FAHRİ ALEMİN ZEVCELERİ ve CARİYELERİ

Kimisi der ki “Eşlerinin ve cariyelerinin sayısı tam olarak bilinememektedir.” Kimisi Eş ve cariye sayısının 50’nin üzerinde olduğunu yazar. 100’ün üzerinde olduğunu dahi iddia edenler vardır, ama o kadar da değil artık. O rekor Süleyman Peygamberin. 700 karısı ve 300 cariyesi olduğunu yazar Tevrat.

Süleyman`ın kral kızlarından yedi yüz karısı ve üç yüz cariyesi vardı. Karıları onu yolundan saptırdılar.
1. Krallar 11:3

Torunu Hasan’ın dedesine benzediğini söylerler. Ama Hasan’ın kadın düşkünlüğünün ve evlenip boşanma alışkanlığının benzersiz olduğu rivayet edilir. 100’den fazla eş değiştirdiği, 200-300 cariyeye sahip olduğu öne sürülür.

(İbn-i Şehrub, Menakıbu Ali bin Ebi Talib, Necef 1965, III, 141- 205;)

Hadislerde peygamberin bu kadar kadını nasıl idare ettiğinin cevabı olarak onun 40 erkek gücünde olduğu yazılıdır. Davud’u, Süleyman’ı örnek aldığı, onlar kadar çok kadına sahip olmaya çalıştığı iddia edilir. Bu durumda tüm çok kadınlılar, harem kuranlar 40 erkek gücünde midir acaba? Bu inandırıcı bir iddia değil. Belki iştahlarının, şehvetlerinin 40 erkek gücünde olduğu kastedilmek istenmiştir.

Gerek seks gücü konusunda, gerekse eş ve cariye sayısında abartılar olduğu muhtemeldir. Halbuki bilinen eş ve cariyeleri topu topu aşağıdaki liste kadardır.

Bu kadarı da kainatın efendisine azdır bile.

Muhammed’in Eşleri:

1.  Hatice  (40)

2. Sevde Binti Zem’an  (50)

3. Ebubekir kızı Ayşe  (9)

4. Ömer kızı Hafsa  (22)

5. Huzeyme kızı Zeynep  (30)

6. Ümmü Seleme (Hine)  (32)

7. Haris kızı Cuveyriye  (21)

8. Zeyd kızı Reyhane  (? -25-30)

9. Zeynep Binti Cahş   – ( 36)

10. Ebu Süfyan kızı “Ümmü Habibe” (Remle)   -(38)

11. Huvey kızı Safiye   – (16)

12. Haris kızı Meymune  – (36)

13. Sem’un kızı Marya Kıbti  – (20)

14- Dahhak kızı Fadime

15- Zabyan kızı Aliye

16- Kab kızı Mileyke

17- Numan kızı Esma

18- Kays kızı Kuteyle

19- Esma veya Seba (Sena) Binti Salt

20- Necdet kızı Selma

21- Huzeyl kızı Havle

22- Seraf binti Halife

23- Yezit kızı Amre El-Gifariye

24- Yezit kızı Hind El-Kitabıye

25- Davud kızı Mileyke

26- Rufaa kızı Nesatlsat

27- Kab kızı Esma

28- Haris kızı (Saire) Kuteyle

29- Amr kzı Senba/Seyba/Sabiye

30- Cündüp bin Dimre Cind-i’nin kızı

31- Serahil kızı İmeyme (Binti Cevn)

32- Muaviye kızı Amre

33- Süfyan kızı Seba (Sena)

34- Ümmül Haram

35- Hakim kızı Leyla

36-   Ümmü Serik

Bu evlendiği kadınlardan  17-35 arasındakilerden gerdeğe girmeden ayrılmıştır.

14, 15, 16’dakiler ise boşandığı kadınlardır.

Muhammed’in cariyeleri:

1. Nefise
2. Cemile

Bu eşlerinden aynı anda evli olduklarının sayısı kimi hadislere göre 9, kimisine göre 11 olarak belirtilmektedir.

Hatice ile evliyken başka eş almamış-alamamış olup en uzun evliliği onunla yapmıştır. Yaklaşık 25 yıl.

50-63 yaş arası boşanmadan evli olduğu eşleri 2-13 olarak belirtilenlerdir.

Bu listede sözlü olduğu ve evlenmek isteyip de muhtelif nedenlerle evlenemediği 11 kadına ve ev işlerine bakan 16 cariyesine önemi olmadığı için yer verilmemiştir.

Bu açıdan listeyi azalttığımız, eksiltme yaptığımız düşünülmesin.

Serdar Kaangil

About pante

Araştırmacı sosyal medya editörü...
Bu yazı Din içinde yayınlandı ve , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

50 Responses to FAHRİ ALEMİN ZEVCELERİ ve CARİYELERİ

  1. zinike dedi ki:

    vay yavrum vay erkek dedigin böyle olur sizde erkekmisiniz kendimide kataraktan yuh bize biz bir karıyı idare edemiyoruz .hem maddi hem manevi.birde her gece hurmadan başka yiyecegi olmayan bu adam bu kadar eşi nasıl idare etti.iman gücü herhal bi bizde yok bu iman .

  2. toprak2012 dedi ki:

    eee .. cinsellik değil demekki anlamaya çalış

  3. istavrit dedi ki:

    Kuranin ayetlerine kadar girmistir muhammedin kadinlara olan duskunlugu.
    Ebu zeyd’in karisi (muhammedin halasinin kizi) zeynep’i allah muhammede es secmis, muhammedin esleri ile yatma duzenini bile yapmistir.
    hadislere konu olmus cinsel gucu..

    Butun bunlar ilk karisi Hatice oldukten sonra oluyor..Burada dikkatimi ceken sey, cok esliligi seven 40 erkek gucundeki muhammed neden hatice zamaninda ikinci bir es ve cariye almadi..Cok evlilikten amac islami yaymak ise, hatice islami yaymasina engel mi oluyordu…tabiki degil..

    Muhammedin peygamberlik sirri hatice’de idi..Bolgenin en saygin kadinlarindan olan hatice muhammetteki hitabet ve belagati gorup peygamberlik fikrini ortaya atip, muhammedi peygamber ilan etmisti.Vahiy geldigini ilk goren ve bunu soyleyen hatice’dir…ilk inaniri da (sozum ona) hatice oldu..

    Muhammed, hatice zamaninda bir baska kadinla evlense hatice muhammedin peygamberlik yalanini ifsa edecekti..Haticenin olumunden sonra ise muhammed amiyane tabirle ucana kacana atmaya basladi.

    Kaynak nedir diye soracak olursaniz mantigimdir..iki kisi arasinda kurgulanmis bir yalanin kaynagi olabilir mi..?

    Basarilar diliyorum pante

    • sevginin ışığı dedi ki:

      Yorumunuz muhteşem… Çok güldüm… Teşekkürler

    • Amd dedi ki:

      Olayı bitirmişsin sen dostum ya 🙂

    • Gencer dedi ki:

      Tek kelime ile süpersin yazını hemen bilgisyarıma kaydediyorum.Çok önemli bir tespit bence.İşte Yüce Yaratnın yarattığı üstün zeka budur.Safsatalar manzumesi yazanlar veya zırvalayanlar değil.

    • karaca dedi ki:

      İşin garib tarafı bu kadar evlilikten en az bilmem kaç tane çocuğun olması gerekir. hani nerede.varsa bile kimse bilmiyor sadece kızı fatma biliniyor iş çok garib bi hal aldı.

  4. necdet polat dedi ki:

    vay be mübarek islamı anlatacam diye düşünenşuğraşan nasıl zaman bulmşta kadınlarınan bu kadar aşna fişne yapmış acaba o zamanın kadınlarında hiç gururu yokmuş herhalde ya da başka erkek yoktu saçmalık

    • SalladınThoth dedi ki:

      necdet günümüzde akp kadınlarının ne kadar gururu var ki sen o zamanlar araplarda üstelik gurur arıyorsun…

  5. deniz dedi ki:

    Ben bunun sebebini “orta yaş sendromu”na yani “andropoz” a bağlıyorum… Erkekler bu dönemde cinselliklerinin ve gençliklerinin ellerinden gittiğini farkeder ve geçmişte yapmadıklarından büyük pişmanlık duyar ve telaşa kapılırlar. Bu dönemdeki erkeklerin ruh hali, mart kedilerinden hiç farkı olmaz.

  6. nafize dedi ki:

    harikasınız siz yaw bir bayan olarak gözlerim yaşardı demekki devrimin hatunları siz erkeklerin gözünü baya korkutmuş helal bize bu arada peygamberin mucizelerini unutmayın bu işte mucizeleri arasında allah beline kuvvet vermiş. birde iman gücü nerde muhammet devrimin erkekleri:):):)

  7. halil699 dedi ki:

    sizler günah yapmayi aliskanlik haline getirmisiniz valla billa, yazacak cok sey var ama buna cevaplamak icin ömrüm yetmez beniz, bu atilan iftiralari ALLAH görüyor, son nefesinde tövbe etsende tövben kabul olmuycaktir. bu benim yorumum

    • sevginin ışığı dedi ki:

      Halil dostum, Kuran’daki peygamberin eşleriyle olan münasabetlerini konu alan ayetleri ve söz konusu hadisleri yazan kitapları okusan, yukarıdaki yorumu yazmazdın kanaatindeyim… Lütfen islamı sadece hacılardan hocalardan, Mevlana’dan Yunus’dan öğrenmeyelim..

    • Gencer dedi ki:

      HUD 35 i okumanı ve gerçekten anlamanı tavsiye ederim.Burada yorum yapanlar bu ayetleri Diyanet veya her hangi bir Kuran kaynağından inan ki teyit ediyor.Bende daima karşılaştırıyorum.
      HUD 35 i Lütfen oku.
      Saygılar Yüce Yaratanın akıl vermiş olduğu Dostum.

    • Gencer dedi ki:

      Sonsuz Galaksiyi bir düşünün Güneş Sistemini düşünün Dünyamızın büyüklüğünü ve yörüngesinden milyarlarca yıl sapmadan döndüğünü düşünün sonra bu sonsuz Galaksiyi ve bizleri aynı zamanda tüm canlıları yaratan mutlak güç ve bu canlılara inanılmaz yetenekler vermiş İnsana beyin ve akıl vermiş ve en önemlisi RUH vermiş Sonsuz güç bir kaç kitap yazıp insanlara kendisine inanması için neredeyse yalvaracak seviyeye gelir mi?Bu kadar ayette yarattığı bir insanın yatak odasına hangi kadınların gireceğini düşünür mü?Evin de fazla oturmayın o rahatsız oluyor ama söylemeye utanıyor der mi,?Nikah Memuru olurmu?Bu yarattığı Galaksideki yıldızlara şeytanlara atılan taşlar ve kandil dermi?Spermin bel ve kaburganın arasından çıktığını söylermi?İnsanlara savaşmayı emredermi?Bir inananın önce 10 inanmayana bedel olduğunu sonra yükü hafifletip vazgeçip 1e 2 olduğu hatasını yaparmı?Ganimetlerin önce tamamını isteyip sonra 5’te 1 ine düşermi?Ganimetleri ne yapar bu mutlak güç?İblise bir ayette Melek deyip diğer bir ayette Cin dermi?Kafirler bir ayete göre Cehennemde darı küspesi yerken diğer bir ayette zakkum yerken diğer bir ayette Kanlı irin yer çelişkisini yaparmı?İlk Müslüman Muhammed olduğu bir ayette belirtilirken başka bir ayette 4800 yıl önce yaşamış İbrahimi Müslüman yaparmı?Meryemin abisini Meryemden 1300 yıl önce yaşamış olan Musanın abisi Harun yaparmı?Meryemi Harunun kardeşi zannedip Sure ismini Harunun ve Musanın Babası olan İmran suresi yaparmı?Savaşa teşvik edermi?Bir peygambere esir almanın yakışmayacağını tümünün öldürülmesi gerektiği caniliğini yaparmı bu Mutlak Güç?Bu Mutlak Güç bir kitap yazacaksa bir insanın ağzından çıkar gibi yazarmı?Her ayetinin altına aynı notları düşermi?Gökten Koç İner mi?Kadın bir insanın Kaburga kemiğinden yaratılır mı? ? ,? ? ?
      İlk ayetlerde bu kitap Allah’ın kelamı bu kitapta çelişki olmaz deyipte yukarıdaki kadar ve daha yüzlerce örnek bulunabilecek hatalar soru işaretleri ortaya çıkmasına mani olamazmı?Kainatı kusursuz yaratan Mutlak Yaratıcı 3 tane kitap yazıp 3’ündede başarısızlığa uğrarmı?Yazıları getiren Cebrail yazılar değiştirilirken müdahale etmezmi?
      Biraz akıl biraz hizan lütfen .Sorgulanamaz diye bir şey yoktur.
      Saygılar.

      • navajo dedi ki:

        harika tbrklr.. soru var cevap yok bilenler mantıklı cevaplar versin ama bütün cevaplarda sorunun içinde :)))))

      • bir kul dedi ki:

        Gencer
        Gencer dedi ki:
        27/10/2013, 22:22

        Biraz akıl biraz hizan lütfen .Sorgulanamaz diye bir şey yoktur.SENDEN ALINTI

        birde kendini ve kainatı sorgula SONRA KURAN MEALİNİ TEKRARDAN OKU
        RİVAYETLERİ UNUT KATKISIZ BİR ŞEKİLDE SAF SÜT GİBİ SU KATILMAMIŞ SÜT
        KAL SAGLICAKLA
        BENİMKİSİ TAVSİYE

  8. Koraya dedi ki:

    Bu çağda bırakın artık bu gerici yobaz düşünceleri. Gerçekler ortada insanları yüzlerce yıl kandırmışlar acımasızca kan döktürmüşler, insanlar sürüler halinde bunlara inanmış ama bugün ne kadar yalancı oldukları ortaya çıkmış. Namussuzca birbirinize saldıracağınıza gerçekleri görün. Dünyada 6 günde falan değil, 5 milyar yılda oluştu. Büyük patlamada evren yoktan var olmadı. Olağanüstü ölçüde yoğunlaşmış maddenin patlamasıyla oluştu. Yerçekiminin etkisiyle önümüzdeki dönemde aynı madde yoğunlaşarak tekrar büyük patlama olabilir. Bu böyle sonsuza kadar devam eder.
    Durum böyle iken geçmişdeki ilkel kabilelerin yaşamını örnek alarak yol belirlemeye çalışmak, yobazlıktır, gericiliktir, ahlaksızlıktır.

