BİR KOMPLO TEORİSİ

EMEVİ KARŞI DEVRİMİ

Resmi İslam tarihi, İslam öncesi putperest Kureyş’i cahiliye dönemi olarak niteleyip yaşam tarzı, örf ve inançlarından kesitler sunduktan sonra Muhammed’in doğumu, çocukluğu ve gençliği, Hatice ile evliliği ve 23 yıllık peygamberlik yaşamını anlatır. Muhammed’in dönemini de asr-ı saadet olarak adlandırıp İslam’ın altın çağı olarak sunar. Muhammed’in ölümünden sonraki 4 halife döneminde yaşananları da özünde kısıtlı ama gereksiz detaylarla dolu zengin içerikli bilgilerle sunduktan sonra Emevi ve Abbasi dönemlerine geçer. Kaynak ve kanıtlardan yoksun bu tarih, bir Muhammed ve İslam efsanesidir ve bunun tümünün gerçek olmadığı meydandadır. Çünkü anlatılanların önemli bir kısmı çelişkilidir ve bilimdışı, akıldışı olaylarla süslenmiştir.

Bütün bu bilgiler Muhammed’den 200-300 yıl sonra yazılmış olan hadis ve siyer kitaplarından alınmış, doğruluğu hakkında eş zamanlı bir kaynak ve belgenin yer almadığı iddialardan ibarettir.

Bu, en az 2 asırlık karanlık dönemin sebebi; Kur’an’dan başka bir kitaba ve yazılı bilgilere gerek olmadığı zihniyetiyle yazıma ve yayına yasak getirilmesi, yazılmış olanların da yok edilmiş olması olarak izah edilmeye çalışılır. Bir başka iddia da, yazılmış kitapların korunamadığı, kaynak koruma anlayışının o dönemde ciddi olarak düşünülüp önem ve değer verilmediği, korumasız eserlerin zaman içinde yıpranıp yokolduğudur.

Bu iddialarda bir doğruluk payı olsa bile bu sebeplerden dolayı birçok kaynak zayi olabilir ama tamamının yokolması konusunda pek inandırıcı gelmemektedir. Yıpranmış da olsa, okunamaz hale de gelse bunların bir kısmının kalıntılarının olması gerekir. Muhammed’in mektupları bulunabiliyor olacak ama 2 asırlık dönemde yazılmış olanların bulunamaması normal görülecek, bu pek mantıklı değil.

Durum böyle olunca İsa’nın yaşamadığı iddiası gibi Muhammed’in de yaşamamış ve uydurulmuş bir efsane olduğu iddiası ortaya atılabilmektedir.  Hatta sadece Muhammed’in değil, haklarında bir kanıt-kaynak olmayan ilk 4 halifenin de. İddia, büyüyen ve yayılan Arap devletinin Bizans’a ve Hristiyanlara rakip olmasından sonra onların dini karşısında duyulan eziklik neticesinde bir Hristiyan mezhebi gibi görülen kendi dinlerindeki eksikliklerin giderilerek yeni bir din olarak düzenlenmesi ve İslam olarak ortaya konulması çerçevesindedir. Bu yeni din yaratılırken dinin lideri olarak Muhammed adında bir kahraman ve onun devamındaki halifleri uydurulmuştur ki bunlar gerçekte yaşamamış kişilikler de olabilir.

Henüz İslam alemince yeterince duyulmamış bu şok iddiayı çürütmeye yönelik bilgi ve kanıt kırıntıları mevcut olsa da yetersizdir. Siyer ve hadislerdeki geniş ve uyumlu gibi görünen anlatımlar ile sahabe silsilesi ve yaşam hikayeleri bile iddia sahipleri açısından iddialarını çürüten değil güçlendiren bir faktör olarak değerlendirilir. Çünkü sözlü aktarımlarla bu denli detaylı bilgilere sahip olunması mümkün görülmez.

