TURAN DURSUN da mı ERGENEKONCUYDU?

Katledilmemiş olsaydı herhalde Turan Dursun da Silivri tutsakları arasında yer alırdı.
Nitekim Ergenekon soruşturmalarının kilit ismi olan Tuncay Güney ifadesinde “Turan Dursun kitapları kimin projeleriydi, bunu bana açıklasınlar.” demişti.
Şarlatanın ismini zikrettiği herkesi içeri tıktılar.
Turan Dursun gibi zamanında “Kemalist müftü” diye tanınmış ulusalcı, yurtsever ve din karşıtı bir aydın ilk alınanlardan olurdu herhalde.

Aşağıdaki ropörtajı okuyunca sizin de aynı kanaatte olacağınızı tahmin ediyorum.

“Muammer Aksoy’un öldürülmesi Kontrgerilla’nın mı yoksa islamcıların mı?”

— Turan Dursun: İslamcıların Aksoy’u Yargıladığına Eminim.

— Doğu Perinçek: Sayın Turan Dursun son olayla ilgili olarak sizin de görüşlerinizi alabilir miyiz?

— Turan Dursun: Muammer Aksoy, “Atatürkçü Düşünce Derneği” kurmuştu. Bu dernek Türk-İslam sentezcilerine, “İlim Yayma Cemiyeti, Aydınlar Ocağı” gibi İslamcı kesime karşı, laikliği savunmak amacındaydı. Bundan dolayı Muammer Aksoy’un İslamcı kesimler tarafından yargı konusu yapıldığına kesinlikle eminim. Ve birçokları “163. madde kaldırılsın” derken Muammer Aksoy, “Hayır. 163. madde kaldırılamaz. Bu Türkiye’nin laikliğine en büyük tuzaktır” diyerek sesini olabildiğince yükseltmiştir. Hatta bana anlattı bir keresinde. İlhan Selçuk’u ikna etmeye çalışmış, başaramayınca üzüntüyle “Bu kuşak şeriatın ne, demek olduğunu bilmiyor, İslam’ı düşünce ve inanç özgürlüğü sanma yanılgısı içindeler” demişti. Özetlersek, Muammer Aksoy İslamcı kesimin hedef alabileceği bir kişiydi.

Zamanlama

Zamanlama da çok iyi yapılmış. Azerbaycan olaylarının doruğa çıktığı bir zamanda işlendi bu cinayet. İslamcı kesim, gelecek tepkiyi hesaba katarak bu zamanlamayı yapmıştır. İslamcı duyguların kabardığı an seçilmiştir.

İslam’ın kendisi baştan sona terör mekanizmasıdır. İslam’ın bu mekanizması içinde bağımsızlık da yaşamaz. Muammer Aksoy bağımsızlıkçı olduğu için İslam’ın genel stratejisi yönünden onun seçilmesi isabetlidir.

Mümaşat’tan Cihad’a

İslam aşamalar belirlemiştir, önce mümaşat aşaması vardır. Yani İslam inananlarına “biz güçleninceye kadar barış içinde birlikte yürüyeceksiniz” der. Muhammed’in ilk zamanlarında bu yapılmıştır. Köprüler atıldıktan sonra kıran kırana bir savaş olmuştur.

İslam bundan sonra cihad dönemine, yani doğrudan vurma, saldırma, kırma, öldürme aşamasına geçer. Fakat bu aşamalar ülkelere ve şartlara göre değişir. Dünyada mümaşat aşamasını bırakan ülkeler vardır. Türkiye’de mümaşat şimdiye dek bırakılmamıştır. Türkiye’nin kendine özgü bir yapısı vardır. “Laiklik, İslam için çok önemli bir engeldir”. Laik ortam içinde İslamcılar ancak mümaşat yolunu seçebilirlerdi. Sizinle konuşurken demokrat olur, çağdaş olur ama yine de fırsat kollar, sırası gelince ortaya çıkar yapacağını yapar.

İslamcılar Ekonomik Tabana Oturdu

Yalnızca Türkiye değil dünya insanları bir İslam sorunuyla karşı karşıyadır.