  9. C dedi ki:

    Konunun incelenme metodu nazarından bakarsak;
    ismi Bilisel Felsefe olan bir sitenin karşılaştırmalı bir bilgi vermesi ve karşıt görüşlerin de bilgisini vermesi gerekmez miydi ? Sadece kendisinin ulaşmak istediği bir mantığa uygun sözde bir kaynak bularak bunu doğru gibi sunmak zaten bilimselikten uzak bir yaklaşım olur.
    Ayrıca gösterilen kaynağın genel kabul görmüş bir kaynak olmadığı da az çok bilgisi olan, araştıran bir kişinin gözünden kaçmayacaktır.

    • sevginin ışığı dedi ki:

      Size şu iki ayet ile cevap vereyim:

      **Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Azhab 50)

      **Ey Muhammed! Bunlardan (hanımlarından) dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah, kalplerinizdekini bilir. Allah, hakkıyla bilendir, halimdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
      Bundan sonra, ***güzellikleri hoşuna gitse bile*** başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler başka. Şüphesiz Allah, her şeyi gözetleyendir. (Azhab 51, 52)

      Azhab 52’de ‘’güzellikleri hoşuna gitse bile’’ deniyor Muhammed için. Nefsi konusunda Muhammed yeterince arınmış mıdır? Elinin altında bulunan bütün kadınlar, akrabalarının kızları ve cariyeleri ile evlenebiliyor olduğu halde, başka kadınların güzelliklerinin hoşuna gidebileceği, diğer kadınlara cinsi münasebetin gözleriyle bakabildiğini görüyoruz…

      *Ayrıca Azhab 37’nin anlamını da biraz sorgulayın bakalım altından ne çıkıyor…

      *Ama siz sevgili C, muhtemelen Kuran’ı hacıdan hocadan dinleyerek öğrenenlerdensiniz… Belki de daha annenizin karnındayken bile dua okunmaya başlanmıştır size de…

  10. mervece.com dedi ki:

    “Öksüz, hem yetim olarak büyüyen bir peygamberdi o…
    Önce kendisini kollayan amcasını, hemen ardından malıyla canıyla ona eş olmuş Hatice validemizin ölümüyle kimsesizliği artmıştı…
    Yerinden yurdundan ayrılmak zorunda bırakılan,
    Taif’te, çocukların bile taşladığı mahsun bir peygamber aynı zamanda…
    Evet savaştı da…
    Onunla savaşanlarla O, Allah için savaştı…
    Cephe de en sevdiği amcası hz Hamzanın, 70 parçaya ayrılmış bedenini gördü… Dehşeti yaşadı… ve daha bir çok yakının, arkadaşının savaşlarda şehid oluşuna şahit oldu…
    Hiçbir anne babanın yaşamak istemeyeceği acıyı, evlatlarınınn ölüm acısını yaşadı… Onları toprağa bizzat kendisi verdi…
    El insaf;
    Bunca acıyla yoğrulan bir peygamberin yaşamında, hayata dair “nefsi” bir şey kalabilir mi?”

    Ahzab 50. ayet ve efendimizin çok eşliliğini anlattığım yazının sonunu paylaştım sizlerle… “ola ki düşünürsünüz..”.

    • Gencer dedi ki:

      Siz Muhammed’in yanındamıydınız?Sanki bizzat şahit olmuş gibi yazmışsınız.O kadar büyük bir tesir altında kalmışsınız ki.Gerçekleri ancak ölünce anlayacaksınız gibi bir haliniz var.Umarım bu dünyada gerçekleri anlama şansına sahip olursunuz.
      HUD 35 ayeti her şeyi ortaya koymakta lütfen okuduktan sonra yorumunuzu yazın merka ediyorum.
      Saygılarımla.

    • temmuz dedi ki:

      Mervece Hanım;
      mahsundu hatta çok mahsundu,
      fakirdi hatta fasfakirdi,
      yalnızdı hatta yapayalnızdı,
      garip hatta çok garipti.
      Asma bin Marvan’ı bu yüzden öldürttü.
      Şair Ka’b İbn El Eşref’i bu yüzden öldürttü.
      İbni Sunayna bu yüzden öldürüldü.
      EbuRafi de bundan dolayı öldürüldü.
      Halid Bin Süfyan,
      Useyir Bin Zarim,
      Asma Bin Merva,
      …….
      Kureyza katliamı ve de
      Kendisi döneminde 50-60 belki daha fazla
      savaşa sebebiyet vermesi de
      ”mahsun” oluşundandır

  11. ertuğrul dedi ki:

    bu yazıyı yazanların delil diye sundukları sadece deli saçması ve bu yazıyı yazan kafir için iyi ki cehennem varr… safınızı belli edin edin ki cehenneme girdiğiniz için sevinelim. hoş bu dünyada size cehennem. vehimleriniz size bu dünyayı zindan ediyor.. kendinizi mutlu sanın olmadığınızı en iyi siz biliyorsunuz… Allah bize yweter..

    • nizami dedi ki:

      Iste muslumanlarla dinsizlerin farki budur.Siz hep aci cehennem istiyorsunuz.Birisine bakarken hep nifretle bakiyorsunuz ki bu cehennemde ne guzel yanacak.Hep onun hayaliyle yashiyorsunuz.Kotuluk peshinde.Ama dinsizler , ateistler ve digerleri boyle dushunmez.Yeterin artik .Gozunuzu kin burumush sizin.

    • sevgi dedi ki:

      Bu siteyi achana kafir diyorsun, yazik. Halbuki o bu kadar emek harcayarak sizlerin gerchekleri gormenizi istiyor, sizleri cahiliyyetden kurtarmaya chalishiyor. Pante benim hep hayal ettigim ama yapamadigim sheyi yapmish, hem de mukemmel shekilde. Bu siteye hayranim. Bir insan bu kadar emekge karshilik olarak nasil kafir diye hakaret edebilir? Kimsenin kimseye kafir demeye hakki yoktur. Hatta musluman olsa bile kimin iyi kimin kotu oldugunun kararini tanrinin verecegini bilmesi gerekir. Saygilarimla.

    • rammsteinn dedi ki:

      Diyanet Vakfı
      AHZAB 50. Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

      eğer bu yukarıda yazılanlar kuranda değilde bir hadiste olsaydı şöyle söylenecekti.
      “bunlar uydurmadır yalandır iftiradır.islamı karalamak isteyenlerin oyunudur.”
      ama yukarıda apaçık yazıyor. bu ayetle ilgili ne yazarsam yazayım peygambere hakaret olarak algılayacaksınız.

    • Gencer dedi ki:

      Arkadaşım bu senin ve senin gibi düşünenler için güzel bir durum değilmi.Bak biz nelerden vaz geçiyoruz.Tomurcuk Memeli Bakirelerden vazgeçiyoruz,Şarap akan Irmaklardan vazgeçiyoruz,Muzlardan,Gilman’lardan vazgeçiyoruz.Cehennemde İrin veya Zakkum otu veya Darı küspesi yiyeceğiz buna bile karar verememiş Muahmmed.İşte bunların hepsi siizn oluyor daha istiyorsunuz.Ama unutmayınki Yüce Yaratan (Ben artık böyle söylüyorum)Senin inandığın hurafelerden çok çok daha büyüktür.

      • bilal dedi ki:

        Sayın Gencer !
        CEHENNEMDE KİMİN NEYİ YİYECEĞİNE KUR’AN’DA KARAR VERİLMİŞTİR.! Verilen mesajı doğru algıladığımızda bunu anlarız.. a) DUHAN-43-44: ان شجرة الرقوم طعام الاثيم الخ ‘’ Doğrusu zakkum ağacı günahkarların ( ahiret hayatına inanmayanların) yiceğidir..’’ Bu ayetten önceki ve sonraki ayetlere baktığımızda görüyoruz ki bu yiyecek türü ahiret hayatına inanmayan ve günaha dalan mucrimler içindir…الاثيم ‘’ İfadesinden de ahiret hayatına ve hesabına inanmayıp,dünya da her türlü kötülüğe dalan mucrimler olduğu anlaşılmaktadır.Bir ayeti değerlendirirken önceki ve sonraki ayetlere de bakmamız lazım..yoksa mesajı verilen yanlış anlarız..Yanı cımbızlama gibi bir durum söz konusu oluyor,böyle bir durumda da verilen mesaj yanlış anlaşılıyor . b) GAŞİYE : 1-2-3-4-5-6: هل أتيك حديث العاشية == الي == ليس لهم طعام الا من ضريع الخ ‘’ Dehşetiyle her şeyi bürüyüp kuşatacak olan (kıyametın) haberi sana geldi mi ? O gün bir takım yüzler eğilmiş zillete düşmüştür.Dünyada çalışmış,fakat boşuna yorulmuştur.’’ (.Çünkü yaptığı işler inanarak ve samimiytle Allah için değil,riya,gösteriş vs,için yapmıştır.Yani münafıkça davranarak riyakar olmuştur..) Ayet.6: ليس لهم طعام الا من ضريع الخ ‘’ Onların dari’y den başka yiyecekleri yoktur….’’ Bu ayetle de dünyada iken Allah için değil, münafıkça hareket ederek riya ve gösteriş için amel yapanların yiyecek türü belirtilmiştir.Bunlara sadece dari’y dikeni vardır deniliyor.! c) HAKKA: 33-34-35-36-37: انه كا ن لايؤمن بالله العظيم ولا يحض علي طعام المسكين =ا ‘’ Çünkü o,yüce Allah’a inanmazdı,yoksula yardım edip doyurmayı teşvik etmezdi.(aç,yok-sul ve fakirlere yardım etmezdi…) Bu gün artık burada (ahirette ) ona yadım edecek bir yakını yoktur.İrinden başka yiyeceği de yoktur..Onu büyük şirk suçunu işleyenlerden başkası yemez.’’ Burada da yüce Allah’a inanmayan,yoksulu,fakiri doyurup yardım etmeyen ve şirk koşanların yiyecek türüne vurgu yapılmıştır….!!! Dikkat edilirse cehennemde şu veya bu yiyecekten başkası yoktur denilmiyor..!!! Bu ayetlerde suçları farklı olanların yiyeceklerinin de farklı olduğuna dair vurgu yapılmıştır….Çünkü suçlulara göre cehennemin derceleri farklıdır.. ‘’ النار دركا ت فمنهم من طعا مه الزقوم ومنهم الغسلين ومنهم من طعامه الضريع الخ’’ Suça göre cehennemin dereceleri farklıdır.Herkes suçuna göre daha hafif veya şiddetli yerde cezasını çeker.İşte dereceleri farklı olan cehennemin yiyecekleri de farklıdır.Suçlunun bulunduğu dereceye göre yiyeceği sadece zakkum veya dari’y ya da irin olur…’’ İşte söz konusu ayetler bunları anlatıyor….Ayetlerde zerre kadar çelişki yoktur ve kimin ne yiyeceğine de karar verilmiştir…Kur’an’da hiç bir sorun yoktur.Sorunu üreten bizleriz… Özellikle en büyük sorunu üretenler hatalı meal ve yorum yapanlardır……….. Kur’an,bir beşer sözü değil,evreni yaratan ve her şeyi ilmiyle kuşatan yüce Allah’ın sözüdur ……Saygılarımla….

    • Temmuz dedi ki:

      Ertuğrul Efendi,
      Buradakilerin çoğu bir şekilde bir yaratıcıya inanıyor zaten.
      İnanmadığımız saymakla bitmez çelişkilerle dolu olan dinler.

  12. sevgi dedi ki:

    47 yashindayken 6 yashli bir kiz cocuguyla nisanlanmish ve 50 yashindayken onunla ( 9 yas ) evlenmish olan birini takdir ediyorsunuz. Peki siz kendi kizinizi bu yasda evlendirir miydiniz? Buradan tum muslumanlara sesleniyorum. Gercekden bunu yaparmiydiniz?

    • Gencer dedi ki:

      Birde ALLAH’ı Nikah memuru yapmış.Yani biz 9 yaşında bir kızla evlenirsek ALLAH bile Nikah Şahidimiz ve ya Memurumuz olabilir.Muhammed herkesten saklamak istediği şeyler için kimsenin görmediği Allah’ı şahit yapmış.Enfal 1 de Ganimetleri önce hepsini ALLAH’la beraber paylaşmış ENfal 41 de pazarlıklar sonucu 5 te 1 e düşmüş.Yani ALLAH’ın payını %20 ye düşürmüş.Ganimetleride ALLAH’la beraber herhalde gayrimenkule yatırmıştır.