Bu iddia karşısında alternatif görüş olarak bir başka İslami olmayan iddia ortaya koyacağız. İslami olmayan derken geleneksel İslam’ı kastediyoruz. Bu iddia kimi İslamcılar açısından olası görülebilir ve Muhammed’in yaşamadığı iddiasına göre daha makul karşılanabilir.

Muhammed’in getirdiği din, bir karşı devrimle değiştirilmiş ve eski putperest ritiüllerle harmanlanarak yeniden düzenlenmiş olabilir

Bu karşı devrimin mimarları Emevilerdir. Muaviye, Yezid, Abdülmelik ve sonraki halifelerdir.

Ali ile Muaviye arasındaki savaş, Harra ve Kerbela katliamları, Mekke saldırıları ve Kabe’nin yeniden yapılması, Kur’an’ın orijinalinin yakılması gibi olaylar bu karşı devrimin izleri, delilleri olabilir.

Muhammed’in zamanında Arapların çoğu Müslümanlığı zorla kabul etmişti. Zaman zaman isyanlara kalkışmışlar ama başarılı olamamışlardı. Özellikle Yemen ahalisi isyanların başını çekmekteydi. Çıkan isyanlardan Esved’inki öylesine şiddetliydi ki; İbnül-Esir’in ifadesiyle, “Esved’in çıkarmış olduğu fitne bir alev gibi, Hadramevt’ten Taif, Bahreyn ve Ahsa’dan Aden’e kadar her yeri kaplamıştı.”

Muhammed’in ölümünden sonra daha önce Müslümanlığı kabul etmiş kabileler peşpeşe dinden çıkmaya başladılar.  Vergi-zekat ödemeyi reddeden bu kabilelerin sayısı öyle hızla büyüdü ki, sadece vergi ödemeyi reddetmekle kalmayıp Müslümanları Medine’ye hapsedip şehri kuşatma altına aldılar. Taberi tarihinde bu durum şöyle aktarılır:

“Müslümanlar, peygamberlerini kaybetmeleri ve azlıkları yüzünden sanki şiddetli soğuk, yağmurlu karanlık bir gecede sahrada kaybolmuş koyun sürüsünün durumunu andırıyordu”

Dinden dönüş savaşları hakkında daha geniş bilgi için:

https://panteidar.wordpress.com/2009/11/11/dinden-donus-ve-ridde-savaslari/

Neticede mürtedlerin saldırısı püskürtülür ve Ridde savaşlarıyla isyanlar bastırılır. Bu durum göstermektedir ki azınsanmayacak derecede bir potansiyel, kılıç zoruyla dine bağlıdır ve fırsat bulduğunda eski inançlarını sürdürme meylindedir.

Muhammed dönemini yaşamış bu toplulukların 4 halife döneminde İslam’ı gönülden benimseyebilecekleri de uzak ihtimaldir.

Diğer taraftan putperestlerin lideri Ebu Süfyan ve Hamza’yı öldürtüp ciğerini yiyen karısı Hind Mekke ele geçirildiğinde İslam’a boyun eğmişlerdir ama kin ve intikam duygularının devam etmediğini kimse söyleyemez. Aynı şekilde Mekke halkı da öldürülme korkusuyla İslam’a girmiştir. Dolayısıyla başta Yemen ahalisi, Bedevi kabileler ve Mekke putperestleri  İslam için her an bir ayaklanma tehlikesi arzediyordu.

Ebu Süfyan ve Hind’in oğlu Muaviye de Mekke fethedildiğinde Müslüman olmuştur. Kendi arzusu ile Müslüman olduğuna dair iddialar doğru olmadığı gibi bu hususta bir delil de yoktur. Bir müddet sonra Muhammed’in vahiy katipliğine başladığı söylenir. Bu doğru ise vahyin gerçek olup olmadığı hakkında yakın tanık olmuş demektir. Daha önce iki vahiy katibinin Muhammed’in ayetleri kendisinin uydurduğunu söyleyerek dinden dönmeleri bu konuda dikkate alınması gereken bir olaydır.