19. yüzyıla kadar İslamcılar bir cemaat niteliğinde değillerdi. Sonra bu cemaat ekonomik tabana kavuşmuştur. Hem de çok güçlü.

Suudi Arabistan, İran, Libya

— Doğu Perinçek: Bu ekonomik taban nedir?

— Turan Dursun: Bunlar vakıflar. İslam ekonomik kuruluşlara dayanır. Bu ekonomik yapıya kimi devletler de güç vermiştir. Mesela bir Suudi Arabistan, Kaddafi. “İslam’a Çağrı Cemiyeti”nin merkezi Libya’da. Bu cemiyetin yaptığı harcamalara baktığınız zaman şaşar kalırsınız. Burada senin ülkende, Yıldız Sarayı’nda birçok kongreleri “İslam’a Çağrı Cemiyeti” finanse etmiştir. Dünyanın dört bir yanından gelen uzmanların masraflarını karşılıyor, bildiriler, broşürler basıyor. Düşünülemeyecek kadar çok geniş bir harcamayı üstleniyor. O bırakıyor, “Rabıtat-ül Alem ül İslami” alıyor. Onun da finansörü İran. Bir ayağı da Pakistan’da. Ekonomik durumu kötü olan Pakistan bu örgüte güç veriyor. “Rabıt at-ül Alem ül İslam” ise Suudi Arabistan’dan destekleniyor. Çok ilginçtir bunların bir kısmı Şii, bir kısmı Sünni’dir. Ama burada fark ortadan kalkıyor. Geçenlerde Kemal Kaçar Şiiler için “Onlar Müslüman değillerdir” derken, Tayyar Altıkulaç İslamcıların temsilcisi olarak “Hayır, Şii ve Sünni hepsi birdir” dedi. Bu bilinçli olarak yapılıyor.

Aksoy’u Öldürme Kararını Dünya İslam Cemaati Aldı

“İlim Yayma Cemiyeti”ne gittiğiniz zaman orada çeşitli İslami kesimlerin bir karışımını görürsünüz. Liderleri orada hep var. Alt kesimde “Süleymancısı”, “Nurcusuna” karşıdır. Üst kesimde liderleri kol koladır. Birlikte kararlar alırlar, stratejileri saptarlar. Türkiye’de laiklik nedeniyle kendilerine özgü bir yapılanma içine girmişlerdir. Mümaşatı kullanmışlardır. Vurmadan kırmadan yana olmamışlar. “Laiklik dinsizlik değildir. İslam’da düşünce özgürlüğü vardır, İslam akıl dinidir. Kimsenin hakkına dokunmaz” biçiminde sergilemeye çalışmışlardır.

“İslam’ın en çok korktuğu şey, Marksizm, komünizm değil, laikliktir. Muammer AKSOY’un da temsilciliğini, savunusunu yaptığı laikliktir”.

— Doğu Perinçek: Türkiye’de mümaşatı kullanıyorlar dediniz. Bir cihad durumu ortaya çıkacak mı?

— Turan Dursun: Muammer Aksoy’un öldürülmesi İslam cemaatinin dünya çapında aldığı kararın bir parçasıdır. Burada mümaşatı kullananlar bunu örtbas etmeye çalışacaklardır.

Türkiye Dar-ül Harb mi?

Dünya İslam Cemaati Türkiye’de cihad dönemini başlatmak istiyor. Bunların kendi aralarında yayınları, kullandıkları bir iletişim dili vardır. Bu dili sol aydınlar anlamaz. Mesela size deseler ki, “Türkiye’de Müslümanlar harbi midir, değil midir?” veya “Türkiye Darül Harb midir?” diye sorsalar anlamazsınız. Süleymancılar, Türkiye’nin “Darül Harb” olduğunu, İslam hâkimiyeti olmadığını, bu nedenle düzenle uyuşulabileceğini savunur. İnsanlar harbidir, tutuklanmış durumdadır. Ama diğerleri cihadı savunur.