      • bilal dedi ki:

        Sayın Gencer !
        1-Dinin tek kaynağı olan kur’an’ın neresinde haşa Allah nikah memuru yapmıştır…? 2- 9 yaşındaki kızla evlenilebilir diye kur’an’ın neresinde yazılıyor.? 3-Dinin temel kaynağı sadece kur’an olduğunu bilmiyor musunuz ? Lütfen mesnetsiz bir şey söylemeyin…Dinin temel kaynağı kur’an olduğuna göre bir iddianız varsa bunu sadece kur’an’ın arapça metninden bize göstermelisiniz..!!! Uyduruk,yalan ve saçma sapan rivayetleri bize göstermeyin. Bunlar din değil,uydurulmuş masal ve hurafelerdir. Din sadece Kur’an dır…
        Ganimetler konusundaki iddianız da tamamen yanlış ve anlamsızdır.Nasip ise diğer konularda olduğu gibi burada da nasıl yanıldığınızı size gösterceğim.. !!! Saygılar…

      • bilal dedi ki:

        GANİMETLER KONUSUNDA DA HİÇ BİR ÇELİŞKİ YOKTUR….!!! Çünkü,,,
        a) ENFAL-1: يسألونك عن الانفال ” Sana ganimetlerin taksimini soruyorlar…!.
        . قل الانفال لله والرسول ” De ki, ” Onun taksimi Allah ve Resulüne aittir.” Yani taksi-
        matın yetkisi Allah ve Resulüne aittir.” b) ENFAL- 41: واعلموا انما غنمتم من شئ فان لله خمسه الخ
        ” Biliniz ki,ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri,Allah’a,(onun yoluna,)
        peygambere,ona yakınlığı olanlara,yetimlere,(kimsesizlere) yoksullara ve yolda kalmış- laradır. NOT: 1.ayette ” ENFAL” ,yani sulh yoluyla elde edilenler, 47.ayette ise savunma savaşından sonra ( savaştan sonra ) elde edilen mal söz konusudur.İkisi ayrı şeylerdir..
        Özetle; a) ENFAL-1.ayette ganimetlerin taksimat yetkisinin kimde olduğunun hükmü var. .
        b) ENFAL- 41.ayette ise ganimetlerin kimlere tevzi edileceğinin hükümü bulunmkatadır.
        Yani her iki ayetin içerdiği hüküm birbirinden ayrıdır. Bu nedenle,ayetler arasında zerre
        kadar çelişki söz konusu değildir… Kur’an da asla çelişki yoktur..Çelişkiler yanlış meal ve yorumlardan kaynaklanıyor.Lütfen Kur’an’ın verdiği mesajı anlamadan anlamsız bir şey söylemeyelim…..! Saygılar…

  13. sevgi dedi ki:

    “”eşini yanında tut ve allah’tan sakın” diyordun; insanlardan çekinerek allah’ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. artık zeyd, ondan ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. allah’ın emri yerine getirilmiştir. (ahzÂb -37)
    Bu da mi yalan? Kendi geliniyle evlene bilmek ichin ve bunun sonucunda halkin ona karshi dedikodu yapmamasi ichin bu ayeti yazmish.
    AHZAB 50. Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
    Butun kadinlari bir tek kendine helal kilmish bu ayetde de. Hani ben de sizin gibi bir insanim, benim sizden farkim yokdur, bir tek Allah farklidir sadece ona itaat edin diyordu? Soz konusu kadinlar olunca nasil da fark meydana geliyor ))) Kuranin Muhammed tarafindan yazildigi chok belli bence

    • Alex dedi ki:

      aynen katiliyorum suraya da bakin lütfen özellikle de madde 84’e https://eksisozluk.com/bir-muslumanin-aklina-takilan-91-soru–3933333

    • bilal dedi ki:

      ZEYD,HZ.PEYGAMBERİN EVLATLIĞI MIDI ??? Konuyu yanlış yorum ve uyduruk rivayetlerden okuyorsunuız.!!! 1-Zeyd’in hz.peygambere olan evlatlık iddiası sadece bir kuruntu idi.Ne hukuki,ne dini,ne de örfi bir evlatlığı söz konusdur.Böyle bir
      evlatlık için hiç bir koşul ortada yoktur.Bu iddia sadece bir kuruntudan ibarettir. a) Zeyd,gerçekten hz.peygamberin evlatlığı mıdı ? b ) Evlatlık olabilmenin koşulları yerinde midi ? c) Hz.peygamber ile Zeyd arasındaki yaş buna müsait midi.??????
      d) Zeyd,hz peygamberin kucağında mı büyüdü.? Bu sorulara doğru yanıt verildiği za-
      man görülecektir ki,Zeyd’in hz.peygambere olan evlatlık iddiasi sadece bir kuruntuydu.
      Bu Konunun izahını yapalım: 1 – Hz.Zeyd,islamiyeten önce köle olarak hz.Hatice’nin
      eline geçiyor.Dul ve kırk yaşında olan hz.Hatice 25 yaşında olan hz.Muhammed’le
      evleniyor.O zaman köle olan Zeyd’in yaşı da 21.idi.Yani hz.Muhammed Zeyd’le tanış-
      tığı zaman Zeyd’in yaşı 21,hz.Muhammed’in yaşı da 25 idi.Buna göre Zeyd çocukluk
      dönemini hz.peygamberle hiç geçirmemiş ve onun evinde de büyümemiştir. Peki,25
      yaşındaki bir adam,21 yaşındaki bir adamı nasıl evlatlık edinir.? İkisi de neredeyse
      yaşıt sayılırlar.Böyle evlatlığın hukuki,ahlaki ve dini bir izahı var mı ? Evlatlık edinmek
      küçük yaştan başlıyor.21.yaşından sonra nasıl evlatlık olur.??? Bir çocuğun birine
      evlatlık olabilmesi için küçük yaştan beri onun himayesinde yetişip büyümesi gerekir. Zeyd için böyle bir durum söz konusu değildir.2-Hz.Muhammed’in doğum tarihi 571,
      Zeyd’in d.t.ise,575 miladı.Peki bu yaştan sonra nasıl bir evlatlık olur.? 21 yaşında olan
      Zeyd bir bebek veya çucuk muydu.? Hz.peygamber ona süt mü emzirtmiş.? Onu kendi
      evinde mi büyütmüş ki evlatlığı olsun.? Bunların hiç biri gerçekleşmiş değildir.Kur’an da
      da ifade edildiği gibi bu iddia sadece bir kuruntu idi. Bu nedenle kur’an buna ”ادعياء ”
      ed’iya ” evlatlığı iddia edilen ”diye şeklinde bir ifade kullanmıştır. ”تبني ” Tebenni, ” yani
      gerçek anlamdaki bir evlatlıktan ” kur’an söz etmemiştir. AHZAB-37 : في ازواج ادعيائهم الخ ” Zeyd o kadınla ilişiğini kestiğinde (boşandığında ) Biz onu seninle
      evlendirdik ki,evlatlığı iddia edilenlerin boşanmış ve dul kalmış eşleriyle (evlenmede ) mü’minlere bir darlık olmasın… ” Evet bu evlatlık kuru bir iddiaden ibarettir.Bu evlatlık için hiç bir koşul gerçekleşmiş değildir.!!! AHZAB-4.
      ayetin doğru meali, وما جعل ادعيائكم ابنا ئكم الخ ” Evlatlıklarını iddia ettiklerinizi,oğullarınız kıl-
      mamıştır” diye şeklindedir.Öysa, ayetlerin meal ve yorumlarında geçen ” ادعياء ” ed’iya ” evlatlığı iddia edilen’ ‘şeklindeki doğru meal ve yorum verilmemiştir.Demek ki,bu iddia
      sadece bir kuruntu idi.Bu nedenle hz.peygamberin dul kalan halasının kızı Zeynep’le evlenmesinde hiç bir örf ve geleneğe aykırılığı söz konusu değildir.!!! Çünkü,Zeyd’in evlatlığı sadece kuru bir iddiadan ibaretti .Gerçek bir evlatlık söz konusu olmamıştır.
      Öyleyse bunun yadırganacak hiç bir yönü yoktur. ,Medeni saydığınız ABD ve Avrupa
      ülkelerinde evlatlıklarla evlilik hem hukuki,hem de gayet normal karşılanmaktadır.Fakat
      hz.peygambere gelince Zeyd’in ona evlatlığı söz konusu olmadığı halde (tamamen bir iddia kuruntsu yüzünden) onun bu evliliğini yadırgıyorsunuz.!!! AHZAB-40: ما كان محمد ابا احد من رجالكم ولكن رسول ا لله
      وخاتم النبين ” Muhammed,sizin erkeklerinizin ( Zeyd vs.) hiç birinizin babası değildir.
      (dinen,hukuken ve örfen hiç birinizin babası değildir) O,ancak Allah’ın elçisi ve peygam-
      berlerin sonuncusudur. ” ifadesiyle onun hiç bir kimsenin babası olmadığının vurgusu yapılmıştır.Zeyd,hz.peygamberin yanında kaldığı için,böyle bir iddia yapılıyordu. İşte
      kur’an,buna ”تبني ” Tebenni ” yani oğul edinme,evlatlık edinme ” değil.de ” ادعياء ” ed’iya ”
      yani evlatlığı iddia edilen ” şeklindeki ifadeyi kullanmıştır. Bu da söz konusu iddianin
      bir kuruntu olduğunu,gerçek anlamda bir evlatlığın söz konusu olmadığını göstermekte-
      dir.Bu nedenle bu evliliğin yadırganacak hiç bir yönü yoktur.!!! Gayet doğal bir olaydır.
      Saygılar…

      • bilal dedi ki:

        ‘’ ALLAH’IN AÇIĞA ÇIKARACAĞI VE HZ .PEYGAMBERİN KİMSENİN DUYMASINI İSTEMEDİĞİ ŞEY NE İDİ ??? ‘’ الله اعلم ‘’ Hz.peygamber Zeyd ve Zeynep arasındaki geçimsizliğin ve Zeyd’in boşama isteğini hiç kimsenin duymasını istemiyordu.Bu durumu içinde gizliyordu.Onun tek arzusu,Zeyd ile Zeyneb’in boşanmamalarıdı.Eğer olay yayılıp duyulsaydı,bunu hızlandırmak ve gerçekleştirmek için münafıklar devreye gireceklerdi.Yani hz.peygemberin kendi eliyle kurmuş olduğu bu aile yuvasını yıkmaya çalışacaklardı.Bu yuva yıkıldığı zaman münafıklar ve müşrikler bunu hz.peygamberin aleyhine bir propaganda malzemesini yapıp şöyle diyeceklerdi,bakınız,Muhammed kendi eliyle kurduğu aile mutlu olamadı ve neticede onun kurduğu yuva dağıldı vs..) İşte Zeyd,eşi ile kendi arasındaki bu geçimsizliği ve boşanma isteğini sadece hz. peygambere açıyordu.Hz.peygamber de bu durumu kimsenin duymasını istemiyor ve içinde saklıyordu.. ‘ ‘ الله اعلم ‘’ ayet buna işaret ediyor… AHZAB-37 : .Sen kendi içinde,Allah’ın ortaya çıkaracağı şeyi ( Zeyd ile zeynep arasındaki geçimsizliği ve Zeyd’in boşanma isteğini ) insanlardan gizliyordun,İnsanları sayıyordun. Oysa (her konuda) Allah,kendisini saymana daha lıyıktır…’’Yani hz.peygamberin içinde gizlediği ve duyulmasını istemediği şey,bu geçimsizlik ve Zeyd’in bşanma isteği idi.Bu geçim-sizliği münafıklar daha da alevlendirmesinler diye,bu olayı hz.peygamber gizli tutuyo-rdu… Onun içinde gizli tutuğu şey kesinlikle Zeyneb’in boşanıp kendisiyle evleneceği değildi..ÇÜNKÜ,AHZAB-37:واذ تقول للذي انعم الله عليه الخ ‘’ Kendisine hem Allah’ın ikramda bulunduğu,hem de senin ikramda bulunduğun kimsye şöyle dediğini hatırla………….’’ a) Bu ayet geçmişi anlatıyor..’’…. O zamanın olayını hatırla ‘’ diyor..Yani bu ayet indiği zaman boşanma çoktan gerçekleşmişti.Çünkü ayet geleceği değil,geçmişi anlatıyor.. b) Hiç bir ayette de Zeyd onu boşuyacak ve Zeyneb’i seninle evlendireceğiz,,’’ diye geleceğe yönelik hiç bir bilgi hz.peygambere verilmemiştir…Peki yüce Allah ona vahiyle bildirmemişse,bunu nasıl bilecek.? Zaten فلما قضي زيد منها وطرا الخ ‘’ Zeyd onunla ilişiğini kesince,(ve iddeti bitikten sonra) onu seninle evlendirdik ki, evlatlıklerı iddia edilenler eşleriyle ilişkiyi kestiklerinde (boşanmış) eşleriyle evlenmede mü’minlere bir darlık olmasın…’’ şeklindeki bu ayet tamamen boşanma olayından sonra inmiştir…Yani boşanma olayı olmadan hz peygamber bu durumu hiç bilmezdi.. Boşanıp iddeti bittikten sonra Zeyneb’in ailesinin israrı üzerine ve evlatlıkları iddia edilenlerin boşanmış eşleriyle evlilikte mü’minlere bir darlık çıkmasın diye yüce Allah bunu gerçekleştiriyor… Öztele, 1- Zeyd,hz.peygamberin evlatlığı değildi.Bu evlatlık iddiası sadece bir kuruntu idi.Ne hukuki,ne dini,ne de örfi bir evletlığı söz konusu idi. bunun bütün gerekçeleri bundan önceki yazıda gösterilmiştir..!!! 2- Hz.peygamberin içinde gizlediği şey ‘‘الله اعلم ‘’ Bu, geçimsizlik olayının duyulmaması idi.Çünkü duyulup yayılsaydı münafıkllar,müşrikler bunu daha da alevlendirip,boşanmalarını hızlandırma-ya çalışacaklardı,sonra da bakınız,Muhammed kendi eliyle evlendirdiği eşler mutlu olamadılar ve aile yuvası da yıklıdı,diye hz.peygamberin aleyhine bunu propagan- da malzemesini yaparlardı..İşte böyle bir durumun olmaması için hz.peygamber bu geçimsizlik olayını içinde gizliyordu… Yani hz.peygamberin,bu evliliği,ne dine,ne hukuka,ne de bir örfe aykırılığı vardır.! Çünkü,Zeyd onun evlatlığı değildi.Önceki yazı-da gösterilen gerekçelerle Zeyd’in hz.peygambere evlatlığı söz konusu bile olamaz..! Bu evlatlık iddiası gerçekle hiç bir alakası yoktur….!!! Saygılarımla…