Bu vahiy katiplerinden biri Osman’ın süt kardeşi ve hala oğlu Abdullah bin Sad idi. Osman’ın sayesinde ölümden kurtulmuştu. Ayrıca babası Muhammed’e karşı sinsiliği ve düşmanlığı ile tanınmış ve Taif’e sürülmüş olan Mervan bin Hakem de Osman zamanında önce katip olmuş, sonra da veziri gibi görev verilmiş, seferlere katılmıştı. Sonraki yıllarda İslam’ın halifesi olacaktı ki bu adamın Ali imran suresini “Ali Mervan” olarak değiştirmeye kalkıştığı bile ileri sürülür. Ayrıca Osman’ın öldürülmesinde payı büyüktür.

https://panteidar.wordpress.com/2009/11/05/deve-olayi-cemel-savasi/

Halife Osman, Kur’an’ı değiştirdiği suçlamasıyla ayaklanan muhalif Müslümanların lideri Ebubekir’in oğlu Muhammed tarafından öldürülür. Cesedi sokağa atılır ve 3 gün boyunca kokuşana kadar kaldırılmaz. Cenazesini taşıyanlar taşlanır ve Müslüman mezarlığına kabul edilmez, Yahudi mezarlığına gömülür. Mezarlık, daha sonra Muaviye zamanında genişletilerek Osman’ın kabri Müslüman mezarlığına dahil edilir.

Diğer taraftan vahiy katipliği sayesinde sahabenin gözüne girip geçmişini unutturan Muaviye, Tebük seferine katılmasıyla da önde gelen kişiler arasında yerini alacak ve Şam’da yöneticiliğe atanacaktır. Halife Ömer zamanında Şam’ın valisi olur. Bu tarihi karşı devrim kronolojisinin başlangıcı olarak alabiliriz. Muaviye, kendine bağlı özel bir ordu oluşturur ve zaman içinde ordusunu güçlendirip büyütür. Askerleri maaşa bağlayarak kendisine tam itaat etmelerini sağlar.

Osman’ın öldürülmesinden sonra halifeliğe Ali gelir. Ali’nin ilk işi valileri değiştirmek olur. Muaviye Ali’ye biat etmemiştir ve Osman’ın ölümünden Ali’yi sorumlu tutmakta ve intikam ateşiyle tutuşmaktadır. Görevden alınan Yemen, Basra, Mısır ve benzeri valiler Muaviye’nin kışkırtmasıyla Ali’ye tavır alır.

Önce Cemel Savaşı ve ardından Sıffin Savaşı yaşanır. Sonunda Ali öldürülür ve artık Muaviye’nin egemenliğinin  önünde sadece Ali’nin oğlu Hasan vardır. Ali taraftarları Hasan’a biat ederek onun etrafında toplanır ve Muaviye’ye savaş açarlar. İki taraf birbirini yenemeyeceğini anlayınca Hasan Muaviye ile anlaşır. Muaviye’den sonra halifeliğe Hasan gelecektir. Ancak Muaviye sözünde durmaz. Hasan’ı zehirleterek öldürtür ve ölmeden önce oğlu Yezid’i halife ilan eder.

Karşı devrim kronolojisinin en kritik tarihi başlamak üzeredir. Yezid büyük bir temizlik harekatına girişir. Basra’da, Küfe’de, Hicaz’da kendisine muhalif olanlara katliamlar yapar. Onbinlerce müslüman öldürülür. Kerbela’da Ali’nin sülalesi tümüyle yokedilir. Özellikle Mekke ve Medine’de yapılan katliamlar acımasızcadır ve sahabenin kökünün kurutulduğu söylenir. Bu büyük katliamın ayrıntıları için:

https://panteidar.wordpress.com/2009/11/05/harra-olayi-buyuk-katliam/

Yezid’den sonra başa gelen 2. Muaviye ve Mervan dönemlerinde de katliamlarla temizlik devam etti. Abdülmelik zamanında 2. kez Mekke’ye saldırıldı. Binlerce insan öldürüldü. Artık geride sesi çıkacak, karşı koyacak, Müslümanlara önderlik yapacak kimse kalmamıştı.