Şu anda Diyanet Yayınlarını okuyan kaç tane aydınımız vardı? Bir örnek vereyim, alın Anglikan Kilisesine Cevap adlı kitabı, orada “dünyada tek adaletli düzen şeriat düzenidir” diyor. Şeriat düzeni açık açık savunan bir resmi kuruluş. Devlet bütçesinden para alan bu kuruluş kendisini bunu söyleyecek güçte görüyor. Niye? Bir Diyanet Vakfı var, hükümetler kuracak, hükümetler devirecek maddi güce sahip. Onun yanında Al Baraka’sı var, Faysal Finans’ı var. Böyle bir durumda gelince cihad yapabilirim diyorlar. Hatta hutbelere, vaazlarda bunlar söyleniyor. Camilere gitsin aydınlar her cuma günü. Hacı Bayram Camisi’nden yayılan konuşmalara bakın burada cihad naraları atılıyor.

İslamcılar Kullanan Duruma Geçti

Muammer Aksoy’un öldürülmesinde genel terörün dışında bir özellik vardır. Uluslararası ekonomik güce erişmiş oları İslâm cemaati artık kullanılır durumda değil, kullanan durumdadır.

Bence Muammer Aksoy’un öldürülmesini uluslararası İslam cemaati yapmıştır, yaptırmıştır.

İran Radyosu’nun Ölüm Listesinde Aksoy Vardı

— Doğu Perinçek: Bugüne kadar insanları hedef alan böyle tutumları olmuş mudur?

— Turan Dursun: Kuşkusuz. İran Radyosu, Salman Rüşdi olayında Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Muammer Aksoy ve benim adımı vererek “Bunlar öldürülmelidir” dedi.

(Not: Turan Dursun’un ölüm haberinde İran Radyosundan sevinç çığlıkları yükselmişti – pante)

— Doğu Perinçek: İlhan Arsel var mıydı?

— Turan Dursun: İlhan Arsel için Cemalettin Kaplan fetva verdi. Bu Muhammed’in izlediği yönteme de uygun bir yöntem.

( Muhammed’in izlediği yöntem için: https://panteidar.wordpress.com/2009/10/31/muhammedin-olum-emirleri-suikastler/ – pante)
— Doğu Perinçek: İslam cemaatinin uluslararası bağlantıları var mıdır?

— Turan Dursun: Bunları dünya içindeki etkin güçlerden soyutlamak mümkün değildir. Bunların kendilerine özgü bir yapılan vardır. 1931 yılında “New York’ta Dinler Kongresi”nde alınan kararda dünyanın neresinde hangi din güçlüyse orada o dini destekleme kararı alındı. Fakat bazı gelişmeler sonunda İslam’ın ayrı bir güç olarak ortaya çıktığı görüldü. Çünkü İslam’ın bütün dinleri bir kenara iten özelliği var. Kuran İslam “Tanrı katında İslam’dan başka din ve yönetim yoktur” diyor. Kimi İslam grupları da bir takım zamanlar koymuşlardı. Mesela Nurcular 1990–1992 yıllarını İslam’ın dünyada egemenliği için eylem yapma yılları olarak ilan etmişlerdir. Fakat şimdi çok örgütlü bir İslam cemaati olduğu için alınan üst düzey kararlar birbirlerinden haberli olarak alınır.

— Doğu Perinçek: Başıbozuk bir davranış olmaz mı?

— Turan Dursun: Hayır, kesinlikle olamaz. Yapamazlar. Yaptıkları zaman çok zor duruma düşerler. Hedef seçilmemiş bir kimseyi kimse öldüremez.

— Doğu Perinçek: Ya bu provokasyon “irticaya” karşı bir harekata yol açar ve ordu kuvvetlerini kendi üstlerine çeker ve bunun altında kalırlarsa, bu da bir hesap değil mi?

— Turan Dursun: Terör resmi devletin işine gelmez. Bugün devletteki İslamcılar hükümetten daha güçlüdür.

Hatmehacegan’da Valiler, Jandarma Komutanları

— Doğu Perinçek: Ordu da var.