    • bilal dedi ki:

      Sevgi hanım !
      Maalesef,AHZAB-50.ayetin verdiği mesajıi çok yanlış algılıyorsunuz.!!! Ayet hz. peygambere hitab ederek onun şahsında kimin kiminle evliliği helal olduğuna dair ge- nel bir hükme vurgu yapmaktadır..Yani,amca,hala,dayı ve teyze kızlarıyla evlenilebilir. bu derecedki akrabalık evlilğe engel değildir diyor.Ayet,bunlarla evlen demiyor,bunlarla evliliğin caiz olduğunun hükmünü belirtiyor.Daha sonra gelen 52.ayette de,mevcurt eşler dışında hz.peygambere de evlilik yolu tamaman kapatılıyor…Yani mevcut eşler boşan-madan başka biriyle evliliği de yasaklanıyor… لايحل لك النسا ء من بعد الخ ‘’ Bundan sonra (mevcut eşler dışında) artık başka bir kadınla nikahlanman vs…. helal değildir….’’ deniliyor.. Yani,hiç bir surette hz.peygamber mevcut eşlerinin üzerine yeni bir eş getiremezdi.52.ayetle bu ona tamamen yasaklanıyor. Özetle,bu ayet,burada ismi ge- çenlerle evliliği emretmiyor,bilakis,kimlerle evlilik helal olduğunun hükmüne vurgu yapıyor…Yani amca,hala,dayı ve teyze çocuklarının birbiriyle evlilikleri helaldır,haram değildir diyor….Ama,görüyorum ki ayetin verdiği mesajı anlamış değilsiniz. Ayet ne anlatıyor,siz ne anlıyorsunuz…??? Lütfen,bir şey anlamıyorsak ,kafamıza göre uydur-mayalım…Saygılarımla….

      • Cumali dedi ki:

        Bilal bey,
        Senelerce emek verip İslam’ı okumuşsunuz şimdi bunların Boşa gitmesi sizi olumsuz etkiliyor.Zararın neresinden dönülse kârdır.Turan dursun da ilahiyatçı idi.Gelin doğru yolu bulun gerçeği aslında siz biliyorsunuz,

  14. Gencer dedi ki:

    Alıntı.
    Muhammed, Oglu Zeyd ve Gelini Zeynep’in Buruk Hikayesi

    Nisan 20, 2013JanosYorum yapınYorumlara git

    Simdi size cok ilginc bir masal anlatacagim sevgili Meraklinin Guncesi okurlari… Muslumanlar’in efendisi, ugruna kainatlar yaratilan Muhammed, Muhammed’in 7. karisi Zeynep ve yine Muhammed’in evlatlik edinip sonra da olume gonderdigi zavalli oglu Zeyd uzerine…

    Hikayemiz Muhammed’in kendisinden 15 yas buyuk karisi Hatice’yle evlendigi gun baslar. Henuz 25 yasinda bir delikanlidir Muhammed. Patronunun kalbini calmistir ve evlenme teklifi almistir bu saygin is kadinindan. Hani Muslumanlarin inandirildiklari o unlu Cahiliye devrinde gecer, bu kadindan gelen evlilik teklifi. Hem de cok zengin bir is kadinindan, altinda calisan, gelecegiyse pek bir parlak delikanliya. Hani guya kizlarini dogar dogmaz canli canli gomerlermis de, Muhammed gelmis kurtarmis ya bu cahil Araplari… Iste Hatice demek gomulmeyenlerdenmis… Neyse.. Genc Muhammed, dugun heyecaniyla o zamanki tek kolesini azat eder ve kolesiz kalir. Mutlu ve zengin gelin de genc kocasini sevindirmek ister ve ona genc bir oglan kole hediye eder. Zeyd’dir bu kolenin ismi ve Kuran’da ismi gecen “sansli” azinliktandir. Ama hayati pek de herkesin yasamak isteyecegi tarzda bir hayat degildir bence…

    Zeyd aslinda bir ailesi olan, pek de onemsiz sayilmayacak bir isme sahipken bir sekilde kacirilir ve kole olarak satilir pazarda. Muslumanlarin anasi Hatice, neyse parasi verir ve alir bu kole cocugu. Cocugun ana babasi cok arar ogullarini, ama yillarca izini bulamazlar. Cocuk, Muhammed’in kolesi olduktan sonra da hayatindan pek memnundur. Yillar sonra bir gun ailesi bulacaktir Zeyd’i. Ama Zeyd, Muhammed’le kalacagini soyleyerek oz anne babasini saskinlik ve gozyaslari icerisinde birakir. Muhammed de pek keyiflenir bu duruma. Sonra o tarihlerdeki usulle (tebenni), halka seslenir ve Zeyd bundan boyle benim oglumdur der. Evlatlik almak boyle yapilirmis o tarihlerde… Ilginc.. Artik o bir kole degil, Zeyd ibn Muhammed’dir. Ne karizma… Zamaninin en korkulan, ve kendi taraftarlari arasinda en saygi ve sevgi duyulan lideri, artik onun sahibi degil, uvey de olsa babasidir. Ugruna oz babasina sirtini doner Zeyd. Bilemeyiz tabii cocuklugundan itibaren bir mal gibi alinip satinlan bir insanin psikolojisini…

    Hatice’nin olumuyle cok uzulen Muhammed, cozumu seri evliliklerde arar. Artik o bir peygamberdir. Her kadin onun karisi olmak istemektedir. Allah da bu durumu ozetleyen guzel bir ayet indiriverir hemencecik:

    – Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helal kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Ahzab – 50)

    Bu kadinlardan bir tanesi de Zeynep’tir. Halasinin kizidir Zeynep ve guzelligiyle nam salmistir. Muhammed Zeynep’in evine gittiginde beklenti, Zeynep’in Muhammed’le evlenmesidir. Ama buyuk bir supriz yapar Muhammed. Zeynep’i “oglu” Zeyd’e ister. Zeynep asildir, zengindir, guzeldir. Zeyd ise alti ustu bir koledir ozunde. Zeynep cok bozulur bu duruma. Yine de evlenir Zeyd’le. Emir buyuk yerden neticesinde… Kimbilir Zeyd ne dusunur, bilemeyiz. Ama hos duygular olmasa gerek. Evlendigin kadin aslinda babanla evlenmek istiyor, korkunc… Eh, boyle bir evliligin cok uzun surmesi beklenemez elbette; nihayetinde bosanirlar. Film iste bu noktadan sonra kopacaktir. Zeynep Muhammed’i hala ister, ve hali hazirda 6 tane karisi olan Muhammed de pek bos degildir Zeynep’e… Ama nasil olur? O, evlatliginin, oglunun eski karisidir. Hem de daha yeni bosanmislardir. Hem kulturde yoktur boyle bir sey, hem yasada… Yasaktir acikcasi, insanin birinci derecede akrabasinin eski esini almasi. Kahrolur Muhammed. Eh boylesine guzel ve cekici bir kadin da nasil bir etki yapmistir, kimbilir…

    Ama insan peygamber olunca olaylar filmlerde oldugundan daha farkli gelisebilir elbette… Allah imdada yetisir ve Ahzab suresinin o muhtesem ayetlerine bir yenisi ekleniverir:

    – Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikahında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha layıktı. Zeyd eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir. (Ahzab – 37)

    Muhammed’in icinde gizledigi buyuk arzu, Allah’in da dikkatinden kacmaz ve ugruna kainat yarattigi bu insanin arzusu ugruna hemen anayasada bir degisiklik yapiverir. Bundan boyle evlatliklarin bosadiklari esle evlenmek yasaldir der, is biter. Biter dedik de, tam olarak bitmez. Dugun gecesi misafirler yerler, icerler ve o gunu uzun suredir sabirsizlikla bekleyen Muhammed, bir turlu yeni karisiyla basbasa kalamaz. Saatler gecip gitmez. Sonra yeni bir mucize olur ve hem de dugun sofrasinda, misafirlerin yaninda bir ayet daha iniverir Muhammed’e.. O da aynen soyledir sevgili okurlar:

    – Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır. (Ahzab – 53)

    Epey gergin bir ayet gibi geliyor benim kulagima…

    Artik evlatliklar ve oz cocuklar arasindaki ayirim Allah tarafindan konmustur. Zeyd’in kalan cok kisa omru de yine Muhammed’in ilginc bir savas stratejisiyle sonlanacak, ve evlatlik edindigi, azat ettigi kolesini, Bizans sinirina adeta bir intihar saldirisina gonderdigi bir bolugun basina komutan olarak atayacaktir. Islami kaynaklara gore 3000 kisilik bir ordu, ya 100,000 ya da 200,000 kisinin karsisina cikacaktir. Mute savasi diye gecen bu savasta, Zeyd ile birlikte diger 2 kumandan da olecektir. Zeyd oldugunde 41 yasindadir.

    Hani Muslumanlar galeyana gelip birbirlerini oldurmese, Musluman olmayan insanlarin arasina intihar komandolari gonderip cennet’te 72 bakire huriyi garantilemese, eminim bu hikaye coktan bir Hollywood filmi olmustu. Ben sahsen izlerdim. Pek severim tarih filmlerini… Sanki Roma zamanlarindaki gibi.. Karin cok buyuk iktidar ve karizma sahibi uvey babani arzuluyor ve sen bunu bile bile evleniyorsun bu kadinla… Sonra bastan kaybettigin bu evlilik bitince de eski karin yasak olmasina ragmen uvey babanla evleniyor. Sonra da ugruna oz anne babani reddettigin uvey baban once senin evlatlik oldugunu ve asla bir oz ogul gibi sayilmayacagini kutsal kitapla bildiriyor, sonra da seni goz gore gore olume gonderiyor. Ne aci, ne aci…

    Not: Ayetler diyanet sitesinden kopyalandi.

    Kaynaklar:

    http://en.wikipedia.org/wiki/Zayd_ibn_Harithah

    http://en.wikipedia.org/wiki/Muhammad’s_wives#Khadija_bint_Khuwaylid

    http://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_Mu%27tah

    http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#33

  15. sevgi dedi ki:

    Ben gurcistanda yasiyorum. Bir bucuk yil once burada მუჰამედის ცოლები yani Muhammedin zevceleri diye bir kitap cikdi. Gurcu komsularim ve arkadaslarim kisaca kitabi okuyan her kes dehsete kapiliyor. 9 yasli cocukla evlenen pedofil birine, hatta geliniyle evlenen birine nasil peygamber diye biliyorsunuz diyorlar. Peygamber temiz, pak , hic evlenmemis olmali diyorlar Isa gibi. Sayisiz evlilik yapmis birisi halka nasil ornek olabilir, peygamber oyle olursa halk nasil olmali diyorlar. Hakli degiller mi? Onlara ne cevap vermeliyim?

  16. Alex dedi ki:

    sevgi hanim peygamberimiz onlari hakli cikarmak icin elinden geleni yapmis. bu yuzden onlara cevap veremezsiniz, bence sadece susun 🙂

  17. MaMaLi dedi ki:

    Sevgi hanım!canımız peygamberimiz,biraz hovarda işte))nebiz(içki)de içerdi))kısaca haram helal ver allah muhammed kulun yer allah derdi))hastalıklıydı(epilepsi)idi,o zaman düşme hastalığı denirdi!aniden terlemeler,üşümeler,titremeler,belirtileriydi;ee haliyle halüsülosyon görür,hayel dünyasını,gerçekleştirmeye çalışırdı))eşi hatice lakabı”Tahir”kadın dı,servet,mülk,mal,tek elde,muhammed,hatice annemizin damızlığıydı))3 evlilik yapmış mümin annemiz,çok,akıllı,zeki bir kadındı!peygamberimiz,sözünden,çıkmaz,tam bir iç güveysiydi)(lütfen iç oğlanları ile karıştırmayalım)velhasıl,hatice annemiz nalları dikince)peygamberimize olanlar oldu,ipinden kopmuş,boğa gibi,önüne,çıkan,tüm kadınları,silindir gibi ezip geçti))tabi,bu azgınlığını,ilahi bir güce bağlanması gerekirdi)tuttu bu,uçkur gevşekliğini,yüce Allah’ın üstüne ihale etti))sevgi hanım siz bunları,gürcü arkadaşlarınıza lütfen anlatmayın))bizim ayıbımız bize yeter))saygılarımla.

  18. Onur dedi ki:

    Allahin Adaletini sorgulayan bir Kul zaten inanmadigini göstermektedir. Basli basina bu yazi bunun kanitidir. Anlamak lazimki biz Insanlar hala bu Dünyanin bir ebedi Dünya olmadigini anlamamisiz. Oysa Yuce Allah bunu Kuran i Kerim de defalarca bildirmis.
    Allah günahlarimizi Affeder insallah.

    • toro dedi ki:

      Sayın Onur,

      Ettim merak bildirmiş kim ve kime? Ben çevirdim google translate sizin yazınız! Ben bir Zulu, ama ben duymadım bildirmiş bize! Sizi özel seçmiş mi tanrı, sizin inandığınız?