Şimdi bu aşamada Kur’an’ı istedikleri gibi oluşturmalarının mümkün olmadığı söylenebilir mi? Diyelim ki aslında Kur’an’da putperestlerden kalma bir adet olan hac yoktu. Haccın Kur’an’a bu dönemde ilave edilmediği ne malum? Katlettikleri onbinlerce insan bu değişikliklere karşı çıkıp isyan ettikleri için öldürülmüş olamaz mı? Salat yerine putperest dönemin ibadeti olan namazı koymuş olamazlar mı? Daha önce farklı bir din olmayan ama putperestliği reddeden ve peygamberlik müessesesi olan İbrahim dinini kabul eden bir akımı İslam adında yeni bir dine dönüştürmüş olamazlar mı? Ve bu dönemde geçmişe ait ne kadar kitap, belge, kaynak varsa yakılıp yokedilmiş olamaz mı? Daha sonra da yeniden kendi belirledikleri biçimde hadisleri ve siyerleri oluşturmuş olamazlar mı? Karşı devrimin Abdülmelik zamanında tamamlandığını varsaydığımızda tarih hicri 65-70’tir. Elimizdeki en eski kaynak kitap ise hicri 200’lere aittir. Arada 130-140 sene var ki bu çok uzun zaman süreci, karşı devrimcilerin belirledikleri biçimde hadis ve siyer uydurmaları için rahatlıkla yeterlidir.

Ben bunca garip durumu ve katliamları karşı devrime bağlıyorum ve olabilir düşüncesindeyim. Kur’an’a müdahalenin bir delili olarak da son gelen ayet diye belirtilen Maide3 ayetini görüyorum.

Maide-3. Size şunlar haram kılındı: Ölü, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş olup da henüz canlı iken kesmedikleriniz, dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız. Bunlar, birer yoldan çıkıştır. Bugün kafirler dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler; onlardan korkmayın, yalnız benden korkun! İşte bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Her kim aşırı açlık durumunda çaresiz kalır da günaha eğilim maksadı olmaksızın, onlardan yemek zorunda olursa, elbette Allah, bağışlayandır, merhamet sahibidir.

6236 ayetlik ve çoğu tekrarlardan oluşan Kur’an’da boş yer bulunamamış gibi “Bugün dininizi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim” ifadeleri haram hayvanlarla ilgili ayetteki cümleler arasına sıkıştırılmış. Bunun Kur’an’ın asıl yazarı tarafından yazıldığına inanmak mümkün değil.

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için yakın tarihimizi örnekleyelim:

1930’larda Türkiye Kemalist doktrinlerle yönetilmekteydi. Devletin yapısı 6 ok ilkelerine göre biçimlenmişti. 1950’lerden itibaren Kemalizm’in doktrinlerinden yavaş yavaş uzaklaşılmaya başladı.

60 yılda öyle bir noktaya gelindi ki elde sadece içi boş bir laiklik kaldı. Günümüzde Kemalizm’in tasfiyesinin son merhalesi yaşanıyor. Ama hala Atatürk’ü herkes övüyor, hala saygı duyuluyor, büyük önder olarak kabul görmeye devam ediyor. Şimdi bu yaşananları 1300-1400 sene öncesi şartlara ve yaşananlara uyarlayalım. Bu 60 yıllık dönemde Kemalistler katledilseydi, kitapları yakılıp yok edilseydi, Atatürk dönemine ait elde hiçbir belge-kanıt bırakılmasaydı ve yeni yazılan bütün kitaplarda Atatürk’ün fikirleri, ilkeleri farklı şekilde yansıtılsaydı; 1000 sene sonra kim düşünebilirdi bir karşı devrim yaşandığını?