— Turan Dursun:Zaten İslamcılar ondan çekiniyor. Fakat ordunun ne kadarını İslamcılar ele geçirmiştir. Bu bilinmiyor. “Türk Silahlı Kuvvetleri de bizdedir” diyorlar, ilginç bir şey söyleyeyim. İslam aydınları toplanıp, kongreler yapar, bir tane çağdaş gazeteci yok. İstanbul’da birtakım toplantılar yapılır, hiç kimsenin haberi bile olmaz, gidin Hatmehaceganlara perşembe günleri bir tarikat toplantısıdır, zaman zaman vali yardımcısı, jandarma komutanı bulunmuştur. “Zeyrekli Mehmet Efendi”, şimdi yaşamıyor, halifeleri var. Yaşadığı zaman bir yanında Necmettin Erbakan, öbür yanında Alparslan Türkeş oturuyordu. Orada asker var, emniyetten kimseler var. Böyle bir yapı içinde açık açık “geliyoruz” diyorlar.

Evren’in İlahiyatçı Yaveri

“Ak-Doğuş dergisini” alın bakın tüyler ürpertici mesajlar var. “Şeyh Sait’in” Atatürk’e karşı fetvasını yayımlamışlardır.
Atatürk’ü sevimsiz duruma getirmeyi de başarmışlardır.
Bunu en başta Kenan Evren yapmıştır. Kenan Evren’e gelen bir mektuba tanık oldum. Kendi sınıf arkadaşı Albay Arapça yazılmış bir mektubu bana çevirtti. İstanbul’dan yazılan mektupta Kenan Evren’e İslam cemaatinin dışına çıkarsa başarılı olamayacağı anlatılıyordu. Helikopter kazasında ölen bir yaveri vardı. İlahiyatçıydı ve birçok şeyi o yaptırıyordu. Din derslerini zorunlu kılan anayasanın 24. maddesini onlar koydurdular. Yani;

“İslam cemaati Türkiye’yi ele geçirmek için ne gerekiyorsa onu yapa gelmişler, kurumlarını ona göre oluşturmuşlardı”. Sıra korkutmalara gelmiştir. “Muammer Aksoy’un ölümü laik güçlere gözdağı verme amacını taşıdığı gibi uluslararası cihad hareketinin bir parçasıdır”.

Kaab’ın Planlı Öldürülüşü

— Doğu Perinçek:  İslam başlı başına bir terör örgütüdür dediniz. Bunun İslamın köklerinde kaynağı var mı?

— Turan Dursun: İslama evet demek, inanç özgürlüğüne değil teröre evet demektir. İslam dünyasında toplu ateşle yakmalara tanık olunur. Ebubekir döneminde ateş havuzları açılmıştır. Muhammed yakılması buyruğunu vermiştir. Dikkat çeken kimseleri öldürerek diğerlerine gözdağı verme yöntemi baştan beri vardır. Muhammed’i şiirleriyle eleştiren genç şair Eşrefoğlu Kaab ortadan kaldırıldı. Böylece hem Kaab’ın etkisi önlendi, hem de Muhammed’i eleştirmenin cezası gösterilmiş oldu. Birisi kendi başına gidip Kaab’ı öldürseydi Muhammed onu cezalandırırdı. Her şey kararla olur, bu gelenek süregelmiştir. Kaab’ı öldürme görevini ona kolay yaklaşabilecek sütkardeşi Meslemeoğlu Muhammed alıyor.

Muhammed tek tek kişilerin Öldürülmesini emir verdiği gibi, toplu kıyımlara da karar aldırabiliyordu. Kureyzeoğulları öylesine kırılmıştır ki, sabahtan akşama kadar kafalar kesilmiştir.

Muammer Aksoy’un öldürülmesiyle İslam şeriatının ayak seslerini duyar gibiyim. Aydınlarımız aynı aymazlıkta kalmamalı. 163. maddenin kaldırılırsa, laik devlet laikliğe aykırılığı serbest bırakmış olur, buna Meclis’in gücü yetmez.

Turan Dursun:  (Muammer Aksoy) Seçilmiş Hedeflerin İlki

— Doğu Perinçek:  Çok ilginç seçilmiş hedef deyimini ikiniz de kul­landınız.