  19. ERDOĞAN ÖZDEMİR dedi ki:

    — KURANI KERİM ; GERÇEKTEN BİR ÇOK KARMAŞAYLA DOLUDUR.
    ALLAH ; KATRİLYONLARCA YIL ÖNCESİNDEN VE MİLYARLARCA YIL SONRASINDAN ÖRNEKLER VERİR. VE BU ÖRNEKLERİ VERİRKEN BELLİ BİR KRONOLOJİYEDE UYMAZ. BİZ DENİLENLER ; AYETLERİ SERPİŞTİRİR GEÇER. BELKİDE ; BİZ DENİLENLER BU KARMAŞAYI MAHSUS YAPMIŞLARDIR. NEDE OLSA ; İNSANA KARŞI KUYRUK ACILARI VAR. NEDE OLSA ; ONLARIN GÖZÜNDE ; İNSAN AŞAĞILIKTIR.NEDE OLSA ; İNSAN OĞLUNA GICIKLAR. İNSAN OĞLU ; ONLARIN GÖZÜNDE ; DÜNYAYI KANA BULAYAN ; AŞAĞILIK BİR YARATIKTIR. ALLAH BİRDE BU ÖBÜR DÜNYA YARATIKLARINA ; İNSANA SECDE EDİN DEMİŞ. NASIL BİR KUYRUK ACISI.
    — SONRADA ALLAH ; BİZ DENİLENLERE ; KURANI İNDİRTMİŞ. BİZ DENİLENLER ; BU KURANI BİR KARMAŞA SEBEBİ YAPMAZLARMI. İNSANI ŞAŞIRTMAK İÇİN ; HER TÜRLÜ FIRSATÇILIĞI YAPMAZLARMI. YAPARLAR ELBET. VE YAPTILARDA.
    — FAKAT ; KURAN ALLAHIN BİLGİSİ DAHİLİNDE ; ALLAHIN İLMİYLE İNDİRİLMİŞTİR.
    BU DEDİĞİM AYETLERLE SABİTTİR. ŞİMDİ SÖYLEYECEKLERİMİ ANLAMAYA ÇALIŞIN.
    — ORTADA BİR KURAN VAR. KURANDA GEREKSE ALLAHIN KENDİ AĞZINDAN ; GEREKSE ÜÇÜNCÜ KİŞİLER TARAFINDAN ; YANİ BİZ DENİLENLER TARAFINDAN YAZILAN AYETLER VAR.
    — BİZ DENİLENLERİNDE YAZDIĞI İKİ ÇEŞİT AYETLER VAR.
    — BİRİNCİSİ ; ALLAHI TARİF EDEN ; ALLAHIN EMİRLERİNİ VE HÜKÜMLERİNİ İLETEN ; ALLAH EMRETTİ BİZ YAPTIK ŞEKLİNDE OLANLAR ; ALLAHI TALTİF EDENLER ; YANİ ALLAHI ÖVENLER VE BU STATÜDEKİ AYETLER. KISACA ALLAHTAN EMİR VE İZİN ALMADAN HİÇ BİR ŞEY YAPAMADIKLARINI BEYAN EDEN VEYA ALLAHIN EMRİ VE İZNİ İLE YAPTIKLARINI BEYAN EDEN AYETLER.
    — İKİNCİSİ ; BİZ DENİLENLERİN UKALALIKTA SINIR TANIMADIKLARI YANİ BİZ DENİLENLERİN UÇTUKLARI AYETLER. ASARIZ, KESERİZ, YAPARIZ GİBİSİNDEN HAVALARA GİRDİKLERİ AYETLER.
    — KURAN OKURKEN ; İLK ÖNCE ;HANGİ AYETİN ; HANGİ FORMDA OLDUĞUNU ANLAYACAKSINIZ VE ONDAN SONRA AYETİN MUHTEVASINI ANLAYACAKSINIZ.
    — ALLAH KURANDA ; KURAN AĞIR BİR KİTAPTIR DİYOR. BAŞKA BİR AYETTE ; KURAN OKUMAYA BAŞLARKEN ; EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM DİYEREK BAŞLAYIN DİYOR.
    — ALLAH ELBETTE KURANIN ; BİZ DENİLENLER ELİNDE KARMAŞAYA DÖNDÜĞÜNÜ BİLİYOR. VE YUKARIDA SÖYLEDİĞİM AYETLERİ BOŞUNA GÖNDERMEDİ.
    — BİRDE ; KURAN ALLAHIN İLMİYLE VE BİLGİSİYLE VE EMRETTİKLERİNİ GÖNDERMEK MAKSADIYLA İNDİRİLMİŞTİR. BU DEDİĞİM AYETLERLE SABİTTİR.
    — PEKİİİİ. BU NEDEMEKTİR.
    — ALLAH KURANI İNDİRME GÖREVİNİ YAPAN ; BİZ DENİLENLERE ANA HATLARIYLA NELER GÖNDERMELERİNİ ; NELER BİLDİRMELERİNİ GEREKTİĞİNİ EMREDİYOR.
    — MESELA ; DİYORKİ….
    — BENİM ZATIMI VE SIFATLARIMI TANITIN.
    — BENİM ŞU,ŞU, ŞU HÜKÜMLERİMİ İNSANLARA BİLDİRİN.
    — TARİHTEN ŞU,ŞU,ŞU BİLGİLERİ YAZIN.
    — BENİM İNSANLARA ÖĞRETECEĞİM ; ASTRONOMİ, ANATOMİ, FİZİK VS BİLGİLERİNİ KURANA KOYUN.
    — GELECEKLE İLGİLİ ŞU,ŞU,ŞU BİLGİLERİDE KURANA EKLEYİN.
    — BENİM İNSANLARA NASİHATIM OLAN ŞUNLARIDA EKLEYİN.
    — NASIL İBADET EDECEKLERİNİN TANIMINI YAPIN.
    — BU ÖRNEKLERİ DAHADA ÇOĞALTABİLİRİZ.
    — KURANDAKİ HÜKÜMLERİN VE EMİRLERİN NE OLDUĞU ÖNEMLİDİR. İNSANIN GÖREVİ ; BU HÜKÜMLERİ VE EMİRLERİ DERLEYİP BİR KURALLAR SİLSİLESİ OLUŞTURMAKTIR. HÜKÜMLER VE EMİRLER DIŞINDA KALAN AYETLER MÜTEŞABİHTİR. ASLINI SADECE ALLAH BİLİR. MÜTEŞABİH AYETİN NASIL BİR LİSANLA YAZILDIĞI ÖNEMLİ DEĞİLDİR. BİZ DENİLENLERİN ; KAFA KARIŞTIRMAK İÇİN AYETİ NELERLE DOLDURDUĞU ÖNEMLİ DEĞİLDİR.
    — ALLAH KURANDA ; BİR ÇOK AYETTE ; BEN GÖZETLERİM, İZLERİM , GÖRÜRÜM DİYEREK BİLDİRİR. YANİ ALLAHIN KONUMU BUDUR. ALLAH İŞLERİNİ BİZ DENİLENLERE VE MELEKLERE YAPTIRIR.
    — GERİSİ BİZ DENİLENLERİN KATİPLİĞİ.
    — GERİSİ ; BİZ DENİLENLERİN UKALAIĞI VE HADSİZLİĞİ.
    — ALLAH ZÜME R 75 AYETİNDE MELEKLERİNDE HESABA ÇEKİLECEKLERİNDEN ; ENBİYA 26-27-28-29 AYETLERİNDE MELEKLERİN YAPTIKLARI KÖTÜLÜKLERDEN VE YAPABİLECEKLERİ KÖTÜLÜKLERDEN ; TANRILIK İDDİASINDA BİLE BULUNABİLECEKLERİNDEN BAHSEDİLİR. ALLAHA BİLE ; TANRILIK İDDİASINDA BULUNARAK KAFA TUTABİLECEK VARLIKLARDAN BAHSEDİYORUZ. BUNLAR İNSANA NELER YAPMAZKİ. BU VARLIKLAR İNSANA ; YANİ ADEME SECDE ETMEK ZORUNDA BIRAKILDILAR. KİMİSİDE SECDE ETMEDİ. ZATEN KURANDA YAZILI. BUNLARDA ; İNSANA KARŞI KUYRUK ACISI VAR. ASIL TEHLİKE NEREDEN GELEBİLİR ANLAMAYA ÇALIŞIN. ALLAH İLE ALLAHIN YARATTIĞI DİĞER ÖBÜR DÜNYA YARATIKLARINI BİRBİRİNDEN AYIRIN.
    — ALLAH BUNLARI BİLDİĞİ İÇİN ; BAKARA 7 AYETİNİDE GÖNDERMİŞTİR.
    AL-İ İMRAN SURESİ — OK.
    7 – Bu muazzam kitabı sana indiren O’dur. Onun âyetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar Kitabın esasıdır. Âyetlerin bir kısmı ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar. Halbuki onların hakikatini, gerçek yorumunu Allah’tan başkası bilemez. İlimde ileri gidenler: “Biz ona olduğu gibi inandık. Hepsi de Rabbimizin katından gelmiştir” derler. Bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar ve şöyle yalvarırlar:
    AÇIKLAMA:AYETLERİNİ KENDİ ÇIKARLARINA GÖRE YORUMLAYAN KAFİRLERDEN OLMAKTAN BENİ KORU, MÜNEZZEH KIL EY RABBİM OLAN ALLAH. AMİN.
    — ALLAHIN HÜKÜM AYETLERİNE UYACAKSIN. MÜŞKÜLATLI AYETLERİ İSE , DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR DİYEREK FAZLA UKALALIK ETMEDEN KABUL EDİP SUSACAKSIN.
    — BU AYETTE ALLAH NE DİYOR. AYETLERİN BİR KISMI MUHKEMDİR DİYOR. YANİ HÜKÜM BİLDİREN AYETLERDİR DİYOR. VE KURANIN ESASI MUHKEM AYETLERDİR DİYOR.
    — BİR KISMIDA MÜTEŞABİHTİR DİYOR. YANİ TEŞBİHTİR DİYOR. YANİ BENZETME VE MİSALDİR DİYOR.

    AL-İ İMRAN SURESİ — OK.
    8 – “Ey bizim kerîm Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen!”

    8. (Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.

    8. Ey Rabbimiz! Bizlere hidâyet buyurduktan sonra kalplerimizi haktan saptırma ve kendi Yüce katından bizlere bir rahmet bağışla. Şüphe yok ki çok bağış yapan ancak sensin.

    8. Ya rabbena bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen
    AÇIKLAMA : NEYMİŞŞŞŞŞ….
    ASLOLAN KURANDAKİ HÜKÜM AYETLERİYMİŞ. FELSEFİ KONULARA SARDIRIP ; ALLAHIN GAYB OLAN AYETLERİNİ FAZLA KURCALAYIP ; KAFİR DURUMUNA DÜŞMEYECEKMİŞİZ.
    — AŞAĞIDA ; İNTERNETTEN BİR KAÇ ÖRNEK SAYFA VERDİM. BU SAYFALARDAKİ YAZILARI YAZANLAR HAKİKATEN BİNLERCE SAAT KURAN OKUMUŞ KİŞİLER. VE KURANDAKİ KARMAŞALARIN OYUNUNA GELİP İMANLARI ZEDELENMİŞ KİŞİLER.
    — ÖYLEKİ ; AŞAĞIDA GENCER RUMUZLU KİŞİ ; 27-10-2013 TARİH VE 22:22 SAAT DİLİMİNDEKİ YAZISINDA HAKİKATEN KURANDAKİ KARMAŞALARI APAÇIK GÖRMÜŞ.
    — AŞAĞIDAKİ ; 91 SORU MAKALESİNDE ; 8, 10, 26 INCI SORULAR HAKİKATEN SORGULANMAYA DEĞER.
    — YANİ BU ÖRNEKLERİ ÇOĞALTMAK MÜMKÜN. FAKAT ASLOLAN BİR ŞEY VAR.
    — AŞAĞIDA GENCER RUMUZLU KİŞİ ; 27-10-2013 TARİH VE 22:22 SAAT DİLİMİNDEKİ YAZISINDA…
    —İlk ayetlerde bu kitap Allah’ın kelamı bu kitapta çelişki olmaz deyipte yukarıdaki kadar ve daha yüzlerce örnek bulunabilecek hatalar soru işaretleri ortaya çıkmasına mani olamazmı?Kainatı kusursuz yaratan Mutlak Yaratıcı 3 tane kitap yazıp 3’ündede başarısızlığa uğrarmı?Yazıları getiren Cebrail yazılar değiştirilirken müdahale etmezmi?
    Biraz akıl biraz hizan lütfen .Sorgulanamaz diye bir şey yoktur.
    Saygılar.
    — AŞAĞIDA GENCER RUMUZLU KİŞİ ; 27-10-2013 TARİH VE 0032 SAAT DİLİMİNDEKİ YAZISINDA…
    —Yüce Yaratan (Ben artık böyle söylüyorum)Senin inandığın hurafelerden çok çok daha büyüktür.
    — BU SÖZLERİ SÖYLEYEN ; ATEİST VEYA İMANI ZEDELENMİŞ BİR KİŞİ.
    — GENCER ; ALTTAKİ CÜMLEDE NE DİYOR. YÜCE YARATAN HURAFELERDEN ÇOK DAHA BÜYÜKTÜR. ASLINDA ÇOCUK HAKLI. GÖNLÜNDE ; ALLAHI ÖYLE BİR YERE KOYMUŞKİ. TARİF EDİLEMEZ. ANCAK HİSSEDİLİR. GENCERİN GÖZÜNDE ALLAH ; KUSURSUZ, SÜBHAN, HATASIZ BİRİSİ. ASLINDA BÖYLEDE OLMALI. ALLAH KUSURSUZDUR.
    — PEKİ BU KARMAŞA NEREDEN GELİYOR. ALLAHIN KURANDAKİ ; KURAN OKUMAYA EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM DİYEREK BAŞLAYIN AYETİNDEN GELİYOR. KURAN HAKİKATEN ; EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM DİYEREK OKUNMAYA BAŞLANACAK KADAR KARMAŞAYLA DOLU BİR KİTAP ; AĞIR BİR KİTAP ; BİZ DENİLENLERİN UKALALIKLARIYLA DOLU BİR KİTAP.
    — PEKİ YAPILMASI GEREKEN NEDİR. BİZİM ÜZERİMİZE DÜŞEN NEDİR. KURAN OKUMAYA ; EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM DİYEREK BAŞLAYACAĞIZ.
    — BAKARA 7 AYETİNDEKİ ALLAHIN EMRİNE UYARAK ; KURANDAN ALLAHIN HÜKÜMLERİNİ VE EMİRLERİNİ AYIKLAYIP ÖNÜMÜZE KOYACAĞIZ. VE BU HÜKÜM VE EMİRLERE UYARAK YAŞAYACAĞIZ. GERİSİ BİZİ AŞAR. DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. GENCER BEYİN HAYAL ETTİĞİ GİBİ ; ALLAH ; SANILANDAN DAHADA YÜCEDİR.