Bu sadece  60 yıllık dönemde olan değişimdir. Bunu İslam’daki gibi 200 yıl olarak düşündüğünüzde olayın vehameti daha iyi anlaşılabilecektir.

Putperestlik kısmen de olsa geri gelmiş ve Muhammed’in getirdikleriyle harmanlanıp yeni bir din oluşturulmuştur. Yoksa monoteist bir dinde putevinin çevresinde 7 sefer dönmenin, İsaf ve Naile putları arasında (Safa ve Merve) 7 sefer koşturmanın, şeytan taşlamanın, karataş’ı elleyip öpmenin izahı mümkün değildir. Bu putperest adet ve ibadetleri tümüyle Emevi uydurması İbrahim masallarıyla İslam’a uyarlanmıştır.

Bence bu iddia, Muhammed ve 4 halifenin yaşamadığı iddiasından çok daha güçlü ve çok daha mantıklıdır. Ayrıca “Emevi dini” diyerek İslam’ın Kur’an’dan farklı bir dine dönüştürüldüğünü iddia edenler ve kendilerini Hanif müslüman olarak tanımlayanlar, bu komplo teorisini ciddiye almalı ve üzerinde kafa yormalıdır. Aynı şekilde Aleviler de…

Serdar Kaangil

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Din içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

14 Responses to BİR KOMPLO TEORİSİ

  1. yusuf bilge dedi ki:

    Harre olayı ise işin bir başka boyutunu bize gösteriyor; Hicretin 63. yılında, Medineliler saltanata karşı, Abdullah ibn-i Huzeyfe iderliğinde, kıyama kalkıyorlardı. 12.000 kişi ile Medine’ye gelen Müslim bin Ukbe komutasındaki Emevi ordusu, üç gün üç gece Medine’yi yakarak, yıkarak, çocuklardan yaşlılara kadar binlerce kişiyi katlettiler. Rivayete göre 5000 mü’min kadının ırzına geçtiler.Bu kadınlardan 1000 tanesi hamile kaldı.doğan çocuklara harre çocukları dendi. Hızını alamayan Yezid’in ordusu Mekke’ye de saldırarak, Kabe’yi mancınıklarla tahrib etti.

  2. Emre Koc dedi ki:

    BU YAZI ÇOK MANTIKLI. AMA MUHAMMED YAŞAMADI MANTIKLI DEĞİL. EMEVİ KARŞI DEVRİMİ SUNNILIĞİ BİÇİMLENDİRMİŞTİR. OYLE YA O KADAR KATLIAMI YAPACAKLAR AMA DINE DOKUNMAYACAKLAR

  3. oğuzhan dedi ki:

    bi kere Peygamber ve 4 alife kesinlikle yaşamışlardır bi arabistan mekke medine gez derim oda olmazsa bi en azından istabulda kutsal emanetlerin tutulduğu müzeleri camileri gez derim ve senin dediğin savaşlar müslümanlar ve kafirler arasında değil emeviler ve Hz ALİ yandaşları tarafından gerçekleştirilmiştir evet o dönemde hadiss ve benzeri şeylerin yazılması yasaktı çünkü Hz muhammed eğer kendi sözleri yazılırsa bunların putlaştırılarak Kuranın unutulmasından korkuyordu komplo teorilerin güzel ama dayanıksız ve bizde Kuran d Allahında buyurduğu gibi Temelsizbilgiye ve zana inanmayız

    • MaMaLi dedi ki:

      oğuzhan!Daha çok çalışman.öğrenmen lazım hemde oldukca çok sanırım bu kelle ile ömrün vefa etmez)))

