici sübhan benem.
      Yani O,bana lütfedici ve sübhandır. ( her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir.)
      == Kesmeden rızkı veren cümlelere sultan benem. ” Yani hiç kimsenin rızkını kesmeden
      veren O Allah,benim sultanımdır.
      == Kudret dilini söyleten,zikreyleten sübhan benem. Yani dilimi konuşturan ve bana
      süphan dedirten odur
      ==Bu cümlesini yaratıp tertip eden yezdan benem.
      Yani,bu cümlesini yaratıp tertip eden benim yezda’nımdır. ( benim tanrımdır.)
      == Yoktur anda tercüman,andaki iş bana ayan,..
      ”Hem batınem,hem zahirem…” Yani,onun bu cümlesinde tercümana gerek yoktur.Çünkü
      bu iş,bana ayandır. Yanı,bilirim ki,Allah,zatıyla batındır.(gizlidir,gözle görülmez.) Hem de
      zahirdir.Yani,yarattığı kendi eseri ile zahirdir. ( Onun eseri olan bu evren,onun varlığını zahir ediyor,ortaya çıkarıyor.)
      ==Bin bir adı vardır bir adı da Yunus.ol sahibi kur’an benem.
      Onun (yani,Allah’ın bin bir iş ve icraatleriden biri de Yunus’u yaratmasıdır. O Allah,benim
      kur’an’ımın sahibidir.( benim inandığım kur’an’ı gönderen ve sahibi olandır.)
      EVET;Şiirlerde devrik ve düşük cümleler sık sık kullanıldığı için,ibir çok insan şairin ne
      demek istediğini pek anlamamktadır. Burada olduğu gibi.!!!
      O Yunus ki,içtenlikle Allah’a inanacak,ama icraatlarına da karşı çıkacak ! öyle mi ? hangi
      mantık böyle düşüne bilir.??? Yunus’u bu şekilde değerlendirmek,saçmalıktır. Saygıyla.

      • sevginin ışığı dedi ki:

        Sayın Bilal bey,
        Yukarıdaki yazının başında şöyle yazıyor:
        ”10. sınıf ‘Türk Edebiyatı Ders Kitabı’nda yer verilen “Aşkın aldı benden beni” şiirindeki

        Cennet cennet dedikleri
        Birkaç köşkle birkaç huri
        İsteyene ver onları
        Bana seni gerek seni

        dörtlüğü, MEB’in talimatıyla kitabın yayınevi olan Fırat Yayıncılık tarafından ‘sansürlendi.”

        Yukarıdaki yazı bu şekilde başlıyor. Yazıyı yazan arkadaş da bence bu tür bir sansüre başvuranlara karşı yazmış… Dolayısıyla sizin yorumunuz ile onun yazısı arasında bir çelişki görmüyorum. Ama ‘din’ kelimesinden ne anladığınız çok farklı orası kesin… Sanırım yazıyı yazan arkadaş dini organize bir kurum, yaratının özünü görmek ile aramıza giren bir engel olarak görüyor. Eğer dediğim gibi ise düşüncelerimiz benzer. Çünkü bana din adına öğretilen bütün dayatmacı görüşlerin ve eksik bilgilerin yeni yeni farkına varıyorum…Mesela yukarıdaki dizeleri neden sansürlerler, bence bunun üzerinde düşünmek lazım…
        Ama eğer din deyince, kişinin kendi tekliğini/ yaratıcısını / Allah’ını aramasını kastediyor isek o zaman dinin bir zararı yok … Ama din denince, Allah/Tanrı ile aramıza giren bütün öğretileri, hadis kitaplarını, kurumları, yalan yanlış mealleri, kendini peygamber gibi sayanların fetvalarını vs vs… kastediyorsak, o zaman ben de dine karşıyım…
        Teşekkürlerimle…

  2. Aziz dedi ki:

    yunus emreyi sünnileştirmenin son hamlesi verseniz de makalenize, onu inançsızlaşdırmanın ilk hamlesi koysaydınız daha uygun olurdu:))) bu kişi hakkında bir az bilgi sahibi olmanızı, daha da iyisi tasavvuf hakkında bilgilenmenizi tavsiye ederim.

  3. Gencer dedi ki:

    Yunus her şeyi görmüş anlamış ve noktayı koymuş arkadaş.Kuran’daki anlamsızlıkları çelişkileri çok iyi süzmüş.Bu forumda aynı şey işlenmektedir.Turan Dursun’da Yunus gibi olayı farketmiş ki kendisi bu konuda ilmi mertebesi yüksek birisiydi.Arapça’da biliyordu çok ta iyi araştırmacıydı.İnsan Müftüyken bu yola başvururmu?İşte demekki Kuranın Muhammed tarafından yazıldığını çok çok iyi anlamış ve bu uğurda hayatını kaybetmeyi bile göze almış birisidir.Uyanalım lütfen Dogmaların İnsanları.

  4. murat yücel dedi ki:

    Yunus tam bir göçer filozof. Hiçbir ağırlığı ve yükü bulunmayan, borcu olmayan bir düşünür. Onun din algısı da bugünkü “resmileşmiş” algıdan farklıdır.

  5. ali yılmaz dedi ki:

    bunlar hacıbektaşi veliyi bile sünnileştiryorlar.

  6. yasir dedi ki:

    Tasavvuf2un Çoğunluğu bilerek veya bilmeyerek dine aykırı ve şirk durumundadırlar…
    Burada saymaya gerek yok, bilenler biliyorladır, birçok eski eserlerde-tevsirlerinde Kurana uymayan-kurana aykırı söylem ve şirkler vardır…Bunları bu zatlar kendilerimi yoksa ceviri-tevsirlerini yapanlarmı eklemiş bilemeyiz…

    Bir baksana: Gökler uyanık, yer uyanıktır;

    Dünyâ uyanıkken uyumak maskaralıktır!