  20. ERDOĞAN ÖZDEMİR dedi ki:

    bir müslümanın aklına takılan 91 soru
    şükela:  tümü | bugün
    1234567891011121314151617181920212223242526272829/29»

    vaktiyle kendi kendine “ulan bi dünya abuk sabuk kitabı okudun, kainatın en önemli kitabını bi anlayarak okumadın amk sığırı” diyerek kızan bir müslümanın kur’an ı okuyarak, araştırarak allahın kendisinden ne istediğini allahın gönderdiği metinden anlama çabası sonrasında kafasını kurcalayan sorulardır.
    kişi bu soruları ufaktan ufaktan bazı islam alimi diye tanımladığı kişilere sormaya çalışmış, ancak aldığı çok sert tepkiler ve “sen anlayamazsın” tarzındaki cevaplar yüzünden daha ileri gitmeye cesaret edememiş ve neden anlayamayacağı konusunda kafasında daha fazla soru işaretleri oluşmuştur.
    bu kişi kur’an-ı kerim i birçok farklı mealden okumuş, farklı çevirileri birbirleriyle karşılaştırmış, ancak sorularını çok bilinen ve güvenilen “elmalılı muhammed hamdi yazır” ın çevirisi üzerinden yazmıştır.
    gene bu kişi kendi anlayamayacağı konusunda şüpheye düşüp farklı tefsir kitaplarından da ayetlerin açıklamalarını incelemiş, ancak bir tefsir kitabının “a” dediğine başka bir tefsir kitabı “b” dediği için, ve kamer suresinin 17, 22, 32 ve 40. ayetlerinde geçen “and olsun ki, biz düşünüp öğüt alınsın diye kur’anı kolaylaştırdık. fakat var mı bir düşünen?” ayetinden dolayı allah’ın emrine uyup insanların yazdığı açıklamalar yerine allah’ın yazdığı kur’an-ı kerim den okuyup incelemeye tekrar dönmüştür.
    kişi ekşi sözlük dahil birçok çevrimiçi kaynağı da araştırmış, ve sorularında bu kaynaklardan da bol bol alıntılar yapmıştır.
    bu kişi bu soruları islamı kötülemek için değil, kendisine cevap verebilecek birilerini aradığı için yazmış ve sorularının cevaplarını bulduğu zaman kuşkusuz inancına ve ibadetlerine devam edecektir. ve bu kişi sorularının cevapsız kalmasından çok fazla korkmaktadır. çünkü sorularının cevapsız kalması durumunda bu güne kadar yaşadığı tüm hayat’ın yalan olduğunu, ve çok sevdiği bir sürü insanın bir yalanı yaşayıp öldüğünü, kendisinin de çok büyük bir boşluğa düşeceği, öldükten sonra ne olacağı dahil binlerce soru içerisinde boğulacağı düşüncesi kendisini mahvetmektedir.
    işte o sorular şunlardır;

  21. ERDOĞAN ÖZDEMİR dedi ki:

    34- araf suresi 136. sure şöyledir; “biz de mucizelerimizi yalanladıkları ve onlara kulak asmadıkları için kendilerinden intikam aldık, onları denizde boğduk.” allah kendi yarattığı kullarından intikam alır mı? intikam duygusu insanlara özgü bir duygu değil midir?

    35- araf suresi 179. ayet şöyledir; “yemin olsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar, onların gözleri vardır, onlarla görmezler, onların kulakları vardır, onlarla işitmezler. onlar hayvanlar gibi, hatta daha şaşkındırlar. işte bunlar, gafillerdir.” allah insanlardan ve cinlerden birçoğunu sadece cehennem için mi yaratmıştır? eğer allah bazı kişileri cehennem için yaratmışsa sınav bunun neresindedir? bu kişiler cehennem için yaratıldıkları halde allah’ın yaradışına karşı gelip iman etme ihtimalleri var mıdır? ve “onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar” kısmında insanın kalple anladığı söylenmektedir, ancak günümüzde bilinmektedir ki kalbin görevi vücuda kan pompalamaktır, bir şeyleri anlamak kalbin değil beyinin görevidir, allah bunu bilmemekte midir?

    36- yasin suresinde hesap gününün anlatıldığı kısımda 59,60,61. ayetler şöyledir; “59- (allah onlara şöyle diyecektir:) ey günahkârlar! bugün (bir kenara) ayrılın. 60-61- ben, sizden “ey ademoğulları! şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır. bana kulluk edin. doğru yol, budur!” diye söz almadım mı?” allah arada bir elçi olmadan direk insanlarla mı muhatap olmuştur? allah bu ayette bizden söz aldığını mı söylemektedir? eğer allah bu ayetlerde belirtildiği gibi kendisine söz verenlere hesap soruyorsa, bugün dünya üzerindeki yaşayan insanların hepsinden allah söz mü almıştır? yoksa kur’an-ı kerim ahiret gününe kadar yaşayacak olan tüm insanlığa değil de, sadece hz. muhammed’in kavmine mi gönderilmiştir?

    37- fatır suresinde denizlerden bahsedilen kısımda 12. ayette şunlar söylenmektedir; “… onda (suları) yarıp giden gemiler görürsün. (allah bunları) onun nimetlerinden elde etmeye .(çalışasınız diye yaratmıştır.) belki şükredersiniz.” bu ayette bahsedildiği gibi, gemileri, denizlerden faydalanabilmemiz için doğrudan allah mı yaratmıştır?

    38- fatır suresi 24. ayet şöyledir; “şüphesiz biz seni, müjdeleyen ve (onunla) uyaran biri olarak gerçek ile gönderdik. kendilerine bir uyarıcı gelmeyen hiçbir topluluk yoktur.” afrika kıtasında daha hiç diğer insanlarla karşılaşmamış kabileler yaşamaktadır, bunlara uyarıcı gönderilmiş midir? kutuplarda yaşayan insanlara uyarıcı gönderilmiş midir? çine, japonyaya, singapura uyarıcı gönderilmiş midir? adalarda yaşayan insanlara uyarıcı gönderilmiş midir? himalayalarda dağlarda yaşayan insanlara uyarıcı gönderilmiş midir? eğer bunların hepsine bir uyarıcı gönderilmişse neden hiçbirinin yazılı eserlerinde kur’an-ı destekleyen eserler yoktur, neden her birinin eserlerinde geçen yaratıcı inanışı farklıdır? ve eğer eskiden yaşayan tüm insanlara uyarıcı gönderilmiş ise bugün bize neden gönderilmemektedir? ya da bugün daha hiç başka insanlarla karşılaşmamış kabilelerde yaşayan insanlara bir uyarıcı gönderilmemektedir? üzerlerinden geçen uçağı canlı sanarak ona ok atan kabilelerin yaşadığı günümüzde neden bu insanların binlerce din ve kutsal kitap arasından islamı ve kur’anı kendilerinin bulup, öğrenip, iman etmeleri beklenmektedir?

    39- meryem suresi 27. ve 28. ayetler şöyledir; “27- hamile olduğu halde halkının yanına geldi “ey meryem! alışılmadık bir şey getirdin!” dediler. 28- “ey harunun kız kardeşi! baban, kötü bir adam değildi. anan da bir kahpe değildi.” bu ayetlerde hz. meryemin harun adında bir kardeşi olduğundan bahsedilmektedir. ancak hz. meryemin harun adında bir kardeşi yoktur. hz. musa’nın ise harun ver meryem adında kardeşleri vardır. yoksa iddia edilen gibi kur’an tevrattan mı türemiştir? tevrattan alıntılar yapılırken böyle bir yanlışlık mı yapılmıştır? kur’an da bahsedilen meryem hz. isanın annesi olan meryem midir, yoksa hz.musa ve hz.harun’un kız kardeşi olan meryem midir?

    40- meryem suresi 83. ayet şöyledir; “bizim o şeytanları kâfirlerin üzerine saldığımızı, onları (günahlara) yönlendirdiklerini görmedin mi?” şeytanları allah mı kâfirlerin üzerine salmıştır? onları günaha yönlendirsinler diye mi şeytanları üzerlerine salmıştır?

    41- isra suresi 45 ve 46. ayetler şöyledir; “45- sen kur’an okuduğun zaman, biz seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir örtü koyarız. 46- onu anlamalarına engel olsun diye, kalplerinin üzerine kabuklar geçiririz, kulaklarına da ağırlıklar koyarız. kur’an’da rabbini tek olarak andığın zaman, ürkerek arkalarına dönüp giderler.” enam suresi 25. ayet de şöyledir; ”içlerinden kimisi seni kur’an okurken dinler. ancak biz, onların kalplerine onu zevkle anlayıp dinlemelerine engel olan kabuklar geçirmişizdir. onların kulaklarında da bir ağırlık vardır. her mucizeyi görseler de, ona iman etmezler. hatta sana geldiklerinde, seninle tartışırlar. inkâr edenler, “bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir!” derler.” bu ayetlerde ahirete inanmayanların kur’anı anlamamaları için allah’ın onların kalplerinin üzerine kabuk geçirdiği yazmaktadır. inanmayan kişi kur’anı dinlemeden nasıl körü körüne inanabilir? allah neden inanmayanların kur’anı anlamasını engellemektedir? inanmayan kişiler anlasın da iman etsin diye kur’an gönderilmişken, neden allah inanmayanların kalplerine kur’anı anlamasınlar diye kabuklar geçirmektedir?

    42- isra suresi 73, 74 ve 75. ayetler şöyledir; “73- az daha seni bile, sana vahiy ettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi. o zaman, seni dost edineceklerdi. 74- eğer biz sana direnç vermemiş olsaydık, az daha onlara az bir şey kayacaktın. 75- o zaman biz sana, hem hayatın acısını, hem de ölümün acısını tattırırdık. sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.” allah bu ayetlerde hz. muhammede neden kızmaktadır? hz. muhammed yanlış bir iş yaptığı için mi allah ona kızmaktadır? inşirah suresi ilk 3 ayetinde bahsedildiği gibi allah hz. muhammedin göğsünü açıp temizlememiş midir? buna rağmen hz. muhammed nasıl allah’ı kızdıracak bir şey yapabilir? yoksa “şeytan ayetleri” denilen ayetler gerçek midir? allah bunları vahiy ettiği için mi hz. muhammede kızmıştır? şeytan ayeti meselesi şöyledir; “şeytan ayetleri” diye ünlenen sözlerin önce kuran’a ayet olarak sokulduğu, bu sözlerde “lat, uzza, menat” adlı tanrıçalar övüldüğü için putataparların, peygamber ve inanırlarıyla birlikte secde ettikleri, bir olay olarak kaynaklarda yer alır ve hadislerce desteklenir. hadis 1: “peygamber mekke’de necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte, aldığı toprağı alnına götüren yaşlı birinin dışında müslüman ve putatapan herkes secde etti.” (kaynak: buhari (hadis no:555), tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.) bu hadise göre şu sorular sorulabilir; 1- peygamberin can düşmanı diye nitelenen putataparlar nasıl oldu da, hz. muhammed ile bir araya gelebildiler? 2- putataparlar nasıl oldu da, hz. muhammed ile birlikte secde ettiler? diğer bir hadis ise şöyledir; “peygamber mekke’de iken necm suresini okuyordu. “lat’ı, uzza’yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan menat’ı gördünüz mü?” diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi; “işte bunlar, yüce turnalardır. şefaatleri de elbette ki umulur.” bunun üzerine putataparlar: “muhammed daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı!” dediler. yine bunun üzerine peygamber secde etti ve onlar da secde ettiler. işte bu nedenle de allah şu ayeti indirdi; “(ey muhammed!) senden önce hiçbir peygamber yoktur ki, şeytan onun okudukları arasına, bir şeyler katıp bırakmasın. allah, şeytanın bıraktığını bozar, kendi ayetlerini güçlendirir. allah bilendir, hikmetlidir.” (hacc suresi, ayet:52) (anlatan peygamberin arkadaşları: abdullah ibn abbas’ın da içinde olduğu bir topluluk. kaynak: süyuti, ibn hacer) bu olaya göre hz. muhammed vahiy okurken şeytan ona başka ayetler okutmuştur. şeytan nasıl olur da allah’ın peygamberini kandırabilir? şeytan hz. muhammedi kandırırken allah neden fark etmemiş, yada müdahale etmemiştir? allah sonradan mı fark edip yeni ayetler göndererek durumu düzeltmiştir?