  4. AbraKadavra dedi ki:

    Buna benzer bir iddiayı duymuştum, namazla ilgili olanını. Kuran’da salat geçiyor ama millet hinduların namaskara ayinini yapıyor. Aynı zamanda Hac ibadeti ekonomik sebeplerle, islamın 5 şartı ise politik sebeplerle islama konuldu.(muş, olabilir)

  5. Efe dedi ki:

    ingilizcesi olanlar shabbir ahmed’in “karbala”, “true history of islam* kitaplarını okuyabilir. ispanya endülüs ve istanbul müzesinde bulunan bazı günlüklerden aslında hz ali ve hz muaviye nin yaptığı öne sürülen iç savaşların olmadığı ortaya çıkmıştır. sıffin, kerbela vs… mesela kerbela yerine hz hüseyin ırak emiriyken, diğer halifeleri suikast ile öldüren perslerin öldürdüğü yazılıyor.

    Çok az bir kuvvetle dağıtılan pers krallığına bağlı zerdüştler, koyu hristiyan ve yahudileri arkalarına alarak bilinen suikastleri işlemişler(hz ömer, hz osman, hz ali, hz huseyin, hz muaviyeye de denenmiş ama adamları son anda kurtarmış). hicri 250 yıl civarlarında, taberi islam tarihini tamamen kulaktan duyma zaman zaman iktidara yaranmak için uydurma olarak yazmıştır.(gizli zerdüst olduğu sanılıyor, sonradan gelen imamlar ve tarihçiler taberiyi super imam aşmış kişi olarak referans alırlar) abbasiler ve sonradan moğollarla birlikte islam çoğrafyasının hakim olduğu her yerdeki özellikle tarih kitaplarını yıkmışlar özellikle en zengini olan bağdat… ve yerlerine taberi, muslim, buhari gibi adamların kitapları konmuş.

    Neyse benden bu kadar merak eden yukardaki kitapları okuyabilir.

  6. Ahmet Kaplan dedi ki:

    yazınızdaki çoğu bölümler sabit, isbatlı, doğru biligiler .bir kısmı,özellikle son kısımları sadece iddaalardan ibaret ve mantıklıda.fakat gözardı ettğiniz bi şey var, oda şiilerin varlığı.. şiiler sünnilerden her zaman ictnab ettiler, kendilerini soyutladılar, hatta düşmanlar.mesela namazı, emevi uydurması olduğunu iddaa edersek.. ozaman emevilerle ve sünnilerle, taa osman’ın öldürülmesinden bu yana, ayrı düşmüş olan, Ali yandaşlarının yani şiilerin kıldığı namaz ne peki..? onların kıldığı namazlarıdamı emeviler uydurdu?onlardaki kaynakları sünnilerin kaynaklarıyla karşılaştırdığımızda iddalarınız muallakta kalıyor maalesef.çünkü şiilerin bir çok islama ait öğretileri ve dini ritüelleri sünnilerle çoğu yerde birebir örtüşüyor.