Turan Dursun: Bence bu olay başka seçilmiş hedeflerin ilkidir. Seçilmiş hedef olduktan sonra bir İslamcı için yapılamayacak şey olmaktan çıkar. Tövbe suresine bakacak olursanız, annenizi, babanızı, kardeşinizi bir tarafa, Allah’ı ve peygamberi bir tarafa koyar. Ailenizden biri seçildikten sonra sizin göreviniz gidip onu öldürmektir. Hatta benim babama söylediler, o da laf olsun diye, “Şeriat bunu emreder” dedi.

Bu cinayetlerin arkası gelecektir. Bunlara karşı olan resmi güçlere destek olmak gerekir.

İstanbul’un İkinci Fethi

— Doğu Perinçek: Ama bunların devleti ele geçirdiğini söylüyorsunuz.

— Turan Dursun: Devletin laik kesimiyle ittifak yapılabilir. Bugün iktidarda olanlar, başbakan dahil şeriat gelsin istemezler, çünkü işlerine gelmez. Fakat kullanılmaktan da geri kalmazlar. Bunu dindar gözükerek yaparlar, öte yandan İslam’dan kendilerini tasfiye edeceği için tedirginlik duyarlar.

Eğer bir darbe olursa 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’den farklı olacağı konusunda Talat Bey’e katılıyorum. Belki 27 Mayıs 1960 çizgisine daha yakın bir darbe olacaktır. İslamcılar ne kadar orduda çalışma yapmış olurlarsa olsunlar ordudaki dinamizmi tam olarak ellerine geçirmiş olamazlar. İleride bu durum değişebilir. Her kesime yatırımlar yapıyorlar. Benim önerim bunlara karşı kim savaşıyorsa onlarla güç birliği yapmak yönünde.

(Not: Herhalde bu sözleri Turan Dursun’a “darbeci” yaftası yapıştırmak için yeterlidir – pante)

Aydın kesim, İslamcılara karşı olanlar, İslamcı kesimin küçük büyük tüm toplantılarını izlemeli. O toplantılar izlendiği zaman yapılacak analizler, çözüm yolları çok daha gerçekçi olacak.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanın “Kuran Tercümeleri Kongresinde”, Bu toplantı yeri olarak fetih şehri olduğu için İstanbul seçildi. “Burada inşallah ikinci bir fetih olacak o zaman İslam hayatın bütün alanlarını kaplayacaktır” denildiğine ürpererek tanık oldum, orada bir tek laik gazeteci yoktu.

(Sonuç:)

Turan Dursun: Ben Muammer AKSOY olayını yepyeni bir bütünün parçası olarak görüyorum. İlk amaç göz korkutmadır. İkincisi de, bu bir provadır.

(Not: Bu ropörtaj’da yer alan Talat Turhan’ın söyleşisi yzaının uzun olmaması için çıkarılmıştır. Yazının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:

http://www.talatturhan.com/gazete-23.htm

************

(Not: Bu söyleşi, “İkibine doğru” dergisinin 4 şubat 1990 tarihinde “Muammer Aksoy’un öldürülmesi Kontrgerilla’nın mı yoksa islamcıların mı?” yazısından alınmıştır. Bu söyleşiden tam 6 ay sonra 4 eylül 1990 tarihinde Turan Dursun katledilmiştir. Söyleşideki Turan Dursun’un görüş ve düşüncelerini bugüne indirgeyerek değerlendirdiğinizde gelinen noktanın vahim olduğu ortadadır. Günümüzdeki ortama duyulan kaygıları paranoya olarak nitelendiren liberal ateistler ve liberal solcu geçinenler dönüp Turan Dursun’un 20 yıl önce yazdıklarına bakmalıdırlar. Yaşasaydı kimbilir gelinen nokta için neler yazardı… pante)

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Politika içinde yayınlandı ve , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

2 Responses to TURAN DURSUN da mı ERGENEKONCUYDU?

  1. alişir dedi ki:
  2. Uğur dedi ki:

    Kim olacak yalancının teki.

alişir için bir cevap yazın Cevabı iptal et