    43- hûd suresi 13. ayet şöyledir; “yoksa “onu kendi uydurdu?” mu diyorlar. de ki: “haydi onun gibi uydurma on sure getirin. allah’tan başka gücünüzün yettiğini de çağırın. eğer doğru söylüyorsanız, bunu yaparsınız.” bu ayete göre kimse kur’an ayetlerine benzer on sure yazamaz. ancak etrafta bir sürü sahte ayetler ve sahte kur’anlar dolaşmaktadır. onların hiçbiri kabul edilmese bile, şu an ben oturup on tane ayet uydursam kur’anın doğruluğu bozulacak mıdır? hiç kimse on tane ayet uyduramaz mı?

    44- hûd suresinde nuh peygamberin anlatıldığı kısımda 40. ayet şöyledir; “nihayet emrimiz geldiğinde ve tandır kaynadığında şöyle dedik: “geminin içine her birinden ikişer çift, aleyhinde hüküm verilmiş olan dışında aileni ve iman edenleri bindir!” onunla beraber çok az kişi iman etmişti.” bahsedilen ayette nuh peygamberin her hayvandan ikişer çift gemiye koyması emredilmiştir, bilim adamlarının araştırmaları şöyle demektedir; “bilim insanları son araştırmada 8 milyon 700 canlı türü tespit etse de aslında doğal hayattaki canlı türlerinin 100 milyonu bulabileceği tahmin ediliyor. günümüzde bilim insanları her yıl 15 bin yeni tür keşfediyor. teknolojinin ilerlemesiyle araştırmaların hızlanabileceği söyleniyor.” (kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25244635) bu bilgilere göre günümüzde sadece tespit edebildiğimiz 8 milyondan fazla canlı türü vardır, tahmin edilense yaklaşık 100 milyon canlı türü olduğu yönündedir, günümüzde keşfedilmeyenleri saymazsak nuh peygamber bu 8 milyon 700 canlı türünden her birinden bir dişi bir erkek 2 şer tane toplamda 17 milyondan fazla canlı türünü ne kadar zamanda toplamıştır? kutuplardaki penguenlerden, çindeki pandalara kadar, yırtıcı hayvanlardan, zehirli örümceklere kadar tüm bu hayvanları tehlikesizce nasıl yakalamayı başarmıştır? ayrıca 17 milyon hayvanın sığacağı büyüklükte bir gemiyi nasıl yapabilmiştir? dünyanın en kalabalık 2. şehri olan istanbul’un nüfusu bile 13 milyonken 17 milyon canlının sığacağı büyüklükte devasa bir gemi nasıl olabilir? ve nuh peygamber her birinin farklı gıda ihtiyaçları olan 17 milyon hayvanı nasıl besleyebilmiştir?

    45- hicr suresi 9. ayet şöyledir; “şüphesiz bir uyarı ve öğüt (olan kur’an’ı), biz indirdik biz. onu, mutlaka biz koruyacağız.” bu ayette allah kur’an’ı koruyacağını söylemektedir. peki hz. muhammedin vahiy katiplerine yazdırdığı ilk nüshalar neden korunmamış ve yok olup gitmişlerdir? hz. muhammedin sakalı, hırkası, sandaletleri bile günümüze kadar saklanabilmişken, allah’ın gönderdiği ve koruyacağına söz verdiği kur’an-ı kerim neden günümüze kadar saklanamamıştır? neden kaynağını bilmediğimiz, sadece rivayetlere bağlı olarak bildiğimiz hz.muhammed’in ölümünden sonra başkaları tarafından yazılan kur’an-ı kerim’in doğruluğuna inanmak zorundayız? kur’an-ı kerim’in yazılması araştırıldığı zaman şu bilgiler karşımıza çıkmaktadır; “hz. peygamber okuma yazma bilmediği için, vahiy halinde inen ayetler hafızasına işlenip kalırdı. hz. muhammed de bunları unutmaz, yıllarca sonra tek hecesi fark etmeksizin aynını tekrarlardı. müslümanlar bu ayetleri ezberlerler, okuma yazmasını bilenler de yazılı haliyle tespit ederlerdi. zamanla vahyedilen (vahiy halinde inen) ayetler ezberlenirken, bunları ezberleyenler “hafız” diye tanımlanmışlardır. aradan zaman geçtikçe bu hafızlardan bazıları savaşlarda şehit düştüler, bazıları da ecelleriyle öldüler. bu durumda ayetleri ezbere bilenlerin sayısı azalmağa başlamıştı. papirüslere, kemik ve tahtalara, pişirilmiş tuğlalara, deri üzerine yazılmış sureleri bir arada toplamayı ilk düşünen halife ebubekir oldu. her sure kağıt, ya da kurutulup işlenmiş deri üzerine yazılmaya başlandı. böylece kur’anın ilk olarak bütün halinde yazılı şekli ortaya çıktı ve buna “sayfalar” anlamına gelen “suhuf” adı verildi. halife ebubekirin ölümünden sonraki halife ömer de aynı işi sürdürdü. belirli bir süre kur’an nüshaları çok kişinin elinde suhuflar halinde kaldı. ömerden sonra halife olan osman, kuranın tek kitap olarak düzenlenmesini emretti. yazılı bütün nüshalar bir araya getirildi. incelemeler sonucu, ortada sadece beş adet güvenilir nüsha olduğu anlaşıldı. görevlendirilen özel bir kurul karşılaştırmaları, düzeltmeleri yaparak, her türlü kuşkudan uzak, kesin bir nüshayı meydana getirdi. elde edilen nüsha hattatlar tarafından yazılarak çoğaltıldı. doğruluğundan şüphe edilen öteki nüshaların hepsi ortadan kaldırıldı.” (kaynak: http://www.birdunyabilgi.org/…i-kerim-nasil-yazildi) araştırınca da görülmektedir ki, bir dönem birkaç farklı kur’an meydana çıkmış, o dönemin bazı insanları tarafından aralarından doğru olduklarına inandıkları birisi seçilmiş, diğer nüshalar imha edilmiştir. bu kişiler hangi nüshanın doğru olduğunu nereden bilmişlerdir? allah’dan onlara hangisinin doğru olduğu hakkında vahiy mi gelmiştir? allah koruyacağına söz verdiği kur’anın değişik kopyalarının çıkmasına müsaade ederek, ve ilk yazılan nüshalarının günümüze ulaşmamasını sağlayarak neden inananları şüpheye düşürmektedir? insan bunları düşündüğü ve şüpheye düştüğü için günaha mı girer? ve allah daha önce gönderdiği zebur, tevrat ve incil’i neden korumamıştır? bu kitapların insanlar tarafından değiştirileceğini bilmemekte midir? neden yüzyıllarca insanların değiştirilmiş kitaplara inanmasına müsaade etmiştir?

    46- enam suresi 38. ayette kur’anı kerim hakkında şu sözler geçer; “biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” ancak orucu nelerin bozduğu, nasıl namaz kılınacağı, neyin helal neyin haram olduğu gibi çok önemli konular ve buna benzer yüzlerce şeyin nasıl yapılacağı kur’an da yazılmamış, hadislerle, rivayetlerle açıklanmıştır. hatta bundan dolayı mezhep ayrılıkları oluşmuştur. hangi mezhebin doğru olduğunu nereden bilebiliriz? allah hiçbir şeyi eksik bırakmadık dediği kur’an da neden bir çok şeyi açıklamamıştır? tek güvenilir kaynak olarak gördüğümüz kur’anı kerimde açıklanmayan konuları araştırmak için başvurduğumuz, hadislerin, hocaların hangilerinin doğru olduğuna nasıl karar verebiliriz? allah neden çoğu şeyi eksik bırakarak mezhep ayrılıklarının oluşmasına neden olmuştur?

    47- enam suresi 92. ayet şöyledir; “bu, indirdiğimiz mübarek bir kitaptır, kendinden öncekileri doğrulayıp onaylayandır. (bunu, sana) şehirlerin merkezi olan (mekke’dekileri) ve çevresindekileri uyarman için (gönderdik). ahirete iman edenler, onlar namazlarına dikkat ederler.” kur’an-ı kerim ve hz. muhammed sadece mekke ve çevresindekileri uyarmak için mi gönderilmiştir? eğer öyle değilse neden bu ayette “tüm dünyadakileri uyarman için” değilde “mekke ve çevresindekileri uyarman için” diye yazmaktadır? ve gene sadece mekke ve çevresindekileri uyarmak için gönderilmediyse neden hz. muhammed tüm dünyayı dolaşıp kur’anı tüm dünya insanlarına tebliğ etmemiştir?

    48- enam suresi 162, 163. ayetler şöyledir; “de ki: “benim namazım, ibadetlerim, hayatım, ölümüm alemlerin rabbi olan allah’ındır. onun ortağı yoktur. ben, bununla emronuldum ve ben, allah’a boyun eğip teslim olanların ilkiyim.” bu ayetlerde söylenene göre hz. muhammed allah’a boyun eğip teslim olan ilk kişidir. peki ondan önce gelen peygamberler allah’a boyun eğmemişler midir?

    49- saffat suresi 6. ayet şöyledir; “muhakkak ki biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik.” dünyadan milyonlarca kat büyük olan yıldızlar süs için mi yaratılmıştır? ve yakın gök diye bahsedilen yer neresidir? bizden miyarlarca ışık yılı uzaklıktaki yıldızlar yakın gök de midir?

    50- lokman suresi 10. ayet şöyledir; “(o) görmekte olduğunuz gökleri direksiz yarattı, sizi sarsmasın diye yeryüzüne dağlar dikti, onda her tür hayvanı üretip yaydı. gökyüzünden bir su indirdik ve (onunla) orada her faydalı bitkiden çifter çifter bitirdik.” bu ayette konuşan kimdir? bu ayet allah’ın ağzından mı yazılmıştır, yoksa hz. muhammedin ağzından mı yazılmıştır? ve gene ayette “sizi sarsmasın diye yeryüzüne dağlar dikti” denmektedir, ancak günümüzde dünyanın farklı yerlerinde her gün depremler meydana gelmektedir, yeryüzü sürekli sarsılmaktadır, bizi sarsmaması için dikilen dağlar işlevini yerine getirememekte midir?

    51- zümer suresi 6. ayette “size hayvanlardan sekiz çift indirdi.” denmektedir. allah bize sadece sekiz çift hayvan mı indirmiştir? o zaman diğer binlerce hayvan türünü kim indirmiştir?

    52- zümer suresi 10. ayet şöyledir; “de ki: “ey iman eden kullarım! rabbinizden takva ile korunun. bu dünyada iyilik yapanlara, bir iyilik vardır. allah’ın yarattığı yeryüzü, geniştir. sadece sabredenlere sevapları sonsuz ödenir.” bu ayette hz. muhammed insanlara “ey iman eden kullarım!” demektedir. insanlar hz. muhammed’in kulları mıdır? bu ayet neden “sadece allah’a kulluk edin.” sözleriyle çelişir?

    53- fussilet suresi 9,10,11 ve 12. ayetler şöyledir; “9- de ki: “siz gerçekten, yeryüzünü iki günde yaratanı inkar edip duracak, hâlâ ona ortaklar koşacak mısınız?” o, bütün alemlerin rabbidir. 10- hem orada, onun üstünde dağlar yaptı, arayanlar için eşit olmak üzere orada yaşayanların azıklarını belirledi. (bütün bunlar) dört günde (oldu). 11- sonra, o bir duman iken, göğe yöneldi. ona ve yeryüzüne, “haydi, ikiniz de ister istemez gelin!” dedi. “isteye isteye geldik!” dediler. 12- bu şekilde onları iki günde, yedi gök olmak üzere yerine koydu, her göğe de işini (kendisinde nelerin meydana geleceğini) vahiy etti. yakın göğü, kandillerle donattık ve koruduk. işte bütün bunlar, o çok güçlü olan ve her şeyi bilenin belirlemesi ile olmaktadır.” bu ayetlere göre iki günde yeryüzü yaratılmıştır, dört günde yeryüzünde dağlar yapılmış ve arayanların azıkları eşit olarak dağıtılmıştır, iki günde de yedi gök olmak üzere gökler yaratılmıştır, yani toplamda evren 8 günde yaratılmıştır. ancak araf suresi 54. ayet, hud suresi 7. ayet, yunus suresi 3. ayet, furkan suresi 59. ayet, secde suresi 4. ayet, kaf suresi 38. ayet ve, hadid suresi 4. ayette evrenin 6 günde yaratıldığı söylenmektedir. bunların hangisi doğrudur? evren kaç günde yaratılmıştır? ve gene fussilet suresi 12. ayette konuşan hz. muhammed midir yoksa allah mıdır?

    54- fussilet suresi 44. ayet şöyledir; “eğer onu yabancı dilde bir kur’an yapsaydık, “ayetleri açıklansaydı ya! araba, acemce(farsça) (yabancı dilde) bir kur’an mı?” diyeceklerdi. de ki: “o iman edenler için bir rehber ve şifacıdır. iman etmeyenlerin ise, kulaklarında bir ağırlık vardır. o, onlara karşı körlüktür. (bu kur’an), onlara uzak bir yerden bağırılıyormuş (gibi gelir).” bu ayette allah kur’an’ı arapça indirmesinin sebebini, araba arapça bir kur’an indirdiği şeklinde açıklamaktadır. başka bir dilde indirseydik araba yabancı dilde bir kur’an mı? şeklinde sorular sorulacağı için arapça indirildiği söylenmektedir. peki aynı soruyu günümüz insanları sormaz mı? türk’e arapça bir kur’an mı? japon’a arapça bir kur’an mı? hindu’ya arapça bir kur’an mı? şeklinde sorular sorulmaz mı? allah kur’anı araplara arapça indirmiştir. peki neden türklere türkçe, ya da fransızlara fransızca bir kur’an indirmemiştir?