  7. Ahmet Kaplan dedi ki:

    ayrıca,emevilerin,sünnilerin üzerindede etkisi sınırlıdır.karıştırdığınız,hata yaptığınız bir nokta var. sünniliğin tam karşılı emevi ideolojisi değildir.sünniler emevileri tam anlamıyla benimsemezler.çünkü ehli beyte yapılan haksızlık ve zulmü ve Ali’nin haklı olduğunu bilirler ve kabul ederler fakat kılıç korkusundan ve büyük ölçüde muaviyenin ilk dönemdeki vahiy katbliği hasebiyle ve peygamberin muaviye hakkındaki meth’leri sebebiyle muaviyeyi islami itikatlarından ihraç etmemişlerdir.çünkü o zaman .. ( Muhammed aleyhisselam, Allah’ın Resulüdür ve Onunla birlikte bulunanların [Eshab-ı kiramın] hepsi, kâfirlere karşı çetin, fakat, birbirlerine karşı merhametli, yumuşaktır.feth 29. ) ayetine ve (Ümmetimin en halimi ve cömerdi Muaviye bin Ebu Süfyan’dır.) [İ. Süyuti] ve ,Hazret-i Hasan diyor ki:
    Resulullah, (Bir gün gelir, Muaviye devlet başkanı olur) buyurdu. (Deylemi).gibi ayet ve bir çok hadisle ters düşerler.düşünsenize yukarıdaki ayette; ” onunla birlikte bulunanların HEPSİ” demekte.dolayısyla muaviye’de onunla bulunanlardan olduğuna göre O’da.şimdi bu ayete bir sünni nasıl ters düşebilir yada tersini söyleyebilir. +bu ve bunun gibi ayetlerin tersini söylemek tanrının ezeli ebedi ilmini tezyif etmek anlamına gelir.onun için bu ayet ve hadis duvarını aşamazlar.yoksa sünniler, muaviye ve tayfasını çok sevdiklerinden değil.muaviye’nin ve yedi sülalesinin ismini, çocuklarına isim olarak vermemişler mesela. muaviyeye yapılan şetm kendi davalarına ve itikatlarına halel verir.yani kendi ayaklarına sıkmış olurlar.onun için açıkgöz muaviye peygamberi arkasına istinat duvarı yapmıştır ve muvaffakiyetinin büyük ölçüde sebebi budur. ama mevzu bahis oğlu yezid olunca sünniler vitesi boşa alırlar, artık allah ne verdiyse….. söv sövebildiğin kadar. çünkü küfür üzere öldüğü kesin gibidir. o babası gibi değildi aşikare,free yaşarmış..

  8. yılmaz dedi ki:

    ya arkadaş gerçekten muhammed ve 4 halife yaşamamış mı. bu konuda adam gibi bi kanıt sunsanıza. arkeoloji tarihi bilimsel vb. yokmu bi kanıt. gerçekten bunu çok merak ediyorum. şu an bi araştırma yapıyorum. birçok siteye bilim dergisine mail attım. cevap vermediler. siz yardımcı olun. kudüsteki kaya kubbesi ne anlama geliyor. orda bu konuya ilişkin kanıt varmış. muhammed isanın dönüştürülmüş halimi. islamda hristyanlığınmı dönüştürülmüş hali.muhammed övülmüş demekmi.

    • Kudüsdeki ağlama duvarının olduğu yerin Peygamber Süleyman’dan kalmadığını Arkeologlar meydana çıkardı .
      Bütün imkanlarını kullanıyorlar ama bilimsel verileri kullanarak israil devleti ve fanatik yahudi arkeologlar aksini itiraz edemiyor.
      Arkeoloji tarihi verilerdinde ne Süleyman’dan, nede kudüsteki muhteşem olduğu iddia edilen Krallığından iz bulunamamıştır.
      Süleyman peygamberin soyunu devam ettiren kral Davud’un o muhteşem sarayı ise dağda bulunan bir köyden ibaret olduğu meydana çıktı.
      Davud, muhteşem sarayı bırakıp dağda bir köy evinemi yerleşti dersin ?
      Yani kardeş, senin anlayacağın Kudüsteki Süleyman tapınağı babillilerden, veya başka bir uygarlık inancından kalma bir tapınak.
      Arkeologlar ellerindeki verilerle Marduk tapınağı olabileceğini iddia ediyorlar
      Yahudi arkeologlar tersini ispat edemiyorlar, ellerinde hiç bir veri yok ama diğerlerinde bir sürü !!!
      Neden itiraz edemiyor yahudiler biliyormusun?
      Kazılarda meydana çıkarılan mezarlar ve tarihçesi burdaki insanların ibrani yahudi olmadıklarını gösteriyor.