    Eyvâh! Bu zilletlere sensin yine illet…

    Ey derd-i cehâlet, sana düşmekte bu millet,

    Bir hâle getirdin ki, ne din kaldı, ne nâmûs!

    Ey sîne-i İslâm’a çöken kapkara kâbûs,

    Ey hasm-i hakîkî, seni öldürmeli evvel:

    Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el!

    Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!

    İslam’ı da “batsın!” diye tutmuş yediyorsun!

    Allah’tan utan! Bâri bırak dîni elinden…

    Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!

    Lâkin, ne demek bizleri Allah ile iskât?

    Allah’tan utanmak da olur, ilim ile… Heyhât!

    18 Cemaziyelevvel 1331 – 11 Nisan 1329 (1913)
    M.Akif ERSOY.

  7. kadir dedi ki:

    yasir kardeşime sonuna kadar katılıyorum.. tasavvuf anlatımı insan duygularına hitap eder.. duyguları etkilemek adına kuran dışı (dünyevi) söylemlere yer verilir. bu söylemler allah adı altında bütünleştirilir..

    arkadaşlar bu olaya alevi veya sünni olarak bakmayın, bu ülke insanını birbirinden ayırmayın.. kuran dışına çıkmayarak allah diyen her insan birbiriyle kardeştir.. kendini nasıl tasvir ederse etsin (alevi,sünni). eğer bunu yapamıyorsa herkesin inancı kendinedir. inanç sistemi insanları birbiriyle çatıştıramaz.. kuran bunu emreder.. bizleri hiçbir tarikat ve hiçbir inanç sistemi birleştiremez.. bizi sadece kuranı kerim birleştirir. bunun farkına varan her insana allah kardeşlik nasip etsin..

    saygılarımla..

  8. Mustafa dedi ki:

    tasavvuf bir haber olanlar dini kur-an dan değilde el yazması fıkıh kitaplarından öğrenenler ne Yunus Emre’yi nede diğer aşıkları anlayabilir Yunus Emre yaşadığı devrin imamıdır öğretileri hak öğretilerdir. Bırakın sunniyi aleviyi din tektir ve mezhep yoktur bizzat Kur-an da fırkalara ayrılmayın der siz daha bunları anlayamadan Yunus’u nasıl anlayacaksınız devrin imamını din karşıtı gören zatlar Allah yardımcınız olsun insanları yaftalamadan önce mutlaka araştırın. Allah hepinize hidayet nasip etsin

  9. NEFTİ dedi ki:

    Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli vb… gibi alimler İSLAMI en güzel şekilde idrak etmiş ve nice insana ışık olmuş, yol göstermiştir. Onların klavuzu HZ.MUHAMMED VE KUR’ANDIR ve bu gayet aşikardır.Sapkın düşüncelerinizi bu insanlara nasıl isnad edersiniz, hayret ediyorum! Bakın büyük PİR MEVLANA KUR’ANLA İLGİLİ NE DİYOR ”SEN KURANI TEFSİR ETMEDEN ÖNCE NEFSİNİ, SADRINI TEFSİR ET! ANCAK BU ŞEKİLDE KURANI ANLAYABİLİRSİN, AKSİ TAKDİRDE OKUDUĞUN KURAN SENİ AZDIRIR, YOLDAN ÇIKARIR” MÜTHİŞ BİR TESPİT! AZİZ NESİN VE TURAN DURSUN’UN KURAN OKUYARAK NE HALE GELDİĞİNİ DÜŞÜNELİM, BİR DE CAT STEVENSIN KURAN OKUYARAK NASIL YUSUF İSLAM OLDUĞUNU!!! VE SON OLARAK HZ MUHAMMEDİN SÖZÜ ”DİN SAMİMİYETTİR”

  10. Mehmet ALî dedi ki:

    Îman gitmiş milletimize adam dalga geçiyor dinle ben Allahım diyorsa hala buna müslüman deniyor ve alım deniliyor bugün bunları ölenler Allah katında ne yapacak? Keşke kafirlerin ölmeseydi mi diyecek

  11. Bu müslümanlar kadar demagog ve laf çarpıtıcı yok Dünyada. Her şey kitaplarında yazıyor ya güya, her yeni gelişmede yeni bir kıvırma icat etmeleri gerekir. Bu sadece yeni gelişmelerde olan bir şey değil, tarih çarpıtıcılığı için de geçerli. Kılıç zoruyla, katliamlarla gerçekleştirdikleri asimilasyonlar yetmemiş olacak ki, elimizde kalan değerlere de saldırıyorlar. Bu saldırı bazen doğrudan olduğu gibi Yunus konusunda olduğu şekilde özünü boşaltıp kendine mal etme şeklinde de olabiliyor. Bu demagojilere, tarih çarpıtıcılığına, değerlerimizin özünün boşaltılmasına artık tahammülümüz kalmamıştır. Geçmiş yüzlerce, binlerce yılda katliam korkusuyla takiyye yapa yapa kendi yolunu bile artık neredeyse tam olarak bilemez hale gelen, getirilen Alevilerin “Işık taifesi”nin bu yanlış gidişe, içten ve dıştan yürütülen asimilasyona dur demesi ve bu amaçla çaba gösteren canların yanında saf tutması, örneğin Devrimci Aleviler Birliği gibi inisiyatiflere destek vermeleri, onların sözlerine kulak vermeleri gerekir.

NEFTİ için bir cevap yazın Cevabı iptal et