    55- şura suresi 32 ve 33. ayetler şöyledir; “32- denizde o dağlar gibi akıp giden (koca koca gemiler de) onun varlığının delillerindendir. 33- dilerse o, rüzgarı durduruverir de, (gemiler) onun üzerinde sabit kalıverirler. şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükredenler için, (onun varlığı hakkında) deliller vardır.” bu ayetlerde rüzgar olmazsa gemilerin ilerleyemeyeceğinden bahsedilmektedir, ama günümüzdeki motorlu gemiler rüzgardan bağımsız hareket etmektedirler. rüzgar kesiliverirse bu motorlu gemiler de ilerleyemezler mi?

    56- şura suresi 40. ve 41. ayet şöyledir; “40- kötülüğün cezası, onun benzeri bir kötülüktür. kim de kendisine kötülük yapanı affeder ve (onunla arasındaki ilişkilerini) düzeltirse, bunun ödülü allah’a aittir. o kesinlikle zalimleri sevmez. 41- kim zulmedildikten sonra öcünü alırsa, bunlara ceza için bir yol yoktur.” bu ayetlerde kötülüğün cezasının bunun benzeri bir kötülük olduğu ve bunun bir günahı olmadığı söylenmektedir. buna göre bir kişinin eşine tecavüz edilse, onun da o kişinin eşine tecavüz etmesinde bir günah yok mudur? peki tecavüz edilen kişinin hakkı nerededir?

    57- gayişe suresi 6. ayette günahkârlar hakkında şöyle denilmektedir; “onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur.” hakka suresi 36. ayette ise gene günahkârlar hakkında şöyle denir; “irinden başka yiyeceği de yoktur.” ancak duhan suresi 43. ve 44. ayetler ise şöyledir; “43,44- muhakkak ki zakkum ağacı, günahkârın yemeğidir.” bu ayetler neden birbiriyle çelişir? gayişe suresinde günahkârlar kuru dikenden başka bir şey yemeyecek denilirken ve hakka suresinde “irinden başka yiyeceği yoktur.” denilirken, neden duhan suresinde “zakkum ağacı günahkârların yemeğidir.” denilmektedir?

    58- zariyat suresi 49. ayet şöyledir; “düşünesiniz diye her şeyden iki çift yarattık.” ancak günümüzde bilinmektedir ki, iki cins olmayan, sadece bölünerek üreyen binlerce canlı türü vardır. allah bunları bilmemekte midir?

    59- kehf suresi 50. ayet şöyledir; “bir zamanlar meleklere, “adem’e secde edin!” demiştik de, iblis’in dışında hepsi secde etmişlerdi. o, cinlerdendi. rabbinin emrinden çıktı. “onlar size düşman iken, şimdi siz, beni bırakıp onu ve soyunu koruyucular mı ediniyorsunuz?” bu, zalimler için ne kötü bir karşılıktır!” bu ayette meleklere “adem’e secde edin!” denildiğinden ve iblisin secde etmediğinden bahsedilmektedir ve ardından iblis için “o cinlerdendi.” denilmektedir. iblis meleklerden midir yoksa cinlerden midir?

    60- kehf suresi 86. ayet şöyledir; “sonunda güneşin battığı yere vardığı zaman, onu balçıklı bir suda batıyor buldu. bir de onun yanında (inkarcı) bir topluluk buldu. biz, (ona şöyle) dedik: “ey zülkameyn! ya onları cezalandırırsın veya onlara güzelce davranırsın!” bir insan güneşin battığı yere nasıl varabilir? dünyanın yuvarlak oluşu ve kendi etrafında dönüşü sebebiyle güneş her an bir yerlerde batıyor, bir yerlerde ise doğuyor olarak görünür. allah dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü bilmemekte midir? ve güneş akşamları dünya üzerinde balçıklı bir suya mı batar?

    61- nahl suresi 79. ayet şöyledir; “(allahın emrine) boyun eğerek göğün boşluğunda uçan kuşlara bakmazlar mı? onları orada allah’tan başka ne tutmaktadır? elbette iman edecek bir topluluk için bunda ibretler vardır.” bu ayette gökteki uçan kuşları allah’ın gökte tuttuğu söylenmektedir. peki günümüzdeki uçakları gökte kim tutmaktadır?

    62- nahl suresi 67. ayet şöyledir; “hurma ve üzümlerin meyvelerinden, hem sarhoşluk veren bir içki, hem de güzel, hoş bir rızık edinirsiniz. şüphesiz bunda aklı olan bir topluluk için elbette bir ders ve ibret vardır.” bu ayette hurma ve üzümlerden sarhoşluk veren bir içki edinirsiniz diyor ve bunun hakkında kötüdür, haramdır gibi bir şey söylenmiyor. gene nahl suresi 115. sure de ise şöyle deniliyor; “allah size sadece ölü etini, kanı, domuz etini, allahtan başkası adına kesilmiş hayvanları haram kıldı.” hacc suresi 30. ayet de de şu cümle geçmektedir; “… size okunup bildirilenlerin dışındaki bütün hayvanlar, size helal kılındı. …” bu ayetlere göre içki haram değil midir? ve gene bu ayetlere göre eşek eti, köpek eti ..vs. haram değil midir?

    63- müminün suresi ilk 6 ayeti şu şekildedir; “1- müminler gerçekten kurtuluşa ulaştılar. 2- onlar, namazlarında huşu içindedirler. 3- onlar, yararsız sözden uzak dururlar. 4- onlar zekat vermek için çalışırlar. 5- onlar (meşru olmayan cinsel ilişkiye girmeyerek) namuslarını korurlar 6- (onlar) ancak, eşleri ve ellerinin altındaki cariyeleriyle (cinsel ilişkide bulunurlar). onlar elbette (bu meşru olanlarla bulundukları ilişkiden dolayı) kınanmazlar.” mearic suresi 29. ve 30. ayetler de şöyledir; “29- onlar, apışlarını, ırzlarını korurlar. 30- ancak eşleri ve elleri altında bulunan cariyeler hariç. çünkü onlar, bunda kınanmazlar.” müminün suresi 6. ayette geçen eşleri ve ellerinin altındaki cariyeleriyle cinsel ilişkide bulunurlar sözü ne anlama gelmektedir? cariye: dişi köle demektir. allah köleliği yasaklamamış mıdır? kendinden güçsüz, sahipsiz bir kadını zorla köle yapmak islamda günah değil midir? allah’ın katında tüm insanlar eşit değil midir? üstünlük ancak takvada değil midir? allah neden köleliği kaldırmamıştır? ve neden cariyelerle cinsel ilişkiye girmeyi helal kılmıştır?

    64- bakara suresi 106. ayet şöyledir; “biz, bir ayetten her neyi nesh eder veya unutturursak, ondan daha hayırlısını veya benzerini getiririz. allah’ın her şeye gücü yeten olduğunu bilmez misin?” nesh: “kaldırma, hükümsüz kılma” anlamına gelmektedir. allah yanlış yapar mı ki sonradan o ayeti nesh ederek yerine yenisini gönderir? ayrıca kadr suresi 1. ayette yazdığı gibi kur’an-ı kerim kadir gecesinde inmemiş midir? yani toptan bir şekilde inmemiş midir ki allah sonradan üzerinde değişiklik yapar? kur’an’ın birçok yerinde belirtildiği gibi kur’an-ı kerim allah katında bir kitap olan “levh-i mahfuz”(bkz: soru 21) da yazılıdır. burada ezelden beridir yazılı olan bir kitap neden hz. muhammed zamanında değiştirilmektedir? allah hata yapar mı? ayrıca bu ayetler fatır suresi 43. ayette yazan “sen allah’ın kanununda bir değişiklik bulamazsın. sen, allah’ın kanununda bir başkalaşma da bulamazsın.” sözleriyle neden çelişmektedir?

    65- bakara suresi 178. ayette şöyle denilmektedir; “ey iman edenler! öldürülenler hakkında üzerinize kısas farz kılındı: özgüre özgür, köleye köle, dişiye dişi.” kısas: “bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü kendisine aynı biçimde uygulayarak cezalandırma” demektir. (kaynak: http://www.tdk.gov.tr/….gts.51633720700da0.55240907) yani allah burada diyor ki, bir kişi sizden birisini öldürürse, sizinde ondan birisini öldürmeniz size farzdır. surede ayrıca “özgüre özgür, köleye köle, dişiye dişi” denilmektedir, yani birisi sizin kölenizi öldürürse siz de onun kölesini öldürün denilmektedir. burada öldürülen kölenin suçu nedir? allah köleliği kaldırmamış mıdır? tüm insanları eşit saymamış mıdır? allah köleleri insan yerine koymamakta mıdır ki, birisi sizin kölenizi öldürürse siz de onun kölesini öldürün diye emretmektedir? günümüzde karısı öldürülen bir insanın, öldüren kişinin karısını öldürmesi farz mıdır?

    66- bakara suresi 187. ayette oruç şöyle tanımlanmaktadır; “ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yiyin, için. sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun.” kısaca denilmektedir ki güneşin doğuşundan batışına kadar oruç tutun. ancak dünyanın yuvarlak olması sebebiyle, ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe güneşin doğuş ve batış süresi değişir, hatta kutuplarda 6 ay gece, 6 ay gündüz olmaktadır. kutuplarda yaşayan bir insanın oruç tutması nasıl mümkün olabilir? bir kişi nasıl 6 ay boyunca yemek yemeden ve su içmeden durabilir? ve bunu senede 30 defa yapması gerekir! bu nasıl mümkün olabilir? allah kutuplarda gece ve gündüzün 6 ay sürdüğünü bilmemekte midir? yoksa enam suresi 92. ayette söylendiği gibi kur’an yalnızca mekke ve çevresindekilere mi gönderilmiştir?

    67- bakara suresin 191, 192 ve 193. ayetleri şöyledir; “191- onları nerede yakalarsanız öldürün. sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. fitne öldürmeden daha ağırdır. yalnız mescid-i haram yakınında onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. ancak sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. kâfirlerin cezası böyledir. 192- artık şirkten vazgeçerlerse şüphesiz ki allah çokça bağışlayandır, çokça acıyandır. 193- hem bir fitne kalmayıp din yalnız allah’ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. vazgeçerlerse, artık düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.” kâfirlerin cezası ölüm müdür? günümüzde nerede bir kâfir görülse öldürülmeli midir? dünya nüfusunun %19.6 sını kapsayan 1.3 milyar müslümanın dışında kalan ve dünya nüfusunun %80.4 ünü kapsayan 5.6 milyar insanın hepsi öldürülmeli midir?

    68- bakara suresi 29. ayet şöyledir; “o yeryüzünde her ne varsa, hepsini sizin için yaratandır. sonra iradesini göğe yöneltip onları yedi gök halinde düzene koydu. o her şeyi çok iyi bilendir.” allah burada önce yeri sonra göğü yarattığını söylemektedir. ancak naziat suresi 27,28, 29 ve 30. ayetler ise şöyledir; “27- sizi yaratmak mı daha zor, yoksa gökyüzünü mü? o allah, onu yarattı. 28- ona, boyuna yükseklik verdi ve onu bir düzene koydu. 29- gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı. 30- ondan sonra da yeryüzünü döşedi.” naziat suresinde ise önce göğü daha sonra yeri yarattığını söylemektedir. allah önce gökleri mi yaratmıştır, yoksa yeri mi yaratmıştır? ayrıca enbiya suresi 30. ayette şöyledir; “inkâr edenler, göklerin ve yerin bitişik olduğunu, sonra bizim onları ayırdığımızı görmediler mi? biz hayatı olan her şeyi sudan yarattık. hâlâ inanmıyorlar mı?” bu ayette ise başlangıçta göklerin ver yerin bitişik olduğu ve allah’ın onları ayırdığı yazılmaktadır. bu ayetler birbiriyle neden çelişir?

    69- enfal suresi 1. ayet şöyledir; ”sana ganimetlerin (nasıl bölüşüleceğini) soruyorlar. de ki: “ganimetler, allah ve rasulünündür. onun için siz müminlerseniz, allah’tan korkun da birbirinizle aranızı düzeltin, allah’a ve rasulune itaat edin.” bu ayette savaş ganimetlerinin allah ve rasulune ait olduğu söyleniyor. allah’ın savaş ganimetlerine ihtiyacı mı vardır? gene enfal suresi 41. ayette ise şöyle denilmektedir; “biliniz ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri, allah’a, peygambere, ona yakınlığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlaradır.” 1. ayette ganimetlerin hepsi allah ve rasulünündür denirken, 41. ayette karar değiştirilmiş, ganimetlerin beşte biri allah’ın, peygamberin, ona yakın olanların, yetimlerin, yoksulların ve yolda kalmışlarındır denmiştir. allah neden ilk başta ganimetin hepsi allah ve resulünündür derken sonradan karar değiştirmiştir?

    70- enfal suresi 65. ayet şöyledir; “ey peygamber! müminleri cihada teşvik et. eğer sizden sabredecek yirmi kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelirler. eğer sizden yüz kişi olursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. çünkü onlar, hakkı ve sonucu iyi kavrayamayan, anlayışsız bir topluluktur.” bu ayette görüldüğü gibi allah sizden bir kişi onlardan on kişiye bedeldir diyor. enfal suresi 66. ayet ise şöyledir; “şimdi allah, sizden yükü hafifletti. sizde bir zayıflık olduğunu bildi. şimdi sizden sabredecek yüz kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelirler. eğer sizden bin kişi olursa, allah’ın izni ile iki bin kişiye galip gelirler. allah, sabredenlerle beraberdir.” bu ayette ise sizden bir kişi onlardan iki kişiye bedeldir denilmektedir. allah neden ilk başta bir müslüman on kişiye bedel derken sonradan karar değiştirmiş ve bir müslüman iki kişiye bedeldir demiştir? allah ilk başta bir müslümanın kaç kişiye bedel olacağını yanlış mı hesaplamıştır? allah hata yapar mı?

nizami için bir cevap yazın Cevabı iptal et