  9. Nefti dedi ki:

    Yahu anladık inanmıyorsunuz da bırakın artık şu mesnetsiz iddiaları! Hz.Muhammedi nasıl itibarsızlaştırırım, nasıl küçültürüm diye yırtınıp duruyorsunuz! Yok Muhammed ümmi miydi değil miydi? Muhammed şizofren miydi? Muhammedin siyasi amaçları mı vardı? Muhammed diye biri yaşadı mı yaşamadı mı? Artık iyice saçmaladınız.. Müslümanları da aklınız sıra küçültmeye çalışıyorsunuz. İslamı aklı, bilimi reddeden gayri medeni bir dinmiş gibi lanse etmeye uğraşıyorsunuz. Ne ilginçtir ki özellikle batıda İslamı tercih eden insanlara baktığımız zaman (bizzat tanıdıklarım var)sanatçı, gazeteci-araştırmacı, bilim insanı, genel olarak entellektüel seviyesi yüksek kişilerdir. İslamı karalama kampanyaları yürütenler Suudi Arabistan’ı, İran’ı, ışid’i örnek gösterirler. Suudi Arabistan 1932’de kurulan tamamen Amerikan ekseninde bir devlettir. Humeyni Fransa’dan gelerek batının desteğiyle sözde İslami devrim yaptı. Işid sapıklarını ise kimin ortaya çıkardığı besbelli.. Onların vasıtasıyla bölgeyi dizayn etmeye çalışıyorlar. Ne hikmetse İşıd başta olmak üzere bunların hiçbiri İsrail’e ya da batılı güçlere değil müslümanlara saldırıyor!(Bu arada yanlış anlaşılmasın İsrail’e saldırsınlar demiyorum)Amaç ne? İslamı şiddetle bütünleştirmek.. İslam karşıtı arkadaşlar size yalvarıyorum! Ya etrafınızda gerçekten İslamı hayatına tatbik eden ya da etmeye çalışan hiç mi kimse yok??? Samimi ve ön yargısız olarak bakın etrafınıza ne olur! Kuran-ı Kerimin her sayfası ‘Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla’ diye başlar, Hz Peygamber der ki: Allah’ın insanlara şefkati bir annen çoçuğuna şefkatinden çok daha fazladır. Böyle bir dine gerçekten iman eden insan karıncayı dahi incitemez. Hakiki müslüman da böyledir zaten…. Lütfen birtakım cahil sofuları ve ön yargılarınızı bertaraf ederek bakın İslama ve samimi müslümanlara….

  10. ÖZGÜR ÇOCUK dedi ki:

    Admin, maalesef sen vahiy katiplerini karıştırmışsın.mervan hiç vahiy katipliği yapmamış.kçüçük yaşta ailesi taife sürgün edilmiş ama mervanın yüzünden değil babası ”Hakem bin ebu as” yüzünden.çünkü muhammed’in evinin kapısını dinliyor,onun dedikodusunu yapıyor, yürüyüşünü taklid ediyor ve mekkeli müşriklere istihbarat sağlıyormuş.mervan osman’ın amca oğlu olur.doğru onları hilafetinde sürgünden geri getirdi.ama halife yezidin ölümünden sonra oldu.

    senin bahsettiğin, vahiy katibi ise osman’ın süt kardeşi Abdullah b.Sad b.Serh.
    bu vatandaş osman tarafından vali dahi yapılmıştır.

  11. diyalektiko dedi ki:

    Emeviler’in İslamı değiştirmeye ihtiyacı yoktu. İslam zaten putperest bir kültürün içinde
    yoğrulmuştur. Emeviler’in yaptığı tek şey siyasi nitelikte olup, Emevi halifelerinden Ömer
    zamanına kadar ezanın sonunda okunan Hz Ali’ye lanet cümlesidir.
    Bu arada sünnilerin çocuklarına Yezid ismi vermediği de tam olarak doğru değil. Osmanlı
    Padişahlarında Bayezid ismi var. Bayezid : Yezid’in babası manasında.

MaMaLi için bir cevap yazın Cevabı iptal et